Filistin’deki direnişin bir yıl yedi aydır bastırılmaya çalışıldığını, ancak başarısız olunduğunu belirten Şeyh Naim Kasım, “Dünya birleşse bile Netanyahu’nun başarılı olması mümkün değil.'
YDH'nin haberine göre, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Şehit Seyyid Mustafa Bedreddin’in şehadetinin dokuzuncu yılı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, direnişin yalnızca Lübnan’da değil, bölgesel ölçekte meşru bir savunma cephesi olarak konumlandığını vurguladı. Konuşmasının başında, “Büyük cihat önderi” olarak nitelediği Bedreddin’in ailesine, İslami direniş mücahitlerine ve direniş halkına başsağlığı dileklerini iletti.
Kasım, sadece Lübnan'da değil, Filistin’den Yemen’e, Irak’tan İran’a kadar dünyanın dört bir yanında direniş uğruna şehit düşen herkesi rahmetle andı.
Konuşmasında Bedreddin’in gençlik yıllarından itibaren direniş içinde aktif rol üstlendiğini hatırlatan Şeyh Kasım, onun 17 yaşında İran İslam Devrimi sürecine katıldığını, 19 yaşında Irak’taki Baas rejimine karşı mücadele ettiğini ve 1982’deki İsrail işgali sırasında cephede yaralandığını dile getirdi.
Şehit komutanın Kuveyt’te yedi yıl boyunca tutuklu kalmasına rağmen iradesinden ödün vermediğini söyleyen Kasım, onun Hizbullah’ın askeri yapısında da önemli roller üstlendiğini ifade etti. 1995’ten itibaren askeri komutan olarak görev yapan Bedreddin’in, 1996 Gazap Üzümleri Operasyonu’nda bizzat sahada yer aldığını ve operasyonun tüm aşamalarını yönettiğini belirtti.
Bedreddin’in Suriye’deki faaliyetlerine de değinen Şeyh Kasım, onun bu ülkedeki varlığının mezhebi değil, tamamen direniş eksenli olduğunu vurguladı. “Suriye’deki Alevi ya da Dürzi toplulukları hedef alan yaklaşımlara karşıyız. Biz birleşik bir Suriye’den yanayız,” diyen Kasım, İsrail’in bu ülkeye yönelik saldırılarını da sert sözlerle eleştirdi.
Kasım, Bedreddin’in yalnızca savaş meydanlarında değil, müzakere süreçlerinde de etkili olduğunu söyledi. Şehit İmad Muğniye ve İranlı General Kasım Süleymani ile yakın çalışma içinde bulunan Bedreddin’in, düşman esirlerinin serbest bırakılması için yürütülen zorlu müzakerelerde belirleyici bir aktör olduğunu dile getirdi.
Kasım’a göre Bedreddin, stratejik vizyonu, pratik zekâsı ve liderlik yetenekleriyle hem halkının sevgisini kazandı hem de medya ve örgütlenme alanlarında örnek bir isim olarak öne çıktı. Onun cesareti ve bilgi birikimi, onu İslami direnişin önde gelen figürlerinden biri yaptı.
İsrail Projesi ve Direnişin Rolü
Konuşmasının devamında Şeyh Kasım, İsrail’in bölgede Batılı güçlerin desteğiyle yürüttüğü sömürgeci projelere dikkat çekti. 77 yıldır İsrail’in, Amerika ve Batı tarafından sistemli şekilde desteklendiğini belirten Kasım, bu desteğin temel amacının Orta Doğu’nun jeopolitik yapısını değiştirmek olduğunu ifade etti.
İsrail’in 1948-1967 yılları arasında Filistin ve diğer Arap topraklarını işgal etmeye çalıştığını hatırlatan Kasım, “Bu planlara yalnızca direniş karşı durabildi. Başka hiçbir yapı, İsrail’i emellerinden vazgeçiremedi” dedi.
Kasım, özellikle Gazze’de Filistin halkının büyük fedakârlıklarla sürdürdüğü direnişe işaret etti. İsrail’in sivilleri hedef alarak yıkım ve açlık politikası izlediğini belirten Hizbullah lideri, bu acımasızlığa rağmen yalnızca direnişin İsrail’in planlarını engelleyebildiğini söyledi.
Filistin’deki direnişin bir yıl yedi aydır bastırılmaya çalışıldığını, ancak başarısız olunduğunu belirten Kasım, “Dünya birleşse bile Netanyahu’nun başarılı olması mümkün değil. Çünkü Filistin halkı, onuru ve özgürlüğü uğruna şehitler ve yaralılar vermeye devam ediyor,” dedi.
Lübnan Direnişi: Tarihsel Arka Plan ve Sonuçlar
Lübnan’daki direnişe de değinen Kasım, 1983’te İsrail’in dayatmak istediği aşağılayıcı bir anlaşmanın, halk ve müttefik güçlerin kararlılığı sayesinde engellendiğini söyledi. Kasım’a göre bu direniş, yalnızca Lübnan’ın toprak bütünlüğünü değil, onurunu da korudu.
2000 yılında Güney Lübnan’ın özgürleştirilmesinde ve 2006’daki İsrail saldırılarının püskürtülmesinde direnişin merkezi rol oynadığını belirten Kasım, “Direniş olmasaydı, İsrail bugün belki de Beyrut’a kadar ilerlemişti. Ama direniş, düşmanın her adımını caydırdı” ifadelerini kullandı.
Kasım, direnişin bir saldırı aracı değil; toprakları, halkı ve gelecek nesilleri koruma aracı olduğunu söyledi. “Biz teslimiyet değil, direniş yolunu seçtik. Bu, hakkın yanında durmanın gereğidir,” diyerek onurlu yaşamın yolunun direnişten geçtiğini vurguladı.
“Zafer ya da Şehadet” İnancı
Şeyh Kasım, Hz. Hüseyin’in Yezid’e karşı başlattığı direnişi örnek göstererek, “Biz, şehadetle taçlanan bir inancın temsilcisiyiz. Bu yol, düşmanın hesaplarını bozan ve halklara umut veren bir çizgidir” dedi. Şehit Hasan Nasrullah’ın bu yoldaki fedakârlığının da bir dönüm noktası olduğunu belirten Kasım, direnişin şehitlerin kanıyla büyüdüğünü ve bu kanın birlik ve azim getirdiğini söyledi.
“İsrail ne kadar yıkım yaratırsa yaratsın, kararlılığımız karşısında yenilmeye mahkûmdur,” diyen Kasım, direnişin sadece bir savunma değil, aynı zamanda bir özgürlük projesi olduğunu ifade etti.
İsrail’in İhlalleri ve Lübnan’ın Tutumu
Kasım, İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırılarını da değerlendirdi. Nebatiye ve İklim el-Tuffah bölgelerine yapılan saldırıların ateşle oynamak anlamına geldiğini belirterek, Lübnan devletinin bu konuda daha etkin hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Lübnan’ın, ateşkes anlaşmalarındaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak İsrail’in saldırgan politikalarına devam ettiğini söyleyen Kasım, bu saldırganlığın bölge istikrarı için en büyük tehdit olduğunu dile getirdi.
Lübnan halkının devlet inşası konusunda kararlı olduğunu ve yerel seçimlerin zamanında yapılmasının önem taşıdığını da belirten Kasım, aynı zamanda Yemen halkının Amerika’ya karşı kazandığı zaferi kutladı. Yemen’in Filistin direnişine verdiği destekle bölgedeki direniş ekseninin daha da güçlendiğini söyledi.