FİLİSTİNLİ ESİRLERLE İLGİLENEN KURUMLARDAN ORTAK AÇIKLAMA

Esir kurumları bugün (30 Ağustos Cuma), İsrail işgal yetkililerinin, Gazze'deki binlerce tutukluya karşı zorla kaybettirme suçunu işlediğini duyurdu. Bu durum, özellikle Gazze'ye kara harekâtının başlamasıyla ve savaş öncesinde 1948 topraklarında çalışan binlerce işçinin tutuklanmasıyla ortaya çıkmıştır. 

Görüntülenme: 164 Tarih: 30 Ağustos 2024 00:41
FİLİSTİNLİ ESİRLERLE İLGİLENEN KURUMLARDAN ORTAK AÇIKLAMA

Esirler ve Özgürleştirilenlerin İşleri Kurulu, Filistin Esir Kulübü ve Esirler ve İnsan Hakları İçin Vicdan Kurumu, her yıl 30 Ağustos'ta ihya edilen Uluslararası Zorla Kaybettirilmiş Kişiler Günü'nde yayımladığı bildiride, "Zorla kaybettirme suçu, on aydan uzun süredir devam eden soykırım savaşının en belirgin yönlerinden birini oluşturuyor" dedi. Bu, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da dahil olmak üzere tüm kesimleri hedef alan geniş çaplı tutuklama operasyonlarının açıklık kazanmasıyla ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu süre zarfında hastanelere yapılan saldırılarda birçok sağlık çalışanı da hedef alınmış; özellikle en büyük saldırı Şifa Tıp Kompleksi'ne yönelik olmuştur.

İşgal ordusunun tutuklamaları gerçekleştirdiği süreçte, Gazze'nin çeşitli bölgelerinden tutuklanan yüzlerce sivilin çıplak halde, insanlık onuruna aykırı ve aşağılayıcı koşullarda, açık alanlarda, sokaklarda ve işgal ordusuna ait taşıma araçlarında yığıldığını gösteren görüntüler yayıldı.

Esir kurumları, işgal rejimi yargı sisteminin, Gazze'deki tutuklulara karşı işkence suçlarının işlenmesine katkıda bulunan zorla kaybettirme suçunu pekiştirdiğini belirtti. Bu suç, 2002 yılında İsrail parlamentosu tarafından çıkarılan ve temelde adil yargılama ilkesini açıkça ihlal eden "yasa dışı savaşçı" yasasına dayanmaktadır.

Soykırım savaşının başlamasıyla birlikte işgal, "yasa dışı savaşçı" yasasında bazı yasal değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliklerin en belirgin olanları arasında, tutukluluk süresinin 45 güne kadar uzatılması, 75 gün sonra yargısal gözden geçirme yapılması, tutuklunun avukatla görüşmesinin 180 gün süreyle engellenmesi ve Kızılhaç'ın tutukluları ve esirleri ziyaret etmesine izin verilmemesi yer almaktadır.

Yasadaki bu değişiklikler, zorla kaybettirme suçunun pekişmesine katkıda bulunmuş, işgalin Gazze'deki tutuklulara ilişkin herhangi bir bilgi vermeyi reddetmesiyle birlikte, bu duruma karşı bir dizi insan hakları kuruluşu, tutukluların kimliklerini ve tutuldukları yerleri açığa çıkarmak amacıyla İsrail Yüksek Mahkemesi'ne başvurular yapmış, ancak, Yüksek Mahkeme'nin uzun yıllardır Filistinlilere karşı suçları pekiştiren bir araç olarak işlev gördüğü bir kez daha kanıtlanmıştır.

Esir kurumları, işgalin, Gazze'deki tutuklular için merkezi hapishanelerin yanı sıra özel kamplar kurduğunu belirtti. Bu kamplar arasında, işkence suçlarının merkezi haline gelen "Sde Teyman" kampı ve "Anatot" ve "Ofer" kampları öne çıkmaktadır. Bu kamplar, işgal ordusunun yönetimindedir.

Kasım 2023'te işgalin, ordunun kamplarında tutulan işçileri serbest bırakmaya başlamasıyla birlikte, esirler maruz kaldıkları insanlık dışı ve aşağılayıcı koşulları, sürekli saldırılara uğradıklarını, aç ve susuz bırakıldıklarını, tedavi edilmediklerini, gözleri bağlı ve elleri kelepçeli olarak tutulduklarını ortaya çıkarmıştır.

Daha sonra Gazze'den daha fazla tutuklu serbest bırakıldıkça, işkence, aşağılanma, cinsel saldırı ve tecavüz gibi maruz kaldıkları korkunç suçlar ortaya çıkmıştır. Serbest bırakılan tutukluların ilk görüntüleri, bu suçların canlı bir kanıtı olmuştur. Sde Teyman kampında yaşanan bu suçlarla ilgili çeşitli raporlar ve gazetecilik soruşturmaları, kamptaki tutukluların maruz kaldığı insanlık dışı koşulları belgelemeye devam etmiştir. Son olarak, bir askerin bir tutukluya tecavüzde bulunduğunu gösteren bir video sızdırılmıştır.

Bazı yasal değişiklikler, hukuk ekiplerine tutukluların tutuldukları yerleri ortaya çıkarma ve Gazzeli bazı tutukluları sınırlı sayıda ziyaret etme olanağı sağladı. Bu ziyaretlerle birlikte, Gazzeli tutukluların sistematik işkenceye maruz kaldığına dair şok edici yeni bilgiler ortaya çıktı. İnsan hakları kuruluşları, merkezi hapishaneler ve kamplar da dahil olmak üzere çeşitli tutuklama yerlerinde tutuklulara karşı kullanılan işkence yöntemleri hakkında düzinelerce delil ortaya çıkarıldı. Bu işkenceler sonucu Gazze'deki birçok tutuklu şehit oldu ve işgal rejimi onların kimliklerini gizlemeye devam etmektedir.

Esir kurumları, soykırım savaşının başlamasından bu yana on ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen, İsrail işgal yetkililerinin Gazze'deki tutuklulara karşı zorla kaybettirme suçunu işlemeye devam ettiğini ve bu suçun, tüm insanların zorla kaybettirilmekten korunması üzerine uluslararası sözleşme gereğince insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu vurguladı. 

Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar