Bahreyn, Birleşik Arap Emirliklerinin ardından Siyonist Rejim İsrail ile 2020 Eylül ayında ilişkilerini normalleştirme anlaşması imzalayan ikinci ülke olmuştu. Son bir yılda Bahreyn ile İsrail ilişkileri artmıştır. Son girişimde de Al-ı Halife Rejimi Halit Yusuf El Calahama'yı Bahreyn'in Telaviv büyükelçisi olarak atadı ve Halit Yusuf el Calahama da resmi olarak faaliyetlerine başladı. Siyonist Rejim İsrail dışişleri bakanlığı da Eitan Na'eh'i bu rejimin Bahreyn'deki büyükelçisi olarak atadı. Na'eh halihazırda Siyonist Rejim İsrail'in BAE'ndeki maslahatgüzarı olarak görülmektedir.
Al-ı Halife Rejiminin Telaviv'deki büyükelçisini tanıtması Bahreyn içinde de tepkilere yol açtı. Bahreyn halkı, Al-ı Halife'nin Siyonist Rejim ile ilişkileri normalleştirmesine karşı olarak ve bu Telaviv'de bu ülkenin büyükelçisinin tanıtılmasını kınayarak gösteriler düzenleyip itirazlarını serdiler. Bahreyn halkı bu gösterilerde " İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi Bahreynlileri temsil etmiyor " sloganları atıldı ve sahte Siyonist Rejim İsrail bayrakları da ateşe verildi.
Bahreyn El Vefak İslami Cemiyeti genel sekreteri başkan yardımcısı Şeyh Hüseyin el Deyhi de şöyle bir açıklamada bulundu: " Halit Yusuf El Calahama Telaviv'de sırf kendisi ve onu gönderenin temsilcisi sayılır. "
Bu tepkiler Al-ı Halife rejimi ve Bahreyn halkı arasındaki büyük çatlakları ve ihtilafları gösteriyor. Şimdi de bu ihtilaflar git gide artmaktadır. Öyle ki Bahreyn'deki Al-ı Halife rejimi ciddi bir meşruiyet sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. Bahreyn halkı ise bu ülkedeki rejimi kendi hükümeti ve temsilcisi olarak görmüyor. Gerçekte Al-ı Halife rejiminin Siyonist Rejim İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi ve üstüne üstün bir de işgal altındaki topraklara büyükelçi ataması rejim ile halk arasındaki ihtilafları çarpan etkisi ile arttırmış ve her şeyi daha da alenileştirmiştir.
Bir diğer önemli konu da Bahreyn ile Siyonist Rejim İsrail ilişkileri meselesinin son bir yılın meselesi olmamasıdır. Manama ve Telaviv daha önce de özellikle de güvenlik alanında ilişkiler kurmuşlardır. Bahreyn halkının 2011 yılında Al-ı Halife rejimine karşı ayaklanmalarının başlamasının ardından Al-ı Halife rejiminin halkı bastırmak için Siyonist Rejim İsrail'den yardım aldığına dair birçok rapor yayımlandı. Gerçekte Siyonist Rejim İsrail güvenlik ve istihbari örgütleri Bahreyn halkının bastırılması alanında Al-ı Halife Rejimi ile doğrudan ilişki içerisinde idi. Buna esasen ilişkilerin normalleştirilmesi ve müteakip bir şekilde büyükelçilerin tanıtılması bir şekilde Al-ı Halif'nin Siyonist Rejimi takdir etme mahiyeti taşıyor.
Buna rağmen birçok kanıt ve belge Al-ı Halife'nin bu siyasetinin ters sonuçlar ortaya çıkaracağını gösteriyor. İsrail ile ilişkileri normalleştirmek ve geliştirmek Bahreyn'de Al-ı Halife rejiminin temellerinin güçlenmesine yol açmayacaktır. Bu siyaset bir yandan Al-ı Halife'nin İsrail'e daha da bağlı kılınmasına yol açacak. Tıpkı Suudi Arabistan'ın Amerika karşısındaki başına gelenler gibi bir durumun ortaya çıkmasına neden olacak. Bir yandan da Bahreyn halkının rejimden tamamen ayrılmasına neden olacak. Bu da başlı başına yönetim için en büyük tehdit sayılır. Buna paralel olarak geniş çaplı iç krizler ile boğuşan İsrail de Bahreyn'in özellikle de ekonomik durumunu ciddi bir şekilde değiştirme gücüne sahip değildir. Bu yüzden esasında Filistin İslami Cihat Hareketi Hareketi sözcüsü-HAMAS Bahreyn elçisinin atanmasına tepki olarak bu girişimi, İsrail ile ilişkileri normalleştirme yönünde yanlış yolun devamında atılan bir adım olarak değerlendirdi.
parstoday