ATEŞ ALTINDAKİ GAZZE DOKTORLARI

img
ATEŞ ALTINDAKİ GAZZE DOKTORLARI

El-Berş’in hikâyesi münferit bir olay değildi; El Cezire’nin yayımladığı “Ateş Altında Gazze Doktorları” belgeselinde ortaya konulan uzun bir zincirin parçasıydı.

Şihab'ın haberine göre, bir araştırmacı gazetecilik soruşturması, “İsrail”in Gazze’nin seçkin doktorlarını hedef almasına, onları “Şifa Hastanesi”nden “Sde Teyman” gözaltı merkezine sürüklemesine ve “suça ortak oldum” diyen İsrailli bir doktorun nadir itirafına ilişkin dehşet verici ayrıntıları ortaya çıkardı. Ünlü Filistinli cerrah Adnan el-Berş, cep telefonunun fenerini yakarak “Şifa Hastanesi”nin zifiri karanlığında loş bir ışık altında ameliyat yaparken, kaderinin başıboş bir kurşunla ölmek değil, sistematik bir işkence yolculuğunun ardından İsrail hapishanelerinden birinde can vermek olacağını bilmiyordu.

El-Berş’in hikâyesi münferit bir olay değildi; El Cezire’nin yayımladığı “Ateş Altında Gazze Doktorları” belgeselinde ortaya konulan uzun bir zincirin parçasıydı. Belgesel, İsrail’in “beyaz önlüğü” nasıl meşru bir askeri hedef haline getirdiğini gözler önüne seriyor. Askerler, görgü tanıkları ve hatta İsrail sisteminin içinden ihbarcıların özel tanıklıklarına dayanan araştırmacı soruşturma, savaşın başından bu yana sayıları 1500’ü aşan ve aralarında 50’den fazla üst düzey uzman bulunan sağlık çalışanlarının Gazze’de yaşadığı cehennemi belgeliyor.

“Bir İsrailli doktor olarak, Gazze halkına nasıl davrandığımız konusunda kendimi bu suçun ortağı olarak görüyorum.” İsrailli bir doktor, hukuki literatürde “kara noktalar” olarak anılan ve “İsrail’in Guantanamo’su” diye bilinen “Sde Teyman” gibi gizli gözaltı merkezlerinde yaşananlara dair bu sözlerle itirafta bulundu. Nadir tanıklığında, “insanın tüylerini ürperten” uygulamaları anlatan doktor, aralarında sağlık çalışanlarının da bulunduğu tutuklulara herhangi bir açıklama ya da onay alınmadan, daha da vahimi hiçbir ağrı kesici verilmeden acı verici cerrahi müdahaleler yapıldığını söyledi. Tanık, “Hastanın çığlık attığını gördüm, kimse müdahale etmedi. Bu bir cezalandırma ve acı çektirme yöntemiydi” dedi. İsrailli doktorun ifadesine göre, Filistinli doktorlar isimlerinden ve insanlıklarından soyutlanıyor, gözleri bağlı ve hareketleri kısıtlı halde beş haneli numaralara indirgeniyor, kendileriyle işkence yapmakla övünen askerlerin insafına bırakılıyordu.

Araştırmacı soruşturma ayrıca, kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir İsrailli askerin ifadesine de ulaştı. Söz konusu asker, “Sde Teyman”da tutulan Gazze hastanelerinden alınmış doktorlara yönelik komutanlar ve askerler tarafından gerçekleştirilen ihlallerin bir kısmını anlattı. İsrailli doktor da tanıklığında, İsrail ordusundaki üstlerinin kendisinden Gazze’deki hastanelerden alınan doktor tutuklulara doğrudan işkence yapmasını istediğini, bunu da Gazze’li doktorların Hamas tarafından götürülen İsrailli esirlerin yerlerini bildiği iddiasıyla gerekçelendirdiklerini aktardı. Doktor, askerlerin tutuklulara yönelik fiziksel ihlaller konusunda son derece hevesli olduklarını ve yaptıklarıyla övündüklerini söyleyerek durumu trajik olarak nitelendirdi.

İsrail gözaltısından sağ kurtulan bir doktorun anlatımı da bu tabloyu tamamlıyor. Endonezya Hastanesi ile Kemal Advan Hastanesi arasında görev yapan cerrah Dr. Halid Hamude, Cibaliya’daki evinin bombalanmasıyla başlayan trajedisini anlattı. Saldırıda eşi ve “Rim” adlı kızı dahil 12 aile ferdini kaybeden Hamude, kızının cansız bedenini hastanede sadece kıyafetlerinden tanıyabildiğini söyledi. Ailesini defnetmesine dahi izin verilmeden, Kemal Advan Hastanesi’nin içinden İsrail ordusu tarafından götürüldüğünü belirten Hamude, “Asker benim Endonezya Hastanesi’nde doktor olduğumu öğrenir öğrenmez arkadaşını çağırdı ve beni dövmeye başladı” dedi. Korku dolu yolculuğunu anlatan Hamude, “İnsanlık dışı bir şekilde bağlandım, kamyonete şiddetle atıldım. Yorucu pozisyonlarda oturmaya zorlandık, bir seferinde dikenli tel tutmaya mecbur bırakıldım” ifadelerini kullandı.

Dr. Hamude’nin tanıklığı, Gazze’de tıbbi direnişin simgelerinden biri haline gelen Şifa Hastanesi Ortopedi Bölüm Başkanı Dr. Adnan el-Berş’in trajedisiyle kesişiyor. İki doktor “Sde Teyman”da karşılaştı ve Hamude, el-Berş’in vücudunda açık işkence izleri bulunduğunu aktardı. Hamude, “Şifa’da bölüm başkanı olduğu için diğer tutuklulardan daha farklı ve daha ağır muamele görüyordu. Şiddetli darbeler nedeniyle hareket edemediği için tuvalete gitmesine ben yardım ediyordum” dedi. Nisan 2024 ortasında “Ofer” Hapishanesi’ne nakledilen el-Berş, getirildiği gün hayatını kaybetti. Hamude bu durumu, “Ben ‘öldü’ kelimesini sevmiyorum, o işkence altında öldürüldü” sözleriyle anlattı. Aradan bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen İsrail hâlâ el-Berş’in cenazesini teslim etmedi.

Soruşturma, yaşananların yalnızca anlık bir intikam olmadığını, Gazze’de sağlık hizmetlerinin geleceğini hedef alan sistematik bir yıkım olduğunu ortaya koyuyor. Filistin meselesi üzerine çalışan araştırmacı Dr. Leys el-Hanbeli, uzmanların hedef alınmasının “yan hasar” değil, bilinçli bir tercih olduğunu vurguladı. Hanbeli, herhangi bir uzman doktorun kaybının, yıllar süren eğitim gerektirdiği için telafisi mümkün olmayan bir kayıp olduğunu, binaların ise daha hızlı yeniden inşa edilebildiğini ifade etti. Savaş üçüncü yılına girerken İsrail politikalarının sürdüğü görülüyor. El-Berş’in yakın çalışma arkadaşı ve dört kuşatma altındaki hastanede görev yapan Dr. Muhammed Ubeyd, Ekim 2024’te tutuklandı ve hâlâ akıbeti bilinmiyor. Kemal Advan Hastanesi Müdürü Dr. Hüsam Ebu Safiye ise Mart 2025’te “gayrimeşru savaşçı” olarak sınıflandırıldı ve adil yargılanma hakkından mahrum bırakıldı.

Soruşturma, ürpertici bir sonuca ulaşıyor: Gazze’de yaşananlar yalnızca hastanelerin bombalanması değil, tıp sektörünün topyekûn bir “imhası”. Bu süreç, uçaklardan atılan füzelerle başlıyor ve karanlık bir işkence odasında İsrailli bir cerrahın neşteriyle son buluyor.

www.kudusgunu.com 



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!