Tunus açıklarında Alma adlı amiral gemisinin İHA ile vurulmasıyla, Küresel Sumud Filosu siyonist rejim tarafından iki gün içinde ikinci kez hedef alınmış oldu. Filonun organizatörleri, Gazze’ye insani yardım ulaştırma görevlerinin bu saldırılara rağmen kararlılıkla sürdürüleceğini açıkladı.
YDH'nin haberine göre, Salı gecesi geç saatlerde gerçekleşen saldırıda, İngiliz bayraklı Alma gemisinin üst güvertesinde yangın çıktı. Yangının mürettebat tarafından kısa sürede söndürüldüğü, olayda herhangi bir yaralanmanın yaşanmadığı bildirildi.
Bu gelişme, pazartesi günü Tunus’ta demirli başka bir gemiye yönelik saldırının hemen ardından geldi. Olayda geminin yakıcı mühimmatla hedef alındığı, güvenlik kamerası görüntülerinin de saldırıyı doğruladığı kaydedildi. Organizatörler, iki gün üst üste yaşanan bu saldırıların, insani yardım misyonunu baltalamaya yönelik kasıtlı girişimler olduğunu vurguladı.
Yapılan açıklamada, “Bu tekrarlanan saldırılar, Gazze’de Filistinlilere karşı artan İsrail saldırganlığının gölgesinde gerçekleşmektedir. Amaç, misyonumuzu saptırmak ve engellemektir” denildi. Ayrıca İsrail ablukasını kırmaya yönelik kampanyanın, tüm engellemelere rağmen “azim ve kararlılıkla sürdüğü” ifade edildi.
Saldırılar, Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanlarının, İsrail’e filoya zarar vermemesi ve katılımcıların güvenliğini garanti altına alması yönündeki çağrılarından hemen sonra gerçekleşti. Uzmanlar, filonun engellenmesinin uluslararası hukuk ve insani ilkelerin açık ihlali olacağını belirterek, bu girişimin uluslararası toplumun İsrail’in yasa dışı Gazze ablukasını sona erdirememesinden kaynaklandığını kaydetti.
31 Ağustos’ta Barselona’dan hareket eden Küresel Sumud Filosu, 44 ülkeden aktivistlerin katılımıyla yiyecek ve ilaç başta olmak üzere yardım taşıyan 50’den fazla gemiden oluşuyor. Bu hafta içerisinde Tunus’tan da ek gemilerin filoya katılması bekleniyor.
BM uzmanları ayrıca İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in filo katılımcılarının ağır hapishane koşullarında tutulması ve gemilerine el konulması yönündeki tehditlerini hatırlattı. Uzmanlara göre bu tür bir uygulama, “insan hakları savunucularına yönelik kolektif cezalandırma, sindirme ve misilleme” anlamına geliyor.
Uzmanlar, Gazze’nin uluslararası hukuk bakımından hâlâ işgal altında kabul edildiğini ve 17 yıldır devam eden İsrail ablukasının kolektif cezalandırma niteliğinde olduğunu vurguladı. Hükümetlere, filoyu korumak için harekete geçmeleri ve İsrail’i kısıtlamalarını kaldırmaya zorlamaları çağrısında bulundu.
“Devletler, açlık ve soykırımla karşı karşıya kalan bir halka insani yardımın ulaşmasını engelleyen İsrail’e göz yummayacaklarını açıkça ilan etmelidir” ifadesiyle açıklama son buldu.