İSRAİL KATZ'IN LÜBNAN İDDİASI TARTIŞILIYOR

YDH'nin haberine göre, Güney sınırında İsrail ve ABD tarafından yürütülen ortak planın ayrıntıları her geçen gün daha net hale geliyor.

İsrail Savunma Bakanı İsrail Katz'ın yaptığı açıklamalara ilişkin olarak, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamlarından herhangi bir değerlendirme yapılmadı. Katz, İsrail'in Lübnan'da oluşturduğu tampon bölgede süresiz kalması için ABD'den onay aldığını ifade etti. "Belirsiz bir süre boyunca burada varlığımızı sürdüreceğiz. Bu, zamanla değil, bölgedeki durumla ilgili bir mesele ve güçlerimizin geleceği de buradaki gelişmelere bağlı," dedi.

Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İsrail ve Lübnan arasındaki anlaşmanın, İsrail'in geri çekilmesi gereken noktaları açıkça belirlediği vurgulandı. Milletvekili Cemil es-Seyyid ise Katz’ın sözlerinin, ateşkes anlaşmasına ve uluslararası taahhütlere aykırı olduğunu belirterek, bunun Lübnan’ın sürdürdüğü diplomatik girişimlerle çeliştiğini dile getirdi.

Es-Seyyid ayrıca, Lübnan ordusunun yetkin kadrolara sahip olmasına rağmen İsrail ile doğrudan mücadele edecek donanıma sahip olmadığını vurguladı. Devletin nasıl bir yol izleyeceğine dair şüphelerini dile getirerek, geçmişte olduğu gibi diplomasiye öncelik verileceğini ve işgale doğrudan karşı çıkmak yerine sorumluluğun direniş gruplarına yükleneceğini öne sürdü.

İsrail’in bölgede süresiz varlığını sürdüreceğini açıkça ilan etmesi, ABD’nin bu süreci doğrudan desteklediğini gözler önüne seriyor. İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırgan politikalarının, ABD ile belirlenen stratejik bir planın parçası olduğu, sınırları ve hedefleri önceden çizilmiş bir süreç dâhilinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bu strateji, yalnızca Lübnan’ı değil, Suriye, Gazze ve Batı Şeria gibi diğer bölgesel unsurları da kapsıyor.

İsrail'in güney Lübnan'daki işgalini kalıcı hale getirme çabaları, bölgedeki direnişin yeniden güçlenmesini engellemeye yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Lübnan'ı bölgedeki normalleşme süreçlerine dâhil etme girişimi olarak da görülüyor. Bu sürecin önemli aşamalarından biri, Lübnan’ın İsrail’e karşı caydırıcı bir güç olmaktan çıkarılması.

İsrail ve ABD’nin aldığı bu karar, Lübnan hükümetini zor bir duruma sokarken, devletin diplomatik girişimlerinin de sorgulanmasına neden oluyor. İsrail'in işgal ettiği beş noktayı daha da genişleterek ondan fazla noktaya çıkarmayı ve sınır hattı boyunca yaklaşık iki kilometrelik bir tampon bölge oluşturmayı hedeflediği belirtiliyor. Bu süreç, sınır bölgelerindeki askeri tahkimatlar ve saldırılarla pekiştiriliyor.

Güney Lübnan’daki tampon bölge fiilen işgal edilmiş bir alan haline gelirken, İsrail güçlerinin bu bölgelerdeki askeri varlığını artırdığı bildiriliyor. İsrail'in doğrudan varlık gösterdiği alanlar sadece Lübnan ile sınırlı kalmayıp Filistin ve Suriye’ye kadar uzanıyor. İsrail ordusunun, Suriye ve Lübnan taraflarında stratejik noktalarda konuşlandığı ve geniş bir coğrafi alanı kontrol etmeye çalıştığı ifade ediliyor.

Bu gelişmeler, Lübnan’da endişeleri artırırken, eski milletvekili Velid Canbolat, Cumhurbaşkanı Jozef Aun ile yaptığı görüşmede, bölgedeki Siyonist planın tüm bölgeyi bölmeye yönelik olduğunu ve Arap dünyasının bu duruma karşı durması gerektiğini vurguladı. Canbolat, Lübnan’ın istikrarının Suriye ile bağlantılı olduğunu belirterek, Cebel eş-Şeyh bölgesinde yaşanan gelişmelerin önceki anlaşmaları geçersiz kıldığını söyledi. Arap ülkelerinin bu sürece seyirci kalmaması gerektiğini belirten Canbolat, bölgesel güvenliğin Lübnan, Suriye ve Ürdün’den başladığını ifade etti.

Öte yandan İsrail, güney Lübnan’daki saldırılarına hız kesmeden devam ediyor. İsrail hava araçları, güney Litani bölgesi ve çevresinde saldırılar gerçekleştirirken, Hermel Ortaokulu’nun yakınında düzenlenen hava saldırılarında iki kişi şehit oldu. İsrail ordusunun Aynata, Deyr Kanun el-Nehr ve Aytarun gibi bölgelerde de saldırılar düzenlediği bildirildi.

Başbakan Nevaf Selam, bugün güney Lübnan’ı ziyaret edecek ve bölgedeki askeri birlikleri denetleyecek. Kendisine Ordu Komutan Vekili Hasan Avde ve bazı bakanlar eşlik edecek. Ziyaretin Sur ve Merceyun’daki askeri tesisleri ve El-Hıyam şehrini kapsaması bekleniyor.

SİYONİST REJİM, 01 Mart 2025 09:58