Filistinli Gazeteciler Forumu, YouTube’un üç büyük Filistinli insan hakları örgütüne ait kanalları kapatma kararını sert bir dille eleştirdi.
Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre, bu karar sonucunda, siyonist İsrail’in Filistinlilere yönelik işlediği savaş suçlarını belgeleyen 700’ü aşkın video platformdan kaldırıldı.
Filistinli Gazeteciler Forumu tarafından yapılan açıklamada, YouTube’un bu adımının ifade özgürlüğünü ve halkların kendi yaşadıkları zulmü kayıt altına alma hakkını ihlal ettiği belirtildi. Açıklamada, bu uygulamanın İsrail işgalinin söylemini destekleyen açık bir tarafgirlik örneği olduğu vurgulandı.
Forum, YouTube yönetimine söz konusu kararı derhal geri çekme ve kaldırılan insan hakları içeriklerini koşulsuz biçimde yeniden yayımlama çağrısı yaptı. Ayrıca uluslararası kuruluşlardan, Filistinlilerin sesini dijital platformlarda susturmaya yönelik bu girişimlere karşı net bir tutum almaları istendi.
ABD merkezli The Intercept haber sitesinin yayımladığı araştırmada, YouTube’un Gazze ve Batı Şeria’daki İsrail ihlallerini belgeleyen yüzlerce videoyu kaldırdığı ortaya kondu. Haberde, platformun ABD’den gelen siyasi baskılara boyun eğdiği ve bu baskıların savaş suçlarına dair delilleri gizlemeye yönelik olduğu ifade edildi.
4 Kasım Salı akşamı yayımlanan rapora göre YouTube, geçtiğimiz ekim ayından bu yana Filistinli içerik üreticilerini ve insan hakları örgütlerini hedef alarak en az 700 videoyu yayından kaldırdı. Silinen videolar arasında, Gazze’deki katliamdan kurtulan annelerin hikayelerini anlatan belgeseller, gazeteci Şirin Ebu Akile’nin ölümünde İsrail güçlerinin rolünü kanıtlayan görüntüler ve Batı Şeria’daki ev yıkımlarını belgeleyen kayıtlar bulunuyor.
Kaldırma işlemleri, El-Hak, El-Mizan ve Filistin İnsan Hakları Merkezi gibi önde gelen üç kuruluşun hesaplarını da kapsadı. Bu kanallarda, sivillere yönelik saldırıları ve uluslararası hukukun ihlallerini belgeleyen uzun süreli görüntüler yer alıyordu.
YouTube sözcüsü ise kararın ABD yaptırım yasaları ve ticari uyumluluk politikaları çerçevesinde alındığını ileri sürdü. Ancak Filistinli insan hakları örgütleri bu açıklamayı reddederek, uygulamanın “ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir ihlal” ve “Filistinlilerin sesini kısmaya, gerçekleri gizlemeye yönelik sistematik bir çaba” olduğunu belirtti.
