Konuşmasında ayrıca Hizbullah'ın şehit genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ı andı. Onu İslam dünyası, Şii dünyası ve Lübnan için büyük bir hazine olarak nitelendiren İmam Hamaney, Nasrullah'ın ardında bıraktığı mirasın devam edeceğini söyledi.
YDH'nin haberine göre, İmam Hameney, Barışçıl Nükleer Program ve Ulusal Birlik Üzerine Konuştu.
Veliyyi Emri Müslimini Cihan Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, yaptığı televizyon konuşmasında, ülkenin nükleer programının barışçıl amaçlarla sürdürülmesinin önemini vurguladı. Amerikan baskılarına boyun eğmeyeceklerini belirten Hamenei, İran'ın refahının bilimsel, askeri ve kurumsal güçlenmeden geçtiğini ifade etti. Konuşmasında, aynı zamanda öğrenme ve bilginin sembolü olan Mehr ayının başlangıcını da kutladı.
Konuşmada Üç Önemli Vurgu
Hamenei, ulusa seslendiği konuşmasında üç ana konuya odaklandı. İlk olarak, 12 Gün Savaşı örneğinde olduğu gibi, İran ulusunun birlik ve beraberliğinin her zaman hayati önem taşıdığını belirtti. İkinci olarak, uranyum zenginleştirmesinin sadece barışçıl ve faydalı amaçlar için gerekli olduğunu savundu. Son olarak da Amerikan tehditleri karşısında devletin ve milletin kararlı ve akıllıca duruşunun altını çizdi.
Şehit Seyyid Hasan Nasrullah'ı Anma
Konuşmasında ayrıca Lübnan İslami Direnişi Hizbullah'ın şehit genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ı andı. Onu İslam dünyası, Şii dünyası ve Lübnan için büyük bir hazine olarak nitelendiren İmam Hamaney, Nasrullah'ın ardında bıraktığı mirasın devam edeceğini söyledi:
“Seyyid Hasan'ın Hizbullah başta olmak üzere oluşturduğu zengin miras kalıcıdır. Bu önemli miras, ne Lübnan’da ne de başka bir yerde asla ihmal edilmemelidir. Bu zenginlik devam ediyor ve Hizbullah'ın hikayesi devam edecek. Hizbullah'ın zenginliği Lübnan ve ötesi için büyük bir zenginliktir."
Milletin Birliği, Düşman Planlarını Bozdu
Ayetullah Hamenei, 12 Gün Savaşı'nda İsrail ve ABD'nin başarısız olmasının temel nedeninin İran milletinin sarsılmaz birliği olduğunu vurguladı. Komutanlara ve etkili kişilere yönelik suikastların ve iç karışıklık çıkarma girişimlerinin, düşmanın kaos yaratma stratejisinin bir parçası olduğunu anlattı. Düşmanların Tahran'da kargaşa çıkararak halkı devlete karşı ayaklandırmayı planladığını, ancak bu planın halkın direnişiyle boşa çıktığını belirtti.
Hamenei, şehit komutanların yerine hızla atanan haleflerin ve silahlı kuvvetlerin disiplinli yapısının da düşmanı şaşırttığını söyledi. Ancak en belirleyici unsurun yine de milletin kararlı duruşu olduğunu vurguladı:
"Halk birlik ve beraberlik içinde, düşmanın taleplerine asla boyun eğmedi; tam tersine sokakları doldurarak saldırganlara karşı İslam Cumhuriyeti’ni savundu."
Hamenei, Siyonist ve Amerikalıların "Denememize rağmen halk bize sırtını döndü, ülkenin yöneticileri de kontrolü elinde tuttu" demek zorunda kaldıklarını aktardı.
Ulusal Birlik Bugün de GüçlMedyanın "ulusal birliğin yalnızca savaş dönemiyle sınırlı olduğu" yönündeki iddialarını reddeden Devrim Lideri, "Bu tamamen yalandır. Ülkedeki tüm etnik gruplar İranlı olmaktan gurur duyuyor. Siyasi farklılıklarımız olsa da, zorbalara karşı bütün millet, bugün de yarın da, çelik bir yumruk gibi düşmanın üzerine inecektir" dedi.
Haziran ayında yapılan büyük yürüyüşlerin de bu birliğin kanıtı olduğunu belirten Hamenei, "Bu birlik hâlâ vardır ve herkesin görevi bunu korumak ve güçlendirmektir" diye ekledi.
Barışçıl Zenginleştirme Kalkınma İçin Şart
Konuşmasının ikinci bölümünde "uranyum zenginleştirme" konusuna değinen Hamenei, bu kavramın sadece dış politika için değil, ülke kalkınması için de merkezi bir rol oynadığını söyledi.
Bilim insanlarına ve uzmanlara seslenerek, zenginleştirmenin faydalarını halka daha iyi anlatmaları gerektiğini vurguladı. "Bilim insanlarımız yeraltından çıkarılan uranyumu karmaşık tekniklerle zenginleştirerek tarım, sanayi, çevre, sağlık, beslenme, araştırma ve eğitimde sayısız kullanım alanı olan çok değerli bir maddeye dönüştürüyorlar" dedi.
Nükleer santrallerin ucuz, çevre dostu ve uzun ömürlü olduğunu hatırlatan Hamenei, bu teknolojiyi otuz yıl önce sıfırdan kurarak bugün yüksek zenginleştirme seviyelerine ulaştıklarını belirtti.
Nükleer silah üretimi için gereken %90 seviyesinin hedef alınmasını eleştiren Hamenei, "Biz nükleer silah üretmeme kararı aldık, bu nedenle %60 seviyesinde zenginleştirme yapıyoruz ve bu oldukça yüksek bir düzeydir" dedi. İran'ın dünyada zenginleştirme endüstrisine sahip 10 ülkeden biri olduğunu ve bu süreçte yüzlerce akademisyen ve binlerce uzman yetiştirmenin en büyük başarı olduğunu ekledi.
Amerikan baskılarına rağmen geri adım atmadıklarını belirten Hamenei, "Amerikalılar eskiden 'yüksek düzeyde zenginleştirmeyin' diyordu; bugünse 'hiç zenginleştirmeyin' diyorlar. Bu, büyük bir emeğin yok sayılması demektir; ama İran milleti bunu kabul etmez" dedi.
ABD İle Müzakerelerin Faydasızlığı
Konuşmasının son bölümünde ABD ile müzakere konusuna değinen Hamenei, "Bugünkü koşullarda Amerika ile müzakere, ülkeye hiçbir fayda sağlamayan, aksine telafisi zor zararlar getiren boş bir faaliyettir" diyerek net bir duruş sergiledi.
Amerikan tarafının müzakereleri "İran'ın nükleer faaliyetlerinin askıya alınması" şartına bağladığını hatırlatan Hamenei, bu dayatmaların kabul edilemez olduğunu belirtti. "Bugün zenginleştirmeyi durdurmamızı istiyorlar, yarın ise füze programımızı, başka ülkelerle ilişkilerimizi hedef alacaklar" dedi.
JCPOA (Ortak Kapsamlı Eylem Planı) deneyimini hatırlatarak, "O anlaşmada taviz verdik, ama onlar sözlerini tutmadı, anlaşmayı yırttılar. Sonuçta ne yaptırımlar kalktı ne de dosyamız normalleşti, aksine sorunlarımız arttı" dedi.
ABD'nin güvenilmezliğini vurgulayan Hamenei, "Onlar fırsat bulursa General Kasım Süleymani gibi komutanlarımızı suikastla öldürür, merkezlerimizi bombalar. Böyle bir tarafla güvene dayalı müzakere mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Kurtuluş Yolu Güçlü Bir Devletten Geçiyor
Konuşmasını güçlü bir devlet inşa etme çağrısıyla tamamlayan Hamenei, "Askeri, bilimsel, yapısal ve örgütsel alanlarda güçlenmek zorundayız. Zeki ve fedakâr uzmanlarımız, ülkeyi güçlendirecek yolları bulmalı ve hayata geçirmelidir. Çünkü güçlü bir ülkeyi hiç kimse tehdit edemez" dedi.
Son olarak, ulusal çabaları Allah'a tevekkül ederek ve Masum İmamların yardımını dileyerek ilerletmeleri gerektiğini belirtti.