Tuğgeneral Ariel Heimann, bu yaklaşımın sürdürülmesi halinde ordunun “İsrail toplumu” ile bağının zayıflayacağına dikkat çekerek, Gazze Şeridi’ne yönelik iki yıldır süren savaşın ardından ordu ile kamuoyu arasında benzeri görülmemiş bir güven krizinin yaşandığını ifade etti.
Şihab'ın haberine göre, İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde görev yapan emekli Tuğgeneral ve araştırmacı Ariel Heimann, İsrail ordusunun kuruluşundan bu yana ulusal güvenliğin temel dayanaklarından biri olan “halk ordusu” anlayışını tehdit eden varoluşsal bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu uyardı.
Heimann, Yediot Aharonot gazetesinde yayımladığı makalede, ordunun Gazze’de ateşkes anlaşmasına varılmasına rağmen yedek askerleri yılda 70 ila 110 gün arasında değişen uzun sürelerle göreve çağırmaya devam etmesinin, askeri kurum içinde ciddi bir insan gücü krizine işaret ettiğini belirtti.
Ariel Heimann, bu politikanın İsrail’e yıllık 200 milyar şekele ulaşabilecek devasa bir ekonomik yük getirdiğini, ayrıca yedek askerlerin işlerini ve sivil yaşamlarını sık sık terk etmek zorunda kalmaları nedeniyle artan psikolojik ve sosyal baskılara yol açtığını ifade etti.
Araştırmacı, ordunun son dönemde savaş birimlerindeki açığı kapatmak için yedek kuvvetler arasından niteliksiz kişileri göreve çağırmak zorunda kaldığını, bu kişilerin zaman zaman bir muharebe birliğinin üçte birini oluşturduğunu, bunun da askeri performans ve saha birliklerinin profesyonel düzeyi üzerinde olumsuz etki yarattığını kaydetti.
Heimann, uzun süreli yedek hizmetini kabul edenlerin çoğu zaman ekonomik nedenlerle veya işsizlik yüzünden bunu yaptıklarını, bu durumun bazı askerleri “maddi sebeplerle görev yapan paralı askerler” konumuna düşürdüğünü belirterek, bu eğilimin ulusal ordu fikrini aşındırdığı ve orduyu maaşlı bir istihdam kurumuna dönüştürme riski taşıdığı uyarısında bulundu.
Heimann, ateşkes sonrasında oluşan göreli sakinlik döneminin yedek sisteminin yeniden yapılandırılması ve hizmet süresinin kısaltılması için fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. “Ordu bir insan kaynakları şirketi değildir,” diyen Hayman, ordunun sadece acil durumlarda çağrılan ulusal bir güç olarak kalması gerektiğini, operasyonel boşlukları doldurmak için kalıcı bir araç haline getirilmemesi gerektiğini belirtti.
Heimann, bu yaklaşımın sürdürülmesi halinde ordunun “İsrail toplumu” ile bağının zayıflayacağına dikkat çekerek, Gazze Şeridi’ne yönelik iki yıldır süren savaşın ardından ordu ile kamuoyu arasında benzeri görülmemiş bir güven krizinin yaşandığını ifade etti.
www.kudusgunu.com