YDH'nin haberine göre, Her iki ülkede, "kamu düzenini bozmak" ve "yasadışı silah taşımak" gibi suçlamalarla çok sayıda kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Bu gelişmeler, İsrail’in, Hamas liderlerinin bu iki ülkeden çıkarılması yönündeki taleplerine verilen karşılık olarak değerlendiriliyor.

Amman’da Hücre Çökertildi, Gözler Lübnan’a Çevrildi

Ürdün’ün başkenti Amman’da, iki gün önce yerli roket üretimi ve ülke içinde saldırı planlamakla suçlanan Müslüman Kardeşler bağlantılı bir yapılanmanın ortaya çıkarıldığı duyuruldu. Ürdünlü yetkililer, bazı şüphelilerin Lübnan’daki Hamas kamplarında eğitim gördüğünü tespit ettiklerini belirterek bu bilgileri Lübnan makamlarıyla paylaştı.

Bu bilgi akışının ardından Lübnan ordusu bir açıklama yaparak, İsrail’e yönelik iki roket saldırısının failleri olduğu belirtilen Lübnanlı ve Filistinlilerden oluşan bir grubu gözaltına aldığını duyurdu.

Baskınlar, Gözaltılar ve Tartışmalı İddialar

Lübnan’ın çeşitli kentlerinde – özellikle Beyrut, Sayda, Sur ve Nebatiye’de – güvenlik birimlerinin işbirliğiyle operasyonlar düzenlendi. Zahrani bölgesinde yakalanan iki Filistinli ile bir Lübnanlı kadın, saldırıları kişisel inisiyatifle ve "Filistin halkına destek amacıyla" gerçekleştirdiklerini savundu. Ancak başka bir güvenlik kaynağı, söz konusu kişilerin Hamas ile bağlantılı olduğunu ileri sürdü. Ayrıca şüphelilerden birinin parmak izinin, kullanılan roket fırlatma sistemlerinden biriyle eşleştiği bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Operasyonlar kapsamında Raşidiye ve Sayda’da düzenlenen baskınlarda da bazı Filistinli ve Lübnanlılar, Hamas ile ilişkili oldukları ve silah kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alındı.

Tutuklamalar ve Hamas’ın Tepkisi

Beyrut’ta gözaltına alınan bir Hamas yetkilisi daha sonra serbest bırakılırken, Nehr el-Bared mülteci kampından bir kişi halen Hamas adına yasa dışı bağış toplama suçlamasıyla tutuklu bulunuyor.

El-Ahbar gazetesine konuşan Hamas kaynakları, Lübnan devletinin egemenliğine saygılı olduklarını ve alınan güvenlik önlemlerine bağlılıklarını dile getirdi. Ancak aynı kaynaklar, son operasyonların direniş hareketlerine yönelik bölgesel baskılarla bağlantılı olduğunu vurgulayarak, bireysel silahlanma olaylarının Ürdün’de ortaya çıkarılan hücre ile ilişkilendirilmesinin "Filistin silahlarını gündeme getirme çabası" olduğunu savundu.

Geniş Çaplı Bir Planın Parçası mı?

Siyasi gözlemciler, yürütülen bu operasyonların yalnızca güvenlik tedbirleriyle sınırlı olmadığını, aksine ABD ve İsrail’in yönlendirdiği daha büyük bir stratejinin parçası olabileceğini ifade ediyor. Bu stratejinin nihai amacının Hizbullah’ı kuşatmak ve Hamas’ın Lübnan’dan çıkarılması yönünde uzun süredir sürdürülen talepleri hayata geçirmek olduğu ileri sürülüyor.