GALİBAF'TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

img
GALİBAF'TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

İran Meclis Başkanı Galibaf: Hamas, kesinlikle İslami ve Kur’ani değerler ışığında özgürlük mücadelesi veren bir harekettir.

İslami İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, katıldiğı bir televizyon programında Hamas, Hizbullah ve 12 Gün Savaşı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

Galibaf: Hamas, kesinlikle İslami ve Kur’ani değerler ışığında özgürlük mücadelesi veren bir harekettir. Bölge ve dünya genelinde birçok grup, Hamas’ı sadece terörist bir yapı olarak görür ve kamuoyunda da bu şekilde yansır; sanki onlar sadece huzursuzluk çıkaran, barışa karşı olan güçlermiş gibi bir algı vardır. Oysa durum böyle değildir. Hamas, işgal altındaki topraklarını ve vatanını işgalcilerden kurtarmak isteyen gerçek bir özgürlük hareketidir.

7 Ekim Operasyonu Hamas’ın Kendi Kararıydı

7 Ekim operasyonu tamamen Hamas’ın kendi kararıyla gerçekleşti; biz bundan haberdar değildik. Yüce Rehberimiz de bunu teyit etti. Hatta Şehit Seyyid Hasan Nasrallah ve Hizbullah bile bu operasyonun planından önceden haberdar olmadılar. Bu, büyük bir gizlilikle, kapalı kapılar ardında hazırlanan kapsamlı bir operasyondu.

Bugün 7 Ekim operasyonun üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Eğer bu operasyon İsrail’in kurguladığı yapay bir oyun olsaydı, savaş en fazla 3-6 ay sürer, Hamas’ı ortadan kaldırır ve işi bitirirdi. Ayrıca böylesine büyük bir prestij kaybı yaşanmazdı.

Hizbullah Bugün Her Zamankinden Daha Güçlü 

(Netanyahu) Hâlâ “Rehineleri kurtarmak istiyorum” diye söylüyor ama bunu başaramıyor. Bu yüzden, 7 Ekim olaylarının İsrail’in bir oyunu olduğu fikri tamamen yanlış bir yaklaşımdır.

Çağrı cihazı olayları ve diğer acı olayların ardından Lübnan’a yaptığım seyahatte, Dahiye bölgesine gittim. 1985 yılında da Lübnan’a gitmiştim, dolayısıyla Hizbullah’ı hem savaş öncesi hem de 33 günlük savaş sırasında görme imkânım oldu. Ancak son ziyaretimde şunu fark ettim ki; Hizbullah bugün her zamankinden çok daha diri ve güçlü.

Savaş İniş Çıkışlarla Doludur

Savaş iniş çıkışlarla doludur. İsrailliler, Hamas onlara saldırdığında hiç “yenildik” dedi mi? Amerikalılar, IŞİD’i bölgeye gönderip Bağdat kapılarına kadar ilerlettiğinde, biz onları püskürtüp geri çevirdiğimizde kendi yenilgilerini kabul ettiler mi? Hayır. Sadece onların planı tutmadı. Aynı şekilde bizim Kerbela 4 operasyonumuz başarısız oldu ama 15 gün sonra düzenlediğimiz Kerbela 5 operasyonuyla Saddam’ın ordusunun üçte ikisini yok ettik. Bu yüzden durumu tek bir olaya bakarak değerlendirmemek gerekir.

Hizbullah’ın her zamankinden daha diri olduğunu söylememin nedeni; inanç yönünden, güç bakımından, sahip olduğu birliktelik ve maddî-manevî boyutlarıdır. Elbette bu, hiç zorluk olmadığı anlamına gelmez.

İsrail’e Merhamet Göstermek İnsanlığa Zulmetmektir

Beş tümen geldiler, ancak Gazze’de durdular. Kuzey cephesini harekete geçirdiler ve bütün uçakları, insansız hava araçları ve piyade güçleriyle Lübnan’a saldırdılar; üstelik Seyyid Hasan Nasrallah şehit düştükten sonra. Peki bir adım ileriye gidebildiler mi?

İsrail’e merhamet göstermek, insanlığa zulmetmektir; onlarla şiddetli savaşılmalıdır. Bugün Hizbullah’ın durumu, Siyonist rejimin geçmişte onlarla mücadele ettiği zamankinden daha iyidir.

Tüm Direniş Gruplarını Destekliyoruz

Açık ve net olan şu ki, biz Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve kendi topraklarını, İslam’ı ve İslam ümmetini savunan tüm gruplara yardım ediyor ve onları destekliyoruz. Aslında bu yardımlarla biz, kendi ulusal güvenliğimizi ve ulusal çıkarlarımızı da savunmuş oluyoruz.

Bugün ve "Sadık Vaad 3" operasyonunun ardından herkes çok iyi biliyor ki, biz eğer Siyonist rejime karşı Golan’da durmaz ve orada savaşmazsak, bu rejim mutlaka Kürdistan bölgesindeki Celavla’ya, yani İran sınırına sadece 30 kilometre mesafeye kadar gelip orada bizimle savaşacaktır.

Saldırının Yöntemi Bizi Şaşırttı

İşte tam da bu noktada; ulusal çıkarlar, İslam dünyasının çıkarları, bölgesel güvenlik, insan hakları ve insanlık onuru gibi tüm unsurlar bir araya gelerek bize orada kendimizi savunmayı gerekli kılıyor. Bu yüzden çeşitli alanlarda onlara yardım ediyoruz.

Siyonist rejimin bize saldırdığı gece şaşkınlığa uğradık, ama asıl şaşırdığımız şey düşmanın beklediğimiz saldırısı değil, saldırının yöntemiydi.

Genelkurmay Başkanı, Hatemü’l-Enbiya Karargahı Komutanı, Genelkurmay’daki Operasyon Sorumlusu, İstihbarat Sorumlusu, Devrim Muhafızları Komutanı, Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı, Füze Kuvvetleri Komutanı… Hepsi şehit oldu. Yani, emri veren ve bizim beynimiz olan tüm önemli kişiler şehit düştü ki bu kesinlikle bizim zaaflarımızdan biri olmuştur ve ileride mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur.

Rehberimiz Doğrudan Komuta Odasına Geldi

Düşman, radar sistemlerimizin bir kısmını da hedef aldı ki onlar bizim gözümüz, kulağımızdı. Buna rağmen,  Rehberimiz, Kutsal Savunma savaşının başlarında Ahvaz’daki savaş odasında olduğu gibi, yıllar sonra ve 40 yılı aşkın bir süreden sonra tekrar doğrudan komuta odasında bulunarak bizzat idareyi üstlendi. O gece füzelerimiz ateşlendi ve yangın o kadar büyüdü ki, sonunda düşmanlarımız savaşı durdurma talebinde bulundu.

Bugün hamd olsun, taarruz kapasitemiz ve ateş gücümüz hem taktik hem de teknik açıdan oldukça iyi durumda. Eğer düşman bir kez daha saldırma gafletine düşerse, kesinlikle Sadık Vaad-3 operasyonundan çok daha güçlü ve isabetli bir şekilde karşılık vereceğiz.

Ateşkes Yapmadık Ateşkes Kestik

Hazreti Ağa (Rehber Hamaney) en başından itibaren şehit komutanların yerine hızlıca yeni komutanları atadı, onlara görev verdi; onları ziyaret etti, gerekli talimatları verdi ve herkesle görüşmeler yaptı.

Koordinasyonlar çok iyi sağlandı ve siz de gördünüz ki, Baş Komutan yani Hazreti Ağa (Rehber Hamaney) savunmanın ve ülke yönetiminin her aşamasını titizlikle takip etti ve yönetti.

Öncelikle bu bir ateşkes değil, ateşin kesilmesidir. Bu konuda bizimle ABD arasında hiçbir anlaşma veya sözleşme yapılmadı; şu an için ateş kesilmiş durumda.

Amerikalılarla Herhangi Bir Anlaşma İmzalamadık 

Bizimle hiçbir bağlantısı olmayan siyonist rejimle herhangi bir metin ya da anlaşma yok. Hatta savaşı başlatan, onu destekleyen ve doğrudan müdahil olan Amerikalılarla da herhangi bir anlaşma imzalamadık.

Karar şu oldu: Siyonist rejim savaşmayı sürdürdüğü ve ABD onları desteklediği sürece, biz bu rejimi ve tüm çıkarlarını hedef almaya devam edeceğiz.

Son Vuruşu Biz Yaptık 

Vance, Witkoff aracılığıyla bize “vurmayın” demeye çalıştı; biz de “siz vurmayın, biz de vurmayız” dedik. “Ancak bilin ki son vuruş hakkı bize aittir”; bunu şart koştuk

İkinci şart da şuydu ki, savaş durduktan sonra eğer onların insansız hava araçları veya uçakları bizim hava sahamıza girerse bu bir ihlal sayılacaktır.

Savaş Devam Etseydi Kapsamı Genişlerdi 

Savaşın bu dönemde çeşitli nedenlerle yayılmasının uygun olmadığına inanıyoruz. Eğer savaş devam etseydi, kapsamı genişleyebilir ve her yere yayılabilirdi. Sonrasında, güvenliğimizin tehdit edildiği her yerde müdahale etmek zorunda kalırdık.

Savaş ekonomik sonuçlar doğurduğunda, bu etkiler diğer alanları da etkiler. Dolayısıyla, tüm bunlar bölgesel stratejilerle ilgili konular ve dengeli bir şekilde ilerlemelidir.

Füzelerimizi Engelleyemediler

İsrail’in hava sahasında yapmayı planladığımız her hamleyi gerçekleştirdik, onlar da kendi saldırılarını yaptılar. Burada önemli olan nokta, bizim saldırılarımızın tamamen füze temelli olmasıdır.

Onlar füzelerimizi ne kaynağında, ne yol üzerinde, ne de kendi hava sahalarında engelleyebildiler. Biz ise füzelerimizle doğrudan topraklarını hedef aldık; onların ana radar sistemlerine büyük darbeler vurduk. Hava sahalarını tamamen kontrol ettiler, kendi toprakları güvendedir” demek doğru olmaz. Bizim gücümüz füzelerdeydi; hem gökyüzünü hem de kara alanlarını hedef aldık ve vurduk.



Makaleler

Döviz Kurları

Güncel

Hava Durumu

Link kopyalandı!