NAKAB HALKI VAROLUŞ MÜCADELESİ VERİYOR

Bu yılın başında Siyonist işgal rejimi, En-Nakab’da bedevi Filistinli köylerine ait 800 dönümlük araziye el koydu. İşgal rejiminin tanımadığı bu köylerden El-Atraş’ın etrafından çok sayıda kepçe ve buldozerle çalışmalara başladı.  

Görüntülenme: 1546 Tarih: 26 Ocak 2022 16:10
NAKAB HALKI VAROLUŞ MÜCADELESİ VERİYOR

Siyonist işgal rejiminin hedefindeki köy sakinlerinden Şeyh El-Atraş yaptığı açıklamada; “Köyümüz işgal rejiminin kuruluş tarihinden daha eskidir. Osmanlı’dan kalma belgelere sahibiz. İşgal rejimi bizi toprağımızdan çıkarmak ve zorla tehcir etmek istiyor.” dedi. 

Filistin Enformasyon Merkezi’ne konuşan El-Atraş, “Köyde 300 dönüm arazim var. Bu, bana babamdan miras kaldı. Zorla tehcir girişimleri başarısızlıkla sonuçlanacak. Filistinliyiz. İşgal rejimi ne yaparsa yapsın, toprağımızda kalmaya devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

Mahrumiyet Bölgesi

Geçen dönemde, işgal rejiminin tanımadığı 40 Filistin köyünde yaşam koşulları nedeniyle birçok protesto ve gösteri yapıldı. Bölge su, elektrik, altyapı gibi birçok temel hizmetten mahrumdur. İşgal rejimi en son ‘Yeşil Yerleşim’ adıyla Siyonistlerin yerleşim projelerinin uygulanacağı bölge haline geldi. İşgalci rejimi bu köylerin toprakları üzerinde 12 yerleşke ve bireysel Yahudilere onlarca çiftlik ve tarım noktaları inşa etmek istiyor. 

En-Nakab çölü, Filistin’in tarihi topraklarının yarısını teşkil ediyor. Alanı, 12 bin 230 kilometrekaredir. Nekbe’den önce Filistinlilerin yaşadığı topraklar 4 milyon dönüm idi. Bu gün ise 400 bin dönüm arazi üzerinde yaşıyorlar. Yani En-Nakab’ın ancak %3 kadarı üzerinde yaşıyorlar.

İşgalcinin zorla almak istediği bu topraklarda ise 300 bin Filistinli yaşıyor. Bunlar toplam En-Nakab nüfusunun %32’isini oluşturuyor. Bunlar, topraklarını gasp etmek ve onları yurtlarından zorla çıkarmak isteyen işgalci rejimin planlarına karşı mücadele ediyor. 

En-Nakab çölü oldukça önemli ve stratejik bir bölgedir. Düşmanın birçok askeri üssünün yanında hassas güvenlik noktaları da burada bulunmaktadır. Bunun yanında işgal ordusunun rahat hareket etmesini ve bölgeyi kontrol altına almasını sağlayan yollarla da çevrilidir. 

İşgalcinin Buldozerlerine Karşı Halk Direniyor

Siyonist işgal rejiminin ağaçlandırma bahanesiyle bölgeye çok sayıda buldozer ve kepçe naklederek sahada çalışmalara başlamasıyla Filistinli bedevi köy sakinleriyle işgal güçleri arasında son günlerde yoğun çatışmalar yaşanmaktadır. Bu çalışmalar aslında ‘buralar hükümetin kontrolündeki tarım arazileridir’ diyerek Filistin topraklarına el koymanın ön girişimleridir.

Bölge halkının güçlü bir direniş gösterip karşı koyması nedeniyle işgal güçleri, gösteri ve yürüyüşlere insanlık dışı yöntemlerle saldırdı. Kadın, yaşlı ve çocuk demeden adeta vahşet sergiledi. Baskın ve operasyonlarda birçok kişiyi tutuklayıp işkence etti. 

En-Nakab çölündeki bedevi Filistinlilerin köylerindeki halkla işgal güçleri arasındaki çatışmalar yeni değildir. İşgalcinin buralara yerleşke inşa etme ve bölge halkını yurdundan etme politika ve projelerine karşı bölge halkı hep karşı çıkmış ve direnmiştir. Ancak son günlerde meydana gelen protesto ve gösteriler bölge halkının toplu direniş ve karşı duruşuna dönüşmüştür. 

Sadece onlar direnmiyor, onları çevreleyen 1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarındaki Filistinliler de yanlarında tavır alıp, işgalcinin buldozer ve kepçelerine karşı göğüslerini açarak direniyor, güçlü bir sesle toprak ve Filistin için slogan atıyorlar. 

Toprak ve Var Olma Mücadelesi

Filistin Enformasyon Merkezi’ne özel demeç veren En-Nakab’daki Arap Yüksek Yönlendirme Komitesi Koordinatörü Cuma Ez-Zebarika, En-Nakab halkının başlattığı toplu direnişin, kendilerine yapılan zulüm ve haksızlığı durdurmak için olduğunu belirterek “bizim mücadelemiz bir hukuk mücadelesinden ziyade, toprak ve var olma mücadelesidir” dedi. 

Ez-Zebarika devamla; “İsrail bir hukuk devleti değildir. Biz İsrail yargısına hiçbir konuda güvenmiyoruz ki, toprak gibi önemli ve hayati bir konuda güvenelim. İşgal ettiği topraklar arasında daha tanımadığı köyleri olan, 73 yıldan beri bu köylere su ve elektrik vermeyen ve alt yapı hizmetleri götürmeyen İsrail iddia ettiği gibi bir demokrasi ülkesi olabilir mi?” dedi.

Sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz topraktan, var olma ve gasp edilmiş bir hak için verilen mücadeleden bahsediyoruz. O nedenle sadece tanınmayan köylerde değil, çevre köylerdeki gençlerin de katılımıyla gösteriler her tarafa yayıldı. Herkes aynı sıkıntıları yaşıyor ve aynı hizmetlerden mahrum ediliyor. Bize çok az bir toprak bırakılmıştır. Sadece %5. Biz, En-Nakab çölü nüfusunun %32’isini oluşturuyoruz. Biz bütün bu topraklar için mücadele ediyoruz. Siyonist düşünce ve projelere karşı durmayı sürdüreceğiz. Halkın toprak ve Filistin sloganlarını yüksek sesle atmaları ve En-Nakab direnişinde halkın varlık göstermesi aslında meselenin temelde Filistin topraklarıyla ilgili olmasındandır. Konu toprak olunca herkesin gösteri ve protestolara iştirak ettiğini görürsün.”

İşgalcinin Burayı Hedef Almasının Parametreleri

Filistin Enformasyon Merkezi’ne konuyu değerlendiren Danışmanlık ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (YABOUS) araştırmacılarından Süleyman Bişarat, En-Nakab’ın bu aşamada hedef alınmasının parametreleri üzerinde durarak bunları üç noktada ela almanın mümkün olduğunu söyledi. 

Birincisi, işgalcinin Filistin toprakları üzerinde sürekli yapmaya çalıştığı coğrafi yayılmacılıktır. Bu planla geniş alanlar elde etmesi anlamına geliyor ki, burada kapsamlı bir yerleşim kompleksi inşa etmeyi planlamaktadır.

İkincisi, İsrail yıllardır En-Nakab’da gelişmiş üretim faaliyetlerinde bulunmuş, Tabariya’dan En-Nakab’a su boru hatlarını döşemiş, böylece tarım ihracatına büyük ve önemli katkı sağlayan tarım üretimine ciddi bir kaynak sağlamıştır. 

Üçüncüsü, İsrail’in demografik yapıyı değiştirme rüyasıdır. Bu amaçla En-Nakab’da yerleşkeler inşa edip demografik projesini genişletmek istiyor. 

Burada zikredilen ve zikredilmeyen daha başka hedef ve amaçlar için işgal rejimi buradaki Filistin varlığına tam bir sınırlama ve ağır bir baskı uyguluyor. Bölgeyi tanımadığı köylülerden tamamıyla temizlemek istiyor. 

Halkın topyekûn tepki vermesine değinen Bişarat; “Filistin halkının En-Nakab’da gösterdiği topyekûn mücadele ve direniş çok önemlidir. Bu direniş, işgalcinin plan ve projelerini kolay bir şekilde uygulamasını daha karmaşık hale getirecektir. O nedenle işgal rejimi orantısız güç kullanma, zorbalık yapma, sert müdahale etme yoluna gidiyor. Bununla halkın başlattığı bu yöntemin daha da gelişmesini ve güçlenmesini önlemek istiyor. Ancak bu politikanın aksi etkisi de olacak. Bu şiddet ve baskı, Nakab halkının daha fazla direniş göstermesine sebep olacak, düşmana karşı durma düşüncesini güçlendirecektir.” dedi. 

Bişarat devamla; “1948’de işgal edilmiş Filistin toprakları ve En-Nakab’daki halkımızda büyük bir direniş bilinci var. Şeyh Cerrah olaylarında Filistin halkının ortaya koyduğu tavır ve gösterilerle, bunu takip eden olaylar, Filistinlilerde toplu ve sosyal bilincin güçlendiğini, gelecekte de bunu daha güçlü bir şekilde ortaya koyacağını gösteriyor. 

Dolayısıyla Nakab’da işgalcinin plan ve projelerine karşı toplumsal bir hareket ve direniş olabilir. Buna paralel 1948’de işgal edilmiş Filistin topraklarında da bir direniş olacaktır. Tabii buna karşılık işgal rejimi boş durmayacak. Nakab’ı hedef alan plan ve projelerine devam edecek. Büyük bir direniş olduğunu gördüğünde başka planlarını devreye sokacaktır.” ifadesini kullandı.

Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar