Dr. Hüseyin Ruyveran, siyonist rejimin Batı Şeria’yı ele geçirip işgal altındaki topraklarına katma peşinde olduğunu vurgulayarak, bu amaç doğrultusunda rejimin çeşitli ve yeni inşa edilen yerleşim birimlerine siyonistleri yerleştirerek Filistinlileri kuşatma altına almaya çalıştığını belirtti.
Qodsna'nın bildirdiğine göre, son haftalarda Gazze cephesinde göreli bir sakinlik sağlanmasının ardından siyonist israil Batı Şeria’ya yönelik saldırılarını artırdı. Bazı analistler, siyonist İsrail askerleri ve sözde yerleşimcilerin Batı Şeria’ya yönelik saldırılarının sürmesinin nihayetinde yeni bir intifadayı tetikleyebileceğini ve bunun işgalcilerin durumu kontrol edemez hale gelmesine yol açabileceğini ifade ediyor.
Siyonist Rejim Batı Şeria'yı İlhak Etmek İstiyor
Bu bağlamda, bölge meseleleri uzmanı ve Filistin Halkını Savunma Topluluğu üyesi Dr. Hüseyin Ruyveran, Qodsna'ya yaptığı değerlendirmede, Batı Şeria’nın coğrafi ve nüfus yapısının Gazze’den farklı olduğuna dikkat çekti. Batı Şeria’nın 5.800 kilometrekarelik bir alana sahip olduğunu, Gazze’nin ise yaklaşık 360 kilometrekare olduğunu hatırlattı. Ayrıca Gazze’de 2 milyon 200 bin kişinin yaşadığını, Batı Şeria’da ise 3 milyondan fazla nüfus bulunduğunu belirtti. Gazze’nin ova yapısına sahip olmasına karşılık Batı Şeria’nın yüksek kesimleri, engebeli alanları ve farklı topoğrafyasıyla bütünüyle farklı koşullara sahip olduğunu söyledi.
Ruyveran, siyonist rejimin Batı Şeria’yı ele geçirip ilhak etme hedefi doğrultusunda yeni yerleşim birimleri kurarak siyonistleri yerleştirdiğini, böylece Filistinlileri kuşatma altına almayı amaçladığını ancak bu durumun tersine dönerek yerleşimcilerin halk tarafından kuşatılmasına ve bunun Tel Aviv için ciddi bir probleme dönüşmesine yol açabileceğini ifade etti.
'Tepelerin Çocukları' Adlı İşgalci Topluluk Filistinlilere Saldırıyor
Hüseyin Ruyveran, Siyonist rejimin son yıllarda “Tepelerin Çocukları” adıyla bir yerleşimci topluluğu oluşturduğunu belirterek, bu grubun yangın çıkarmak, zeytin ağaçlarını kesmek, Batı Şeria halkına saldırmak ve onları korku içinde yaşatmak için kullanıldığını, genel olarak siyonistlerin Batı Şeria’daki Filistinlilerin yaşam koşullarını ortadan kaldırmaya çalıştığını söyledi.
Ruyveran, tüm bu suçların, 242 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına göre işgal altındaki bir bölgede demografik yapıyı değiştirmeye ve yerleşim inşa etmeye yönelik eylemler olduğu için suç teşkil ettiğini vurguladı. Ayrıca Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik sistematik olarak başka suçların da işlendiğini ve tüm bunların siyonist rejim ordusunun desteğiyle gerçekleştirildiğini ifade etti.
Abbas Yönetimi Siyonist Rejimle İşbirliğini Sürdürüyor
Uzman, buna karşılık maalesef Filistin Yönetimi’nin hiçbir şey yapmadığını, siyonist rejimle işbirliğini sürdürdüğünü söyledi. İsrail saldırılarına karşı Filistin Yönetimi’nin sessiz kalmaya devam ettiğini, güçlerine Filistinlileri korumak için ateş açma yetkisi dahi verilmediğini belirtti. Filistinliler gözlerinin önünde öldürülürken, evleri yakılırken, yönetimin halktan bölgeyi terk etmelerini istediğini, bunun da siyonist rejimin politikalarını daha rahat uygulamasına imkân sağladığını ifade etti.
Ruyveran, siyonist rejimin bu saldırgan politikaların yanıtsız kalmayacağını bildiğini, bu nedenle özellikle Batı Şeria’daki mülteci kamplarında tepkilerin doğabileceğini öngördüğünü ve bu yüzden kamplara saldırılar düzenleyerek halkı dağıtmaya çalıştığını belirtti. Mevcut durumda Cenin, Nurüşşems ve Tubas kamplarının yarısının yıkıldığını, halkının yerinden edildiğini, zira kamplarda yaşayanların direnişe daha fazla motive olduklarını ifade etti.
İşgalci İsrail Batı Şeria'yı 20 Ada Parçasına Böldü
Bölge uzmanı, bu tür uygulamaların Filistinliler tarafından geniş çaplı bir ayaklanmayı tetikleme gücü bulunup bulunmadığı sorusuna ise siyonist rejimin bölgeler arasındaki bağlantıları kopardığını, bu nedenle eşzamanlı bir halk hareketi başlamasının zorlaştığını söyledi. Bugün Batı Şeria’nın 20 ada parçasına bölünmüş durumda olduğunu, kontrol noktalarının da bölge halkına ciddi zorluklar yaşattığını, her bir kontrol noktasından geçişin saatler alabildiğini kaydetti.
Batı Şeria'da Genel Bir Kıyam İçin Uygun Zaman Bekleniyor
Ruyveran, tüm bu adımların kasıtlı olarak atıldığını, buna rağmen bölgede direnişin oluştuğunu, fedai eylemlerinin, araçla çarpma saldırılarının ve bıçaklı saldırıların arttığını belirtti. Bunun Batı Şeria’nın gerekli potansiyele sahip olduğunu, ancak genel bir ayaklanma için uygun zamanın beklendiğini gösterdiğini söyledi. Nitekim birinci intifada (1987) ve ikinci intifadanın (2000) asıl sahnesinin Batı Şeria olduğunu hatırlattı. Günümüzde de bölgedeki direniş unsurlarının kısmen silahlandığını, geçmişte imkânların sınırlı olduğunu ancak şimdi farklı yöntemler ve imkânlar elde edildiğini, suikast ve benzeri olayların da bunun göstergesi olduğunu vurguladı.
Batı Şeria Halkı Direnişten Yana
Ruyveran, İslami Cihad ve Hamas’ın yanı sıra diğer grupların da Batı Şeria’da yeraltı yapılanmalarına sahip olduklarını söyledi. Batı Şeria toplumunun siyasi yelpaze açısından Gazze’den farklı olduğunu, seküler sol grupların ve Yaser Arafat çizgisinin hâlen etkili olduğunu belirtti. Ancak 2006 seçimlerinde Batı Şeria halkının çoğunluğunun direniş güçlerine oy verdiğini hatırlatarak, bölge halkının çoğunluğunun direnişten yana olduğunu, bunun da siyonist rejimin dayattığı mevcut koşulların uzun vadede sürdürülebilir olmadığını gösteren önemli bir gösterge olduğunu ifade etti.
www.kudusgunu.com