İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekai, düzenlediği haftalık basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, İran’a yönelik saldırının doğrudan ABD tarafından koordine edildiğini ve Washington’un bu saldırılarda suç ortağı olduğunu net ifadelerle dile getirdi.
Tesnim'in haberine göre, İsmail Bekai, açıklamasına İran topraklarına yönelik saldırının on birinci, ABD’ye karşı direnişin ise ikinci gününde olduklarını belirterek başladı. ABD'nin İran’ın egemen topraklarını askeri üs gibi kullanarak, barışçıl nükleer tesisleri hedef almasının uluslararası hukuka aykırı ve açıkça bir suç olduğunu ifade etti.
İran halkının öfkesine vurgu yapan Bekai, İranlıların her zaman barış, onur ve ilkeler uğruna mücadele ettiğini ve bu kararlılığın bugün de sürdüğünü söyledi. İran ordusunun bu tarihi bilinçle hareket ettiğini ve düşmanın hedeflerini boşa çıkarmak için gerekli tüm adımları atacağını dile getirdi.
ABD'nin, İsrail’in tüm suçlarına doğrudan ortak olduğunu belirten Bekai, nükleer tesislerin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı denetimi altındayken saldırıya uğramasının hiçbir şekilde meşrulaştırılamayacağını vurguladı.
Saldırıların sonucunda çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini ve altyapının zarar gördüğünü belirten sözcü, Necefabad’da bir ambulansın hedef alındığını ve iki çocuğun hayatını kaybettiğini söyledi. Bu eylemlerin İsrail rejiminin Gazze ve Batı Şeria’daki soykırımlarıyla eş zamanlı gerçekleştiğini ifade etti.
Tarihe atıfta bulunan Bekai, Saddam döneminde kimyasal silah kullanımında Almanya’nın Irak’a başlıca tedarikçi olduğunu ve İran halkının bunu asla unutmadığını hatırlattı. Bu çerçevede İran’ın bugün benzer bir şekilde hedef alındığını belirtti.
İran’ın önceliğinin artık doğrudan ülkenin savunması olduğunu belirten Bekai, hiçbir yan konunun bu odaktan sapmasına izin vermeyeceklerini kaydetti. ABD’nin giriştiği savaşın hukuksuz ve haksız olduğunu, İran’ın ise meşru müdafaa hakkını kullandığını belirtti.
Sözcü, İran’ın diplomatik süreçlere bağlılığını koruduğunu ancak saldırının bu sürece büyük bir ihanet olduğunu vurguladı. Amerika’nın uluslararası anlaşmalara rağmen saldırgan tutum sergilediğini ve bunun uluslararası hukuka açıkça aykırı olduğunu dile getirdi.
Bekai, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin Rusya ziyaretine de değinerek, bu görüşmenin stratejik ortaklık temelinde gerçekleştiğini ve Rusya’nın, Güvenlik Konseyi ve KOEP kapsamında önemli bir aktör olduğunu söyledi. İran’a yapılan saldırının yalnızca Tahran’a değil, uluslararası hukuka ve BM sistemine yapılmış bir saldırı olduğunu ifade etti.
İran’ın savaş hukukuna her zaman bağlı kaldığını ve sivil hedefleri kasıtlı olarak vurmadığını belirten Bekai, aksine İsrail’in şehirleri tahliyeye zorlayan saldırgan politikalar izlediğini söyledi. İran’ın hedeflerinin yalnızca askeri noktalarla sınırlı olduğunu yineledi.
İran’ın iyi niyetle diplomatik süreçleri yürüttüğünü ancak saldırıya uğradığını ifade eden sözcü, Batılı ülkelerin özellikle KOEP sürecinde hukuki sorumluluklarını yerine getirmediğini, buna rağmen İran’ın diyalog kanallarını açık tutmaya çalıştığını kaydetti.
Amerika’nın saldırıyı meşrulaştırmaya çalışmasının diplomatik sahada çarpık bir tutum olduğunu belirten Bekai, bu saldırının ABD’nin uluslararası itibarına onarılamaz zarar verdiğini söyledi. ABD’nin KOEP’ten çekilmesinin ardından bu saldırgan tutumla iyice tehlikeli hale geldiğini ifade etti.
ABD’nin İran’a karşı giriştiği bu askeri eylemin yasadışı olduğunu ve İran’ın buna karşı hem askeri hem diplomatik alanda tüm haklarını kullanacağını belirtti. İran’ın haklarını uluslararası hukuk çerçevesinde arayacağını ve diplomatik mekanizmaları sonuna kadar devrede tutacağını ifade etti.
Hacılarla ilgili düzenlemelere de değinen Bekai, güvenlik kaygıları nedeniyle uçuşlara kısıtlamalar getirildiğini, ancak İran vatandaşlarının ülkelerine güvenli dönüşü için büyükelçilikler aracılığıyla adımlar atıldığını ve 26 bin kişinin Irak üzerinden döndüğünü aktardı. Suudi Arabistan ve Irak makamlarına iş birlikleri için teşekkür etti.
Arap ve İslam ülkeleriyle yürütülen ilişkilerdeki ilerlemeye de değinen Bekai, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın saldırıları kınayan tutumunun önemli olduğunu belirtti. Müslüman ülkelerin, Siyonist rejimin yayılmacı ve saldırgan politikalarına karşı duydukları endişelerin meşru olduğunu dile getirdi.
Avrupa ülkelerinin İsrail karşısında sessizliğinin saldırıların dozunu artırdığını ifade eden Bekai, uluslararası kurumların Gazze’deki ihlaller karşısında etkili tutum sergilemesi halinde, İsrail’in diğer bölgelerde de saldırı kapasitesinin kırılabileceğini söyledi. Bu sessizliğin ciddi bir güvenlik tehdidine yol açtığını kaydetti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Grossi’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Bekai, Grossi’nin tarafsızlıktan uzak raporlarının siyasi saiklerle hazırlandığını savundu. İran’ın barışçıl nükleer programının hiçbir yasayı ihlal etmediğini ve tüm denetimlere açık olduğunu belirtti.
Amerika’nın İran’daki barışçıl kalkınmayı sabote etmeye çalıştığını ve 1953 darbesinden bu yana İran halkının bunu unutmadığını vurgulayan Bekai, İran’ın enerji alanındaki çabalarının keyfi saldırılarla bastırılmak istendiğini belirtti.
Amerikan siyasetiyle ilgili olarak da Bekai, ABD’nin daha önce Irak’a yönelik yalanlarla savaş başlattığını ve yüz binlerce insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Bugün İran’a yönelik benzer suçlamaların asılsız olduğunu ve tarihsel olarak Amerikan yalanlarının belgeli olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak Bekai, İran’ın uluslararası hukuk ve meşruiyet çerçevesinde hareket ettiğini ve hiçbir şekilde savaşın başlatıcısı olmadığını, ancak bu saldırılara karşı haklı savunmasını sürdüreceğini vurguladı.