ARAP BİRLİĞİ İRAN'A KARŞI SİYONİST İSRAİL İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE (ANALİZ)

Son sıralarda ABD ve bölgesel müttefikleri yeniden İran İslam Cumhuriyeti'nin barışçıl programına karşı hareket geçerek, İran'ı bölge için tehditmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. 

Görüntülenme: 1057 Tarih: 13 Eylul 2021 14:55
ARAP BİRLİĞİ İRAN'A KARŞI SİYONİST İSRAİL İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE (ANALİZ)

Bu sürecin devamında, Arap Birliği'nin sözde 4'lü komitesi, son oturumunda tepeden tırnağa yalanla dolu açıklamasında, İsrail'in nükleer silahlarını hiç değinmeden İran'ın barışçıl nükleer programını bir tehdit olarak niteledi.  Açıklamaya imza atanlar, önceden belirlenen amaçları doğrultusunda İran'ın nükleer tesislerinin derhal ve geniş şekilde denetilmesi için gereken mekanizmaların oluşturulmasını istediler.

Bu suçlamalara paralel olarak Siyonist rejimin Dışişleri Bakanı Yaer Lapid de Moskova ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, İran'ı nükleer silah elde etmekle suçladı.

İşgal rejimi Dışişleri Bakanı, Sputnik'e yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer silah elde etme üzere olduğunu iddia ederken perşembe günü de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısında İran'ın nükleer silah peşinde olduğunu ileri sürerek, Tahran'ı tehdit etti.

İranofobi, ABD, İsrail ve bölgedeki bazı Arap müttefiklerinden oluşan üçgenin ortak çabası sayılıyor ve günümüzde yine aynı harekete tanıklık etmekteyiz. Gelinen noktada da yeniden kullanım tarihi geçen iddialarıyla Tahran'a yönelik baskı yapmaya çalışıyor ve zaman zaman tehditler savuruyorlar.

İran İslam Cumhuriyeti'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Zehra Erşadi son sıralarda BM Güvenlik Konseyi Başkanı'na işgal rejimi yetkililerinin İran'ın barışçıl nükleer programına karşı tehditleri hakkında bir mektup yazararak, İsrail rejiminin her türlü olası hesap hatası veya maceracılığı hakkında uyarıda bulundu, İran İslam Cumhuriyeti'nin uluslararası kurallar çerçevesinde vatandaşlarını, tesisleri ve egemenliğini her türlü terör eylemleri ve sabotaja karşı savunma ve koruma için gereken tüm girişimlerde bulunma hakkını saklı tuttuğunu kaydetti.

Burada sorulması gereken soru şudur ki Acaba Siyonist rejim ve cani ve işgalci rejim ile ilişki kuran bazı gerici Arap rejimlerinin bölge güvenliği hakkında sahiden endişeli mi! Kesinlikle hayır, endişeli değiller.

Bu suçlamalar ve marjinal çabalar, aslında belli emel ve amaçlar içindir ki bunlardan biri Filistin meselesini unutturmak ve ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'ın ortak planı olarak bölgeye dayatılan savaşlar ve krizlerin esas sebeplerinin üstünü örtmektir.

Ünlü Amerikalı uzman Greth Porter bu bağlamda yaptığı değerlendirmede, ABD'den silah alımı için elinden geleni yapmaya çalışan ülkeler, bölge için esas tehdit sayıldığını kaydetti.

İsrail ve bölgedeki Arap rejimleri, Filistün ülküsüne ihanet ederek, bölgede güvensizliğin aslında bir parçası sayılıyor. Bu ülkelerin ABD ve işgal rejimi ile aynı telden çalmaları, artık demode olmuştur. Ancak yine de olayları ve gerçekleri ters yüz etmekle, İran'ı bölge için tehdit unsuru olarak göstermeye devam ediyorlar, oysa nükleer başlaığa sahip tek rejim olan Siyonist rejim, bölge için en büyük tehdit sayılıyor.

İran'ın nükleer programı UAEA'nın denetimi altındayken, 200-300 nükleer başlığa sahip işgal rejimi ve bazı Arap rejimleri, İran'ı tehdit olarak göstermekle kendi amaçlarına ulaşamayacaklar, nitekim İran Dışişleri Bakanlığı Sözcü Said Hatipzade, bu tür açıklama yapanların işgal rejimine hizmet ettiğini vurguladı.

parstoday

Yorumlar