Kürecik Nato Radar Üssüne Hayır İnisiyatifi tarafından 7 Kasım'da cuma namazının ardından Malatya Kernek Meydanı’nda NATO'ya ve Üslerine Hayır Cuması münasebetiyle basın açıklaması düzenlendi.
Malatya Kernek Meydanı'nda düzenlenen basın açıklamasında Gazze’de devam eden soykırıma ve Kürecik Nato radarının bir an önce kapatılmasına vurgu yapıldı.
Eylemde katılımcılar; ‘Kahrolsun ABD Kahrolsun İsrail’, 'İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti', 'Gazze'ye Selam Direnişe Devam' 'Hamas'a Selam Direnişe Devam', ‘Kürecik Radarı Kapatılsın’, 'Katil Trump Hesap Verecek', ‘Laf Değil İcraat Küreciği Söküp At’, 'Yaşasın Küresel İntifada', 'İnsanlık Onuru Siyonizmi Yenecek', 'Hamaseti Bırak Harekete Geç', 'Yemen'e Gazze’ye Direnişe Bin Selam', 'Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan', 'Hizbullah'a Hamas'a Direnişe Bin Selam' ve 'Direniş Cephesi Onurumuzdur' sloganlarını attı.

Basın açıklamasının metnini Mavi Marmara Gazisi Mehmet Tunç okudu.
Okunan basın açıklamasının metni şu şekildedir:
Bismillahirrahmanirrahim
Değerli basın mensupları ve Aziz vatandaşlarımız!
Basın açıklamamıza hoş geldiniz. Cumamız mübarek olsun.
Gazze Şeridi’nde yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinlinin hayat hakkını hedef alan vahşi soykırım, siyonist İsrail’in büyük şeytan ABD ve diğer emperyalist müttefiklerinin askeri desteğiyle sürmektedir. Kumarbaz Trump’ın sözde ateşkes planının 10 Ekim’den itibaren yürürlüğe girmesine ve üç gün sonra da adına Gazze Barış Zirvesi denilen yaklaşık 30 ülkenin katıldığı bir zirvede “Kalıcı Barış ve Refah için Trump Deklarasyonu” veya “Trump Barış Planı” denilen fakat aslında bir “teslimiyet çağrısı” olan bir bildirinin imzalanmasına rağmen, işgalci israil Gazze’de katliamlarını ara vermeden devam ettirmektedir. Ateşkesten bu yana şehit olanların sayısı 240’a yaralananların sayısı da 700’e ulaştı. 10 binden fazla şehidin pak naaşı enkaz altından çıkarılmayı bekliyor. Gazze’de kıtlık ve açlık had safhada. Siyonist rejim, anlaşmaya rağmen insani yardımların geçişine izin vermiyor. Sınır kapılarını açmıyor. Birleşmiş Milletlerin resmi açıklamasına göre, Gazze’de tam bir insani çöküş yaşanıyor. Gazze’deki yapıların %81’i tamamen yıkıldı ve sözde ateşkes anlaşmasına rağmen siyonistler ayakta kalan binaları da vurmayı sürdürüyor. Soruyoruz, bu nasıl bir ateşkestir?! Ayrıca bu sözde ateşkesin garantörü olan devletler nerededir?
Bu Plan Filistin Direnişine Silahsızlanma Dayatıyor

Bilinmelidir ki her şeyden önce “Kalıcı Barış ve Refah için Trump Deklarasyonu” da denilen sözde barış planının aslında barışla hiçbir ilgisi yoktur. İçinde hiçbir adalet kaygısı barındırmadığı için bir barış ideali de taşımıyor. Sadece “teslimiyet” dayatıyor. Siyonist işgalci saldırının şimdilik durmasını ve yıkıma ara verilmesini öngörüyor. Bu mahiyetine rağmen, can kaybının durmasını sağlayabilir ve gıda ve insanî yardımın Gazze’ye girmesine imkân verebilirdi. Ancak Lübnan’da olduğu gibi siyonist işgal rejimi anlaşmayı ihlal ederek can almaya devam etti. Bu sözde barış planı Gazzelilere sadece iki seçenek sunuyor: Kadehte sunulan zehiri içerek yavaş yavaş ölmek ya da derhal topluca imha edilmek!
Bu sözde barış planı, soykırım uyguladığı belgelenmiş siyonist rejime, istediği zaman soykırıma devam etme imkânı tanırken, Filistin direnişine ise “silahsızlanma” dayatıyor. Siyonist rejim kademeli çekilmeyi öngörse de tam çekilmeyi kabul etmiyor; Gazze haritasında bölge ikiye ayrılmış, yüzde 58’i işgal rejiminin kontrolünde, yarısından fazlası tampon bölge ve Gazze beş parçaya bölünerek kantonlaştırılmak isteniyor. Açıkça amaç, Hamas’ı bahane ederek Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını ve varlık temellerini ortadan kaldırmaktır. Hamisi ABD ve emperyalistlerin olduğu bu anlaşmanın birinci aşamanın ötesine gidebileceği bile şüpheli görünüyor. Bu zamana kadar sadece bir oyalama oyuncağı ve işgali meşrulaştırma aparatı olmuş İki Devletli Çözüm’ün bile bu barış plânı kapsamında olduğu söylenemez. Zaten herhangi bir objektif zemini de kalmamış olan İki Devletli Çözüm önerisinin tabutuna bu sömürgecilik planıyla son çivinin çakıldığı da söylenebilir.

Kumarbaz Trump Hem Kundakçı Hem de İtfaiyeci
Diğer taraftan uluslararası sivil toplumun tepkisini sönümlendirmek ve ülkelerinde biriken gazın patlamasından endişelenen işbirlikçi rejimleri rahatlatmak da bu sözde barış planın hedefleri arasında. Kumarbaz Trump, soykırım sürecinde hem kundakçı hem de itfaiyeci rolünü oynadı. Trump, aylarca İsrail’in Gazze halkına uyguladığı zulmü ve kitlesel açlığı hem açıkça destekledi hem de mümkün kıldı. Şimdi ise kendi kolaylaştırdığı savaşa şimdilik ara verdirdi fakat istediği sonuçlar elde edilemediği taktirde cehennemin kapılarının açılacağı tehdidini savurmaktan da geri durmuyor.
Garantör devletlerden biri olan Türkiye, acilen siyonist İsrail’le bütün ilişkilerini kesmelidir. Hala siyonist sermayenin sembol ismi ve işgalci İsrail ordusuna açık destek vereceğini ilan eden ZIM şirketi limanlarımızı serbestçe kullanmaktadır. Hala Türkiye’den çıkarak İsrail limanlarına varan gemiler sevkiyatlarını sürdürmektedir. Limanlar soykırımcılara açık kaldıkça, gözünü para hırsı bürümüş şirketler hileli yollarla siyonistlere tedarik sağlamaya devam edecektir. Öte yandan Bakü Tiflis Ceyhan boru hattıyla aktarılan Azerbaycan petrolünün aynı hileli yöntemlerle katil İsrail’e gittiği artık açık bir gerçektir. Milyonlarca varil ham petrol taşıyan bu gemiler Ceyhan limanından yüklü olarak çıkıp Hayfa veya Aşdot limanı önlerinde sinyal sistemlerini kapatarak bu kanlı ve kirli sevkiyatı sürdürmektedirler. Direniş Çadırı’nın, onlarca gemiyi isimleri, rotaları ve sevkiyat için kullandıkları hileli yöntemleri ile birlikte ifşa etmesine rağmen hala harekete geçilmemesi kabul edilemez. Son olarak yine Ceyhan limanından ayrılan 1 milyon varil ham petrol kapasiteli Nissos ios gemisi aynı taktikle sevkiyatını gerçekleştirmiştir. İktidara çağrımızı yineliyoruz: Aliyev’in size verdiği söze güvenmeyin. Bakü Tiflis Ceyhan Boru hattının vanaları sizin elinizde, vanaları kapatın!

Hırsız Evin İçinde İse Kapı Kilit Tutmaz
Siyonistlerin saldırganlığına başından beri kesintisiz silah, mühimmat ve enformasyon desteği veren NATO ve ABD üsleri de Türkiye’de hala açık ve faal. Soruyoruz: Bu üsler kimi korumak için varlar? Terörist İsrail’in saldırganlığı Türkiye’ye eriştiğinde bu üsler kimin yanında yer alacaklar? Unutmayalım ‘hırsız evin içinde ise kapı kilit tutmaz’. Diğer taraftan Türkiye’de İsrail vatandaşlığı da bulunan on binlerce çifte vatandaştan soykırıma katılanlar hakkında hala aktif bir engelleme girişimi gelmedi. HÜDA PAR’ın bu konudaki kanun teklifinin bir an önce mecliste görüşülüp karara bağlanmasını istiyoruz.
İktidar Artık Hamaseti Bırakmalıdır
Türkiye’nin her yerinden Filistin dostlarıyla, dünyanın her köşesinden Gazze direnişinin yanında yer alan vicdanlı halklarla birlikte iktidarlara çağrımızı tekrarlıyoruz: Artık hamaseti bırakın! Katil İsrail’in açık tarafı olan, gözü dönmüş ABD emperyalizminden medet ummayın. Yarın ölümü ve yıkımı topraklarınıza taşıyacak olan İsrail’in daimi müttefiki ve ABD’nin uzantısı NATO’ya güvenmeyin. Direnişin yanında olun. Küresel emperyalist düzenin hiç kimse için güvenli bir gelecek sunmadığını artık görün. Kürecik ve İncirlik başta olmak üzere tüm NATO üslerini kapatın ve NATO’dan çıkın.

BAE'yi Lanetliyoruz
Garantör devletler olan Türkiye, Mısır ve Katar’a buradan açıkça çağrıda bulunuyoruz. Garantörlüğünüzün gereğini yerine getirin.
Bu arada Sudan’da emperyalist ve siyonistlerin taşeronluğunu yapan Birleşik Arap Emirlikleri’ni şiddetle lanetliyoruz. Sudan’daki vahşi katliamların ve Yemen’de Ensarullah’a karşı kurulan komplonun arkasında Birleşik Arap Emirlikleri vardır. Bu işbirlikçi habis krallığın sonu yakındır inşallah.
Biz Malatya’dan Hamas’ı, İslami Cihad’ı, Lübnan Hizbullahı’nı ve Yemen Ensarullahı’nı selamlıyoruz. Sonuna kadar Direniş Cephesi’nin yanındayız. Onlarla iftihar ediyoruz. 5 Aralık Cuma günü yine bu meydanda buluşmak üzere hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz.
Yaşasın Direniş Cephesi, Yaşasın Küresel İntifada, Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İşbirlikçi Rejimler
KÜRECİK NATO RADAR ÜSSÜNE HAYIR İNİSİYATİFİ
www.kudusgunu.com