HAMANEY: FİLİSTİN VE LÜBNAN DİRENİŞİ ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, Filistin ve Lübnan'daki direniş hareketlerinin eskisinden daha güçlü ve kararlı olduğunu vurguladı. 

Görüntülenme: 253 Tarih: 12 Mart 2025 03:45
HAMANEY: FİLİSTİN VE LÜBNAN DİRENİŞİ ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, bugün ülke genelinden binlerce üniversite öğrencisi, siyasi, sosyal ve kültürel öğrenci toplulukları ile cihad grubu üyeleriyle bir araya geldi. Görüşmede, öğrenci kimliğinin güçlendirilmesi, konuların eleştirel değerlendirilmesi ve analiz edilmesi konusunda önemli tavsiyelerde bulunan Hamaney, İranlı gençlerin Batı karşısındaki iki farklı deneyimine dikkat çekti.

İmam Hamenei, ilk deneyimin "kimlik kaybına" yol açtığını, ancak günümüzde öğrenci hareketinin izlediği ikinci yolun, Batı’nın gerçeklerinin anlaşılmasını, bağımsızlık arayışını ve Batı medeniyetinin sorunlarından uzak durmayı esas aldığını vurguladı.

"ABD ile Müzakereler Yaptırımları Hafifletmeyecek"

Ayetullah Hamaney, mevcut ABD yönetimiyle müzakereleri "faydasız" olarak nitelendirerek, bu sürecin sadece yaptırımları daha da karmaşık hale getireceğini ifade etti.

ABD’nin, müzakere söylemini dünya kamuoyunu kandırmak için kullandığını belirten Hamaney, İran’ın nükleer silah peşinde olmadığına vurgu yaparak, "Eğer gerçekten nükleer silah üretmek isteseydik, şimdiye kadar bunu yapmış olurduk. Ancak herhangi bir saldırıya kesin ve güçlü bir yanıt vereceğiz" dedi.

"Öğrenci Hareketleri Olgunlaşıyor"

İslam Devrimi Lideri, öğrenci temsilcilerinin bugünkü konuşmalarının, düşünce seviyelerinin, analiz yeteneklerinin ve olaylara bakış açılarının geliştiğini gösterdiğini belirterek, bu durumu "umut verici ve müjde niteliğinde" olarak değerlendirdi.

Bununla birlikte, öğrencilerin dile getirdiği her görüşe katılmadığını ifade eden Hamaney, bir öğrencinin, “Kritik dönemlerde güvenlik ve askeri yetkililer İsrail’e karşı sadece bildiri yayımlıyor” şeklindeki eleştirisine yanıt verdi. Hamaney, "Eğer bu konu araştırılırsa, böyle olmadığı açıkça görülecektir. İlgili kişiler, gerekeni zamanında yapmışlardır" dedi.

"Gençlere Güvenim Tam, Ama Direnmeleri Şart"

Gençlere olan güvenini yineleyen Hamaney, onlardan "doğru çizgilerini korumalarını, bu yolda kararlılıkla ilerlemelerini ve karşılaştıkları engeller karşısında şüpheye düşmemelerini" istedi.

Ayrıca, Bilim ve Sağlık Bakanlığı yetkililerine de öğrenci topluluklarının gündeme getirdiği konulara hassasiyetle yaklaşmaları ve bunları yakından takip etmeleri yönünde kesin tavsiyelerde bulundu.

İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, geçen yıl yaşanan önemli olaylara değinerek, "Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda şehit olan İbrahim Reisi, Seyyid Hasan Nasrallah, İsmail Heniye, Safiyuddin, Yahya Sinvar, Muhammed Dayf ve birçok önemli devrimci şahsiyet aramızdaydı. Bugün ise artık yoklar. Düşman, bu kayıplar nedeniyle bizi zayıf gördüğünü sanıyor. Ancak açık bir şekilde vurgulamak isterim ki, bu kardeşlerimizin yokluğu büyük bir kayıptır, fakat birçok alanda geçen yıla kıyasla daha da güçlendik. Üstelik hiçbir konuda zayıflamış da değiliz" dedi.

"Direnişin Gücü, İdeal ve Çaba ile Sürekli Artıyor"

Hamaney, Direniş Cephesi’nin gücünü korumasının nedenlerine değinerek, "Bir milletin veya bir hareketin içinde ideal ve çaba varsa, genel ilerleyişi sekteye uğramaz" ifadelerini kullandı.

"Takva, İnsanları Kötülüklerden Korur"

Konuşmasının bir diğer bölümünde, Kur’an ayetlerine dayanarak oruç tutmanın temel amacının "takvaya ulaşmak" olduğunu belirten Ayetullah Hamaney, "Takva, insanı kötülüklerden, vesveselerden, kötü niyetlerden, düşmanlıklardan, fesat ve günahlardan, şehvet düşkünlüğünden, sorumluluklarına kayıtsız kalmaktan ve farz ibadetleri terk etmekten korur" dedi.

Takvanın iki önemli etkisine vurgu yapan Hamaney, "Takva, bu dünyada da farklı alanlarda, özellikle ekonomik ve güvenlik konularında bereket ve genişlik sağlar. Aynı zamanda, ilahi hidayete ulaşmanın da bir anahtarıdır" ifadelerini kullandı.

"Gerçek Kurtuluş, İlahi Hidayete Ulaşmakla Mümkündür"

Hamaney, her insanın nihai hedefinin ilahi hidayete ulaşmak olması gerektiğini belirterek, "Gerçek başarı, mutluluk ve kurtuluş ancak Allah’ın yol göstermesiyle mümkündür ve bu hidayet, takvanın bir sonucudur" dedi.

Bunun yanı sıra, takvaya ulaşmanın bireysel irade ve kararlılıkla mümkün olduğuna dikkat çeken Ayetullah Hamaney, "İmam Humeyni, takva yolunda ilerlemek için kararlı ve cesur bir karar almanın şart olduğunu söylerdi" şeklinde konuştu.

Konuşmasının ana bölümünde, İranlı öğrencilerin Batı uygarlığıyla karşı karşıya kaldığı iki farklı deneyimi ele alan Hamaney, "İlk karşılaşmanın sonucu hayranlık ve kimlik kaybı oldu. Ancak ikinci karşılaşma, Batı medeniyetini tanıma, onun gerçekleriyle seçici bir şekilde yüzleşme, bağımsızlık duygusunu kazanma ve bazı alanlarda Batı’dan derin bir ayrışma bilincine ulaşma ile sonuçlandı" ifadelerini kullandı.

İran İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei, İranlı gençlerin Batı ile ilk karşılaşmasının yaklaşık yüz yıl önce yaşandığını belirterek, bu dönemde gençlerin zihninde "ileri Batı - zayıf ve geri kalmış İran" ikileminin oluştuğunu söyledi. Hamaney, "Bu ikilem o dönemde gerçekti, ancak Batı'ya karşı hayranlık ve teslimiyetle sonuçlanmamalıydı. Aksine, bir millet, rakibinin güçlü yönlerini gördüğünde, eksiklerini gidermek için çözüm aramalıdır, teslim olmak veya körü körüne taklit etmek yerine" ifadelerini kullandı.

"Batı'nın Gelişimine Karşı Pasiflik, İran'ın Güçlü Yönlerini Unutturdu"

Hamaney, Batı'nın ilerlemeleri karşısında takınılan edilgen tutumun, İran'ın kendi güçlü yönlerini göz ardı etmesine yol açtığını belirterek, "O dönemde bu tecrübe, İran toplumunun kendi kimliğini bulmasına neden olabilirdi. Ancak ne yazık ki, bunun yerine bir kimlik kaybına ve Batı'ya teslimiyete dönüştü. Üstelik bazı çevreler bu süreci daha da teşvik etti ve halkı Batı'nın tüm yönlerini taklit etmeye yönlendirdi. Üstelik bu taklit, Batı'nın bilim, çalışma disiplini ve ciddiyet gibi ilerlemesinin temelini oluşturan unsurlarında değil; ahlaki ve kültürel yönlerinde gerçekleşti" dedi.

"Rıza Şah, Yıkıcı ve Batı'ya Bağımlı Yönetimin Simgesiydi"

Hamaney, Rıza Şah'ı Batı'ya bağımlı ve yıkıcı bir yönetimin sembolü olarak tanımlayarak, "İngilizler onu iktidara getirdi, çıkarlarına uymadığında ise görevden aldı. Ancak onun yönetimi boyunca, halkın zihnine 'Batı'ya tam bağlılık ve Batı içinde erime zorunluluğu' fikri işlendi. Bu süreç, ülkeyi içeriden çökertti. Ne ulusal ekonomi ne bağımsız iç ve dış politika ne de İranlılara ait ulusal bir kimlik veya kıyafet kaldı" ifadelerini kullandı.

"İkinci Batı Tecrübesi, Batı'nın Gerçek Yüzünü Ortaya Çıkardı"

Hamaney, İran'da Batı'nın varlığıyla yaşanan ikinci deneyimin, İngiltere ve Çarlık Rusya'sının İran'ın bazı bölgelerini işgali, kıtlık ve binlerce insanın ölümü, iç direniş hareketlerinin bastırılması ve Rıza Şah döneminde imzalanan aşağılayıcı petrol anlaşmaları gibi acı olaylarla şekillendiğini vurguladı. "Bu olaylar, Batı'nın gerçek yüzünü halkımıza ve özellikle gençlere gösterdi. Böylece Batı'nın şık görüntüsünün ve güler yüzlü yaklaşımının ardında sinsi ve hain bir zihniyetin olduğu anlaşıldı. Bu farkındalık, ülkede Batı hayranlığının azalmasına neden oldu" dedi.

"Musaddık ABD'ye Güvendi, Ama Darbeyi ABD Yaptı"

Hamaney, Batı'nın gerçek yüzünün daha net ortaya çıkmasını sağlayan en önemli dönüm noktalarından birinin petrolün millileştirilmesi hareketi olduğunu belirtti. "Musaddık, İngiltere'ye karşı mücadelede ABD'ye güvenip ona bel bağladı. Ancak ABD'den darbe yedi ve hükümeti, bizzat ABD’nin finansman ve lojistik desteğiyle gerçekleştirilen darbeyle devrildi" diyerek, Batı'ya yönelik aşırı güvenin tarihi sonuçlarına dikkat çekti.

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, 19 Ağustos 1953’te (28 Mordad 1332) gerçekleşen darbenin, Batı’ya dayanmanın kalkınmayı engellediğini net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, “Bu darbe, Batılıların çıkarlarına ve aşırı taleplerine aykırı olan her gelişmeye acımasızca müdahale ettiğini de gösterdi” dedi.

"Batı'nın Gerçek Yüzü Görülünce Öğrenci Hareketleri Başladı"

Hamaney, Batı’nın gerçek yüzünün ortaya çıkmasının ardından İranlı öğrenciler arasında ABD karşıtı direniş hareketlerinin başladığını belirterek, “16 Azar’da (7 Aralık 1953) Tahran Üniversitesi öğrencilerinin Nixon’un ziyaretine karşı düzenlediği protesto ve üç öğrencinin hükümet tarafından öldürülmesi, Batı’ya duyulan hayranlığın zayıflamaya başlamasının bir sonucuydu” ifadelerini kullandı. Devrim öncesinde Batı’ya duyulan bağlılık azalmış olsa da bu eğilimin devam ettiğini vurgulayan Hamaney, “Eğer 1979’da devrim gerçekleşmeseydi, İran giderek artan dış bağımlılık nedeniyle tüm manevi ve maddi değerlerinden yoksun hale gelecekti” dedi.

"İmam Humeyni Halkı Uyandırdı"

Hamaney, İmam Humeyni’nin en büyük başarısının yalnızca belirli bir sınıf ya da siyasi partiye hitap etmemesi, tüm halkla doğrudan temas kurması olduğunu belirtti. “İmam Humeyni, halkın gücünü ve kültürel-tarihi kimliğini hatırlatarak, insanları gafletten uyandırdı. Halkına güvendi, onlardan bir şeyler talep etti ve onları harekete geçirdi. Millet de korkuya kapılmadan ayakta durdu ve düşmanın dayatmalarına karşı koyarak sömürü düzenini sona erdirdi” diye konuştu.

"Batı, Devrime Karşı Komplolarına Devam Ediyor"

Batılı güçlerin İran İslam Devrimi’ne karşı mücadelesini ve komplolarını sürdürdüğünü vurgulayan Hamaney, “Batılılar ‘Önce biz’ diyorlar; yani tüm dünya kendi çıkarlarını onların önüne koymalı. Bu açgözlülüğü artık herkes açıkça görebiliyor. Bugün, dünyada hiçbir ülke İran kadar net bir şekilde ‘Biz, kendi çıkarlarımızı başka ülkelerin çıkarlarının önüne koyacağız’ diyemiyor” ifadelerini kullandı.

"Batı’nın Asıl Hedefi, İran’ı Yeniden Bağımlı Hale Getirmek"

Hamaney, Batı’nın özellikle yeni iletişim araçlarını kullanarak İran üzerindeki nüfuzunu yeniden artırmayı hedeflediğini ve devrim öncesindeki bağımlılık ruhunu genç nesle aşılamaya çalıştığını belirtti. “Bu plana karşı durmanın yolu, güçlü bir iradeye sahip olmaktır. Bugün burada konuşan öğrenciler, bu gücü ortaya koyduklarını gösterdiler. Ayrıca, düşmanların tüm çabalarına rağmen dini, ahlaki ve irfani konularda olumlu bir gelişme yaşanıyor. Çağın diliyle İslami kavramları anlatan değerli entelektüeller yetişiyor” dedi.

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, günümüz üniversitelerinin hem devrim öncesine hem de 20 yıl öncesine kıyasla daha ileride ve bilinçli olduğunu belirterek, “Bazı propagandaların aksine, İranlı gençler ve öğrenciler bugün meseleleri daha iyi kavrıyor ve düşmanla mücadelede ön saflarda yer almaya hazır” dedi.

"Öğrenciler İçerik Üretimine Daha Fazla Önem Vermeli"

Hamaney, daha önce dile getirdiği içerik üretiminin önemine bir kez daha vurgu yaparak, “Öğrenciler, tıpkı öğretmenler gibi topluma rehberlik eden bir konumda bulunuyor. Bu nedenle hem sosyal medya gibi alanlarda hem de genel anlamda içerik üretimi ve meselelerin doğru bir şekilde anlatılması konusunda daha fazla çaba göstermeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.

"Üniversite İçindeki Çalışmalara Odaklanın"

Konuşmasının bir bölümünde, geçen yıl öğrencilere yaptığı önerileri hatırlatan Hamaney, öğrenci topluluklarının üniversite içinde daha etkin olması gerektiğini belirtti. “Üniversitelerdeki gençler, düşmanca bir tavır içinde değil; dinlemeye ve anlamaya açıklar. Bu yüzden öğrenci topluluklarından beklentimiz, üniversite ortamını doğru düşüncelerle etkilemeleridir” diye konuştu.

"Ülke Meseleleri Üzerine Düşünce Toplantıları Düzenleyin"

Hamaney, öğrencilere bir diğer tavsiyesinde ise ülkenin temel meseleleri ve devrim süreciyle ilgili konular üzerine güvenilir entelektüellerle düşünce toplantıları düzenlemeleri çağrısında bulundu. “Farklı medya kuruluşlarının sunduğu analizlere kapılıp şaşkınlık ve tereddüde düşmemelisiniz. Doğru araştırmalar yaparak yanlış söylemleri bertaraf edin” dedi.

"Bazı Eleştiriler Bilgi Eksikliğinden Kaynaklanıyor"

Öğrencilerin yetkililere yönelttiği bazı eleştirilerin konuların tüm yönleriyle bilinmemesinden kaynaklandığını ifade eden Hamaney, özellikle 'Sadık Vaat 2' Operasyonu ile ilgili eleştirileri örnek göstererek şunları söyledi:

“Bazı öğrenciler, ‘Neden operasyon şu tarihte gerçekleştirilmedi? Eğer o zaman yapılsaydı şu olay engellenirdi’ diyor. Bu tür eleştiriler doğru değil. Çünkü bu işleri yürüten yetkililerin devrime olan aşkı ve bağlılığı, benim ya da sizin bağlılığınızdan daha az değil. Onları bu konuda suçlamak doğru olmaz.”

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, eleştirinin bir çerçeve içinde yapılması gerektiğini belirterek, “Yetkililer kararlarını hesaplama yaparak alıyorlar. Eğer siz de onların yerinde olsaydınız, muhtemelen aynı şekilde hareket ederdiniz. Bu nedenle, başkalarını suçlamaktan kaçınarak, alınan kararlarda doğru hesaplamaların yapıldığını göz önünde bulundurmalısınız” dedi.

"Eleştiri ile Suçlamayı Karıştırmayın"

Hamaney, eleştirinin suçlama ve karalamadan farklı olduğunu vurgulayarak, “Soru sormak ve bazı konular hakkında belirsizlikleri dile getirmek yanlış değildir. Ancak bunlara cevap verme fırsatı da tanınmalıdır. Bazı sorulara yanıt vermek mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda belirsizlikleri öne sürmeyin ve varsayımları kesin gerçekler gibi kabul etmeyin” ifadelerini kullandı.

"Toplumu Umutsuzluğa ve Kutuplaşmaya Sürüklemeyin"

Eleştirinin belirli çerçeveler içinde kalması gerektiğini belirten Hamaney, “Toplumda ayrılık yaratmaktan, insanları umutsuzluğa sürüklemekten, kutuplaştırmaktan, karar alıcı yöneticilere karşı halkın güvenini sarsmaktan ve ülkeyi çıkmazda göstermeye çalışmaktan kaçınılmalıdır. Bazı eleştiriler öyle bir şekilde dile getiriliyor ki, sanki hiçbir çıkış yolu yokmuş gibi bir algı oluşturuluyor. Bu, halkın umutsuzluğa kapılmasına neden olan yanlış bir yaklaşımdır ve kesinlikle kaçınılmalıdır” dedi.

"Öğrenciler Asıl Ülke Meselelerine Odaklanmalı"

Hamaney, sosyal medyada kendisine yöneltilen, "Bütün bakanların meclisten onay alması konusunda neden memnuniyet dile getirdiği" şeklindeki eleştirilere de yanıt verdi. Öğrencilerin asıl meselelerle ilgilenmesi gerektiğini vurgulayan Hamaney, “Hükümetin zamanında ve tam kadro kurulabilmesi, ülkenin yönetilebilir olması açısından olumlu bir gelişmedir. Eğer bir bakan meclisten onay almazsa, ilgili bakanlık uzun süre başsız kalır ve bu durum, bazı kriterlere tam olarak uymayan bir bakanın görev almasına kıyasla çok daha kötü sonuçlar doğurur” diye konuştu.

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, konuşmasının son bölümünde ABD ile müzakereler hakkında bazı değerlendirmelerde bulundu.

"ABD'nin Müzakere Çağrısı Bir Aldatmaca"

Hamaney, ABD Başkanı’nın İran’la müzakereye hazır oldukları yönündeki açıklamalarını ve İran’a mektup göndermesini, “küresel kamuoyunu aldatma çabası” olarak nitelendirdi. “Bu mektup henüz elime ulaşmadı, ancak ABD, İran’ın müzakere ve anlaşma yanlısı olmadığını dünyaya göstermek için böyle bir algı oluşturmaya çalışıyor. Oysa bu sözleri söyleyen kişi, bizim ABD ile yaptığımız önceki anlaşmayı bizzat yırtıp attı. Şimdi nasıl onunla müzakere edebiliriz? Üstelik biliyoruz ki sonuçlarına da bağlı kalmayacak” dedi.

"Güven Olmadan Müzakere Mümkün Değil"

Bir gazetede yer alan, “Savaş halindeki iki taraf arasındaki güvensizlik, müzakerenin önünde engel olmamalıdır” şeklindeki ifadeye değinen Hamaney, bu görüşü yanlış bulduğunu belirterek, “Müzakere eden iki taraf, varılan sonuçlara uyulacağına dair güven duymuyorsa, görüşmelerin hiçbir anlamı yoktur. Böyle bir müzakere, boş ve faydasızdır” ifadelerini kullandı.

"Müzakerelerin Amacı Yaptırımları Kaldırmaktı, Ancak Yaptırımlar Etkisizleşiyor"

Hamaney, müzakere sürecinin en başından beri amacın yaptırımları kaldırmak olduğunu belirtti ve “Neyse ki, yaptırımlar zamanla etkisini kaybediyor” dedi.

"Yaptırımların Etkisi Zayıflıyor, Ekonomik Sorunların Nedeni Sadece Dış Güçler Değil"

ABD içindeki bazı çevrelerin de uzun süre devam eden yaptırımların etkisinin azaldığını kabul ettiğini belirten Hamaney, “Bir ülkeye yaptırım uygulamak, o ülkenin yaptırımları aşmanın yollarını bulmasına neden olur. Biz de çeşitli yöntemler geliştirdik” dedi.

Ekonomik sorunların yalnızca yaptırımlardan kaynaklanmadığını vurgulayan Hamaney, “Eğer ekonomik durum kötüye gidiyorsa, bunun nedeni sadece yaptırımlar değildir. Ülke içinde yapılması gereken bazı işlerin yerine getirilmemesi de mevcut durumu etkiliyor” ifadelerini kullandı.

Hamaney: "Nükleer Silah Peşinde Değiliz, Ancak ABD Bizi Durduramaz"

İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, ABD’li yetkililerin “İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğiz” şeklindeki açıklamalarına yanıt verdi. “Eğer nükleer silah üretmek isteseydik, ABD bunu engelleyemezdi. Ancak daha önce de belirttiğimiz sebeplerden dolayı biz bu tür silahları istemiyoruz ve peşinde değiliz” dedi.

"ABD'nin Askeri Tehditleri Akıl Dışı"

Hamaney, ABD’nin askeri tehditlerini “akılsızca” olarak nitelendirerek, “Bir ülkeyi askeri saldırıyla tehdit etmek tek taraflı bir mesele değildir. İran, karşılık verme gücüne sahiptir ve kesinlikle karşılık verecektir” ifadelerini kullandı.

ABD ve müttefiklerinin yanlış bir adım atmaları halinde kendilerinin daha büyük zarar göreceğini vurgulayan Hamaney, “Biz savaş peşinde değiliz, çünkü savaş iyi bir şey değildir. Ancak biri bize saldırırsa, kesin ve net bir yanıt veririz” dedi.

"ABD Eskisi Gibi Güçlü Değil"

ABD’nin günden güne güç kaybettiğini belirten Hamaney, “Ekonomik, dış politika, iç siyaset, toplumsal meseleler ve diğer alanlarda ABD zayıflıyor. Artık 20-30 yıl önceki gücüne sahip değil” değerlendirmesinde bulundu.

"ABD ile Müzakere Yaptırımları Kaldırmaz, Daha da Kötüleştirir"

İçeride sürekli olarak “Neden müzakere etmiyoruz?” sorusunu gündeme getirenlere seslenen Hamaney, “Bu ABD yönetimiyle müzakere, yaptırımları kaldırmayacağı gibi, tam tersine yaptırımların daha da karmaşık hale gelmesine ve baskıların artmasına yol açacaktır. Ayrıca onların yeni taleplerini gündeme getirmesine fırsat verecektir” dedi.

"Filistin ve Lübnan Direnişi Her Zamankinden Güçlü"

Konuşmasının sonunda Filistin ve Lübnan’daki direniş hareketlerinin geçmişe göre daha güçlü ve motive olduğunu belirten Hamaney, “Bu konuda İran’daki yetkililer, hükümet ve cumhurbaşkanı da hemfikirdir: Filistin ve Lübnan direnişine tüm gücümüzle destek vermeliyiz. İnşallah İran milleti, geçmişte olduğu gibi gelecekte de zorbalığa karşı mücadelenin bayraktarı olmaya devam edecektir” dedi.

www.kudusgunu.com

Yorumlar