YDH'nin haberine göre, Lübnan, pazar günü tarihinin en büyük cenaze törenlerinden birine sahne oldu. Direniş hareketinde derin izler bırakan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, geniş katılımla son yolculuğuna uğurlandı.

El-Hanadık portalına göre, bu tören yalnızca yerel bir anma etkinliği olmakla kalmadı; aynı zamanda dünyanın dört bir yanından gelen önemli isimlerin dayanışma ve saygılarını sunduğu küresel bir buluşmaya dönüştü.

Beyrut'ta törene katılan Amerikalı aktivist Christopher Hilali, Seyyid Nasrullah’ın ölümünün yalnızca Lübnan için değil, adalet arayışındaki herkes için büyük bir kayıp olduğunu belirterek, onun direnişin sembolü olduğunu ve mirasının yaşamaya devam edeceğini vurguladı.

İngiliz insan hakları savunucusu David Greg, Nasrullah’ın adaletsizlik karşısındaki güçlü sesini hatırlatarak, etkisinin yok olmayacağını ve dünya çapındaki özgürlük mücadelesine ilham vermeye devam edeceğini ifade etti.

Tunuslu aktivist Leyla Bin Ali, Seyyid Nasrullah’ı ezilen halkların haklarını savunan bir figür olarak nitelendirirken, onun kaybının direniş hareketleri için büyük bir eksiklik olduğunu dile getirdi.

Kanada Parlamentosu eski milletvekili Randall Carey, onun ilham verici bir lider olduğunu ve gerçek liderliğin halkların davasına adanmışlıkla ortaya çıktığını gösterdiğini söyledi.

İranlı aktivist Zehra Nasır, Seyyid Nasrullah’ı emperyalizme karşı direnişin sembolü olarak tanımlayarak, adalet mücadelesinin onun izinden devam etmesi gerektiğini belirtti.

Brezilyalı aktivist Luis Enrique, Nasrullah’ın mirasının gelecek nesillere yol göstereceğini ve özgürlük mücadelesinde önemli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı.

Fransız yazar ve aktivist Angela Martinez, Seyyid Nasrullah’ın kaybının büyük bir eksiklik olduğunu ancak fikirlerinin direnişçilerin zihninde yaşamaya devam edeceğini dile getirdi.

Mısırlı düşünür Sami Abdullah, Nasrullah’ın cesur ve sınırları aşan bir vizyona sahip olduğunu belirterek, onu küresel direnişin önemli bir figürü olarak tanımladı.

Alman aktivist Lina Kraus, adalet mücadelesinin sona ermeyeceğini ve Nasrullah’ın mücadelesinden ilham alarak bu yolda devam edilmesi gerektiğini ifade etti.

İranlı sinemacı Nigar Celil, Seyyid Nasrullah’ın liderlik tarzının bir örnek teşkil ettiğini belirterek, onun mirasının gelecek nesillere öğretilmesi gerektiğini söyledi.

Amerikalı blog yazarı Mark Thomas, Seyyid Nasrullah’ın temsil ettiği değerleri anlamanın önemine dikkat çekerek, onun mücadelesinin unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Portekizli insan hakları aktivisti Maria Vera, Nasrullah’ın ölümünün, direnişin yalnızca yerel bir mesele değil, tüm insanlığı ilgilendiren küresel bir adalet sorunu olduğunu bir kez daha hatırlattığını ifade etti.

Suriyeli aktivist Fahd el-Rifai, Nasrullah’ın direniş ruhunu güçlendiren bir figür olduğunu ve onun mirasının baskıya karşı mücadelede ilham kaynağı olmaya devam edeceğini belirtti.

Amerikalı sosyal adalet aktivisti Susan Taylor, Seyyid Nasrullah’ı ezilenlerin sesi olarak tanımlayarak, etkisinin milyonlarca insanın kalbinde yaşamaya devam edeceğini vurguladı.

Türk aktivist Ahmet Kaban, onun yalnızca bir lider değil, aynı zamanda umutsuzluk içinde umudun simgesi olduğunu dile getirerek, mücadelesinin gelecek nesillere ilham kaynağı olacağını belirtti.

İrlandalı yazar ve düşünür Hilda Colleen ise, Nasrullah’ın adaletsizlikle dolu bir dünyada iyilik için mücadele eden bir figür olduğunu ve mesajının hak arayanların zihinlerinde yaşamaya devam edeceğini ifade etti.