ERBAKAN VE 6 EYLÜL KONYA KUDÜS'Ü KURTARMA MİTİNGİ

1980 yılı içerisinde İsrail Kudüs'ü başkent olarak ilan ediyor. Dünya kamuoyunun ve bilhassa İslam aleminin tel'in ettiği, Yahudilerin Kudüs'ü başkent yapma hadisesinin tel'in ve protesto maksadıyla bir miting yapılmasına ve bu mitingin de 6 Eylül tarihinde Konya'da yapılmasına Erbakan'ın partisi MSP tarafından karar veriliyor.
Konunun uluslararası boyutları da göz önünde tutularak özellikle İslam aleminin büyükelçileri ve diğer yetkilileri de mitinge davet ediliyor. Demirel hükümetinin İsrail'in bu icraatına karşı hiç bir tavır almamasına rağmen Konya mitingine yüzbini aşkın insan katılıyor.
Miting için bütün tedbirler alınmasına rağmen bazı hoş olmayan olaylar meydana geliyor. Bu hadiseler şunlardır:
1- Bazı kimseler acaip kıyafetlere bürünmüş,
2- Bazı kimseler eski türkçe harflerle levhalar taşımış
3- Bazı kimseler, turistik amaçla süs eşyası diye Konya'da herkese satılan iri taneli tahta teşbihleri boyunlarına takmış,
4- Miting başlangıcında arka tarafta küçük bir topluluk İstiklâl Marşı söylenirken oturmuş... Bu durum karşısında Erbakan mikrofonu spikerin elinden alarak kendisi bizzat yüksek sesle İstiklal Marşı'nı söylemiş ve söyletmeye çalışmıştır.
Bütün alınan tedbirlere rağmen daha ziyade illegal örgütlerin, belki de 12 Eylül'e gerekçe hazırlamak isteyenlerin tahrikleriyle bazı nizam dışı görüntüler ortaya çıkmıştır. Ancak bu görüntüler ileride Erbakan ve arkadaşları hakkında sıkıyönetim mahkemelerinde açılacak davalarda mesned ve delil olarak kullanılmıştır.

KONYA MİTİNGİ İLE İLGİLİ ERBAKAN NE DİYOR?
(Açıklama)
"Konya Mitingini MSP olarak biz yapmadık. Bütün partilerin sahip çıkması için bir tertip heyeti düzenlendi ve önemine binaen, bütün partileri ve liderleri davet etti.
Devrin İçişleri Bakanı MSP Genel Sekreteri Oğuz-han Asiltürk'ün arayarak, İçişleri Bakanlığı istihbarat birimlerine mitingde provakasyonlar ve sabotajlar olacağına dair haberler geldiğini, bu durumu bildirme ihtiyacını duyduğunu söylemiş ve "mitinge " iştirak edip etmemeyi bir kere daha değerlendirmemizi" talep etmiştir.
Asiltürk, konunun Milli bir mesele olduğunu bu sabotaj ve provokasyonları önlemeye Devletin gücünün yeteceğini ifade etmiş ve mitinge iştirak edeceğimizi, İçişleri Bakanlığı olarak "tedbir" alınmasını istemiştir,
Konya Valisi yürüyüş başlamadan önce hem kılık kıyafet hem de silah bakımından bütün korteji aratmadan yürüyüşe izin vermiyeceğini ifade etmiştir.
Bütün tedbirlere rağmen, mitingdeki olayları yapanlar, herhalde bugünlerde isminden çok bahsedilen gizli örgütler olmalı ki, kendilerine mani olunamadı ve istediklerini yapabildiler." (105)
Prof. Dr. Necmettin Erbakan


ERBAKAN KUDÜS'ÜN KURTARILMASINI İSTİYOR

6 Eylül 1980'de Konya'da yapılan Kudüs'ü Kurtarma Mitingi'ne çok sayıda insan katılmış ve bu insanlardan bazıları değişik kıyafetler giyerken bazıları da Arapça yazılı kelime-i tevhid yazılarını taşıyorlardı.
Miting'de yaşanan olaylar, ihtilal için birer hazırlık niteliğinde idi adeta...
Ancak bu olayları kimin organize ettiği ya da kimlerin yaptığı hala merak konusu...

SİYONİSTLER HAREKETE ÇEÇİYOR-2
Kanat Operasyonu adlı kitapta, Amerikan karar mekanizmalarının ve Ankara'daki Amerikan Askeri Yardım Dairesi mensuplarının, MSP hareketini dikkatle izledikleri ve özel sohbetlerde Türk komutanların "Dikkatini çektikleri" ifade edilerek aynen şöyle denmektedir:
"12 Eylül'e 6 ay kala Amerika'ya bir Musevi-Türk heyeti gitmesi sonucunu getirmişti. Heyet, Türkiye'deki gidişatın cemaatleri için tehlike arzettiğini vurgulamış, gecikmesi halinde hızlı bir göç için yolun açık tutulması dileğinde bulunmuştu. Amerikan makamları, Dünya'nın her köşesindeki musevi taleplerine hassas olduğundan Türkiye Musevilerinin girişimi çabucak yanıt bulmuş, "Göçün mümkün olabileceği, ancak buna gerek kalmayacağı umudunun korunduğu, bu yüzden acele edilmemesi gerektiği" konusunda bazı telkinlerde bulunulmuştu." (106)
"Gerçi 12 Eylülle birlikte musevi cemaatinin göreceli bir rahatlamaya kavuştuğu hahambaşı David Aseo'nun Milli Güvenlik Konseyi'ne çektiği telgrafta "Türk musevileri askeri yönetim altında kendilerini huzurlu hissediyor" demesinden belli olmuştu." (107)
Yahudilerin, Amerikan makamlarına götürdükleri bu tekliflerine karşı 12 Eylül'den 6 ay önce Amerikalı yetkililerin göçe gerek kalmayacağı, acele edilmemesi gerektiğini söylemeleri acaba ne manaya geliyordu?
KENAN EVREN ERBAKANA MEKTUP GÖNDERİYOR

(Ankara, 12 Eylül 1980)
,,Sayın Necmettin Erbakan,
Yapılan bütün uyanlara rağmen siyasi partilerin takındıkları uzlaşmaz tutum ve aşırı uçlara sempati gösterilmesi veya destek sağlanması, anarşi, terör ve bölücülüğü büyük boyutlara ulaştırarak ülkemizi parçalanma noktasına getirmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlen Ülke bütünlüğünü koruma, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yemden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak maksadıyla, iç Hizmet Yasasının kendisine tevdi ettiği Cumhuriyeti kollama ve koruma yetkisine dayanarak Yüce Türk Milleti adına Ülke yönetimine el koymuştur.
Parlamento ve hükümet feshedilmiştir, siyasi faaliyetler durdurulmuştur.
Parlamento üyeliği sıfatınız kaldırılmıştır. Hiç bir konuda beyanat verme yetkiniz yoktur.
Can güvenliğiniz Türk Silahlı Kuvvetlerinin teminatı altındadır. Bu maksatla, emniyet içinde evinizden havaalanına götürülecek, oradan uçakla Uzunada/lzmir'e gideceksiniz. Geçici bir süre ikamet edeceğiniz adres aşağıdadır. Bir saat içinde hazırlanıp, harekete hazır olduğunuzu güvenliğiniz için gelen subaya bildiriniz.Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz.
Bu talimat ile belirtilenler dışındaki her türlü tutum ve davranışınız suçtur. Rica ederim. "(108)
Adresiniz Uzunada/İzmir
Kenan Evren
Orgeneral, Genelkurmay ve
Milli Güvenlik Konseyi Başkanı


ERBAKAN TUTUKLANIYOR
Konya mitinginin üzerinden tam altı gün geçmişti. Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren idareye el koyup askeri ihtilal yaptı. İhtilal sebebiyle MSP-CHP-AP-MHP liderleri 12 Eylül gecesi evlerinden alınarak Erbakan ve Türkeş İzmir yakınında bulunan İNCİADA'da bir askeri dinlenme tesislerine, Ecevit ile Demirel ise HAMZA KOY'daki başka bir dinlenme tesislerine götürüldü.
Daha bu ilk ayrımdan ileride Erbakan'la Türkeş'e ötekilerden başka türlü davranılacağı anlaşılıyordu. Nitekim Ecevit ile Demirel bir ay kadar sonra serbest bırakılmış, Erbakan ile Türkeş getirilerek Mamak Sıkıyönetim Mahkemesi'nde sorguya çekilmişlerdi.
Erbakan tutuklu bulunduğu İnciada'da boş durmayıp Türkeş'i ikna etmeye çalışmış. Erbakan'ın konuşmalarından etkilenen Türkeş, yeniden siyasi hayata geçilirse kendisinin parti kurdurmayacağını, bütün takımıyla beraber Milli Görüş kadrosuna katılacağını söylemiş. Ancak bu ona nasip olmadı.
Erbakan'ın Mamakta ifadesini alan Askeri hakim Albay Hamdi Sevinç büyük bir cesaret göstererek, tutuklanma talebini red etmişti. Ancak savcılık, serbest bırakılma kararına itiraz etmişti. Savcılığın itirazını inceleyen diğer bir sıkıyönetim Hakimi tüm Genel İdare Kurulu üyelerinin tutuklanmasına karar verdi.
Ve Erbakan yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekarlık yapmadığı, vatana ve millete ihanet etmediği halde tutuklandı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.