SİYONİST İSRAİL'İN GÜNEY SURİYE PLANI

''İsrail'in değerlendirdiği seçeneklerden biri, Şam'daki merkezi yönetimle olan ilişkisine bakılmaksızın, güney Suriye’de kendisine bağlı bir "kanton" kurmak olarak öne çıkıyor.'' 

Görüntülenme: 101 Tarih: 01 Mart 2025 08:38
SİYONİST İSRAİL'İN GÜNEY SURİYE PLANI

YDH'nin haberine göre, siyonist İsrail, Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam lideri Ebu Muhammed el-Colani’nin (yeni kimliğiyle Ahmed Şaraa) İsrail karşıtı olmadığına dair dolaylı mesajlarını temkinle değerlendiriyor ve güney Suriye'deki çıkarlarını koruma yönünde strateji izlemeye devam ediyor.

El-Ahbar yazarı Yahya Dabuk’a göre, Colani'nin yeni rejimin İsrail için tehdit oluşturmayacağı yönündeki güvenceleri, Tel Aviv’i güney Suriye’de kendisine bağlı bir "kanton" oluşturma planlarından vazgeçirmiyor. İsrail, bu bölgenin güvenlik ve istikrar açısından stratejik önem taşıdığını düşünüyor ve Colani’nin Şam’daki kontrolünün sürdürülebilir olup olmadığı konusunda şüphe duyuyor. Bu doğrultuda, gelecekteki olası değişimlere karşı önlemler alarak, yeni rejimin İsrail'e düşman olmamasını sağlamaya yönelik adımlar atıyor.

Dikkat çeken bir gelişme olarak, Suriye’deki geçici rejimin lideri Ahmed Şaraa, İsrail’e dolaylı bir mesaj göndererek, Tel Aviv’in Suriye topraklarındaki varlığını ve askeri operasyonlarını anlamlandıramadığını ifade etti. Şaraa, yeni yönetimin geçmişte İsrail'e düşman olan rejimler gibi hareket etmeyeceğini ve Hizbullah gibi "İbrani Devletini" yok etmeyi amaçlayan yapılarla aynı çizgide olmadığını vurguladı.

Bu açıklamalar, Şaraa’nın Suriyeli Dürzi cemaati temsilcileriyle yaptığı bir görüşme sırasında geldi. İsrail ise aynı Dürzi topluluğu üzerinden Şaraa ve güçlerine, başkent Şam’ın güneyine yayılmaları halinde doğabilecek sonuçlar konusunda bir uyarı göndermişti. Bu uyarı, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, Dürzi toplumu için tehditlere karşı bir "koruma" taahhüdü verdiği açıklamalarıyla örtüşüyordu. Ancak, Şaraa’nın güvenceleri Tel Aviv tarafından kabul görecek mi?

İsrail, Esed yönetiminin düşüşünden ve Şaraa’nın Şam’da kontrolü ele almasından bu yana yeni rejime karşı net bir düşmanlık sergilemedi. Aksine, Suriye'deki dönüşümleri kendi stratejik çıkarları açısından fırsat olarak görerek olumlu bir tutum sergiledi. İsrail, uzun yıllardır hedeflediği bölgesel çıkarlarını gerçekleştirme şansı yakaladığını düşünüyor.

Tel Aviv'in perspektifinden bakıldığında, Şaraa mevcut Suriye koşullarında en uygun seçeneklerden biri olarak değerlendiriliyor. Eğer Şaraa, yönetimi üzerindeki etkinliğini sürdürebilirse, İsrail'in en önemli güvenlik çıkarlarının devamlılığını sağlayabilir. Özellikle İsrail, Şaraa'nın mevcut ve gelecekte oluşabilecek tehditleri bertaraf edebileceğine inanıyor.

Ancak İsrail'in, Suriye'nin geleceğine dair birçok soru işareti bulunuyor. Tel Aviv, Şaraa liderliğindeki yeni yönetimin ülke üzerinde tam ve sürdürülebilir bir kontrol sağlayabileceğine dair ciddi şüpheler taşıyor. İç ve dış dengeler, çeşitli zorluklar ve karşıt çıkarlar nedeniyle Şaraa’nın yalnızca tüm Suriye’yi değil, Şam’daki merkezi yönetimi bile tam anlamıyla kontrol etmesi zor görünüyor.

Bu nedenle, İsrail hızlı ve ani adımlar atmaktan kaçınıyor. Bunun yerine, güçlü, yetkin ve istikrarlı bir merkezi yönetim kurulana kadar veya yeni rejim unsurları arasında yeni bir iç çatışma çıkana kadar, Suriye’deki doğrudan müdahale seçeneklerini güçlendirme yoluna gidiyor.

Bu bağlamda İsrail'in değerlendirdiği senaryolardan biri, Şam’daki merkezi yönetimle olan ilişkisine bakılmaksızın, güney Suriye’de kendisine bağlı bir “kanton” oluşturmak. Böyle bir yapı, Suriye'deki olası yönetim değişikliklerinden bağımsız olarak İsrail’in güvenlik çıkarlarını korumasına yardımcı olabilir.

Gerçekte, İsrail’in sahada uygulamaya koyduğu plan, büyük bir dirençle karşılaşmadan bu “komşu kanton” üzerinde doğrudan ve dolaylı kontrol sağlamaya yönelik görünüyor. Aynı zamanda, geri kalan bölgelerde diğer aktörlerin yeni Suriye’yi şekillendirmesine müdahale etmiyor. Tel Aviv, güneyde oluşturduğu fiili durumun, ülkenin merkezi yönetimiyle çelişmeyeceğine inanıyor.

İsrail’in bu yaklaşımı, kuzeyde Kürt unsurlarla geliştirdiği stratejilere benzer bir model üzerine kurulu. Böylece, güney Suriye’deki operasyonlarını güvenlik ve istikrar açısından tatmin edici bir seçenek olarak değerlendiriyor ve sahada uygulanabilir bir çözüm olarak görüyor.

Bu strateji, gelecekte değişebilecek ittifaklara veya belirsiz güvence mesajlarına bel bağlamaktan ziyade, daha somut ve kontrol edilebilir bir yöntem olarak ön plana çıkıyor. Şaraa’nın son dönemde Dürzi heyetiyle yaptığı görüşmelerde ortaya koyduğu mesajlar, Suriye’nin gelecekte İsrail ile normalleşme sürecine dahil olabileceğine dair işaretler taşıyor olsa da, bu öngörülerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsizliğini koruyor.

Bu nedenle, Şaraa'nın güvenceleri ve verdiği mesajlar, İsrail’i planlarını değiştirmeye ikna etmek için yeterli görünmüyor. Tel Aviv, mevcut fırsatı değerlendirerek, uzun süredir hedeflediği parçalama planlarını hayata geçirmeye devam edecek.

Öte yandan, İsrail’in nihai hedefi, Suriye’de İsrail karşıtı olmayan ve tehditleri ortadan kaldırabilecek bir rejimin oluşmasıdır. Bu rejim, İsrail ile doğrudan normalleşme sürecine girsin ya da girmesin, Tel Aviv’in güvenlik kaygılarını giderebilecek bir yapıya sahip olmalıdır.

Bu yaklaşım, İsrail'in geçmişte Suriye'ye yönelik izlediği politikadan farklı bir stratejiye dayanıyor. Daha önce İsrail, Suriye'nin parçalanmasını teşvik ederek belirli bölgeleri doğrudan ya da dolaylı olarak kendi kontrolüne alma yolunda baskı uyguluyordu. Ancak günümüzde, güneyde oluşturduğu fiili kontrol alanıyla, Suriye’nin gelecekteki siyasi şekillenmesini beklemeyi ve buna göre hareket etmeyi tercih ediyor.

Yorumlar