ALİ AKBAR RAEFİPOUR ŞEHİT SÜLEYMANİ’Yİ ANLATTI (ÖZEL HABER)

Tercüme biraz uzun olsa da Şehit Süleymani ile ilgili çok ilginç bilgiler ve analizler içerdiği için mutlaka okumanızı ve sosyal medyada paylaşmanızı tavsiye ederiz. 

Görüntülenme: 1994 Tarih: 11 Ocak 2023 16:49
ALİ AKBAR RAEFİPOUR ŞEHİT SÜLEYMANİ’Yİ ANLATTI (ÖZEL HABER)

İran İslam Cumhuriyeti’nin en etkili STK’larından MASAF’ın kurucusu Ali Ekber Raifipur’un (Ali Akbar Raefipour) Şehit Kasım Süleymani’nin özelliklerini anlattığı ve youtube kanalında yayınlanan videosunun geniş özetini siz kıymetli takipçilerimiz için tercüme ettik. Raifipur, bu konuşmayı geçtiğimiz günlerde Tahran’da bir hüseyniyede kalabalık bir topluluk karşısında yaptı.

Tercüme biraz uzun olsa da Şehit Süleymani ile ilgili çok ilginç bilgiler ve analizler içerdiği için mutlaka okumanızı ve sosyal medyada paylaşmanızı tavsiye ederiz.

Ali Ekber Raifipur: ‘Bugün Şehit Süleymani ve bölgedeki son durum hakkında konuşacağım. Direniş Cephesi’nin Seyyidüşşühedaları olan Serdar Süleymani ve Ebu Mehdi El Mühendis’in şehadet yıldönümleri münasebetiyle sizlere bir kez daha tesliyetlerimi arz ediyorum. Bendeniz Ebu Mehdi El Mühendis’i çok yakından tanıyordum ve kendisiyle irtibatım vardı. Fakat bugün Hacı Kasım hakkında konuşmak istiyorum. Onun şahsiyetinin boyutları ve yaptığı işler hakkında konuşacağım.

Tabi, onun yaptığı işlerin hepsini anlatamayız. Çünkü mahrem olan, anlatılmaması gereken önemli işleri ve vazifeleri vardı. Bugün onun çalışma yöntemi ve bölgedeki gelişmeler üzerine konuşalım istiyorum.

Kirman Su ve Kanalizasyon İdaresinde çalışan bir işçi, savaşta (İran-Irak savaşı) büyük bir kahramana dönüştü. Hacı Kasım’ı masum imamlar gibi tarif etmeme izin vermeyin. Çünkü o zaman onu tahrif etmiş oluruz.

O, bizim gibi birisiydi. Gülerdi, ağlardı, şakalaşırdı vb. Fakat Ehli Beyte yaptığı hizmet nedeniyle onu yanlarına aldılar. Ehli Beytin haremlerinin güvende kalmasını sağlayan bir iş yaptı. O, tamamen örnek alınabilecek bir şahsiyetti. Çok acayip stratejik bir zihne sahipti. İç siyasi meselelere karışmazdı. Ortadoğu’yu Amerika’nın elinden çıkaran birisi, çok büyük bir iş yapmıştır. Elindeki çok az imkanla bunu başardı. Trump resmen itiraf etti. Trump, ‘7 trilyon dolar harcadık. Ortadoğu yine de bunların elinde’ dedi. Amerika doğuda, İran’ın yanında, İran’ı rahatsız etmek için Taliban’ı icat etmişti. Hacı Kasım’ın Taliban ile kurduğu dengeyi anlatmak için müstakil birkaç toplantı yapmamız gerekir. Bazı şeyleri de söyleyemeyiz. Hatırlarsınız bir zaman ben Taliban hakkında konuştuğumda ve bazıları tarafından hakarete uğradığımda, yine de bazı konuları konuşamadım. Hacı Kasım, doğu sınırımızda neler yaptı. İran İslam Cumhuriyeti’nin can düşmanı olan Taliban’ı etkisizleştirdi ve hatta onu Amerika’ya düşman etti. Böyle büyük bir işi ancak uluslararası bir şahsiyet başarabilir. Bölgesel ve ulusal çapta bir şahıs bunu başaramazdı. Bizim, bölge ülkeleri ile kıyasladığımızda askeri bütçemiz çok az. Bütçemizin de büyük kısmı maaşlara gidiyor. Suud gibi dışarıdan silah almak için milyarlarca dolarlık bütçemiz yok. Lazım olan şeyi kendimiz üretiyoruz. Hani, şu uluslararası dengeleri alt üst ettiği söylenen Şahin adlı İHA’mızın fiyatı 20 bin dolar. Bu İHA’yı vurmak için üretilen füzenin fiyatı ise 1 milyon dolar. O füze de bu İHA’yı vuramıyor aslında. Biz biliyorsunuz ki Rusya’ya İHA vermedik. Çok önceden satmıştık. Bizim bölgede kullandığımız füzeler nokta atışlı. Çünkü düşmanlarımız, düzenlediğimiz füze saldırılarında günahsız insanları öldürmemizi çok istiyorlar. Onlar Osman’ın kanlı gömleğinin peşindeler. Biz, o kadar füze saldırısı düzenliyoruz ve fakat bir tek masum insanın kılına bile zarar gelmiyor. Bu, büyük bir başarıdır. Çünkü İmam Hamenei, füzelerin mimarı Şehit Tahrani’den nokta atışlı füze yapmasını istedi. Eğer siz Allah için iş yaparsanız, Allah sizin tüm işinizi düzeltir. Diyorlar ki, bu İHA neden bu kadar ucuz? Çünkü paramız yok. Bizim İHA’lardan bahçıvan motorunun sesi geliyor. Ruslar hedefe saldırmadan önce, bu İHA hedefin etrafında bir tur atıyor. O motor sesi tüm şehri delirtiyor. Tüm şehir sığınaklara doluşuyor. Onlar da diyorlar ki İranlılar bu yolla psikolojik savaş yapıyorlar. Yok canım! O motor sesi, bahçıvan motorundan geliyor. (Gülüşmeler) Onlar ciddi ciddi analiz yapıyorlar. Hem nokta atışlı, hem ucuz, hem de vurulamıyor. Daha nasıl bir İHA istiyorsunuz?! Ha! Sadece evlenemiyor. (Gülüşmeler) Tüm süper güçler şimdi bu İHA’nın peşinde. Bu İHA’lar olmasaydı Rusya’yı alt etmiştik diyorlar. Zelenski, İsrail’den Demir Kubbe Hava Savunma Sistemini istemişti. İsrail vermedi, neden? Çünkü bir tane füze İHA’yı vuramasa, Demir Kubbe’yi kimseye satamaz İsrail. Yani bunun yan sonuçlarının ne olduğunu biliyor musunuz siz? Biz, bu İHA ile birçok hava savunma sistemi anlaşmasını iptal ettirdik.

Biliyorsunuz Hacı Kasım şehit olmadan önce Irak’ı karıştırmışlardı. Bugün İran’ı karıştırdıkları gibi. Bugün İran’da yaşananların aynısı Irak’ta da yaşanmıştı. Jokerler sahneye sürüldü. O zaman diyorlardı ki, halkı İran’ın kurduğu Haşdi Şabi öldürüyor. Neden bu yalanı atıyorlardı? Çünkü Haşdi Şabi, Direniş Cephesi’nin bir uzvuydu ve onu Hacı Kasım kurmuştu. Haşdi Şabi, Irak’ta Amerikalıların planlarını bozmuştu. Gösteri yapan Iraklılara, ‘İran Irak’ı terk et. İranlı Merceiyyet Irak’ı terk et’ sloganlarını attırıyorlardı. İran’ın Irak’ın tüm petrolünü sömürdüğü yalanını atıyorlardı. İran’daki olaylarda da tam tersini söylediler. İranlılara diyorlar ki, ‘İran, sizin paranızı Irak ve Suriye’ye veriyor.’ Irak ve Suriyelilere de diyorlar ki, ‘İran sizin paranızı çalıp İran’a götürüyor.’  

Şehit Süleymani, çok az bir bütçeyle Amerika’yı bölgeden dışarı attı. Bunu ancak bir dahi yapabilir. Bunu yapan bir insanın stratejik yönetim dersi almış olması gerekirdi. Askeri üniversitede okumuş olması gerekirdi. Bakın, ABD nasıl da Avrupa’yı Rusya ile çatıştırdı. Enerji fiyatları nasıl da yükseldi Avrupa’da. Elindeki enerji ile Avrupa’yı kendisine mecbur bırakıyor. ABD kimseye merhamet etmez. Kendi dostlarına dahi.

Hillary Clinton’un da itiraf ettiği gibi, ABD’nin bölgedeki tüm planlarını İran bozdu. Kasım Süleymani ve arkadaşları bozdu bu planları. Bir gün Milli Güvenlik Şurasına katıldı bir meseleyi anlatmak için. Yüreği kanla doldu. Maalesef birçok şeyi anlatamıyoruz. Tevekkül ehliydi, muhlisti. Örnek alalım onu. İstikamet sahibiydi. Hak yolda yürürken önüne çıkan engeller onu yıldırmadı. Yorgunluk nedir bilmezdi. Ailesi onu çok az görürdü, Bir gün Irak’ta, bir gün Suriye’de, bir gün Afganistan, bir gün  Lübnan’daydı.

Diplomatik rolü vardı. Ülkelerin diplomatik sorunlarını hallederdi. Bölge ülkelerinin liderleri arasında çok seviliyordu. Barzani’yi IŞİD’in elinden kim kurtardı? Hacı Kasım kurtardı. Erdoğan’ı kim kurtardı? Bunlara babalık yapıyordu. Bağdat Cuma İmamı, sabahtan akşama kadar Hacı Kasım’a hakaret ederdi. Kalbi durduğunda Hacı Kasım onu İran’a getirip ameliyat ettirdi. Ben elle tutulur bir adamdan bahsediyorum size. Ruhani hükümeti zamanında, askeri bütçemiz çok azaltıldı. Çok şeyler var söylenecek. Neler yapmadılar ki! Onun stratejik aklı tehditleri fırsata çevirdi. O, düşmandan bile faydalandı (yani tekeden süt çıkardı). Doğu sınırlarımızda güvenliği nasıl sağladık sizce? Tabi ki onun sayesinde. O, Taliban’ı yönetti. IŞİD bölgemizde 30-40 yıl din adına katliam yapmak için kurulmuştu. IŞİD, bölge insanını dinden soğutma projesiydi. Tıpkı Avrupa’daki mezhep savaşları sonucu nasıl insanlar dinden soğuduysa…

IŞİD’in yayınladığı videolar teknik keyfiyet açısından çok ileriydi. Neden? Çünkü Avrupalılardan ve Amerikalılardan yardım alıyorlardı.

İran’ın batısı dağlık olduğu için doğu bölgesini seçtiler. İran’ın doğusunu karıştırmamız lazım dediler. En iyi yer Afganistan dediler. Afganistan’ın bir taraftan İran ile bir taraftan da Çin ile sınırı var. Bir taraftan Sovyetlerden ayrılan cumhuriyetlere komşu. Bu cumhuriyetlerin de Rusya ile iyi ilişkisi var. Yani ABD’nin üç ana düşmanı ile Afganistan’ı savaştırabiliriz. İlk önce İpek Yolu projesini akamete uğratırız. İran’ın doğu sınırını karıştırırız. O bölgede Sünni-Şii çatışmasını çıkarırız. İran’ın batısında yaptığımızı doğusunda da yaparız. IŞİD’e katılan İranlıların sadece %5’i İran’ın doğusundandı. %95’i İran’ın batısındandı. Maalesef İran’ın batısında yaşayan bazı Ehli Sünnet kardeşlerimizin aklını çeldiler. Çünkü Kürdistan üzerinden IŞİD’e katılmaları kolaydı. Meclise ve İmam Humeyni’nin türbesine saldıran IŞİD’liler Kürdistan bölgesindendi. Amerikalılar, doğudaki Hanefi Müslümanlardan IŞİD’e daha fazla katılım olacağını düşündü. Amerikalılar açısından doğu önemliydi. İlk önce Sünnileri tahrik edecek klipler hazırladılar. Sünni bir kızın ırzına geçildiğine dair sahte videolar hazırladılar. Bunları yaydılar. Halkın duygularını galyana getirdiler. Namus meselesini gündeme getirdiler. Bu taraftan adamları vasıtasıyla birkaç klip yapıp bazı meddahların ve alimlerin ağzından Ehli Sünnetin mukaddesatına hakaret ettirdiler. Böylece toplumu kışkırttılar. Tansiyonu yükselttiler.

Sonra ne yaptılar? Amerikalılar, Fars Körfezindeki bir Arap krallığında Taliban ile müzakereye başladı. Taliban’ın içinde de muhtelif eğilimler var. Taliban’ın içinde Amerika’nın güdümündeki Pakistan istihbaratına yakın olan kliğe dediler ki, ‘Bak! Biz Afganistan’ı terk ediyoruz. Afganistan’da sadece siz kalacaksınız. Elinizde bir şey yok diye de üzülmeyin. Silahlarımızı sizin kullanmanız için burada bırakacağız.’

ABD, on milyarlarca dolar değerindeki silahını Afganistan’da bırakarak çekip gitti. Bu ilginç değil mi sizce? Tabi bu silahları bir şartla bıraktılar. Bir plan yaptılar.

Fakat şunu düşünemediler: Yıllar önce usta bir satranç oyuncusu bu günleri daha o zamandan hesaplamıştı. Bu Allah’ın bir lütfudur. Taliban’ın içinde bir grup oluştu ve Pakistan’ın etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başladı. Bu grup yavaş yavaş güçlendi. O grup, Afganistan’da çok Amerikan askeri öldürdü. Pakistan’da Şiileri öldürüyorlardı. Ellerini ve ayaklarını kesiyorlardı. Gövdelerini ve başlarını ayrı bir yere koyuyorlardı. Google’da yazın, fotoğrafları çıkar. Afganistan’da bir anda Amerikalı askerler öldürülmeye başladı. Aradan bir iki hafta geçtikten sonra Pakistan’da Şiilere yönelik katliam son buldu. Bu iki olay arasında nasıl bir ilişki vardı? Bazı şeyleri ancak üzerinden yıllar geçtikten sonra söyleyebiliriz. (Kasım Süleymani) Ne yaptığını biliyordu?

Afganistan’da Eşref Gani hükümetinin güvenliği ABD, Pakistan ve Suudi Arabistan tarafından sağlanıyordu. Afganistan’daki Ehli Sünnet medreselerinin parasını Suudi Arabistan veriyordu. Vehhabiliğin artması için. İlginçtir ki, bu Siyonist ve terörist vehhabilik batıda tebliğ serbestisine sahip. Şia’ya ise yasak var. Dünyada kime sorsanız, ‘Terörizmi destekleyen hangi ülke diye?’ Herkes, Suud’u gösterecektir. Gördünüz Cemal Kaşıkçı’nın başına neler getirdiler. Asit döküp yaktılar. İran’da böyle bir şeyin olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Arabistan’da her gün kılıçla idam ediliyor insanlar. Bir gece 70 kişi, diğer gece 80 kişi idam ediliyor. Kimsenin de sesi çıkmıyor. Suud, Pakistan’da o talebeleri vehhabi yapabilmek için hala para harcıyor. Zaten Güney sınırını İran’dan başka kimse kontrol etmiyor. Pakistan sınırı bırakmış, umurunda değil. İsmini Cundullah koyan o terör örgütü yani Cunduşşeytan, İran’da terör saldırısı yaptıktan sonra Pakistan topraklarına kaçıyor. Projeye bakın! Eşref Gani, Peştu’dur. Taliban da Peştu’dur. Aynı ırktan. Ona dediler ki, ‘artık senin gitme vaktin geldi ve fakat ilk önce Taliban ile savaşacaksın.’ Ey Hazara Şiileri! Gelin siz de savaşın. Hazaralar’ın bunlarla arasında 300-400 km mesafe var. Onların tabiriyle eğer Şii-Sünni savaşı çıksaydı, İslam Cumhuriyeti ne yapardı? Lojistik desteğiniz var mı? Yok. İran’la sınırdaş mısınız? Hayır. İran’ı bir bataklığa çekmek istiyorlardı, Biliyorsunuz ki, Afganistan’da ne Sovyetler ne de Amerikalılar başarılı olabildi. Afganistanlılar silahşördür. Daha önce de İran’ı Afganistan bataklığına sokmak istediler. Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde. Hatırlarsınız bunlar bizim diplomatlarımızı öldürdü. Milli Güvenlik Şurası o dönemde askeri saldırı kararı aldı. Fakat İmam Hamenei buna izin vermedi. Akıllıca bir kararla. Eğer Afganistan ile savaşa girseydik, bedbaht olacaktık. Daha hala savaşıyor olacaktık. İslam Cumhuriyeti savaş peşinde değil. Eğer bize saldırırlarsa da iflahlarını keseriz.

Hacı Kasım gitti fakat kurduğu sistem tıkır tıkır işliyor. Kurduğu teşkilat çalışıyor. İran planı anladı. O günkü Taliban ile bugünkü Taliban arasında fark var. Dikkat edin Şii-Sünni savaşı çıkarmak istiyorlar. Afganistanlı bir arkadaşım diyordu ki, ‘Sizi katledecekler. Siz olayın farkında değilsiniz.’ Ne oldu? Amerikancı Eşref Gani firar etti. Eğer savaşa girseydik, ne olacağını siz düşünün. Plan buydu, bizi savaşa sokmak. Afganistanlıların bir damarı var ki eğer o damara basarsanız savaştan el çekmezler. Afganistan’ı karıştırmak ve İran sınırında güvenliği bozmak istiyorlardı. O zaman dönüp ne diyeceklerdi, ‘Ey Ehli Sünnet kardeşlerimiz! Bakın, İran Afganistan’da Sünnileri öldürüyor.’

Tam o dönemde Amerika tarafından yapıldığı belli olan çok teknik videolar paylaşıldı sosyal medyada. Facebookta İranlıların Afganlara ve hatta halifelere hakaret ettiği videolar yayınlanmaya başladı. Yani o sırada Afganistan’da bir İranlı ele geçirseler onu paramparça ederlerdi. Afgan halkını o derece İran ve İranlı düşmanı yapmışlardı. Yani bu derece İran’ın kanlı düşmanı olan bir örgütün (Taliban’ın) içinde nisbeten ılımlı bir grup seçildi, üzerinde yıllarca çalışıldı. Onlar Amerika’nın karşısına dikildi. Siz bilmiyorsunuz, Taliban Afganistan’da ne kadar IŞİD’li öldürdü. Yani Afganistan’da IŞİD’in önünü kesen Taliban’dı. Yani ABD’nin Afganistan’daki planı bozuldu. Afganistan’ı terk etti. Bunu kim başardı? Tabi ki Hacı Kasım. Yıllarca oturdu zihninde bunların planlamasını yaptı. O, bir kahramandı. Halk nasıl birini kaybettiğimizi daha anlayamadı. Onun için o kadar gözyaşı döken komutanı (İmam Hamenei) biliyordu nasıl birini kaybettiğimizi. Çünkü tüm rapor ve planları ona sunuyor ve ondan onay alıyordu. Süleymani Mektebi yani, bunları anlamak. O, hiçbir cenaha bağlı değildi, iç siyasetin ayak oyunlarına karışmazdı. Reformcular, muhafazakarlar, teknokratlar her grup diyordu ki, Hacı Kasım bizdendir. Yani o bir örnekti. Siyaset yapıyordu fakat yaptığı siyaset nefret ve kutuplaşma üretmiyordu. O, nerede ne yapması gerektiğini biliyordu. İmam Hamenei de onun hakkında konuştuğunda, onun cenahlar (partiler, fraksiyonlar)  üstü tavrına ve konumuna dikkat çekmişti. Bugün hangi yetkilinin ve komutanın odasına gitseniz Hacı Kasım’ın fotoğrafını görürsünüz. Onun vasiyetnamesine baktığınızda, baştan sona en önemli tavsiyesinin, İmam Hamenei’ye uyulması olduğunu görürsünüz. Onun meşhur fotoğrafını hatırlarsınız. Bir askeri tören sırasında İmam Hamenei’ye sağ eliyle asker selamı verirken sol elini de göğsüne götürüyordu. Maalesef bazı yetkililerimiz iş yapmaktan korkuyorlar. Bir çatışma çıktığında, fikri vesveselere kapılmadan ona müdahale edecek onun karşısında duracak ilk kişi olmak hünerdir. IŞİD, Irak’ın Sünni bölgelerine saldırdığında, onları savunmak için Hacı Kasım oradaydı. Namaz kılmak için boş bir eve girdi. Gördü ki, kütüphanede Sahihi Buhari kitabı var. O kitabın içine şu notu bıraktı: ‘Gördüğüm kadarıyla siz dindar bir ailesiniz. Evinize girip namaz kılmak zorunda kaldık. Lütfen bize hakkınızı helal edin. Eğer bizden bir talebiniz olursa telefon numaram bu. Aramaktan çekinmeyiniz.’ Yani o, hem haklara saygı gösteriyordu hem de hiçbir şeyden korkmuyordu. O, bir mecliste alimin yaptığı konuşmadan notlar alır daha sonra o not aldığı konuları o alimle konuşurdu. O kadar büyük işlerin içinde bakın bu konulara da ehemmiyet verirdi. Irak’ta kış günü IŞİD ile savaşırken Tahran’da Kudüs Gücü karargahını arar ve onlara, ‘Dağdaki ceylanlar için yiyecek bıraktınız mı? Bu kış çok sert geçiyor.’ diye sorardı. Düşünün, düşmanlarını korkutan böyle güçlü bir general bu işlere de vakit ayırırdı. Aynı komutan, bir şehit cenazesinde çocuk gibi ağlardı. Çünkü o, İmam Ali’nin takipçisiydi. Ali, kaçan birini kovalamazdı. Girdiği her savaştan zaferle çıkmıştı. Süleymani Mektebi, Ali’nin Mektebi’dir. Şehitlerimiz, bize Ehli Beytin yaşayışını pratikte gösterdiler. Yaşayışları ve fedakarlıklarıyla bize, Ehli Beyti anlaşılır kıldılar. Serdar Süleymani ile konuşurken, onun büyük ve ünlü bir general olduğunu hissetmezdin. Şakalaşırdı. Konuşanı sabırla dinlerdi. Tabi yeri geldiğinde de cesaretle sözünü söyler, yapması gerekeni yapardı. Hz. Abbas gibiydi. Ayette buyurulduğu gibi, Müminlere karşı merhametli kafirlere karşı ise sertti. CIA başkanı, ona mektup yazdı. Mektubu açmadı bile. Tıpkı İmam Ali’nin oğlu Abbas gibi, emanname almadı. Hz. Abbas ağlıyordu, kendini gözden geçirip diyordu ki, ‘Allah’ım! Bu adam bana emanname yazacak cüreti nerden buldu? O, benim hangi gafletimden istifade etti de bu emannameyi bana yazdı?’

Hacı Kasım’ın Mektebi, Aşura Mektebi’nin günümüzdeki modelidir, izdüşümüdür. Bizim için anlaşılabilirdir. Şehitlerin özelliği budur. Defalarca söyledim, yine söylüyorum, bir şehit dostunuz olsun mutlaka. Hacı Kasım girdiği savaşlarla bizlere, okuduğumuz mersiyelerin gerçek olduğunu gösterdi. IŞİD’i görünce Şimr’in gerçek olduğunu anladık. Bunlar İmam Hüseyin’in başını kesen Şimr’in çocukları. Hacı Kasım, Direniş Cephesi için bir dünya ordusu kurdu. Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e kadar. Dünyanın hiçbir yerinde bölgemizdeki (Batı Asya’daki) gibi yetişmiş, donanımlı ve kendini ispat etmiş böyle bir ordu yoktur. Bu orduyu kim kurdu? Bu, Serdar Süleymani’nin hizmetlerindendir. Görüyorsunuz mübarek kabrine ziyaretçi akını var. Bu Ehli Beyte aşkla bağlanmanın neticesidir. Herkesin peşinde olduğu Ab-ı Hayat nedir, biliyor musunuz? Şeçere-i Tayyibe olan Ehli Beyte bağlandığınızda ölümsüzleşirsiniz. Başkalarına hayat verirsiniz.

Geçenlerde bir toplantıda tesettürüne çok dikkat etmeyen bir hanım kardeşimize sordum: ‘Çok garip, bakıyorum inkılabisiniz. Yeni mi değiştiniz? Nasıl değiştiniz?’ Dedi ki, ‘Vallahi de billahi de tallahi de Hacı Kasım’ın üç cümlesi ile değiştim.’ İslam Cumhuriyeti’nde o kadar okul okumuş bir gencin hayatı, Hacı Kasım’ın bir cümlesiyle değişiyor. Allah, onun cümlelerine nur ve bereket vermişti. Şehit Süleymani, birçoklarının değişimine vesile oldu. Özellikle de İran dışında yaşayan yani gurbette olan İranlılara. Onun vesilesiyle değişime uğrayan onlarcasıyla karşılaştım. Erbain’de gördüm. Hollanda ve İsviçre gibi değişik ülkelerde yaşayan İranlılarla karşılaştım Erbain’de. Diyorlardı ki, ‘biz daha önce böyle değildik. Hacı Kasım bize vesile oldu.’ O, hepimiz için örnekti. O, pratikte örnek alabileceğimiz biriydi. Gerçek bir mektepti, yani sanal ve ulaşılamaz değildi. Hacı Kasım’ın hayatını ve sözlerini okuyun. Şehitlere çok aşıktı. Beni şehit arkadaşlarımın yanına defnedin derdi. Neden bizim şehit arkadaşımız yok? İşte! Bunu örnek al. Şehitlere ve şehit ailelerine çok düşkündü. Bir yere gittiğinde mutlaka şehit ailelerini ziyaret ederdi. Şehit çocuklarına babalık yapardı. Aynı Ehli Beytin yaptığı gibi.

Son söz olarak şunu söylüyorum: Dünyada önümüzdeki aylarda yaşanacak çok önemli olaylara kendinizi hazırlayın. Çok büyük ölümler olacak. Siz gözlerinizle göreceksiniz ki huzur bölgesi İran olacak. Sorunlarımız olmayacak demiyorum. Elbette olacak. Fakat dünyada göreceğiniz olaylara kıyasla İran’da çok az sorun olacak. Ehli Beyt’in nuru, kelamı, aşkı ve şehitlerin kanının bereketiyle. Şehit canlıdır. Ülkemizdeki isyanların esasında üç yıl önce olması planlanmıştı. Irak’la aynı dönemde. Hacı Kasım’ın şehadeti düşmanların tüm planlarını bozdu. Milli Birlik oluşturdu. O dönemde Ukrayna-Rusya savaşı, gaz ve enerji sorunu yoktu. Amerikalılar Suud’a dediler ki, ‘Çin devlet başkanı Şi Cinping’i davet et. (Petrolün %17’sini Arabistan’dan %2’sini İran’dan alıyor.) Sen Çin’e petrol sat. Yarın vanaları kapat dediğimizde sen söz dinlersin fakat İran söz dinlemez.’

Cinping, Arabistan’a petrolün parasının yarısını (%50’sini) Yuan ile ödemeyi teklif etti. Bu, doları zayıflatacağı için, Suud dedi ki, ‘babamız Amerika %5’e izin verdi.’ Çin dedi ki, ‘buraya yatırım yapalım.’ Suud dedi ki, ‘ABD, sadece Cizan bölgesine yatırım yapmanıza izin verdi.’ Cizan neresi? Yemen’in vurduğu bölge. Yani Çin’i o bölgeye yerleştiriyorlar ki yarın Direniş Cephesi orayı vurduğunda Çin ile İran karşı karşıya gelsin. Yani İran Doğu ile de çatışsın. Çin yanlış yaptı. Hiç kimsenin bize yan bakmasına izin vermeyiz. Artık İskender’in ve Cengiz Han’ın dönemine geri dönmek yok. 44 yıldır bir karış toprak vermedik tam tersine aldık. Biz şu an Akdeniz’deyiz. Dünyada hiçbir ülkeye bize uyguladıkları kadar ambargo uygulamadılar. Bakın, Rusya’ya biraz ambargo uyguladılar, Rusya ne hale geldi. Siz kendi gözünüzle bölgede ve dünyada İran’ın süper güç olduğunu göreceksiniz. İnşallah. Allah’ın izniyle. Ehli Beyt’in nazarıyla ve şehitlerin keremiyle.’  

https://www.youtube.com/watch?v=HjXRhhHfmak                   

Yorumlar