Bismillahirrahmanirrahim
Yine bir Ramazan ayı ve yine bir KUDÜS GÜNÜ.
Bize asrımızın en büyük işgal ve gasp hareketini hatırlatan;
Bize yıllardır devam eden, en vahşi, en gaddar devlet terörizmini hatırlatan;
Biz Müslümanlara en büyük ayıbımızı, utanç ve mahcubiyetimize haykıran;
Taassup, ırkçılık, mezhepçilik, çıkarcılık, duyarsızlık ve bunlardan mütevellit ihtilaf ve tefrika belasının Müslümanlara neler yaşattığını haykıran ve hatırlatan;
İki milyara yakın Müslüman dünyasının iki üç milyon Siyonist’in önünde nasıl aciz bir hale düştüğünü ve yarım asırdan fazladır Kudüs ve Filistin halkının bu azgın çetenin ve destekçileri olan Emperyalist ülkelerin bilhassa büyük şeytan Amerika’nın eliyle nasıl her türlü gasp, zulüm, işkence, tehcir ve katliamlara maruz bırakıldığını hatırlatan KUDÜS GÜNÜ.
Unuttuklarımızı, gaflet ettiklerimizi, önemsememiz ve öncelememiz gerekenleri bize hatırlatan KUDÜS GÜNÜ.
Kimin Kudüs ve Filistin davasını sadece lafta değil gerçek anlamda savunup savunmadığını, destekleyip desteklemediğini gözler önüne seren KUDÜS GÜNÜ.
Evet, Kudüs’ü, Filistin’i savunmak ve sahiplenmek, ancak ve ancak samimiyet ve sadakatin göstergesi olabilir başka bir şeyin değil. Zira bu iş, maddi ve dünyevi anlamda ve tırnak içinde “siyaseten” çeşitli riskleri, zarar ve ziyanları göze almak demektir.
Kudüs bize bir yiğidi, bir mücahidi, bir muttaki insanı, Rabbani bir âlimi, evet müstazafların ve mazlumların İmamını, İmam Humeyni’yi hatırlatmaktadır. Evet, Kudüs günü ondan bize yadigârdır. O ki kalbi hep Filistin ve Kudüs, müstazaflar ve mazlumlar için atardı. Ümmetin birlik ve beraberliği onun için her şeyden önemli ve her şeyin önündeydi. Selam olsun İmam’a; selam olsun onun bize yadigâr ve emanet bıraktığı mukaddes KUDÜS DAVASI’na.
Evet,
*Kudüs bizim namusumuz,
*Kudüs bizim ilk kıblemiz,
*Kudüs bizim miracımız,
*Kudüs bizim en Muhammedi mirasımızdır.
*Kudüs bizim en kutsal davamız,
*Kudüs bizim en ulvi nidamızdır.
*Kudüs bizim en kutsal, en hazin sevdamızdır.
*Kudüs bizim izzet ve onur sancağımız,
*Bizi bize bağlayan en sağlam bağımızdır!
*Kudüs bizim zulme karşı duruşumuz, zalime haykırışımızdır.
*Kudüs bizim sabır kalemiz, direniş kıblemizdir.
*Kudüs bugün bizim için, ümmet için en büyük imtihandır.
*Doğruları eğrilerden, samimileri müddailerden, haklıları haksızlardan ayıran mihenk taşıdır.
*Kudüs dendi mi; ırk, mezhep, ülke, grup, cemaat hepsi biter, bitmelidir. Her kes onu önemsemeli, onu öncelemelidir. Kudüs özgürleşmediği müddetçe, evrensel küfrün, zulmün ve tuğyanın boynuzu kırılmaz.
*Selam olsun kutsiyetine, ey bağrı kan, kolları bağlı ey Mescid-i Aksa!
*Ar olsun bize, ar olsun bize eğer seni unutursak, unutturursak!
*Ey Hayber'in çocukları! Bekleyin bizi; bekleyin ve titreyin.
*Gelecek elbet, gelecek bir gün ellerinde Zülfikar Ali'nin çocukları!
*Seller gibi kükreyecek Muhammed'in ordusu.
*Akacak Kudüs'e doğru, akacak.
*Siyonların kurdukları Hayberleri temelinden yıkacak.
Ey Müslümanlar! Saflarımızı birleştirmenin zamanı gelmedi mi?
Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanın zamanı gelmedi mi?
Kudüs’ü esaretinden azat etmenin zamanı gelmedi mi?
Dünyanın dört bucağında ümmetin mazlum evlatlarının çektiği bunca çile, bunca zulüm, bunca işkence ve katliam yetmedi mi?
Filistin’de, Gazze’deki kardeşlerimizin mazlumiyet nidalarını ne zaman duyacağız?
Yemen’deki kardeşlerimize reva görülen bunca acı, açlık ve katliam ne zaman titretecek kalplerimizi, ne zaman uyandıracak bizi bu derin uykudan?
Arakandaki çocukların, kadınların, mazlumların “Ya Lel-Müslimin!” çığlıkları kulaklarımıza ulaşmadı mı henüz?
Bu derin yaralar, bu büyük musibetler, bunca kan ve göz yaşı da bizi titretip kendimize getirmeyecek i? Bizi bize yakınlaştırmayacak mı?
Saflarımızı ve seslerimizi birleştirmemize yeterli sebepler değil mi?
Bu kötü ve acı gidişe dur demek için daha nelerin ve hangi musibetlerin vuku bulmasını bekliyoruz?
İslam’ın yeminli düşmanları, İslam’a ve Müslümanlara karşı saflarını birleştirip dinimizi ve kutsallarımızı kökünden yok etmeye azmetmişken bizler hala ırkım, mezhebim, ülkem, cemaatim demeye devam mı edeceğiz?
Ve bilahare şer ve küfür cephesi büyük Şeytan Amerika’nın öncülüğünde ve satılmış uşaklarının işbirliği ile adına “Asrın Anlaşması” dedikleri “Asrın İhaneti” diyebileceğimiz şeytani bir planla Filistin ve Kudüs davasını tamamen bitirmeyi amaçlarken hala gafletten uyanmayacak mıyız? Hala akı karadan, hakkı batıldan, sadıkları münafıklardan ayıramayacak mıyız?
Satılmışlar önceleri maskeler takarak, perde arkasından alçak ve şeytani palanlarını yürütmeye çalışırken, artık buna bile gerek duymuyor ve kameralar önünde Siyonist çete yetkilileriyle poz vermekten utanmıyor, arlanmıyorlar.
Acaba onlara karşı biz ne zaman el ele vereceğiz, kol kola gireceğiz, sözlem ve eylemlerimizi birleştireceğiz?
Allah'ım, biz senin aciz kullarınız. Senden başka kimsemiz yok.
Yardımlarından, lütuf ve merhametinden bizi mahrum eyleme.
Rahmet ve imdadını mümin ve mazlum kullarına, kahr u gazabını zalimlerin, tağutların, azgınların ve satılmış uşaklarının üzerine yağdır.
Mukaddes mekânlarımızı, Mescid-i Aksa’mızı, Haremeyn-i Şerifeyn’imizi Siyonstlerin, müstekbirlerin ve uşaklarının sultasından azat eyle.
En yakın zamanda hürriyetine kavuşmuş Mescid-i Aksa'da vahdet namazı kılmayı hepimize nasip eyle.
Başta Büyük Şeytan Amerika ve diğer İslam düşmanlarının ümmetimize ve diğer müstazaf halklara karşı planladıkları şeytani hile, tuzak ve komploları kendi başlarına geçir.
İslam ümmeti arasına fitne tohumları ekmek isteyen münafıklara, satılmış uşaklara veya basiretsiz ve cahil ahmaklara fırsat verme.
Bedir'den Uhud'a, Kerbela'dan Çanakkale'ye, Çanakkale’den 15 Temmuza ve dünyanın dört bucağında insaniyet için, adalet için, insani ve İlahi değerler için, İslam ve Kur'an için, mazlumları savunmak için, hak ve hakikati savunmak için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, özellikle Kudüs ve Filistin davası ve direniş cephesinin mazlum şehitlerini şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin ve Ceddi Resulullah ile haşereyle.
Onların kutlu ve izzetli yolunu layıkıyla devam ettirebilmeyi bizlere nasip eyle.
Mustekbirlere, Siyonistlere karşı her şeylerini ortaya koyarak ve sadece sana inanarak, sana güvenerek mücadele eden direniş cephesini nihai zafere ulaştır.
Müslümanların yüz karası Suud Hanedanını kahr u perişan eyle.
Zalimlerin elinde esir olan mazlum kardeşlerimizi azat eyle.
Allah'ım, kendine karşı, Resul’üne karşı, Ehl-i Beyt’ine karşı, İslam ve Kur’an’a karşı görevlerimizi tanımayı ve onları layıkıyla yerine getirme gücünü, azmini, cesaret ve samimiyetini hepimize inayet buyur.
İslam, Kur'an ve ümmetin maslahat ve menfaatini her şeyin önünde tutmayı bizlere nasip eyle.
Asırlar sonra İslam’ı yeniden ihya eden ve “Kudüs Günü”nü, “Vahdet Haftası”nı bizlere armağan eden İmam Humeyni’yi Hz. Resulullah (s.a.a) ile haşreyle.
Şeyh İzzettin Kassam’dan, Şeyh Ahmet Yasin’e, Fethi Şekaki’ye, İzzettin Rantisi’ye, Seyyid Abbas Musavi’ye, Şeyh Rağıp Harb’a ve İmad Muğniye’ye kadar bu yolda canlarını feda eden bütün öncü şahsiyetleri ve şehitleri sonsuz rahmet ve lütfuna gark eyle.
Âmin Âmin, ya Rabbe’l Alemin. Bi-hürmet-i Seyyidi’l-Mürselin ve Ehl-i Beytihi’t-Tahirin ve Ashabihi’l-Müntecebin.
Önemli hatırlatma: Kudüs Günü (Ramazan ayının son cuması) merasimlerine katılmak her Müslümanın şer’i, akli ve vicdani görevidir. Unutmayalım, unutturmayalım ve asla gaflet etmeyelim.