Ayetullah Reisi'nin şehadetinin ardından özellikle diasporadaki İslam Cumhuriyeti muhaliflerinin çok sık dile getirdiği, 'Reisi 30.000 kişinin katilidir' yalanı medyada çokça yer buldu.

Peki, gerçek neydi?

Bu videoda Halkın Mücahitleri'ne ( İran'da halk onlara münafıklar diyor) mensup bir şahsın Ayetullah Reisi ile ilgili anısı yer alıyor. 
Ayrıca Ayetullah Reisi ile ilgili ortaya atılan bu yalanın kaynağı şudur: İslam İnkılabı'nın hemen ardından yani 1980-1981 ve 1982'de Halkın Mücahitleri adlı terör örgütü masum halktan ve İran İslam Cumhuriyeti idarecilerinden yaklaşık 17.000 kişiyi feci şekilde şehit etti. Şehit edilen bu şahısların isimleri, ne zaman nerede şehit edildikleri hepsi resmi olarak kayıtlıdır, mezarları da vardır. Başta Tahran'daki Beheşti Zehra Mezarlığı olmak üzere birçok şehirde bu şahısların mezarları mevcuttur. (Örgüt daha sonra yaptığı açıklamalarda 12.000 kişiyi öldürdüğünü kabul etti.)
80'li yılların başında 17.000 kişiyi şehit eden Halkın Münafıkları terör örgütünün birçok elemanı yakalandı. Bazısı idam edildi. Bazısı hapsedildi. Bazısı da yurt dışına kaçtı. 
Hapiste olan bazı terör örgütü mensupları 1985 ve 1986'da Ayetullah Muntazeri tarafından serbest bırakıldı. Bu serbest kalan terör örgütü mensupları hemen tekrardan Halkın Münafıkları örgütüne katıldılar ve 1987'deki Mirsad operasyonunda İslam Cumhuriyeti'ne karşı savaştılar. Bu operasyon sırasında öldürülenlerin %27'si, İslam Cumhuriyeti'nin zindanlarından serbest bırakılan örgüt üyeleriydi.

Örgütün lideri Mesut Recevi'nin çağrısıyla zindanlarda açlık grevi yapanlar, isyan çıkaranlar, gardiyanları şehit edenler ve zindandan kaçanlar için İmam Humeyni'nin emriyle 1987 yılında bir mahkeme kuruldu. Normalde bir hakimin kararıyla idam kararı verilebilecekken rahmetli İmam Humeyni ihtiyat edilmesini ve kimseye haksızlık edilmemesini istedi ve mahkemeye üç tane hakim atadı. Böylece yanlış alınabilecek idam kararlarının önüne geçti. O dönemde gerçekleşen idamlar 3 hakimin ortak kararıyla alındı. Eğer hakimlerden biri idam hükmüne karşı çıktıysa o şahıs idam edilmedi.

Ayrıca bu yargılamalar sırasında suçsuz olduğu ortaya çıkan veya örgütle bağını kopardığını söyleyen binlerce kişi beraat edip normal hayata döndü. 
Bazı kaynaklara göre o dönemde idam edilen teröristlerin sayısı 3.000 ila 4483 arasında değişiyordu. 
Hatta Halkın Münafıkları terör örgütü 90'lı yılların başında Almanya'da yayınladığı bir raporda, 1987'de idam edilen şahısların isimlerini tek tek yazdı ve bunların sayısının yaklaşık 4000 olduğunu kendisi itiraf etti. Yayınladıkları bu listede de sadece 1.300 kişinin tüm bilgilerini açıkladılar. Geri kalan 2700 kişinin bilgileri eksikti. Halkın Münafıkları gibi güçlü teşkilat yapısına sahip bir örgütün bu şahısların bilgilerini eksik yayınlaması rapora gölge düşürmüştü. 
İran'daki bazı araştırmacılarsa, yargı arşivinde yaptıkları araştırmalarda idam edilen şahısların sayısının 500'ün altında olduğunu açıkladılar. 
Fakat bu rakamları özellikle diasporadaki İslam Cumhuriyeti karşıtları kasıtlı olarak 30.000 olarak telaffuz ettiler ve bu yalan böylece medya aracılığıyla tüm dünyaya yayılmış oldu.
Bu yalanı yayan emperyalizme ve siyonizme bağlı medya organları (bbc, voa, deutsche welle, radyo farda, associeted press vb.) idam edilen bu teröristlerin İran'da 17.000 masum vatandaşın ve idarecinin katline sebep olan şahıslar olduğunu hiç bir zaman söylemediler. Bu idamlara karşı çıkanlar ise masum vatandaşları ve idarecileri öldüren teröristlere dünyanın hiçbir yerinde madalya takılmadığını tabii ki biliyorlardı. Fakat bunu itiraf etmek işlerine gelmiyordu. 
Videoda da görüleceği üzere Ayetullah Reisi ve o dönemin hakimleri teröristleri idam etmemek için tüm kanuni yolları zorluyorlardı. 
Videonun Çözümü:
ZANLI: Adım Murteza Türkmen. Melayirliyim. Mücahidin örgütünün eski üyelerinden biriyim. İki operasyona katıldım. 
HAKİM: Operasyondan kastınız ne?
ZANLI: Askeri operasyon. 
HAKİM: Askeri operasyon.
ZANLI: Evet. Operasyonlardan biri el bombası atılmasıydı. Bir kişi vardı, spor malzemeleri satıyordu. 
HAKİM: Yani spor malzemeleri satan bir mağaza sahibiydi. 
ZANLI: Bu hanım buyurdular ki...
HAKİM: Onun babası...
ZANLI: Onun babası çerez satıyordu. Suçu da sadece Müslüman olmaktı.
HAKİM: Siz ilk olarak bu örgüte katıldınız. Ve sizden bir operasyona katılmanızı istediler.
ZANLI: Evet. 
HAKİM: Spor malzemeleri satan bir mağaza sahibine karşı.. 
ZANLI: Evet. Biz gittik, dükkana bir el bombası attık. 
HAKİM: Kaç metreden?
ZANLI: 5 ya da 6 metreden..
HAKİM: Mağazaya mı?
ZANLI: Kaldırımdan mağazaya doğru 5-6 metre idi..
HAKİM: Bombayı mağazanın içine mi attınız?
ZANLI: Evet mağazanın içine..
HAKİM: Patladığını gördünüz mü? 
ZANLI: Patlama sesini duyduk. Bombanın parçası, kaldırımdan geçen birisine isabet etti. O şahsın elinden yaralandığını söylediler bize.. Fakat sonradan öğrendik ki şehid olmuş. Bir sonraki operasyonumuz, bir takip operasyonuydu. Hemedan valisini takip ettik. 
HAKİM: Hemedan valisini mi?
ZANLI: Evet
HAKİM: Hangi yıldı?
ZANLI: 1982 
HAKİM: Sen mi takip ettin?
ZANLI: Evet ben takip ettim. Allah rahmet eylesin o dönemde Hemedan Başsavcısı İbrahim Reisi idi. Ailem davayı yakından takip ediyordu. Bir gün kardeşime, 'bu adam askeri bir operasyon yapmış. Bunun hükmü idamdır,' demiş. Fakat biraz sabredin belki kanuni bir yol buluruz ve onu idamdan kurtarırız. Biz, ahlaki yapısı ve iyi halleri gereği onun idam edilmesini istemiyoruz. 
HAKİM: Yani siz işbirliği yaptığınız için..
ZANLI: Evet.
HAKİM: Yani siz idama mahkum edilmiştiniz ama şu an sapasağlam karşımızdasınız, öyle mi? 
ZANLI: Evet. 
HAKİM: Ne oldu? 
ZANLI: Reisi bey ve Selimi bey o dönemde Hemedan'da hakimdiler. Onlar, kanuni bir yol aramaktaydı. Ben ve ailem de bunu anlamıştık. Ve kanuni bir yol buldular. Allah rahmet eylesin Reisi Bey hapishaneye geldi ve bana şöyle seslendi: ' Diyet ödemelisin.' Ailemle de konuşmuştu. Ailem de bu teklifi kabul etmişti. Ve bir diyet ödedik. Toplam mahkumiyetim 20 yıl oldu.'

kudusgunu.com