İZMİR KONAK MEYDANINDA FİLİSTİN'E DESTEK EYLEMİ (FOTO)

Bilindiği gibi yaklaşık 12 gün önce Siyonist İsrail Rejimi'nin Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Müslümanları evlerinden zorla çıkarma girişimi ve Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanlara saldırıları sonrası başlayan olaylar ve hemen akabinde İşgal Rejimi'nin her zaman olduğu gibi orantısız güç kullanarak Gazze’ye düzenlediği saldırılar tüm dünyada ve İslam aleminde tepkiyle karşılanmıştı. 

Görüntülenme: 1303 Tarih: 27 Mayıs 2021 13:32
İZMİR KONAK MEYDANINDA FİLİSTİN'E DESTEK EYLEMİ (FOTO)

Bu saldırılara bir tepki de duyarlı İzmirli vatandaşlarımızdan geldi. Bugün (21 Mayıs 2021 Cuma) Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi İzmir'in Konak Meydanı'nda Mazlum Filistin halkına destek programı düzenlendi.

Konak Meydanı'nda toplanan Müslümanlar Filistin halkının yalnız olmadığını ve Mescid-i Aksa'nın bir sahibinin olduğunu haykırdı. Mazlum Filistin halkına destek programında konuşma yapan değerli Ehl-i Beyt âlimlerimizden Şeyh Rahman Karanlık Hoca ise Filistin'in kadim tarihinden, İslam dinindeki yerinden ve Siyonist Rejim'in yaptığı katliamlardan bahsetti.

İzmir'de düzenlenen Mazlum Filistin Halkına Destek Programı daha sonra atılan sloganlar ve mazlumlar için edilen duaların ardından sona erdi.  

Basın Açıklamasının Tam Metni Aşağıdaki Gibidir:

Bugün Kudüs için buradayız. Mescid-i Aksa için buradayız, tüm insanlık için buradayız. Yeryüzünün bütün mazlumları için buradayız. Bugün İzmir'de, ırkçı emperyalizme ve gasıp siyonist rejime karşı toplanmış bulunuyoruz. Gasıp ve İşgalci rejim her geçen gün mazlumlar üzerindeki zulmünü arttırmakta ve kadın, çocuk demeden binlerce masum insanın kanını akıtmaktadır. Tüm dünyanın gözü önünde gasıp siyonist rejim tarafından soykırım ve savaş suçu işlenmekte ve hemen hemen tüm sözde insan hakları, uluslarası hukuk ve demokrasi nidalarını yükseltenler, tüm bu yapılanlara karşı üç maymunu oynamakta ve bazıları da maalesef sessiz kalmayı bırakın siyonist bayrağı olan paçavraları, hükümet konaklarında dalgalandırarak maskelerinin altındaki gerçek yüzlerini göstermektedirler.

Gasıp ve işgalci rejim sözde devlet kimliğiyle dünyanın en büyük haydut ve terörist grubu haline gelmiştir. Neredeyse bütün uluslararası kuruluşlar, İsrail'i kayıtsız şartsız korumayı bir görev olarak kabul etmişlerdir. Bugün Kudüs'ün savunulması yeryüzünün bütün müsebbiplerine karşı bir başkaldırıdır. Asıl şeref nişanı bu başkaldırı olacaktır. Bizler Kudüs'ü her zaman İslam Birliği'ne giden yolun mihenk taşı olarak görüyoruz. İslam dini için olduğu kadar diğer ilahi dinler için de Kudüs'ün önemi yadsınamaz ve tüm insanlığın müşterek mirası olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Bu sebeple her zaman Kudüs'ü ülkemizin ve dünyanın gündeminde tutmak için bu basın açıklamasını yapmayı görev olarak görüyoruz.

Gazze'de patlayan bir bomba, tüm İslam coğrafyası ve dünyada aynı acıyla yürekleri yakmaktadır. Tarih boyunca tevhid ve adalete inananlar olarak tarihi süreç içerisinde Kudüs'ün barış yurdu haline getirildiğine tanıklık etmekteyiz. Kuvveti üstün tutan zalimler ise bu kutlu beldeyi zulme boğmuş, çatışma diyarına dönüşmüşlerdir. Önce Filistinlileri kaba kuvvet zoruyla tanklarla, füzelerle katlettiler. Geriye kalanları evlerinden barklarından göçe zorladılar, mecbur bıraktılar. İsrail'i kurdular, şimdi de Büyük İsrail'i kurmak için uğraşıyorlar. Her gün mazlum ve mustazaf insanları katletmekten, kan akıtmaktan adeta haz alıyorlar. Kudüs bugün siyonizmin topyekün kuşatmasıyla karşı karşıyadır. Bu kuşatma aynı zamanda küresel bir kuşatmadır. Bu küresel kuşatmaya ancak küresel bir direnişle karşılık verebiliriz. Bu yüzden zaman konuşma zamanı değil, çok çalışmak ve şuurla hareket etme zamanıdır. Farklılıklarımızı kaşıyarak değil, ittifaklarımızı güçlendirerek bu kötü gidişe 'dur' diyebiliriz. Kudüs'ün kurtuluşu için lafa değil, icraate ihtiyacımız var.

Dünyanın en önemli petrol rezervleri ve doğalgaz kaynaklarına, stratejik geçiş noktalarına sahip olan birçok İslam ülkesi bulunmaktadır. Bu kadar güç ve imkana sahip olan bu ülkeler karşısında, mazlum ve mustazaf coğrafyanın kalbine zulüm ve işgalle yerleşen İsrail'in bu kadar pervasız hareket edememesi gerekirdi. Maaalesef bırakın bu Gasıp Rejime karşı durmayı, bazı sözde İslam ülkelerinin yöneticileri, adeta Siyonizme hizmet etme yarışı içerisine girerek insanlığın ve ilahi dinlerin müşterek mirası olan Kudüs'e ihanet etmektedirler. Filistin'de Gasıp ve İşgalci Rejim tarafından gerçekleştirilen zulümler, sadece Müslümanlara değil, dini veya herhangi bir etnik kimliği farketmeksizin tüm insanlığa karşı işlenen bir savaş ve soykırım suçu niteliği taşımaktadır. Yakın zamanda Abd'nin desteğiyle imzalanan ve yüzyılın anlaşması olarak adlandırılan söz konusu anlaşma, bütün insani ve vicdani değerleri yok saymaktır. Huzura ve barışa değil kaosa ve savaşa zemin hazırlamaktadır. Bu yüzyılın anlaşması değil, yüzyılın ihaneti, yüzyılın zorbalığı, yüzyılın paçavrasıdır.  Bu sözde Barış Planı ile sadece Filistin ve Kudüs'e değil, bütün bir insanlığa karşı savaş ilan edilmiştir.

Dolayısıyla Birleşmiş Milletler başta omak üzere, bütün devlet temsilcileri ve ilgili uluslararası kuruluşların dünyanın başına bela olan bu kanser hücresine karşı topyekün itirazlarını yükseltmesi, kınamanın ötesine geçerek işgali durdurmaya yönelik etkili ve önleyici kararları icra etmesi ve tüm dünyayı etkisi altına almadan gerekli önlemleri alması gerekmektedir. 

Rabbimizin Filistinli kardeşlerimize bahşettiği cesarete, Filistinli kardeşlerimizin gösterdiği fedakarlığa ve kararlılığa, sergilediği bu hazinkarlığa tüm dünya olarak şahit ve hepimiz hayranız. 70 yıldır bu davadan vazgeçmediler, 70 yıldır güçlüğe göğüs gerdiler. Elbette farklı din veya etnik kimliklere sahip olan şahış veya toplulukların da bu mücadeleye her geçen gün destek vererek İşgalci rejimin karşılarında durduklarına şahit oluyoruz. İnanıyoruz ki 70 yıldır bastırılamayan bu mücadele artarak devam edecek ve mutlaka zaferle neticelenecektir.

Nitekim bugün itibariyle Filistinli kardeşlerimiz, kendisini yenilmez olarak gören Gasıp ve İşgalci Rejimi tek taraflı olarak ateşkes talebinde bulunmaya mecbur bırakarak önemli bir zafere imza atmış ve tüm insanlığın ortak düşmanına büyük bir darbe indirmiştir.

Başta İslam ülkeleri olmak üzere bir nebze de olsa insani vicdaniyetini yitirmemiş ve zalimin zulmüne engel olmak isteyen tüm topluluk ve devletere sesleniyoruz. Eğer gücünüz fiili adım atmaya yetmiyorsa hiç olmazsa şu zalim ve İşgalci Rejim İsrail'le tüm münasebetlerinizi kesin. Sadece Mescid-i Aksa'dan değil, İsrail işgal ettiği bütün topraklardan çekilinceye kadar, elçilerinizi geri çağırarak diplomatik ve ticari münasebetlerinizi kesin. Ülkenizde bulunan ve siyonizme hizmet eden üslerinizi kapatın. Zira Büyük Orta doğu Projesi denilen ancak gerçek adı Büyük İsrail Projesi olan bu proje ile Siyonist ve Gasıp Rejimin ülkemizin topraklarına da göz diktiği aşikardır. Dolayısıyla Kudüs'ün Gasıp Rejim'in işgalinden kurtarılması, ülkemizin topraklarını da gelecekte maruz kalacağı muhtemel tehlikelere karşı koruyacağı şüphesizdir.

Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan müşterek mirasımız olan Kudüs'e sahip çıkarak, zalimin zulmüne karşı ortak feryadımızı yükseltelim. Mazlumun yanında yer almaya, hakkın tecellisi için risk almaya, şahsiyetli bir tavır sergilemeye gayret edelim. Bilin ki İsrail sadece güçten anlar. Biz bir kararlılık gösterelim ve sonunun nasıl geleceğini göreceğiz. Biz Allah'ın yardımıyla tüm zalimlerin dört bir taraftan üzerimize saldırdığı Çanakkale'de, binlerce şehit vererek zalimin zulmünü hep birlikte geri püskürtmüştük. Eğer inanır ve bir araya gelirsek muhakkak işgalci rejimin neticede hüsrana uğrayacağına hep birlikte şahit olacağız.

ehlader haber

 

Yorumlar