BİSMİHİ TEALA

SAMİRİ SİYONİSTLER 1

Allah Tebarek ve Teâlâ insanlık tarihini, آdem (a.s) ile başlattı. Adem(a.s)’dan günümüze dek nice insan toplulukları, kavimler, milletler ve bu milletlerin medeniyetleri, kültürleri, inançları ve de amelleri tarih sahnesine çıktı.

İnsanlığın yaratılış amacı; Yüce Rabbini tanımak, O’nun istediği tarzda kulluk sunmak, gِnderilen nebi, resul ve vasilerine vahiy doğrultusunda itaat etmektir.

 

İnsanoğlu tedricen yaratılmadan ِnce, yani ruhlar âleminde, Allah’ın ‘’…Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’’ sorusuna; ‘’Onlar: demişlerdi.(Bu), kıyamet günü, ‘’biz bundan habersizdik dememeniz için (bir hatırlatma)’dır. (A’raf 7:72) Kul, o gün ‘’teslimiyetini’’ ikrar etmiş ve Rabbiyle kadim bir akit yapmıştır. Bu geçici dünya hayatını, Rabbiyle akdedilen bu misaka uyulup uyulmadığının anlaşılması için bir imtihan yeri kılmıştır.

Yüce Allah’ın kullarından bazı kullar bu ilahi imtihanı kazanmış olsalar da, topluluklar, kavimler ve milletler bu imtihanı kaybetmişlerdir. Bu ilahi imtihanı kazanacak olan ümmet ise, Müntezir olan İmam Zaman (a.s)’ın milleti olacaktır. اünkü bu, ilahi bir müjdedir.

İnsanoğlu, yaratılışı itibariyle, hem Rabbine verdiği sِzü, ikrarı unutmamaya, yaptığı akdi bozmamaya, nefsani arzularına yenik düşmemeye, dünyanın süslerine aldanmamaya, kapılmamaya, şeytani ve tağuti sistemlere yِnelmemeye hem de bu ve benzeri şeylere kapılmaya, arzu ve istek duymaya meyyaldir. Bunun içindir ki, sonsuz Rahmet sahibi olan Allah Tebarek ve Teâlâ; bu ikrarı hatırlatan nebi, resul ve onların vasilerini gِndermiştir. Amaç, insanoğluna o ikrarı hatırlatmak, onları bu ikrar ve davet doğrultusunda kemalata gِtürmek ve insandaki ayeti potansiyeli ortaya çıkarmaktır.

آdem (a.s) ile gelen din, ilahi menşeli İslam dini idi. ـmmet, tek bir ümmetti. Nitekim Kuran’ı Mecid’de mealen şِyle buyuruyor: İnsanlar tek bir ümmetti.( Sonra aralarında Hak-batıl, iman-küfür konusunda ihtilaf meydana geldi.)Bunun üzerine Allah, nebileri müjdeleyici ve (isyan edenleri azabıyla) korkutucu olmak üzere gِnderdi. Ve beraberlerinde, insanların ihtilaf ettikleri şeyler hakkında aralarında hükmetmek için, hak ile kitapları indirdi…(Bakara 2:213)

Ancak ihtilafa düşenlerin ekserisi, ilahi mesajları kulak ardı ettiler ve bu mesajların taşıyıcılarını gِrmezlikten geldiler. İnatla ayak direterek, haktan uzaklaştılar.

Dini parça parça eden bu zalimler, ‘’Doğru din budur’’ diyerek toplumları ve toplumları meydana getiren fertleri batıla, yanlışa yِnlendirdiler. Ayet-i Kerime şِyle buyuruyor: (Onlar) kendi dinlerini parçalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır ki; her grup kendi elindekiyle ِvünüp sevinç duymaktadır.(Rum 30:32)

Gerek Kuran’ı Kerim’de onlarca ve gerekse tarihte yüzlerce ve hatta binlerce tahripkâr ve ihtilafa sebep olan topluluk ve milletlerin ismi zikredilmektedir. Bunların en tahripkârı ve bütün toplulukların analizi olan, siyonistler karşımıza çıkmaktadır.

O, iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye, yok etmeye çalışır.Allah ise, fesadı, bozgunculuğu (asla) sevmez. (Bakara 2:205)

Ta ilk günde; yani Hz.Adem (a.s) ve Havva (s.a) ile başlayan insan topluluğunda olduğu gibi; her kavim ve millet bir erkek ve bir dişiden meydana geldiği gibi, Siyonistler içinde bu bِyleydi.Onlar da bir Anne ve babadan gelmişlerdi.

Onlar (İbrahim a.s’ın ve Yakup a.s’ın evlatları) tek dine inanan bir ümmetti.(Bakara 2:134)

Kuran’ı Kerim, belli bir dِneme kadar, siyonistlere ‘’İshak kavmi’’olan Yakupoğullarını, ‘’İsrailoğulları’’ olarak isimlendirse de, Hak’tan, Allah’tan uzaklaşıp batıla, yanlışa yِneldikten sonra ve ِzellikle Resulullah (s.a.a) dِneminde, bu topluluk ‘’Yahudiler’’ olarak isimlendirildi.Resulullah (s.a.a) asrında, Yahudiler ve Hristiyanlar ‘’Ehl-i Kitap’’olarak adlandırıldı.

Biz de, bu makalemizde, mecbur olmadıkça ‘’İsrail’’ sِzcüğünü kullanmayacağız.اok değerli okuyucularımın da bu ِzeni gِstereceklerine bütün kalbimle inanıyorum.

Zira ‘’İsrail’’ Yakup (a.s)’ın diğer ismidir. Kelimenin aslı; ‘’İsra-El’’dir.El; Allah (c.c) anlamınadır. ‘’İsra’’ ise ‘’esir-bağ’’kِkünden gelir.Anlamı, ‘’Allah’ın esiri’’, ‘’Allah’ın kِlesidir.’’ O halde, ‘’İsrailoğulları’’; ‘’Allah’ın kِlesinin oğulları’’demektir.

Kimilerine gِre ‘’Yahudi’’ terimi Latinceden, kimilerine gِre ise İbranicede ‘’Yehudah’’ ‘’Judah’’tan türemiştir.Bana gِre ‘’Yahudi’’ hakkında sِylenecek en doğru sِz şudur: İshak oğlu Yakup (a.s)’ın oniki oğlu vardı.Bunlar Hz.Yusuf (a.s)’ın annesinden değildi. Bu oniki evladın dِrdüncüsünün adı ‘’Yuda’’ veya ‘’Yahuda’’ idi.Bu, Hz.Yusuf (a.s)’ın kuyuya atılmasına sebep olan zalim kişiydi. Bu nedenle onun adına dayanarak ve Hak’tan ayrılarak ‘’ ‘’İsrailoğullarına’’ ‘’Yahudi’’ denmiştir.

Şu an ِnümde bir kitap var. Kitap, Siyonist Enformasyon Merkezi tarafından hazırlanmış ve 2008 tarihinde Kudüs’te basılmıştır. Kitap bir hayli hacimli.tamtamına 353 sahife. Kitabın adı ‘’İsrail Hakkında Gerçekler’’. ‘’İ’’ harfinin üzerinde, beyaz bir güvercin, güvercinin gagasında ise bir zeytin dalı.Kapağındaki ikiyüzlülüklerini simgeleyen bu resim, samimiyetsizliklerini ِrtbas etmek için resimlendirilmiştir. Aslında bu dünyada onların ikiyüzlülük ve şirretliğini gِrmeyen kalmadı zannımca.

Allah Tebarek veTeala tarafından lanetlenen bu zalimlerin tarihini, kendi kalemlerinden alıntılar alarak okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Allah (c.c) tarafından, habibi Hz.Muhammed (s.a.a)’e indirdiği vahyin bütünü olan Kuran’ı Mecid’e gِre, bu zalimlerce tahrif edilen ve yine bu zalimlerce ‘’Kutsal Kitap’’ olarak bilinen Tevrat’ta, Yahudi tarihi yaklaşık dِrtbin yıl ِnce (İ.ض.17.yy) Hz.İbrahim (a.s) ve oğlu Hz.Yakup (a.s) ile başladı. Her ne kadar Yahudiler, Hz. İbrahim (a.s), Hz.İshak (a.s), Hz.Yakup (a.s) ve oğulları için, Yahudi idiler diyorlarsa da Kuran’ı Kerim bunu tekzip ediyor ve şِyle buyuruyor: Yoksa siz ‘’Muhakkak İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve oğulları yahudi yahut hristiyan mı idi’’ diyorsunuz. (Ya Muhammed! Sen Onlara) de ki: ‘’Bunu siz mi daha iyi bilirsiniz yoksa Allah mı? Allah’tan (gelen kitabı vasıtasıyla) yanındaki bir şahitliği (biliniyorken Resulullah’ın risaletini inkarla insanlardan) saklayandan zalim kim olabilir? Allah, sizin işlediğinizden gafil değildir. (Bakara 2:140)

İbrahim ne yahudi idi, ne hristiyandı; ancak, O hanif (muvahhid) bir müslümandı, müşriklerden de değildi (Al-i İmran 3:67)

Hz.Yakup (a.s), Hz.Yusuf (a.s) ve diğer oniki oğlu,Kenan (Filistin)’da yaşarlarken; Hz.Yakup (a.s)’ın çocuklarının, Hz.Yusuf (a.s)’ı kuyuya nasıl attıkları, sonra bir kervan tarafından kuyudan nasıl çıkarıldığı, sonra zindan hayatı yaşadığı, zindan hayatından sonra maliyeden sorumlu olduğu, o yıllarda Kenan ilinde şiddetli bir kuraklık olduğu ve kıtlık yıllarının başladığı, Hz.Yakup (a.s)’ın oniki oğlunun zahire temin etmek için; Mısır’a gittikleri,daha sonra da Hz.Yakup (a.s)’ın oniki oğlu ve karısı ile Mısır’a yerleştikleri, hem Kuran’ı Kerim’de hem de Tekvin Kitab’ında uzun uzun anlatılmaktadır.

Siyonistlerin tahrif edilmiş kitaplarına gِre, Mısır’da dِrtyüz yıl kِlelik hayatı yaşadıkları, Allah Teala tarafından seçilmiş nebi olan Hz.Musa (a.s)’ın rehberliğinde, tekrar Kenan’a gِtürüldükleri, Hz.Musa (a.s)’a itaat etmedikleri için, Sina çِlünde kırk yıl dِnüp-dolaştıkları ve sefil bir hayat yaşadıkları (İ.ض. 13-12.asırlar), Tevrat’ın bu dِnemde Hz.Musa (a.s)’a levhalar halinde indirildiği yine Kuran’ı Kerim’de uzun uzun anlatılmaktadır.

Siyonistlere gِre; küçük Asya’dan gelip Akdeniz kıyısına yerleşen Filistinliler ile savaş, bu sürgün dِneme rastlar.

Siyonist Yahudilerin Mısır’dan çıkış anısına (İ.ض.1300) her yıl, Pesah (Hamursuz); Şavuot ve Sukkot bayramları kutlanır.

Siyonistlerin ilk kralı olan Saul (yaklaşık İ.ض.1020) ve ondan sonra Hz.Davud (a.s)’ın (yaklaşık İ.ض.1004-965) Filistinlileri bozguna uğrattıkları ve o dِnemde sınırlarının; Mısır hududuna ve Kızıl Denizden Fırat nehrine kadar uzandığını ve Kudüs’ü merkez olarak seçtikleri; Hz.Davud (a.s)’dan sonra, oğlu Hz.Süleyman (a.s)’ın (yaklaşık İ.ض.965-930) dِneminde, daha refah bir hayat yaşadıklarına Kuran’ı Kerim’de de değinmektedir.

Bu dِnemde çiftçiliğin geliştirildiği, ekonominin ِnemli ِlçüde geliştiği, imar işlerinin güçlendirildiği, bakır ve diğer madenleri eritmek suretiyle madenciliğin geliştirildiği, dış ticaretin arttığı ve dolayısıyla da toplumun refah düzeyinin yükseldiği gِze çarpmaktadır. Ancak Hz.Süleyman (a.s)’ın vefatından sonra (İ.ض.930), toplumda fesadın yaygınlaşması ve gittikçe Hak’tan uzaklaşmasılması sonucu, bu lanetli toplum ikiye bِlünmüştür. Kuzeyde, İsrail adında bir kuzey krallığı ve güneyde Yahudi krallığı kuruldu.Kuzey krallığının başkenti Samiriye’nin yِnetimleri, ikiyüz yıl sürdü. Yahudi Krallığı ise, Hz.Davud (a.s)’ın soyundan gelenler tarafından, dِrtyüz yıl boyunca Kudüs’te, idare edildi.

Bِlgede Asur ve Babil devletlerinin sِz sahibi olması sonucu, Kuzey Krallığı (İ.ض.722) Asurlular, Yahudi Krallığı ise, Babilliler tarafından tarihten silindiler.

Ancak (yaklaşık İ.ض.530) yılında, Babil İmparatorluğu’nu fetheden Pers (İran) Kralı Keyhüsrev dِneminde ve onun himayesinde, Yahudiler; Zerubbabel, daha sonra Ezra’nın başkanlığında yeniden toparlandılar. Fakat dِrtyüz yıl boyunca, ِnce Pers hakimiyeti (İ.ض. 538-333) ve daha sonra Helenistik (İ.ض.332-142) sِmürgeciliği altında yaşadılar.

Bu Samiri Siyonistler, başka milletlerin tebaası olarak yaşadıkları sürede, daha rahat ve refah içerisinde yaşamışlardır.Ancak devlet oldukları zaman fesad, inhiraf, savaş onların huyu olmuştur.

اok geçmeden, bu kez (yaklaşık İ.ض.332) Suriye merkezli Selefkilerin hakimiyeti altına girdiler.Selefkilerin çِkmesi sonucu (İ.ض.129), Yahudiler yeniden bağımsızlığını ilan ettiler. (İ.ض.164) Ve Kudüs’e ikinci kez dِndüler.İşte bunun anısına, her yıl Hannuka bayramını kutlarlar.

Selefkilerin yerine geçen Romalılar, bِlgeye tamamen hakim olduktan sonra (İ.ض.40), Yahudiler Roma idaresi altına girdiler.Bu sırada Kudüs, Romalılar tarafından yerle bir edildi. Binlerce siyonist Yahudi’yi kılıçtan geçirdiler; binlercesini kِle olarak sattılar.

Bu dِnemde rahiplerin yerine, hahamlar geçti.Sinagoglar inşa edilerek, yahudilerin merkezi haline geldi. Topluluklarını, hem ahlaki hem de siyasi olarak buralarda yetiştirdiler.

Bu topraklar,Hz.Muhammed (s.a.a)’in vefatından (632) dِrt yıl sonra, müslümanların hakimiyetine geçti.Bu topraklarda ِnce Emeviler, sonra Abbasiler dِrt asırdan fazla hüküm sürdüler.Bunların hakimiyetleri dِneminde, Yahudiler tekrar Kudüs’e dِndüler.Bunlara zimmi (korunan gayri müslim) statüsü verildi.Alınan vergi karşılığında; canları, malları ve ibadet hürriyetleri teminat altına alındı.Bu dِnemde altın çağı yaşadılar.Ticaret, sanayi ve ziraat onların tekelinde idi.Bu nedenle müreffeh bir hayat yaşadılar.Ancak papa ikinci Urban’ın çağrısı üzerine,Haçlılar ikiyüz yıl tekrar bu topraklara hakim oldular.(1099-1291)Haçlı orduları, halkı kılıçtan geçirdiler ve Kutsal Toprağa hac ziyaretlerini geliştirdiler.Ta ki Selahaddin Eyyubi’nin Haçlı ordularını mağlub edene dek (1187).Bu zaferden sonra zimmiler tekrar hürriyetlerine kavuştular.

Memlukluların kesin zaferi ile (1291), Haçlıların bu topraklarda hakimiyetlerine, tamamen son verdiler.

Devamı var...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.