LÜBNAN İSLAMİ DİRENİŞ HAREKETİ GENEL SEKRETERİ KUDÜS'ÜN KILICI SAVAŞININ SONUÇLARINI DEĞERLENDİRDİ

 

Görüntülenme: 1680 Tarih: 26 Mayıs 2021 01:36
LÜBNAN İSLAMİ DİRENİŞ HAREKETİ GENEL SEKRETERİ KUDÜS'ÜN KILICI SAVAŞININ SONUÇLARINI DEĞERLENDİRDİ

Seyyid Hasan Nasrallah, Direniş ve Özgürlük Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, “Bundan sonra Mayıs ayında iki büyük zaferi, yani 2000 yılındaki zaferi ve bu yıl Gazze'nin zaferini kutlayacağız” dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, "Direniş ve Kurtuluş Bayramı" olarak bilinen İsrail askerlerinin 25 Mayıs 2000'de Lübnan'ın güneyinden kaçışının yıldönümü münasebetiyle bir konuşma yaptı.

Seyyid Hasan Nasrallah, Gazze'deki direnişin Siyonistlere karşı son zaferinden bahsetti ve şu ifadelerde bulundu: ‘Bu büyük zaferden dolayı Filistin'deki halkı ve direniş gruplarını tebrik ediyoruz.

Bundan sonra Mayıs ayında iki büyük zaferi, yani 2000 yılındaki zaferi ve Gazze'nin 2021'deki zaferini kutlayacağız.’

Hizbullah Genel Sekreteri, Filistin direniş gruplarının liderlerinin ve askeri kolların komutanlarının son savaşta pırıl pırıl parladığını belirtti ve şunları söyledi: ‘Gazze'deki olayların en başından itibaren Lübnan ve yurtdışındaki kardeşlerimle birlikte son gelişmeleri takip ettim.

Direnişin serveri Hacı Kasım Süleymani’nin, direnişin düşmana karşı zafer kazanmasını sağlayan Lübnan direnişine destek vermedeki büyük rolünü hatırlıyoruz.

Lübnan topraklarının 2000 yılı Mayıs ayında kurtarılması diğer zaferlerin başlangıcı oldu, direniş o gün bu zaferini Filistin'e armağan etti çünkü asıl amaç oradaydı.

2000 yılının zaferinin sonucu stratejikti, bu yüzden düşman liderleri yenilginin stratejik tehlikeleri konusunda uyardı. Bu zafer, düşman ve dostu ve Filistin meselesini ve savaşı farklı bir strateji karşısında bıraktı.

İşgalci rejimin Şeyh Cerrah mahallesindeki eylemlerine karşı Filistin direnişi tarihi ve kararlı bir duruş sergiledi.’

Seyyid Hasan Nasrallah, bazı Arap ülkelerini Filistin'deki son gelişmeler konusunda ciddi bir tavır almadıkları için eleştirdi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Filistin'de tüm yaşananlara rağmen, bazı Arap ülkeleri uzlaşmaya yöneldiler ve Siyonist rejimin imajını düzeltmeye çalıştılar.

Gazze, Kudüs'teki işgalci rejimin eylemlerine karşılık tehdidini yerine getirerek dostunu ve düşmanını şaşırttı.

Gazze'nin yaptığı şey, düşmanla savaş tarihinde eşsiz, tarihi ve çok değerli bir adımdır, çünkü "Kudüs’ün Kılıcı" savaşındaki tarihsel değişim, Gazze'nin Gazze’yi desteklemek için değil, Kudüs'ü ve halkını desteklemek için harekete geçmesiydi.

"Kudüs’ün Kılıcı" savaşı, Siyonistlerin tahminlerini yeniden gözden geçirmelerini iyi anlamaları gerektiğini gösterdi.’

Hizbulllah Genel Sekreteri, Siyonist rejimi, İslami kutsal alanlara herhangi bir saldırı düzenlemeleri konusunda uyardı ve şunları söyledi:  ‘İsrailliler şunu bilmeli ki, kutsallara hakaret olması durumunda, buna yanıt, Gazze direnişinin sınırları ile sınırlı kalmayacaktır.

Ulaşmamız gereken denklem, "Kudüs'ün işgalinin bölgesel bir savaşa yol açmasıdır. İsrailliler bu denklemi kavradığında, herhangi bir eylemin bu rejimin çöküşüyle ​​sonuçlanacağını anlayacaklar.

İslami ve Hıristiyan kutsallar ciddi tehlike altındayken, kırmızı çizgiler artık bir anlam ifade etmiyor. Kudüs’ün Kılıcı Savaşı'nın sonuçlarından biri, direniş ruhunun ve kültürünün toprağı geri almanın tek yolu olarak yeniden canlanmasıdır.

Siyonistler, Kudüs’e, kutsallara ve Mescid-i Aksa’ya yaptıkları saldırının her saldırı ve işgalden farklı olduğunu ve bu saldırıya verilecek yanıtın Gazze Direnişi sınırları ile sınırlı olmayacağını anlamalıdır. İslami ve Hıristiyan kutsallar ciddi tehlike altındayken, kırmızı çizgiler artık bir anlam ifade etmiyor.’

Seyyid Hasan Nasrallah, Siyonistlere hitaben şunları söyledi: ‘Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın işgali bölgesel bir savaş demektir.

İsrail düşmanı bu denklemle karşı karşıya olduğunu bildiğinde, gelecekteki herhangi bir eylemin sonucunun bu rejimin düşüşü olduğunu anlayacaktır.

Kudüs’ün Kılıcı savaşında tüm dünya, tek bir hedefe doğru ilerleyen Filistin ulusuna karşı birleştiğini hissetti. Kudüs’ün Kılıcı Savaşı, Filistin meselesinin dünyadaki itibarını yeniden kazandırdı ve medyaya empoze etti. Bu savaşın sonuçlarından biri de toprağı geri almanın tek yolu olarak, direniş ruhu ve kültürünün yeniden canlanmasıdır. Kudüs’ün Kılıcı Savaşı, ilişkileri normalleştirme sürecine ve medyaya ciddi bir darbe indirdi.

Kudüs’ün Kılıcı savaşından sonra Yüzyılın Anlaşmasının iptal edildiğini söyleyebiliriz. Bu savaşın sonuçlarından biri de İsrail'in çirkin yüzünü, özellikle apartheid sistemini yeniden göstermek oldu. Kudüs savaşının en önemli sonuçlarından biri, bölgede savaşın pusulasının gerçek düşmana geri dönmesidir.

Kudüs savaşının sonuçlarından biri, Gazze Şeridi'nin tüm Filistin denklemine girmesiydi ki bu savaşta büyük bir değişikliktir. Gazze'deki son direnişin başarılarından biri, önceden ilan edilen saatlerde füze ateşlemeye devam edebilmekti. Son savaş, füze menzilinin yanı sıra niceliksel ve niteliksel olarak direnişin füzelerinin farklı kabiliyetini gösterdi.

Bir Siyonist Filistin'de kendini güvensiz hissettiğinde, yapabileceği en az asgari şey oradan ayrılmaktır. Kudüs’ün Kılıcı Savaşının en önemli sonuçlarından biri, Siyonist rejimin güvenliğinin felce uğramasıdır ve bu, benzeri görülmemiş bir askeri başarıdır.

Küçük bir alanla 15 yıldır kuşatma altında olan Gazze Şeridi karşısında güçlü bir hava kuvvetine sahip iyi donanımlı bir rejimden bahsediyoruz. Gazze'de ya silahlarını Gazze'ye gizlice kaçıran ya da işgal altındaki Filistin'den satın alan ya da kendi üreten bir direniş var, bu yüzden Gazze'deki direnişe karşı iki büyük ülkeden bahsetmiyoruz, Gazze’de direniş karşısında donanımlı bir rejimden bahsediyoruz.

Bu savaş, işgal altındaki Filistin’in yabancı yatırımlar için güvenli bir liman olan imajını sona erdirdi. Bu savaşın sonuçlarından biri de düşmanın onları varoluşsal bir tehdit olarak gördüğü 1948 topraklarındaki Filistinlilerin, Siyonist rejimle çatışma hattına girmesidir.

Savaşın bir diğer sonucu da Siyonist rejimin direnişin füzeleri karşısındaki yenilgisiydi ve bu durum, bu rejimin istihbarat başarısızlığını gösteriyor. Sözde Demir Kubbe sistemi başarılı olsaydı, Binyamin Netanyahu her yerde bununla gurur duyardı.

Bu savaşın bir başka sonucu da henüz ateşlenmemiş füzelerin gerçek ve stratejik cephaneliğinin vurulamamasıdır. Bu savaşın bir diğer sonucu ise Gazze ve işgal altındaki 1948 bölgelerindeki Filistinlilerin tepkisini tahmin edememektir.

Son savaştaki en önemli yenilgi işaretlerinden biri, Siyonist düşmanın Gazze ile kara savaşına girememesi oldu. Bölgedeki en güçlü ordu kara savaşına girmekten korkuyor, bu normal bir yenilgi değil, stratejik bir yenilgidir. Yenilginin bir diğer işareti de düşmanın zafer imajını sunamamasıdır.’

Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının devamında Lübnan’a değinerek “Bugün Lübnan direnişi, teçhizat ve hazırlık açısından en iyi durumdadır” dedi. 

Hizbullah Genel Sekreteri Siyonistlere hitaben şunları söyledi: ‘Gazze'de yaptığınız aynı hatayı Lübnan hakkındaki değerlendirmelerinizde yapmayın, bizim durumumuzun farklı olduğunu bilin. Direniş Lübnan'da güçlü bir konumdadır.’

Seyyid Hasan Nasrallah daha sonra Kudüs yolu şehidi Muhammed Tahan’ı anarak, “Bu neslin temsilcisi olan bu şehit, silahsız sınırlara ve surlara girmeye hazırdır” dedi.

Nasrallah daha sonra Lübnan'da hükümet kurma meselesini tamamen dâhili bir sorun olarak nitelendirdi ve şunları söyledi: ‘Bir hükümet kurmanın sadece iki yolu vardır ve bu iki yol ya Mişel Avn ve Saad Hariri’nin anlaşması veya "Nebih Berri’nin yardımıdır.’

Hizbullah Genel Sekreteri daha sonra Irak’a değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Dünyada dost ve düşmanlar Ayetullah Seyyid Ali Sistani'nin Filistin meselesiyle ilgili açıklamasına dikkat etmelidir.

Nasrallah, Yemen'e atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘ Yemen halkının ve liderleri Abdülmelik el-Husi'nin Filistin halkıyla dayanışması karşısında insanın gözleri yaşarıyor. Yemenliler direniş ekseni için büyük bir güçtür. 

Kuşatma altındaki Sayın Abdülmelik Husi ve ülkesinin “Ekmeğimizi Filistin ile paylaşmaya hazırız” dediğini duyduğumda, gerçekten çok etkilendim.  (Konuşmanın bu kısmında Seyyid Hasan Nasrallah’ın boğazı düğümlendi, bir sessizlik oldu ve bir yudum su içti.) 

Ona, Sayın Abdülmelik, siz kendiniz de kuşatma altındasınız” diyorum.

Siyonist rejimin gerilemesi yaklaşıyor, bu rejimin yıkılması kaçınılmazdır ve sadece an meselesidir.

Bugün en önemli mesele, bölgenin farklı noktalarındaki direniş, azim ve tahammüldür ve bu Filistin'i zafere götürecektir.

İran İslam Cumhuriyeti sistemi bugün istikrarlıdır ve John Bolton'un istediği gibi olmamıştır. İran İslam Cumhuriyeti savaş tehdidini geride bıraktı ve yaptırımları kaldırdı ve şimdi cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıyor.’

rasthaber

Yorumlar