İskenderun Direniş Çadırı 31 Ağustos pazar günü İskenderun'da Saadet Partisi, HÜDA PAR ve AGD'nin katılımıyla Gazze'ye destek amacıyla basın açıklaması düzenledi.
Direniş Çadırı'nın anonim çağrısına uyan İskenderun'daki Filistin Dostları 31 Ağustos Pazar günü İskenderun şehir merkezinde Gazze'nin ve Filistin Dostları'nın yalnız olmadığını haykırdı.
Basın açıklamasına Saadet Partisi İskenderun İlçe Başkanı Halil İbrahim Çelik, HÜDA PAR Hatay İl Başkanı Aydın Çelik ve AGD Hatay İl Başkanı Serkan Bulut da destek verdi.
Açıklamada Yemen'de siyonist saldırı sonucu şehit olan başbakan ve bakanlar rahmetle anılırken, Filistin Dostları'na karşı ülkemizde başta İsmail Çelik ve İsmet Yüzügüler'e karşı yapılan hukuksuz yargılamalara son verilmesi talep edildi.
Basın açıklamasını Mavi Marmara Gazisi Zeki Kanat okudu. Okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Bismillahirrahmanirrahim
Değerli Filistin Dostları,
siyonist azgınlığa ve emperyalist tahakküme karşı tüm insanlık adına direnen Gazze, açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Gıda Programı ve Çocuklara Yardım Fonu tarafından hazırlanan son rapor doğrultusunda, Gazze’de kıtlık ilan edildi. Gazze kentinin içi ve çevresinde yarım milyondan fazla insanın kıtlık yaşadığı belirtilen raporda, beş yaş altı 41 bin çocuğun büyük hayati tehlike altında olduğu vurgulandı.
Gazze İle Birlikte Batı Şeria ve Kudüs de Siyonistlerin Hedefinde
Devletler nezdindeki ölüm sessizliğini ve güçlünün hukukunun geçerli olduğu uluslararası düzendeki çürümüşlüğü bir imkan olarak gören siyonist İsrail, bir yandan Gazze’yi tamamen işgal etme planları yaparken diğer yandan da Batı Şeria’yı kuzey-güney ekseninde ikiye bölecek olan E1 bölgesindeki sözde yerleşimci terörüne zemin hazırlıyor. Uluslararası toplumda “kıyamet yerleşimi” olarak kabul edilen bu projeye göre, işgal altındaki Doğu Kudüs ile Batı Şeria'nın en büyük yerleşim bloklarından Ma’ale Adumim arasında yer alan yaklaşık 12 kilometrekarelik bir arazide 3,400’den fazla yeni konutun inşası öngörülüyor. Böylece siyonist rejim, hem Gazze’de yürüttüğü soykırımı tehcir politikasına dönüştürmeyi hem de Batı Şeria’daki eşkıyalık düzenini genişletmeyi amaçlıyor.
Büyük Şeytan ABD Siyonist İsrail'e Desteğe Devam Ediyor
İsrail’in soykırım politikasına çanak tutan büyük şeytan Amerika ise, her zamanki gibi sömürgeci ajandanın en önemli destekçisi ve işbirlikçisi olmaya devam ediyor. BM’nin kıtlık raporunu “güvenilirlik ve dürüstlük”ten uzak olarak nitelendirerek Gazze’de yaşanan katliamlara göz yuman ABD, ateşkes görüşmeleri bağlamında yürüttüğü arabuluculukla güya Gazze için çaba sarf ediyormuş gibi bir izlenim oluşturmaya çalışıyor. Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta Hamas’ın şartları kabul ettiğini açıklamasıyla gündeme gelen yeni bir ateşkes süreci, ABD’nin sırtını sıvazlamasından cesaret bulan İsrail’in pervasız yaklaşımlarıyla yine baltalandı. Emperyalizm ile siyonizmin danışıklı dövüşü haline gelen mevcut tiyatro, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın sarf ettiği cümlelerle daha da somut bir hal aldı. 7 Ekim’in hemen ardından siyonist bakan Yoav Gallant’ın Filistinlilere yönelik kullandığı “insansı hayvanlar” terkibini anımsatırcasına Lübnan’da gazetecilere hitaben “hayvani” ifadesini sarf eden ABD temsilcisi Barrack, küresel siyo-emperyalist cephenin bölge halklarına bakışını ifşa etmektedir.
Kassam Tugayları'nın Direnişi Sürüyor
Kıymetli Kardeşler,
Küresel haydutların zulümlerinin ayyuka çıktığı bu vasatta Gazze, dünya halkları için her zamankinden daha fazla direnişin, onurun ve izzetin sembolüne dönüşmüştür. İsrail’in fiili olarak başlattığı kara saldırısı önümüzdeki süreçlerin oldukça çetin olacağını göstermektedir. Diğer yandan, tüm zorlu şartlara rağmen Gazze’deki direniş gruplarının işgal askerlerine karşı yürüttüğü başarılı saha operasyonları Filistin direnişinin sebat ve kararlılığını koruduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, bir Kassam mücahidinin son operasyonlara ilişkin yaptığı açıklamada kullandığı “Allah zor imtihanları sevdiği kullarına verir” ifadesi, direnişçilerin mücadeleye olan bağlılıklarını her şart ve zeminde muhafaza ettiklerine işaret etmektedir. Ancak bir başka Kassam mücahidinin “Allah Gazze'yi terk edenleri affetmesin. Bizim bu yaptıklarımız sizin lehinize değil, aleyhinize delil olacak” ifadeleri ise, bizim sorumluluklarımızı hatırlatmakta ve konfor alanlarımıza dair sorgulamaları gerektirmektedir. Gelin hep birlikte Gazze’de yaşayan gazeteci Şuk Muhaymer’in şu sözlerine kulak verelim: “Bu sessizlik ağırdır; açlık kadar ruhu da ezmektedir. Tarih, bu suçları işleyenleri kınayacak, ama aynı zamanda kenara çekilip bunların olmasına izin verenleri de kınayacak.”
Yemen Halkının Yanındayız
Evet, bu sözler başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya halklarına ağır bir sorumluluk yüklemektedir. İlginçtir ki, pek çok ülke liderinin kulağının üzerine yattığı bu gerçeklerle yüzleşmek yine Yemen’in yalın ayaklılarına nasip olmuştur. Ensarullah’ın geçtiğimiz hafta İsrail’e yönelik başarılı füze saldırılarının ardından Yemen’e yönelik ağır bir bombardıman başlatılmış, ülkedeki önemli tesisler hedef alınmıştır. Siyonist rejimin perşembe günü Yemen’in başkentine düzenlediği saldırıda Yemen başbakanı ile birlikte çok sayıda bakan şehit olmuştur. Yemen halkına ve tüm dünyanın özgür milletlerine başsağlımızı sunuyoruz. Bugün fakirlikle ve imkansızlıklarla boğuşan Yemen’in aldığı bu inisiyatif, Filistin adına yapılabilecekler hususunda hiç bir ülkenin bahane üretemeyeceğinin açık bir delilidir. Yemen’in cesur liderlerini ve halkını selamlarken, Türkiye dahil olmak üzere İslam ülkelerinin önemli bir kısmının gerekli adımları atmaktan imtina etmesinden utanç duyuyoruz.
İktidar Filistin Konusunda Somut Adımlar Atmalıdır
Haftalardır bu meydanlardan iktidara haykırıyoruz: Eğer sözlerinizde samimiyseniz, katil İsrail’i besleyen petrolün Türkiye üzerinden gitmesini engelleyin! İsrail’e hileli yollarla devam eden ticareti durdurun! Limanları siyonizme gerçekten kapatın! Hüda Par'ın meclise sunduğu, İsrail ordusunda bilfiil görev alıp soykırıma ortak olanların çifte vatandaşlıklarının iptal edilmesine yönelik kanun teklifini bir an önce mecliste görüşüp kabul edin. Bu işgal varlığını tanımaktan vazgeçin ve tüm ilişkileri kesin! Filistin konusunda somut ve gerçekçi adımlar atın!
Geçtiğimiz hafta yaşanan bir gelişme bu taleplerimize dair kısmi bir ilerleme olduğuna işaret ediyor. Medyada yer alan bir haberde, Türkiye bayraklı gemilerin İsrail’e gitmesinin yasaklandığı ve Türkiye’ye gelen gemilerden İsrail ile bağlantılı olmadığına ve İsrail’e yönlendirilecek herhangi bir yük veya askeri malzeme taşımadıklarına dair yazılı taahhüt vermelerinin isteneceği belirtildi. Her ne kadar bakanlık düzeyinde konuya ilişkin resmi bir genelge yayımlanmamış olsa da, İsrail merkezli deniz taşımacılığı şirketi ZIM’e ait bir geminin İstanbul Limanı’na yanaşmasının engellendiği yönündeki bir haber söz konusu kararın fiiliyatta uygulandığı izlenimini oluşturmaktadır. İlgili kararı olumlu karşılamakla birlikte, çok daha temelde önemli bazı soru ve problemleri gündeme taşımak istiyoruz. Öncelikle bu karar, 7 Ekim’den bu yana İsrail’e ilk etapta doğrudan daha sonra ise dolaylı yollardan ticaretin devam ettiğini teyit etmektedir. Nitekim Birleşmiş Milletler’in açıkladığı son verilere göre, 2025’in ilk altı ayında Türkiye’den İsrail’e yapılan ihracat 1 milyar doları aşmıştır. Bu durumda, her fırsatta İsrail’e ticareti reddeden bakanlık açıklamalarının gerçeği yansıtmadığı ortadayken, herhangi bir genelge ile kayıt altına alınmayan son kararın uygulanacağını kim garanti edebilir? Nitekim, Türkiyeli nakliye şirketi MEDKON LINES’ın yasağa rağmen Türkiye’den İsrail’e hizmete devam edeceğini açıklaması, bu kararın pratiğine ilişkin muğlaklığı net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kürecik İncirlik Kapatılsın
Kıymetli Filistin Dostları!
Başta katil İsrail'e istihbarat desteği sağlayan Kürecik NATO Radarı ve İncirlik üsleri olmak üzere ülkemizdeki tüm nato üsleri bir an önce kapatılmalı ve nato'dan çıkılmalıdır.
Bugüne kadar Filistin eylemleri nedeniyle ülkemizde 150’den fazla Filistin dostu; tutanak tutulması, gözaltı ve tutukluluk gibi farklı uygulamalara maruz kalmıştır. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, İstanbul’daki IDEF 2025 Savunma Sanayi Fuarı’nda terörist İsrail’e silah sağlayan şirketleri protesto eden İsmail Çelik’in haksız şekilde tutuklanmasıdır. “Kaçma ve delil karartma şüphesi” gerekçesiyle 25 Temmuz’da tutuklanan Çelik’in, 22 Ağustos’ta yapılan incelemede tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Ailesinin geçimini üstlenen İsmail Çelik'e yönelik bu uygulama, dava sürecinin hukuki olmaktan çok siyasi bir cezalandırma niteliği taşıdığını göstermektedir. Aynı dosyada bir başka kişinin ev hapsine alınması da bu tabloyu pekiştirmektedir.
İsmail Çelik ve İsmet Yüzügüler Derhal Serbest Bırakılsın
Diğer yandan, Bitlis’in Tatvan ilçesinde 6 Filistin dostu haksız ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmış ve İsmet Yüzügüler tutuklanmıştır. Hukuksuzca tutuklanan Filistin dostlarının bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu süreç, Filistin davasına sahip çıkanların susturulmak istendiğini ve uluslararası işbirliklerinin teşhir edilmesinin engellenmeye çalışıldığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Küresel Sumud Filosu'nu Destekliyoruz
Kıymetli Filistin Dostları,
7 Ekim’den bu yana Gazze’de ve bölgemizde yaşananlar, emperyalist düzenin bölgesel dizayn hesaplarına karşı esaslı direnişin ancak halkların mücadelesiyle mümkün olacağını açıkça göstermektedir. Pasif ve cılız kalan devlet reflekslerinin aksine, kamuoyunu diri tutan ve küresel tepkiyi örgütleyen kolektif mücadeleler bu açıdan hayati önem taşımaktadır. Haftalardır meydanlarda bu bilinçle hareket ediyoruz. Bu çerçevede, Gazze ablukasını kırmak amacıyla bugün İspanya’dan yaklaşık 150 gemiyle yola çıkacak olan Küresel Sumud Filosu’nun bir parçası olduğumuzu ilan ediyoruz. Türkiye’den de katılımcıların yer aldığı bu filo, devletlerin etkisiz adımlarının aksine, ablukayı kırma iradesini ortaya koyan sivil bir oluşum olarak öne çıkmaktadır. Bizler de yol boyunca bu filoyu takip edecek, onların direnişini sahada ve meydanlarda yükseltmeye devam edeceğiz. Bugüne kadarki en kapsamlı organizasyon olan bu girişimi, yarınlarda daha büyüğüyle tahkim edecek; Gazze ve Filistin özgürlüğüne kavuşana dek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Direnen Halkların Yanındayız
Bir kez daha vurguluyoruz ki; Gazze, Lübnan, Yemen ve dünyanın diğer coğrafyalarında siyonizm ve emperyalizme karşı mücadele eden tüm hareketlerin yanındayız. Türkiye’de bu küresel direniş hattının bir parçası olarak sürdürdüğümüz anti-emperyalist ve anti-siyonist mücadelemiz, başta Gazze olmak üzere tüm Filistin özgürleşinceye kadar devam edecektir. Hakkın ve adaletin egemen olacağı bir dünya için yürüyüşümüz uzun soluklu biçimde sürecektir. Rabbimizden niyazımız, bizleri bu yolda sebatkâr ve muvaffak kılmasıdır.
Yaşasın Filistin mücadelemiz! Yaşasın direniş kararlılığımız! Yaşasın küresel intifada!