İRAN-HAMAS İLİŞKİSİNİN DÜNÜ,BUGÜNÜ VE YARINI ÜZERİNE..

Bismillah

         Hamas’ın Suriye’yi terk ettiği 2012 yılı başından bu yana hareketin, ‘DİRENİŞ EKSENİ’’ nin başı olan İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerinin geleceği siyasi mahfillerde çok tartışıldı, bu konuda sayısız makale yazıldı, aslı-astarı olmayan bir sürü haber yayınlandı ve öngörülerde bulunuldu. Bu konudaki analiz ve haberleri iki kategoride toplayabiliriz. Birinci kategoriye giren haber ve yorumlarda Hamas’ın ve hatta hareketin askeri kolu olan İzzeddin El Kassam Tugayları’nın İran ve Hizbullah’la olan bağının tamamen koptuğu veya en azından çok zayıfladığı iddia edildi. Bu tür haber ve yorumları genelde Katar, Suud ve   Türkiye’deki bazı medya organları gündeme getirerek kamuoyunu İran ve Hizbullah aleyhinde etkilemeye çalıştılar. İkinci kategoriye giren haber ve yorumlarda ise, Hamas’ın İran ve Hizbullah’la aralarında bazı görüş ayrılıkları olduğu ve fakat bunun aralarında var olan kader birliğini ve Siyonist düşman karşısındaki birlikteliği bozmadığı belirtildi. Bu minvalde haber ve yorum yapan direniş medyası olarak adlandırabileceğimiz ve bizim de içerisine dahil olduğumuz medya organlarının hedefi ise, İslam ümmetinin maslahat ve vahdetini korumaya çalışmaktı.

            Bilindiği gibi 2010 yılından itibaren Suriye’de çıkan/çıkarılan fitne ve iç savaş en çok ‘’Direniş Ekseni’’ni oluşturan İran, Suriye, Sudan, Hamas, İslami Cihad, FHKC ve Hizbullah’a darbe vurdu ve bu kargaşa Siyonist İsrail, ABD ve AB ülkelerinin işine yaradı. Bu süreçte Hamas yaklaşık bir buçuk yıl hem hareketin kendi içerisinden ve hem de dışarıdan gelen baskılara göğüs gerdikten ve ortada durmaya çalıştıktan sonra tarafsızlık adına Şam’ı terk etmek zorunda kaldı veya zorunda bırakıldı. Hiç şüphesiz Hamas için bu kararı vermek hiçte kolay değildi. Çünkü hareket 1984 yılında Ürdün’den kovulduktan sonra kendisine sadece Hafız Esad yönetimindeki Suriye rejimi kucak açmıştı ve Hamas’ın Suriye’ye karşı en azından bir vefa borcu vardı. Ayrıca özelde kendisine ve genelde Filistin davasına on yıllardan beri askeri, siyasi ve maddi destek veren İran İslam Cumhuriyeti de Hamas’ın bu kararından büyük zarar görecekti ve nitekim gördü de. Fakat Hamas’ın tabanını oluşturan İhvanu’l Müslimin  Hareketi’nin Mısır’da iktidara gelmesi, bazı ülkelerin Hamas’a yaptıkları vaatler, Hamas’ın Suriye İhvanı’nı Esad konusunda ikna edememesi ve Suriye’de yaşanan acı olaylar Hamas’ın bu kararında etkili oldu. Hamas, karargahını Katar’a ve kısmen de Türkiye’ye taşıdı.

            İRAN HİÇBİR ZAMAN FİLİSTİN DİRENİŞİNİ İPOTEK ALTINA ALMADI

            Bu aşamada eğer İran’ın yerine başka bir İslam ülkesi olsaydı Hamas’ı ne pahasına olursa olsun bu kararından döndürmek için tüm gücünü kullanırdı. Çünkü Hamaslı yetkililerin de defalarca ifade ettikleri gibi İran’ın ve Hizbullah’ın özelde Hamas ve genelde Filistin davası üzerinde önemli bir hakkı vardı.[1] Fakat İran kendisinden beklenen alicenaplığı yaptı ve Hamas’ı bu konuda ipotek altına almaktan imtina etti.

            Başta rahmetli İmam Humeyni ve İmam Hamanei olmak üzere, İran’da hem inkılaptan önce ve hem de İslam İnkılabı’ndan sonra,  tüm siyasiler ve din adamları Filistin ve Kudüs meselesine taktiksel veya stratejik bir gözle değil tamamen akidevi bir bakış açısıyla baktılar ve Kudüs davasına olan desteklerini hiçbir şarta ve kayda bağlamadılar.

            İmam Humeyni(ra) zamanında, İmam’ın Filistin işlerinden sorumlu yardımcısı Ayetullah Hamaei idi. Filistin ve Lübnanlı tüm direniş grupları Ayetullah Hamanei ile iletişim ve istişare halindelerdi. İmam’ın irtihalinden sonra Ayetullah Hamanei’nin rehber olarak seçilmesinin ardından bu görevi başka birisine tevdi etmesi beklenirken, İmam Hamanei’nin  Filistin ve Lübnan işlerini özel olarak yine kendisinin takip edeceğini açıklaması, İran’ın bu konuya ne kadar büyük bir ehemmiyet verdiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

            Ayrıca Hamas’ın içerisindeki İran’a ve Hizbullah’a sırf Şii olduklarından dolayı mesafeli duran bir kanatın varlığına ve muhalefetine rağmen İranlı yetkililer Hamas’ı kendi öz kardeşleri gibi görmüşler, Hizbullah’a yapılan yardımların aynısını hiçbir ayrım gözetmeden Hamas’a ve Filistinli diğer direniş gruplarına yapmışlardır.[2]

            Fakat Katar gibi ülkeler Hamas’a ve Gazze’ye destek vermek için direnişin 2008 yılında Siyonist İsrail karşısında aldığı galibiyeti beklemiş ve ancak bu tarihten sonra harekete ve Gazze’ye maddi yardımlarda bulunmaya başlamışlardır. Acaba Katar Hamas’a yardım etmek neden bu tarihe kadar beklemiştir? Bu sorunun cevabını İmam Hamanei 2008 yılında yaptığı bir konuşmada Hamas yetkililerini de uyararak şu şekilde vermiştir:’’ Kardeşlerim, dikkat edin bazı ülkeler direnişin kazanımlarını elinizden almak( çalmak ) istiyor.’’

 İRAN İLE HAMAS’IN YOLLARINI AYIRACAĞINI DÜŞÜNENLER YANILGI İÇİNDE

            Bu fitne ortamında Doha’ya  sığınmak zorunda bırakılan Hamas’ın, Katar’ın Beşar Esad’ı devirmek için Suriye muhalefetine verdiği silah ve medya desteği ile Hamas içerisindeki bir grubun İran’la ilişkileri kesme sevdalısı olması gibi konular hareketi İran karşısında zor duruma soksa da sıkıntı kısa sürede aşıldı. İran ve Hamas heyetlerinin hem Beyrut’ta ve hem de Tahran’da yaptıkları toplantılar ilişkilerin kopmasını ve sorunların büyümesini önledi. Tabi bu konuda Lübnan Hizbullah’ının ve özellikle de Nasrallah’ın çabasını takdir etmek gerekir.

            İran’ın Hamas’ın siyasi kanadına  yaptığı yardımlarda bazı kısıtlamalara gitmesi ise, tamamen İran’a batılı ülkeler tarafından uygulanan ambargo sonucu bu ülkenin içine girdiği ekonomik krizle alakalıdır. İran’a gelip gidenler veya İran’ı yakından takip edenler şu anda bile İran ekonomisinin nasıl bir darboğazdan geçtiğini çok iyi bilmektedirler. İran şu anda kendi devlet kurumlarında bile tasarruf tedbirleri ve kemer sıkma politikası uygulamaktadır. Fakat buna rağmen Hamas’ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları’na yapılan yardımlar kesintisiz olarak devam etmektedir.[3]

            Hem İran’ın hem de Hamas’ın, ortak düşman Siyonist İsrail karşısında birlikte ve vahdet içinde hareket etme kararlılığı var olduğu sürece fitne peşinde koşanlar büyük bir hüsrana uğrayacaktır. Ümmetin vahdet ve maslahatını düşünen bizlere ise bu konuda düşen görev; salih amel ve duadan başka bir şey değildir. Hiç kuşkusuz güzel son muttakilerindir.

www.kudusgunu.com                                                           KEMAL KEMAHLI

1] http://www.kudusgunu.com/hamasin-uluslararasi-iliskiler-komitesi-baskani-usame-hamdan--iran-islam-cumhuriyetinin-37-yillik-destegi-sayesinde-allahin-inayetiyle-en-buyuk-ordularin-bile-elde-edemedigi-zaferlere-ulastik_h10341.html

2] http://www.kudusgunu.com/kassam-tugaylari-ndan-iran-islam-cumhuriyeti-ne-tesekkur_h9769.html

3] http://www.kudusgunu.com/kasim-suleymani-ile-gorusen-hamas-heyetinden-tarihi-aciklama---iran-da-hamas-da-direnisin-zorluk-icinde-oldugunu-anladi-ve-biz-de-direnise-destek-olabilecek-tek-ulkenin-iran-oldugunun-farkindayiz---_h10561.html

 

             

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.