Lübnan'da dokuz yıl aradan sonra düzenlenen belediye seçimleri, sadece yerel yönetimlerin belirlenmesinden öte, direniş hareketinin siyasi meşruiyetini ortaya koyan stratejik bir göstergeye dönüştü.
Mehrnews'ün haberine göre, Lübnan'da dokuz yıl aradan sonra düzenlenen belediye seçimleri, sadece yerel yönetimlerin belirlenmesinden öte, direniş hareketinin siyasi meşruiyetini ortaya koyan stratejik bir göstergeye dönüştü. Hizbullah ve Emel Hareketi'nin oluşturduğu “Kalkınma ve Vefa İttifakı”, seçimlerdeki zaferiyle, askeri gücünün yanı sıra siyasi alandaki etkisini de perçinledi. Bu başarı, 2026’da yapılması planlanan parlamento seçimleri öncesinde direnişin konumunu da güçlendirmiş oldu.
Yerel Yönetimlerin Gücü: Belediyeler ve Direniş
Lübnan’da belediye yönetimleri, altyapı projeleri, kamu hizmetleri, mali kaynakların yönetimi ve şehir planlaması gibi alanlarda önemli yetkilere sahip. 1977 tarihli 118 sayılı yasa, belediyelere geniş bir hareket alanı sunuyor. Dolayısıyla, bu düzeyde elde edilen başarılar, siyasi güç dengesini de doğrudan etkileyebiliyor.
Seçim süreci dört ayrı aşamada gerçekleştirildi. İlk etap 4 Mayıs’ta Hizbullah’ın güçlü olduğu Cebel-i Lübnan bölgesinde başladı. Ardından 11 Mayıs’ta Akkar ve Şimal bölgeleri, 18 Mayıs’ta Beyrut, Bekaa, Baalbek ve Hirmil, son olarak da 2 Haziran’da güneydeki Nebatiye ve çevresi sandığa gitti. Özellikle son aşamada oy kullanılan bölgeler, İsrail’in son saldırılarında en ağır tahribatı gören ve direnişin taban bulduğu alanlar olarak öne çıkıyor.
Seçim Kutlamaları ve Güneyden Gelen Mesaj
Hizbullah ve Emel Hareketi’nin oluşturduğu “Kalkınma ve Vefa” ittifakı, seçimlerin özellikle Sur, Bint Cebel, Mercayun, Nebatiye, Baalbek, Batı Bekaa ve Hirmil gibi kilit bölgelerinde ezici zaferler kazandı. Batı Bekaa’da tüm belediye meclisi sandalyelerini kazandıklarını açıklayan ittifak yetkilileri, Baalbek’te ise muhalif grupların tamamen saf dışı bırakıldığını belirtti.
Güney Lübnan’da elde edilen zaferin sembolik bir önemi de vardı. Nebatiye’de konuşan Hizbullah milletvekili Ali Fayad, “Bu halk bir kez daha direnişe sadakatini ortaya koydu,” dedi. Seçimlerin sona ermesiyle birlikte sokaklara dökülen halk, zaferi coşkuyla kutladı.
Siyasi Müdahale Girişimlerine Halk Yanıtı
Son dönemde hem Lübnan içinde hem de uluslararası düzeyde, Hizbullah ve direnişin siyasetten uzaklaştırılması yönünde çeşitli baskılar artmıştı. ABD’nin Batı Asya temsilcisi yardımcısı Morgan Ortagus’un geçtiğimiz yıl Lübnan’a yaptığı ziyarette sarf ettiği açıklamalar, bu müdahaleci politikaların bir yansımasıydı. Ancak seçim sonuçları, bu girişimlerin halk nezdinde karşılık bulmadığını ve direnişin hâlâ önemli bir toplumsal desteğe sahip olduğunu gösterdi.
Direnişin Rakipleri Zayıf Kaldı
Direniş karşıtı cephelerde ise ciddi bir başarı elde edilemedi. Samir Geagea liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri ile el-Mustakbel hareketi gibi gruplar, yabancı mali desteklere rağmen seçimlerde beklenen performansı gösteremediler. Bu sonuçlar, yerel halkın direniş çizgisinden sapmadığını ve siyasi iradesini bu yönde kullandığını ortaya koydu.
Siyasi Liderlerden Katılım ve Dayanışma Mesajları
Seçim zaferinin ardından konuşan Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, halkın gösterdiği iradeyi “siyasi bir destan” olarak tanımlarken, bunun direnişin sürekliliği açısından kritik bir gelişme olduğunu vurguladı. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım ise, 25 Mayıs’taki konuşmasında, sadece destekçilerine değil, seçimlere katılım gösteren muhalif gruplara da teşekkür ederek, bu ortak siyasi çabanın ülke için değer taşıdığını ifade etti.
Bölgesel Baskılara Rağmen Gelen Zafer
Direniş ekseninin liderlerinin şehadeti, Gazze'de süregelen savaş ve Suriye’deki iktidar değişimleri, bazı çevrelerce direnişi zayıflatan gelişmeler olarak yorumlanmıştı. Ancak seçim sonuçları, bu değerlendirmelere doğrudan yanıt niteliği taşıdı. Güney Lübnan’daki İsrail kara harekâtı girişimlerinin güçlü bir direnişle karşılanması, sahadaki etkinliği gösterirken; sandıkta elde edilen başarı da siyasi gücün sürdüğünü kanıtladı.
Sonuç olarak, bu seçimler sadece bir yerel yönetim mücadelesi değil, aynı zamanda direnişin Lübnan’daki siyasi geleceği açısından da güçlü bir güven tazelemesi oldu. ABD ve Siyonist rejim destekli planlara rağmen, halkın verdiği mesaj netti: Direniş hâlâ bu toprakların güçlü ve meşru bir seçeneğidir.