Seyyid Abdulmelik el-Husi, Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadetinin birinci yıldönümünde yaptığı konuşmada, Nasrallah’ı “İslam ve insanlığın şehidi” olarak nitelendirip ümmetin vicdanında yaşadığını vurguladı.
YDH'nin haberine göre El-Husi, Nasrallah’ın bölge için bir güvenlik supabı olduğunu; 2006’daki Lübnan zaferinin ise “Yeni Ortadoğu” projesinin geriletilmesine katkıda bulunduğunu hatırlattı.
El-Husi, Nasrallah’ın “İsrail örümcek ağından daha zayıftır” çıkışının Siyonist rejim için sürekli bir endişe kaynağı olduğunu, onun sesinin çağdaş tarihte nadir görülen bir yankı yarattığını ve şehidin mirasının direnişin başarısında somutlaştığını söyledi. Şehidin, on yılı aşkın süredir Siyonistler açısından gerçek bir korku unsuru olduğunu belirtti.
Konuşmasında Temmuz zaferinin ardından Lübnan’da yaşanan krizlerin arkasında ABD bağlantılı güçlerin olduğunu söyleyen el-Husi, günümüzdeki gerçekliğin İsrail saldırganlığının istisnasız tüm ümmeti hedeflediğini açıkça gösterdiğini ifade etti. Hizbullah’ın ümmetin cephesinde kararlı ve sürekli bir unsur olduğunu; direnişin doğru seçenek olduğunu, teslim olmanın ise tek alternatifi olmadığını söyledi.
El-Husi, direnişin silahsızlandırılmasının aslında Amerikan-İsrail talepleri olduğunu ve amaçlarının ümmetin elindeki engelleri kaldırmak olduğunu savundu. Her devletin caydırıcı silahlara sahip olmasının hakkı olduğunu; sorun silahın varlığı değil, silahın yokluğu olduğunu vurguladı. Uluslararası çifte standartlara dikkat çekerek, birçok ülke askeri harcamalarını artırırken kendilerinden silah bırakmaları istendiğini eleştirdi.
Birleşmiş Milletler’deki son konuşmalara da değinen el-Husi, sözlerin Filistin davasına ve İsrail suçlarına odaklandığını ancak somut, uygulanabilir tedbirlerle bu söylemlerin desteklenmediğini; Netanyahu’nun BM’de ağırlanmasının utanç verici olduğunu söyledi. Son olarak, işgale karşı etkin bir yol olarak ekonomik ve siyasi boykotun, İsrail’in izole edilmesinin gerekli olduğuna işaret etti.
