Savaşın bu raundunun en tehlikeli yanı, İsrail tarafının füze saldırılarının hedefi olan “İslami Cihad” hareketi ile Gazze Şeridi'ni yöneten öz kardeşi “Hamas” arasında, Hamas'ı övmek ve mevzilerini vurmaktan kaçınmak suretiyle fitne tohumu ekme çabalarıdır. İsrail'in Gazze'deki Direniş grupları arasına fitne sokma çabaları asla başarıya ulaşamaz.
Son üç gündür İsrail'in, Gazze Şeridi'ne saldırıya başlamasından bu yana halkımız, eşimiz, dostumuz ve meslektaşlarımızla uzun telefon görüşmeleri yapıyoruz. Bu görüşmelerin amacı öncelikle onların güvende olduğundan emin olmak, daha sonra Direniş gruplarının bu saldırıya verdiği cevaba dair haberleri takip etmek, üçüncü olarak ise İsrail'in saldırıları ve bombardımanı altında 365 km² fazla olmayan bu güney deniz kıyısında kuşatılmış iki milyon kararlı insanın moral ve motivasyon durumunu öğrenmektir.
Ben bu satırları kaleme alana kadar İsrail'in bombardımanı sonucu, aralarında kadınların da bulunduğu 24* kişinin şehit düştüğü ve 70 kişinin yaralandığı doğrudur. Ancak vatandaşların ezici çoğunluğunun daha önce görülmemiş bir yüksek maneviyat hali yaşadığı gözle görülüyor. Bu halk, “İslami Cihad” hareketinin askeri kanadı olan Kudüs Seriyyeleri ve saldırıların misillemesine katılan diğer grupların arkasında duruyor.
Hayatının geri kalanını yolsuzluk suçuyla demir parmaklıklar ardında geçirmeden önce, seçimleri ikinci kez kazanamadığı için iktidarın zirvesindeki son zamanlarını yaşayan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İslami Cihad hareketinin önde gelen iki komutanına suikast yapmak için füze göndererek ateşkesi ihlal etti ve saldırıyı başlattı. Bu komutanlardan ilki Gazze Şeridi'nde Kuzey Bölge Komutanı olan ve eşi ile birlikte şehit edilen Beha Ebu'l Ata idi, ikincisi ise İslami Cihad Hareketi'nin Şam'daki Siyasi Büro üyesi Ekrem El-Ajoury oldu. El-Ajoury bu saldırıdan mucizevi bir şekilde kurtulmuş olsa da ne yazık ki oğlu Muaz ve torunu şehitler kervanına katıldı. İslami Cihad'ın buna cevap vermeyeceği, şehitlerin intikamını almayacağına inananların karşısında, gerçekler bu inancın aksini kanıtlıyor. Bu hatalı düşünceye kapılanlar, Filistin halkının erkekliği, sertliği ve kararlılığı ile henüz tanışmamış görünüyor.
***
Savaşın bu raundunun en tehlikeli yanı, İsrail tarafının füze saldırılarının hedefi olan “İslami Cihad” hareketi ile Gazze Şeridi'ni yöneten öz kardeşi “Hamas” arasında, Hamas'ı övmek ve mevzilerini vurmaktan kaçınmak suretiyle fitne tohumu ekme çabalarıdır. Bu bağlamda İsrail hükumeti sözcüleri, Hamas'ın tarafsız kaldığı ve askeri kanadı “İslami Cihad” şehidinin intikamı için tek bir kurşun bile atmadığını iddia ediyor.
Hamaslı kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler, Hamas Hareketinin askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın maksimum hazırlık düzeyinde İsrailli hedeflere yüzlerce füze yağdırmak için yeşil ışık bekliyorlar. Hiçbir uzman ilk aşamada ya da en azından ilk günlerde bir rol değişimi olması olasılığını dışlamadı. Filistin caddelerinde hâkim olan intikam arzusu ve kaynayan duruma bakılırsa, Hamas'ın cevaba katılmamayı sürdürmesi, halkın büyük kısmının desteğini kaybettirecektir.
İslami Cihad hareketinin Gazze içerisindeki ve dışındaki yetkilileri, başta Kahire'deki Mısır yönetimi olmak üzere, İsrail'in talebiyle ateşkes için arabuluculuk yapmak isteyen Araplarla konuşmayı reddediyor.
İslami Cihad hareketine yakın bir kaynak, Mısır'ın arabuluculuk rolüne yönelik duydukları öfkeyi dile getirdi. Mısır'ın gözetimi altında ve garantörlüğünde Gazze'de sağlanan ateşkesin İsrail tarafından ihlal edildiğini, bundan dolayı Mısır'ın konumunun burada kurban edilen Filistin'in yanında olması gerektiğini söyleyen kaynak, İsrail'in önce öldürüp sonra karşılığında ateşkes teklif etmesini mantık çerçevesi dışında gördü. Bu durum Netanyahu'nun Çarşamba günü kabine toplantısından sonra verdiği şu demeçte açıkça görülmektedir: “El-Cihad hareketinin önünde iki seçenek vardır; ya bu saldırıları durduracak, ya da daha fazla saldırı ile yüzleşecektir.”
İslami Cihad hareketi Genel Sekreteri Ziyad En-Nahale Beyi şahsen tanıyor ve İsrail'in bu kışkırtıcı teklifini kabul edeceğini düşünmüyorum. Kendisi bir televizyon röportajı sırasında, gelecek çarpışmanın Tel Aviv'i, uluslararası havalimanını ve diğer hayati öneme sahip hedefleri kapsayacağına ışık tutarak, hareketin cephanesindeki henüz kullanılmayan silahlar ve füzelerin Netanyahu'ya sürpriz yapacağını vurgulamıştı.
Füze savaşlarının yakın bir zamanda sonlandırılacağını ve Gazze Şeridi'nden İsrail'in güney yerleşim bölgeleri ile Aşdod ve Aşkalon gibi şehirlere sadece 400 füze fırlatmakla yetineceklerini düşünmüyoruz. Kassam kanadının, İslami Cihad'ın zaferi için bu savaşta tüm ağırlığını koymasını ve İsrail füzelerinin hedef almasından dolayı meydanda onları yalnız bırakmayacağını da göz ardı etmiyoruz.
Gazze'den fırlatılan füzeler yüzünden İsrail saflarında büyük bir insani kayıp yaşanmamış olabilir. Saldırılar sonucu sadece panikten kaynaklı olarak 70 kişi yaralandı, ancak maddi ve manevi zarar gerçekten çok büyük. Bir milyon öğrenciyi art arda iki gün okullardan kaçırmak hiç kolay bir iş değildir. İş yerlerinin geçici olarak kapatılması, yüzbinlerce kişinin sığınaklara kaçması ve iki gün boyunca hiç durmadan çalan sirenleri duymak da hiç hafife alınacak bir durum değildir. Tüm bunlardan daha da önemlisi, bu savaş eğer uzarsa işgalci İsrail devletinin hem yatırım hem de turizm açısından güvenli olmadığını kanıtlayacaktır.
Netanyahu, kendi kişisel çıkarı için halkının güvenliğini feda ederek tehlikeli bir kumar oynadı. Onu savunma görevini üstlenen bakan Neftali Bennet de onunla birlikte bu işe bulaştı.
***
Açlık ablukası ile savaşan Gazze Şeridi, bu saldırılara ne boyun eğecek ne de korkuya kapılacaktır. İsrail'in Gazze'deki Direniş grupları arasına fitne sokma çabaları asla başarıya ulaşamaz. Çünkü Direniş saflarındaki farkındalık ve sırt sırta vererek girdikleri dayanışma seviyesi zirvededir.
BM verilerine göre, kuşatma altında olan Gazze artık insani yaşam koşullarına uygun bir yer değil. Temel tıbbi hizmetler, eğitim, içilebilir suyun yokluğu ve günde üç saatten fazla olmayan elektriğin yokluğunun gölgesinde yaşayan Gazzeliler, İsrail'in izni olmadan denizde yüzemiyor ve balık tutamıyor. Gençler arasında işsizlik oranı %80'in üzerinde. Yani bu durumdayken kaybedecek hiçbir şeyleri yok.
Gazze'deki halkımız 400 milyon Arap ve bir buçuk milyar Müslümandan daha fazla onur, gurur, şeref ve kendini savunmak gibi değerlere hayatlarını adamıştır. Bu, halkların büyüklüğü için en önemli ölçüdür.