ABDULBARİ ATVAN TRUMP'IN ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALARINI YORUMLADI

img
ABDULBARİ ATVAN TRUMP'IN ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALARINI YORUMLADI

Gazeteci Abdülbari Atvan, ABD Başkanı Donald Trump’ı “geveze” ve “yalancı” olarak nitelendirirken, İran’la yaşanan son çatışmada yaptığı çelişkili açıklamalara dikkat çekiyor.

YDH'nin haberine göre, Abdulbari Atvan, Trump’ın İran’a yönelik yaptırımları kaldırma niyetinde olduğunu ya da Hamenei’nin hayatını bağışladığını iddia etmesini gerçek dışı buluyor ve bu savaşın ABD ile İsrail açısından tam bir hezimet olduğunu vurguluyor.

Kırk yıllık gazetecilik tecrübesiyle pek çok lideri takip ettiğini belirten Atvan, Trump gibisini görmediğini ifade ediyor. Ona göre Trump, İran ve İsrail’e karşı başlattığı savaşın öncesinde, sürecinde ve sonrasında öyle çok ve çelişkili açıklamalarda bulundu ki adeta “söz ishaline” tutuldu.

Bu savaş, özellikle İran rejimini devirmek ve Devrim Lideri Ayetullah Hamenei’yi öldürmek gibi kritik hedeflerin hiçbirine ulaşamadı. Atvan, Trump’ın yalanlarını uzun uzun sıralamak yerine, son iki gündeki açıklamalarını örnek vererek bu “ucuz gevezeliği” göstermenin yeterli olduğunu söylüyor.

Trump’ın sözlerinin bir süper gücün liderine yakışmadığını vurgulayan Atvan, örnek olarak iki açıklamasını ele alıyor. İlki, Trump’ın İran’a uygulanan yaptırımları kaldırmayı planladığı ve ülkeye yeniden toparlanma şansı tanımak istediği yönündeki beyanı. Ancak Hamenei’nin savaş sonrası ilk konuşmasında İran’ın teslim olmayacağını ve direnişe devam edeceğini vurgulaması, Trump’ın bu iddiasını doğrudan çürütüyor.

İkinci olarak, Trump’ın, Hamenei’nin saklandığı yeri bildiğini ancak onu öldürmeye izin vermediğini, dolayısıyla Hamenei’nin “çirkin bir ölümden” kurtarılmasını sağladığını ve bunun için teşekkür beklediğini öne sürmesi. Oysa İsrail Savaş Bakanı Yisrael Katz, İran’a yönelik savaşın temel hedeflerinden birinin rejim değişikliği ve Hamenei suikastı olduğunu, fakat yerinin tespit edilemediği için bu planın gerçekleşmediğini açıkça itiraf etmişti.

Atvan, savaşın sonucunu tartışmaya gerek olmadığını, sadece savaşın yarattığı stratejik gerçekliklere bakmanın yeterli olduğunu belirtiyor.

Birinci olarak, İran, savaş boyunca ne Rusya’dan ne Çin’den ne de müttefik silahlı gruplardan yardım talep etti. Oysa İsrail, ABD’den acil destek istemiş; nükleer tesislerin bombalanması için müdahale çağrısında bulunmuş ve yüzlerce ton mühimmat, füze ve hava savunma ekipmanı temin etmişti.

İkinci olarak, İran savaş süresince asla ateşkes çağrısı yapmadı. Son dakikaya kadar balistik ve hipersonik füzeler fırlatmayı sürdürdü.

Üçüncü olarak, ABD ve İsrail, İran’ın cephaneliğinde Fettah, Siccil ve Hayber gibi ileri teknolojiye sahip, yüksek yıkım gücü taşıyan füzeler olduğunu tahmin edememişti. Bu füzeler, İsrail ve ABD’nin yedi farklı hava savunma sistemi tarafından durdurulamadı ve Tel Aviv, Hayfa, Aşdod, Aşkelon, Bi'ir Seba ve Safed dahil birçok şehir büyük yıkıma uğradı.

Şehirler âdeta hayalet kentlere dönüştü, yıkılan gökdelenlerin ve binaların görüntüleri Netanyahu ve Trump’ın iddialarını yalanladı.

Atvan, Trump’a kötü haberler vermekten çekinmeyerek, iki milyondan fazla İsrailli yerleşimcinin (şu ana kadar) Kıbrıs, Ürdün ve Şarm el-Şeyh gibi bölgelere kaçtığını, bazılarının kaçakçılara 20 bin dolar ödeyerek teknelerle ülkeyi terk ettiğini belirtiyor. Kaçışlar hâlâ devam ediyor.

Buna ek olarak, 462 asker, onlarca Mossad ve Şin-Bet subayı ile 423 sivilin hayatını kaybettiği, dört bin kişinin yaralandığı, yaklaşık 11 milyar dolarlık ekonomik kayıp yaşandığı ve binlerce kişinin psikolojik travma geçirdiği ifade ediliyor. Atvan, Netanyahu’ya bu kayıplarla ilgili sansürü kaldırma çağrısı yapıyor.

Savaş, bölgedeki güç dengelerini değiştirdi ve yeni bir Orta Doğu’nun şekillendiğine dair güçlü bir işaret verdi. Atvan, bu dönüşümün Trump ya da Netanyahu tarafından değil, Gazze’den Tahran’a uzanan halkların ve orduların direnişiyle gerçekleşeceğini söylüyor. Gerisini ise zamana bırakıyor.



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!