NETANYAHU KABİNESİ TEHLİKEDE (ANALİZ)

İşgal altındaki topraklardaki kriz en yüksek seviyesine ulaştı ve "Benyamin Netanyahu" kabinesi erken çöküşün eşiğine geldi. 

Görüntülenme: 1046 Tarih: 28 Mart 2023 14:37
NETANYAHU KABİNESİ TEHLİKEDE (ANALİZ)

Netanyahu'nun işgal altındaki topraklarda kabinesinin faaliyetlerine başlamasının üzerinden üç ay geçti. Netanyahu kabinesinin bu üç ayda izlediği en önemli program, muhalefeti birleştiren yargı reformu planıydı. Netanyahu'nun muhalifleri, yargı reformu planıyla Başbakan ve bazı kabine üyelerinin yolsuzluk davalarını kapatacağını ve yargının bağımsızlığını ortadan kaldıracağını ve daha fazla yolsuzluğun önünün açılacağını düşünüyor. Bu nedenle muhalifler bu planı bir yargı darbesi olarak nitelendiriyor ve sık sık ve sürekli gösteriler düzenleyerek bu planın iptalini talep ediyorlardı. Ordu güçlerinin protestoculara katılması ve Savaş Bakanı Yoav Gallant'ın göstericilere desteği ve yargı reformunun durdurulmasını istemesi üzerine Netanyahu, siyasi krizi büyütecek bir adım daha attı ve krizin kötüleşmesini artırmak suretiyle savaş bakanını kabineden ihraç etti. Böylece kriz kabine içi bir meseleye de dönüştü. Tel Aviv'de yüzbinlerce insanın gösteriler yapması, İsrail'in New York Başkonsolosu Assaf Zamir gibi bazı diplomatların istifası ve Tel Aviv Ben-Gurion Havalimanı Şirketi'nin tüm uçuşları iptal etmesi, yaşanan krizin derinliğini gösteriyor. Netanyahu şimdiye kadar protestocuların taleplerine direnmiş olsa da İsrail medyası, Netanyahu'nun yargı reform sürecinden çekildiğini ve bu durumun kabine içinde anlaşmazlığa neden olduğunu bildirdi. Netanyahu, kabine koalisyonunun başkanlarına yargı reformlarını askıya alma niyetini bildirdi, ancak İsrail medyası, Netanyahu'nun koalisyonunun bu konuda hemfikir olmadığını bildirdi.

Netanyahu kabinesinin Maliye Bakanı Bezalel Smotrich projeyi durdurmayı kabul ettiğini açıklarken, İç Güvenlik Bakanı Itmar Ben Gover buna şiddetle karşı çıktı ve iktidar koalisyonunu çökertmekle tehdit etti.  Bu şartlara göre işgal altındaki topraklardaki kriz doruğa ulaşmıştır ve Netanyahu'nun önünde üç seçenek vardır: Birincisi, yargı reformu peşinde koşarak, bu yolun İsrail'in iç krizini daha da kötüleştireceğini ve hatta bir iç savaşa yol açacağını ve rejimin varoluşsal güvenliğini tehdit edeceğini ısrarla takip etmesidir. Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İsrail'in Yom Kippur Savaşı'ndan bu yana en büyük tehlikede olduğunu söyledi.  Yargı reformu planında ısrar edilmesi, Netanyahu'nun devrilmesi fikrinin daha ciddi takip edilmesini sağlıyor. Bu arada Netanyahu'nun düşündüğünün aksine bu planın peşinden gidilmesi, zamanla kabinenin çökmesine ve nihayetinde düşmesine yol açacaktır. İkincisi, sahte rejim tarihindeki en hızlı çöküş olan kabinenin erken çökmesine yol açabilecek yargı reformu planından çekilme adımıdır.  Netanyahu'nun avukatı bile, "Netanyahu, Yargı reformunda ısrar ederse, 4000 isimli yolsuzluk davasının devamında Netanyahu'nun temsilini kabul etmeyi reddedecektir" açıklamasını yaptı.

Bu plandan geri adım atmak da Netanyahu için büyük bir gerileme olur ve bir başka erken seçime ve İsrail'de daha fazla siyasi çıkmaza yol açabilir. Üçüncüsü, Netanyahu yargı reformu planından çekilip aynı zamanda iktidar koalisyonunu kabineden istifa etmemeye ikna etmesidir. Bu durumda kabin çökmez, en zayıf şartlarla çalışmaya devam eder. Bu durumda bile kabinenin uzun vadeli devamının garantisi yoktur ve kabinenin ömrüne belki sadece birkaç ay eklenecektir. Son nokta ise; İşgal altındaki topraklarda son zamanlarda yaşanan çatışmalar, İsrail rejimi vatandaşları arasında Netanyahu'nun kabinesine karşı halk nefretinin pekişmesinin ve devam etmesinin ve işgal altındaki topraklarda siyasi bölünmelerin zirve yapmasının bir örneği olmasıdır. 

parstoday

Yorumlar