8. ULUSLARARASI FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR VE GENÇLERLE DAYANIŞMA KONFERANSI TAHRAN'DA DÜZENLENDİ

img
8. ULUSLARARASI FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR VE GENÇLERLE DAYANIŞMA KONFERANSI TAHRAN'DA DÜZENLENDİ

Filistinli çocuklar ve gençlerle dayanışma amacıyla düzenlenen sekizinci uluslararası konferans, şehit Muhammed ed-Durrah, Gazze’nin şehit çocukları ve 12 günlük kutsal savunma anısına, yabancı konukların, devlet ve ordu yetkililerinin, aydınların, siyasi ve kültürel şahsiyetlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve Filistin meselesiyle ilgili aktivistlerin katılımıyla Tahran’daki İslam Ülkeleri Zirve Salonu’nda gerçekleştirildi.

Qodsna muhabirinin bildirdiğine göre, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Filistin Halkının İslami Devrimine Destek Komitesi Başkanı Ayetullah Ahtari, 8. Uluslararası Filistinli Çocuklar ve Gençlerle Dayanışma Konferansında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün, dünyada siyonist işgal rejimine karşı en geniş, en derin ve en sert nefret ve öfkenin oluştuğuna tanık oluyoruz. Yani diyebiliriz ki dünya İsrail’e karşı ayaklanmış durumda ve siyonist rejim korkunç bir yalnızlığa sürüklenmiştir. Bu rejim, telafisi mümkün olmayan kayıplarının, utanç verici askerî yenilgilerinin ve elindeki askerî imkânların yitirilmesinin ardından derin bir tecrit içine düşmüştür. Bugün bütün halklar Filistin’i destekleyen sloganlar atıyor ve bu durum direniş için büyük bir onurdur.”

Gazze'nin İnşasına Destek Olalım 

Ahtari sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de bunca zorluk, şehitler verilmesi, çocukların ve öğrencilerin katledilmesinden sonra geride kalanların gözü İslam dünyasına ve ümmete çevrilmiş durumda. Herkesten ricam, gayret gösterelim ve okulların, üniversitelerin, hastanelerin yeniden inşası için destek olalım.”

Ahtari ayrıca şu ifadeleri kullandı: “Elhamdülillah, İran İslam Cumhuriyeti, devrimin zaferinden bu yana Filistin halkının ve Filistinli grupların yanında onurla ve başı dik bir şekilde durmuştur. İran, füzeleriyle İsrail’e öyle bir ders verdi ki, siyonist rejim İslam Cumhuriyeti’nin tokadını asla unutamayacaktır.”

Hamas Hareketi’nin Tahran temsilcisi de toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Aksa Tufanı operasyonundan iki yıl sonra siyonist rejim, tüm insanlık için ortak bir düşman haline geldi. Dünya artık bu rejimin, küresel güvensizliğin ve istikrarsızlığın asıl nedeni olduğunu anlamıştır.”

Halid Kaddumi, “Filistin halkı ve kahramanları Gazze’de, Filistin’de ve her yerde onurlu bir şekilde direndi. Filistin halkının bu kararlı duruşu, büyük bir destanın kayda geçmesini sağladı ve bu direnişle işgalci rejimin heybeti yerle bir oldu.” dedi.

7 Ekim Allah'ın Günlerindendir 

Hamas’ın Tahran temsilcisi sözlerini şöyle tamamladı: “Filistin halkı 77 yıldır mücadele ediyor ve bu süre boyunca siyonist rejim halkımıza karşı sayısız suç işledi. Dünya, çocukları kurtarmak ve halkımıza yardım etmek için harekete geçmedi. Ancak 7 Ekim’de, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi suç ortağı ülkeler Filistin’e karşı ortak bir savaşı başlattı. Bu operasyonla birlikte Batılıların sömürgeci projesi topraklarımızın kalbinde çöktü. 7 Ekim, Allah’ın günlerinden biridir ve müminler bu günü onurla anmaktadır.”

Kaddumi sözlerine şöyle devam etti: "76 binden fazla şehit verdik; bunların 20 bini sadece çocuklardı ve bunlar sadece rakam değil, her biri şehit olmuş bir çocuktur. Savaş bitmedi; halkımızın Gazze’deki savaş ve sıkıntıları devam ediyor. Bugün yardım ulaştırma yolculuğumuzu ve çabamızı sürdürmeliyiz. Filistin sadece coğrafi bir mesele değildir, bir düşüncedir. Hamas canlıdır. Çocuklarımız özgürlük bayrağını taşıdığı sürece direniş varlığını sürdürecek, silahı elinde tutuyor ve son karış toprağın özgürlüğüne dek devam edecektir."

Tahran’daki Hamas temsilcisi şöyle dedi: "Trump, Netanyahu’nun izole olduğunu gördükten sonra bu suçlunun uluslararası yalnızlığa düştüğünü ilan etti; ayrıca çeşitli ülkelerin Filistin’i tanımaya yöneldiğini gördük ve ateşkes uygulandı. Bu büyük bir zaferdir ve onların yenilgisi söz konusudur. Bu uluslararası birliğin önemini küçümsememeliyiz."

Trump Netanyahu'yu Kurtarmaya Geldi 

Kaddumi sözlerine şunları ekledi: "7 Ekim’den sonra Filistin’i destekleyen ülkeler oldu; bazıları, örneğin Almanya, askerî anlaşmaları ve silah ihracatını durdurdu — bunlar Aksa Fırtınası’nın kazanımlarıdır. Bu yüzden Trump Netanyahu’yu kurtarmaya geldi. Biz hazır olduğumuzu söyledik ama yasalar ve garantiler yerine getirilmeli. Filistin halkı bu uluslararası kuruluşlara olan inancını yitirdi. Trump bu suçluyu kurtarmak isteyince direniş inisiyatifi ele aldı; silahın direnişten alınmasına izin vermeyeceğiz; bu silah Filistin’in özgürlüğüne dek bizimle olacak. Savaşı durdurmak, işgalcilerin çıkması ve yardımların girmesi isteniyorsa, Arap kardeşler garanti versin. Bugün Gazze’de insanlığı kurtarma yolunu sürdürmek istiyoruz; sizden zalime karşı durmanızı ve Trump’a savaşı durdurup Filistinli esirleri serbest bırakmasını söylemenizi istiyoruz. İnşallah 2 bin Filistinli esir serbest bırakılacak ve bu Filistinlilerin direnişinin sonucudur."

Tahran’daki Yemen elçisi de toplantıda şunları söyledi: "Aksa Fırtınası, tüm uluslararası kuruluşların boş bir hayalden ibaret olduğunu kanıtladı."

İbrahim Muhammed el-Deylemi şunları vurguladı: "Bu suçların boyutunu unutmamalıyız; gözümüz açık ve parmağımız tetikte olmalı; bu düşman ihanetkâr ve uluslararası anlaşmalara bağlı değil. Filistin halkı direndi ve bu direniş düşmanı barış için yalvarmaya zorladı; düşman sahaya geri dönse biz de geri döneceğiz. Yemen’de Filistinli kardeşlerimizin yanındayız."

Yemen Filistin'e Desteğini Sürdürecek 

El-Deylemi şunları söyledi: İsrail rejimini göz ardı etmemeliyiz; biz bu eksende ilk günden itibaren bu görevi üstlendik ve Filistin’e destek yolunu sürdürmeye devam edeceğiz.

Tahran’daki Filistin İslami Cihad Hareketi temsilcisi de toplantıda şu noktaya dikkat çekti: Ateşkesle birlikte savaş henüz bitmedi; geniş çaplı yıkımlar yaşandı ve Gazze’de olup bitenlerin boyutunu göstermek medya ve görsel malzeme sorumluluğudur. Adalet olmadan barış mümkün değildir; bu savaşa katılmayan ve pay sahibi olmayan herkes, haksız cephededir.

ABD'de İsrail'e Destek Düştü 

Ebu Şerif, 7 Ekim operasyonunun ardından ortaya çıkan küresel uyanışa işaret ederek şunları söyledi: Yayımlanan raporlara göre 7 Ekim’den önce Amerikalıların yüzde 47’si İsrail’i destekliyordu; 7 Ekim’den sonra bu oran yüzde 34’e düştü ve Filistin’e destek oranı yüzde 35’e yükseldi. Bu nedenle cihadı her alanda sürdürmeli ve normalleşmeyi engellemeliyiz. Düzenledikleri kutlama yalnızca ateşkese sevinmek için değil; amaçları İsrail’i geri getirmek, onu hazır hale getirmektir. Sürekli olarak “İsrail yeniden inşa edilmeli” diyorlar.

Ebu Şerif konuşmasını, İran İslam Cumhuriyeti'ne, Lübnan’a, Yemen’e ve direniş ekseninin tümüne destekleri için teşekkür ederek tamamladı.

Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı ise toplantıda Gazze halkı ve Hamas’ın direnişine işaret ederek şunları söyledi: Bu direniş, siyonist rejimi ateşkesi kabul etmeye zorladı ve İmam Hamenei'nin kültürel saldırı, kültürel baskın ve “kültürel NATO” uyarıları, düşmanın direniş eksenine ve İslami değerlere yönelik geniş kapsamlı taarruzunu göstermektedir.

Siyonist Rejim Tüm İnsani Değerleri Çiğnemiştir

Ovhedi, siyonist rejimin son dönemdeki suçlarına değinerek sözlerine şunları ekledi: Bu suçların şiddeti insanlık tarihinin eşi benzeri görülmemiş boyutundadır ve sekizinci toplantının düzenlenmesi ile bu tür oturumların sürdürülmesi, özellikle bu tarihi dönemde, son derece önemlidir; çünkü bu yozlaşmış, zalim ve çocuk katili rejim, tüm insanî değerleri çiğnemiştir ve ne yazık ki insan hakları savunuculuğu iddiasındaki birçok ülke bu suçlar karşısında sessiz kalmıştır.

Ovhedi, tarihin hassas ve belirleyici bir karşılaşma içinde olduğunu belirterek, sömürgeci güçlerin ve gayrimeşru siyonist rejimin beklediklerinin tarihî bir sınamayla cevaplandırılması gerektiğini söyledi. Doğru hareket edersek, bu durum İslam dünyası ve direniş ekseni için büyük bir zafer getirecektir; ancak bu döneme kayıtsız kalmak, binlerce kişinin kanıyla korunmuş değerleri tehlikeye atabilir.

Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı, Devrim Rehberi’nin “karma savaş” olarak nitelediği ve “görevlere kombine saldırı” şeklinde tanımlanan “zorla dayatılan on iki günlük savaş” hakkında şunları söyledi: Düşman hayalinde, karma ve bilişsel savaşla ve komutanları etkisiz hale getirerek askeri gücümüzü çökertebileceğini düşünüyordu; ancak halk, onların öngördüğünün aksine direniş eksenini, İslam Cumhuriyeti’ni ve büyük komutanlarını savundu.

www.kudusgunu.com



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!