MEHMET FATİH SERENLİ'DEN DÜNYA KUDÜS GÜNÜ AÇIKLAMASI

"Dünya Kudüs Günü" münasebetiyle değerlendirmede bulunan Kudüs Şurası Genel Sekreteri Mehmet Fatih Serenli, Mescid-i Aksa'nın etrafı olarak Kudüs'ün 'Doğu ve Batı' diye ayrılamaz olduğunu tek bir Kudüs vardır ve bu Kudüs'te Filistin'in başşehri olduğunu söyledi. 

Görüntülenme: 1373 Tarih: 18 Nisan 2023 23:16
MEHMET FATİH SERENLİ'DEN DÜNYA KUDÜS GÜNÜ AÇIKLAMASI

Dünya Müslümanları tarafından 1979 yılından beri Ramazan ayının son Cuma günü, "Dünya Kudüs Günü" olarak idrak ediliyor. Bugün de düzenlenen çeşitlik etkinlik ve programlarla "Kudüs" ile ilgili farkındalık oluşturularak Kudüs'ün Müslümanlar için önemine dikkat çekiliyor.

Dünya Kudüs Günü münasebetiyle İLKHA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kudüs Şurası Genel Sekreteri Mehmet Fatih Serenli, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın önemine vurgu yaptı.

Kudüs ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın önemine değinen Serenli, "Kudüs Mescid-i Aksa'yı barındırdığı için her Müslüman için önemli bir yerdir. Kudüs bizim için sadece bir coğrafya değil imanımızın kalesidir. Mescid-i Aksa üçüncü haremimiz yeryüzünün ikinci mescidi. Bu nedenle her Müslüman için Kudüs'ün çok ayrı bir yeri var. Müslümanların hayatında, görüşünde ve inancında Kudüs'ün bir yeri var. Bugün itibariyle söyleyecek olursak Müslümanların mevcut küresel gerçekliğinde en önemli meselelerinden biri olması ve birinci meselesi olması gerekiyor. Hem ittifak edecekleri bir zemin olması hasebiyle küresel İslam Kardeşliğinin tecelli edeceği bir alan hem de Kudüs'teki var olan mevcut iman-i işaretlerin doğru anlaşılması ve onların dinlerinin tekâmül acısından da son derece önemlidir." dedi.

"Siyonist rejim küresel destekleriyle birlikte aslında yapmak istedikleri şey Müslümanların tevhidini bozmaktır"

Siyonist işgal rejiminin Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili birtakım emellerine karşı Müslümanların uyanık olması gerektiğini ifade eden Serenli, "Siyonist rejim küresel destekleriyle birlikte aslında yapmak istedikleri şey Müslümanların tevhidini bozmaktır. Bunu iyi görüp deşifre etmek lazımdır. Filistin'de yapılan şey de Kudüs üzerinden kendilerine sahte bir tarih ve misyon oluşturmaya ve varlıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Orada kaldıkları sürece küresel desteği daha çok kazanacaklar ve böylece orada kalıcı olacaklarını düşünüyorlar. Mescid-i Aksa'yı aslında bir araç olarak kullandıklarını söyleyebiliriz." ifadelerine yer verdi.

"Kudüs'ün mukaddes ve kutsiyetini sağlayan merkez Mescid-i Aksa'dır"

Kudüs için "Doğu ve Batı" şeklinde bir ayrımın söz konusu olamadığını ifade eden Serenli, devamında şunları aktardı:

"Bizim açımızdan Kudüs birdir. Kudüs ayrıca bir kent değildir. Kudüs'ün mukaddes ve kutsiyetini sağlayan merkez Mescid-i Aksa'dır. Mescid-i Aksa'nın etrafı olarak Kudüs 'Doğu ve Batı' diye ayrılamaz. Bu ayrımı zaten kabul etmiyoruz. Tek bir Kudüs vardır ve bu Kudüs'te Filistin'in başşehridir."

"Siyonist işgal rejimi sahte bir tarih algısı üzerinden kendilerine siyasi bir hegemonya alanı oluşturmayı hedefliyor"

Siyonist işgal rejimi tarafından Mescid-i Aksa'nın altında tünel kazma faaliyetleri ile ilgili de konuşan Serenli, "Siyonist işgal rejiminin yapmaya çalıştığı, siyonistlerin sahte bir tarih algısı üzerinden kendilerine siyasi bir hegemonya alanı oluşturmaktır. Bu kendilerine verilmiş olan küresel ihaleyi burada daha iyi sürdürebilmeleri için iyi bir olanak. Bunu da yapabilmeleri için aslında icat ettikleri oyunlardan bir tanesi de sözde Hazreti Süleyman'ın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) mabedini ve eserlerini bulabilmek için tünel açmak şeklindeydi ancak orada bugüne kadar bulunmuş tek bir tuğla taş parçası yok." şeklinde belirtti.

"Direnişçiler sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirilmeleri çok önemlidir"

Filistin direnişinin önemine değinen Serenli, "Direnişi çok katmanlı görmek lazım. Bizzat Kudüs'te yürüyen bir direniş var. Oradaki Müslümanlar dünyanın en hukuksuz, en zorba ve en barbar siyonist rejime karşı sürekli olarak direnişleri var. Dolayısıyla onların sosyal ekonomik anlamda güçlendirilmeleri çok önemlidir. Bunun yanı sıra oranın daha güçlü olabilmesi için Batı Şeria (1948 toprakları) ve Gazze Şeridi'nin de her bakımdan desteklenmeye ihtiyacı var ki bizim kıblemiz ve oradaki Müslüman kardeşlerimiz rahat olsunlar." dedi.

"100 yıa aşkın bir süredir bizler bu coğrafyada kurucu olma fikrimizi yitirdik"

Serenli, "100 yıla aşkın bir süredir bizler bu coğrafyada kurucu olma fikrimizi yitirdik. Buda sömürgeleri ülkelerimize davet ettik anlamına gelmiyor. Onların ülkelerimizi daha kolay işgaline zemin hazırladık. Her şeyden önce zihinlerimizdeki işgallerden kurtulmamız lazım. Hayatı yeniden inşa ve esirleştirilmiş alanlarımızın kurtarılması bağlamında bizim önemli okumalar ve bilinç çalışmaları yapmamıza ihtiyaç var. Pratik olarak da sosyal, ekonomik, kültürel ve birçok açıdan Filistin ile bağlarımızı güçlendirmemiz lazım. Oradaki insani bağlar çok önemlidir. Sivil toplum kuruluşları arasındaki bağlar çok önemlidir. Kamu kurumları arasındaki bağlar çok çok önemlidir. Önemsiz olan bir şey yok bir taş atsak bile Allah'ın izniyle onun oluşturacağı dalgalar harekete sebep olabilir." tavsiyelerinde bulundu.  

"Batı dünyası Müslümanlar için bu yasaları işletmeleri mümkün değil zira arkada gizli bir ittifak var"

Uluslararası hukuka ve anlaşmalara rağmen Batı dünyası Filistin'deki işgal ve katliamlara sessiz kalmalarının nedenlerine değinen Serenli, konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Sessiz kalmalarının nedeni orada bir ittifak var. Bu ittifak aşikârdır. Bunu bizim görmemiz alazım. Bazen şöyle bir yanılgıya saplanıyoruz. Batıda birtakım değerler var. Birleşmiş Milletlerde birtakım değerler var. Bunlar uygulanacak. Bunlar dünya egemenlerinin istediği belli bir dairede onların işine yarayacağı zaman uygulanıyor. Değilse Müslümanlar için bu yasaları işletmeleri mümkün değil zira arkada gizli bir ittifak var."

"Barbar terör rejimiyle normalleşmek mümkün değildir"

İşgal rejimiyle normalleşmeleri de değerlendiren Serenli, "Barbar terör rejimiyle normalleşmek mümkün değildir. Bu günkü çağda bir şekilde iletişimin belli alanlarda kaçınılmaz olabilir ama bu ilişkilerin normalleşeceği anlamına gelmiyor. Mümkün olan her yola, siyasi, hukuki ve güvenlik imkanlarıyla oradaki barbar rejimin elinin kolunun bağlanması ve oradaki kardeşlerimizin rahata erdirilmesi lazımdır. Bu manada aslında Türkiye'ye düşen çok görev var. Cıvar ülkeler Arap ülkelerinden önce çünkü bu bir Arap davası değil ümmet davasıdır. Devletimizin farklı adımlar atması gerektiğini düşünüyorum. Oradaki ilişkilerimizin sürüyor olması bizim onların yaptıklarına göz yumacağız anlamına gelmez. Sadece söylemlerle ve lanetlemelerle yetinmememiz lazım. Muhakkak masada ve sahada bizim bazı adımlarımızın olması lazım. İçinde olduğumuz günlerde hepimiz biliyoruz Mescid-i Aksa'da şu anda alçakça saldırılar var. Buna karşı lanetlemek yetmez. Dolayısıyla onu yapanların ve emri verenlerin rahat olmaması lazım. Hukuki bir kararla oradakileri ilzam edebiliriz. Siyasi bir kararla uluslararası arenada birtakım çalışmalar yapabiliriz. Dolayısıyla bunun daimî bir bilinç ve eylemle sürmesi lazım. Zannetmeyelim ki bir söylüyoruz bin anlaşılıyor. Biz bin söylesek onlar ancak bir anlayacak." dedi.

"Kudüs özgürleştiği zaman ümmette özgürleşecek inşallah"

Serenli son olarak Dünya Kudüs Günüyle ilgili, "Elbette bilinci ve farkındalığı aşılayabilmek için günlerin ve haftaların olması önemlidir. 'Dünya Kudüs Haftası' ve 'Dünya Kudüs Günü' gibi günlerin olması çok önemlidir. Meseleyi bir güne veya haftaya indirgememek gerekiyor. Bir namaz bilinci içerisinde şuurunda her gün ve her an Kudüs ile iştigal etmemiz gerekiyor ki o zaman orası kurtulsun Kudüs özgürleştiği zaman ümmette özgürleşecek inşallah." diye konuştu. (İLKHA)
 

Yorumlar