İsrailli İnsan Hakları Kuruluşu B'Tselem'den Tarihi Rapor: İsrail Gazze’de Sistematik Soykırım Uyguluyor
Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre, İsrail merkezli insan hakları kuruluşu B’Tselem, yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’nde sürdürülen yıkımın bir soykırım olduğunu belgeleyen kapsamlı bir rapor yayımladı. 28 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan 79 sayfalık rapor, hem içeriği hem de dili bakımından İsrail içinde türünün ilk örneği olarak dikkat çekti.
Raporda, İsrail'in Filistin halkını sistematik ve organize bir biçimde hedef aldığına işaret edilirken; bu sürecin kitlesel öldürme, ağır fiziksel ve psikolojik zarar verme, ve yaşamı sürdürülemez hale getirme gibi yöntemlerle yürütüldüğü vurgulandı.
Altyapı yok edildi, halk açlığa mahkûm edildi
B’Tselem’in bulgularına göre İsrail, iki milyondan fazla Gazze sakinine yönelik uygulamalarıyla etnik temizlik hedefliyor. Raporda, halkın açlığa sürüklendiği, topluluğun varlığını sürdürebilmesi için gerekli tüm altyapının yok edildiği ve yaşam koşullarının sistematik biçimde felakete dönüştürüldüğü belirtildi.
Kuruluş, Gazze halkının zorla yerinden edildiğini, bombalandığını, aç bırakıldığını, insanlık dışı koşullara maruz bırakıldığını ve dünyanın bu duruma sessiz kalarak “ölüme terk ettiğini” ifade etti.
"Soykırım kastı açık": Üst düzey ifadelerle belgeleniyor
Raporda yer alan değerlendirmelere göre, İsrail’in Gazze’ye yönelik politikaları, yalnızca Hamas’a karşı yürütülen bir askeri operasyonla açıklanamayacak kadar geniş kapsamlı ve bilinçli adımlardan oluşuyor. B’Tselem, bunun Filistin toplumunu tamamen ortadan kaldırmaya dönük bir strateji olduğunu belirtti.
Soykırım suçu kapsamında değerlendirilebilecek başlıca eylemler ise şu şekilde sıralandı:
Doğrudan veya dolaylı yollarla (abluka, aç bırakma) kitlesel öldürme,
Sivil altyapının sistematik şekilde yok edilmesi,
Halkı yavaş ölüme sürükleyen yaşam koşullarının oluşturulması,
Zorla yerinden etme ve tehcir,
Resmi makamlardan gelen nefret ve şiddet söylemleri.
Raporda ayrıca, İsrailli bakanlar ve askeri yetkililerin kullandığı dilin, 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nde tanımlanan suçun niyet unsurlarını açık biçimde taşıdığına dikkat çekildi.
Uluslararası toplum da eleştirildi
B’Tselem, yalnızca İsrail’i değil, aynı zamanda uluslararası toplumu da ağır şekilde eleştirdi. Başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülkenin, İsrail’in uygulamalarını durdurmak için etkili adımlar atmadığı ve aksine siyasi ve askeri destek vererek bu suça ortak olduğu ifade edildi.
“İsrail’in kendini savunma hakkı” söylemlerinin, gerçekte sorumsuz bir suç zemini oluşturduğuna işaret edilen raporda, bu açıklamaların İsrail’in eylemlerini perdelemeye yaradığı vurgulandı.
Uluslararası tepkiler artıyor
B’Tselem’in raporu, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının uluslararası alanda artan eleştirilere hedef olduğu bir dönemde yayımlandı. Son haftalarda İngiltere, Fransa ve Almanya, Gazze’deki açlığın insan eliyle yaratıldığı ve önlenebilir olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştu.
Ocak 2024’te, Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika'nın başvurusuyla açılan davada, İsrail’in eylemlerinin soykırım suçunu oluşturabileceğine dair makul bir olasılık bulunduğuna hükmetmişti. Davaya İrlanda, Belçika ve Kolombiya gibi ülkeler de destek verdi.
Öte yandan, Human Rights Watch ve Uluslararası Af Örgütü gibi önemli insan hakları kuruluşları da İsrail’i soykırım suçu işlemekle itham etti. Soykırım araştırmacısı Prof. Omar Bartov ise New York Times’ta yayımladığı yazıda şunları kaydetti:
“İsrail’in Gazze’de uyguladığı politika ve söylemler, hiçbir şüpheye yer bırakmıyor. Bu bir soykırımdır.”
