BİDEN-LAPİD BİLDİRGESİ (DOSYA)
SİYONİST REJİM, 09 Ağustos 2022 00:11
Siyonist işgal rejiminin geleceğiyle ilgili korkuların dillendirildiği bir süreçte Washington ile Tel Aviv arasında imzalanan ve ‘Biden-Lapid Bildirgesi’ olarak tarihe geçen anlaşma, bir taraftan Amerika’nın işgal rejimine olan destek ve tarafgirliğinin boyutunu yansıtırken, diğer yandan işgal rejiminin geleceğini tehlikeye sokacak güç dengeleriyle ilgili Siyonistlerin korkularını da yansıtıyor.
Amerika Başkanı Biden Siyonist Başbakan Yair Lapid ile ‘İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Stratejik Ortaklık Kudüs Bildirgesi’ adıyla bir belge imzaladı. Bu, Amerika’nın Filistin halkının hesabına Siyonist işgal varlığını koruma, kollama ve güvenliğini taahhüt etme sürecindeki istasyonlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Açıklamada, ‘Amerika Birleşik Devletleri İsrail ve ortaklarının ilişkilerini derinleştirmeyi, Arap ve İslam ülkelerini kapsayacak şekilde barış halkasını genişletmeyi üzerine aldığı gibi, İsrail’in güvenliğini sağlama ve askeri üstünlüğünü korumanın sorumluluğunu da üstlenmektedir’ ifadesi kullanıldı.
Bildirgede Hamas hareketinin ismi üç kez geçiyor ve üçünde de hedef gösterilip saldırılıyor.
Yine bildirgede Washington’un İsrail’in güvenliğini sağlamaya devam edeceği, Tel Aviv’in bölgedeki askeri üstünlüğünü koruyacağı, İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceği, İran’ın bölgedeki faaliyetlerine karşı koyacağı gibi doğrudan İsrail’i ilgilendiren maddeler de yer alıyor.
İşgalciye güven verme girişimi
Araştırmacı yazar ve siyasi analist Mustafa es-Savvaf konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Biden-Lapid Bildirgesi, Amerika idaresinin Siyonist varlığa yaptığı destekle bu varlığın muhtaç olduğu her şeyde ona taraf olmayı bir kez daha pekiştirme anlamına gelmektedir.” dedi.
Filistin Enformasyon Merkezi'ne yaptığı değerlendirmede es-Savvaf “Bu bildirge aslında Amerika’nın İsrail’in güvenlik konusunda rahat olmasını sağlama (ve tedirginliğini giderme) girişimidir. Çünkü Amerika Başkanı Joe Biden İsrail’in güvenliğini koruma önceliğinden bahsediyor.” ifadesini kullandı.
Sözlerini şöyle sürdürdü: “Bildirgede yeni bir şey yok. Amerika idaresiyle işgal rejiminin ilişkisini ve üzerinde bulundukları konumu yeniden vurgulamaktan başka bir şey değildir. Amerika bu tavrıyla bu işgal varlığına taraf olduğunu, tarafgirliğini sürdüreceğini vurgulamış oldu. O nedenle Filistin halkının çıkarına olacak hususlarda ve umudunu yeşertecek konularda Amerika’ya hiçbir zaman güvenmemek gerekir.”
“Bildirge Filistin halkının aleyhindedir. Bunun pratikte yansımaları olacak. En açık yansıması şu anda Suudi Arabistan’ın işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirmesidir. İsrail'in böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Anlaşmada yeni bir şey varsa o da Amerika’nın İsrail’i Körfez Ülkelerinin içine sokma ve söz konusu ülkelerin işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirmelerini sağlama girişimidir. Nitekim bununla meyve almaya başlayan işgal rejimiyle Suudi Arabistan arasında ilk defa hava iş birliği yapılarak, Suudi Arabistan hava sahasını işgal uçaklarına açtı.” ifadesini kullandı.
Es-Savvaf’a göre bütün bunların amacı, ‘Filistin direnişini kuşatmak, başarılı olmasına mani olmak, İsrail’i bölge ülkelerine entegre etmek, savundukları güvenlik paktının sorumluluğunu üstlenmesini sağlamak’tır.
Bu tür güvenlik ve stratejik anlaşmaların İsrail’i, özellikle hazırlıklarına devam eden, Filistin’in özgürlüğü gibi temel hedefini gerçekleştirmek için imkanlarını seferber eden Filistin direnişine karşı koruyamayacağını savunan Savvaf ‘o nedenle Amerika İsrail’in kalbinde depreşen korku, endişe ve huzursuzluğu durdurup içine güveni yerleştirme çabası içine girmiştir’ dedi.
Yapılan normalleşmeyi güçlendirmek
Araştırmacı yazar ve siyasi analist İyad Kara ise Amerika Başkanı Jeo Biden’ın imzaladığı “Biden-Lapid Bildirgesi’nin Amerika’nın bölgede işgal varlığının yerini güçlendirmeye ve iki yıl önce Yüzyılın Anlaşması'ndan sonra temelde işgal rejimini bölgeye entegre etmeyi esas alan ilişkileri normalleştirmeyi güçlendirmeye yönelik bir adım olduğunu söyledi.
Filistin Enformasyon Merkezi'ne bildirgeyi değerlendiren Kara “Biden-Lapid Bildirgesi’nin Amerika imzalı bir Siyonist belge olduğunu, amacının ise, Fas, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer devletlerle olan ilişkisini meşru bir hale getirmek olduğunu söyledi.
Kara, “Bu belgede yeni bir şey yok. Son yıllarda Amerika ile İsrail arasında ve bu ülkelerle bölgedeki diğer ülkeler arasında atılan adımlardan farklı yeni bir adım içermiyor.” dedi.
Boşuna bir çaba
Abdullah el-Akkad ise ‘Biden-Lapid Bildirgesi’nin uluslararası sahada meydana gelen ve bölgeyi derinden etkileyen değişimlere karşı umutsuz bir yığınak olduğunu söyledi.
Filistin Enformasyon Merkezi'ne konuşan Akkad, “Bu bildirge, İsrail’i bölgenin asli bir unsuru haline getirmek için yeni anlayışlar çerçevesinde bölgeyi dizayn etmeyi amaçlayan Yüzyılın Anlaşması'yla Trump’ın başladığı binayı tamamlama operasyonudur.” dedi.
Bu belgenin Filistin direnişini ve İran’ı bölgedeki istikrarın engelleyicileri olarak göstermeyi amaçladığını belirten Akkad, bütün bu operasyon ve girişimlerin İsrail’i bölgedeki koalisyonların safına koyma ve İran’ı da düşman ilan etmede başarılı olamayacağını söyledi.
Sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu tür koalisyon ve paktların başarı şansı yoktur. Zira koalisyona davet edilen bazı ülkelerin Filistin ve İran’a düşman kesilmeleri mümkün değildir. Çünkü çıkarlarının tehlikeye girmesinden korkuyorlar. Diğer taraftan Amerika artık bölgede güvenilir bir ortak olarak da görülmüyor. Çünkü dostlarını bırakıyor. Afganistan’da yaptığı ortada. Oradan çıkıp müttefiklerini ortada bıraktı. Bu hâlâ onun ortaklarının zihninde duruyor. O nedenle bu bildirge, daha duyurulmadan ölmüş bir anlaşma, daha filizlenmeden çürümüş bir tohumdur."
Gelecek korkusu
Bildirgeyi değerlendiren Hamas liderlerinden Re’fet Murre ise, “Bu bildirgeye baktığımızda İsrail’in geleceğinden ne denli korktuğunu gösteriyor. İsrail güvenliğiyle, istikrarıyla, dolayısıyla varlığıyla ilgili ciddi kaygılar taşıyor.” dedi.
Filistin Enformasyon Merkezi'nin kendisiyle yaptığı röportajda anlaşmayı değerlendiren Hamas liderlerinden Murre “Bu anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri’ni Siyonist varlığının güvenlik ve istikrarı için temel ve en son garantör yapıyor. Amerika ulusal güvenliğini İsrail ulusal güvenliğine bağlıyor. Bildirge, Siyonist rejimin siyasi ve coğrafi bölgeye entegre olma ihtiyacını da hissettiriyor. İsrail’in boykot hareketi, antisemitizm konusunda endişelerini yansıttığı gibi, uluslararası kurum ve kuruluşlarla uluslararası mahkemeler tarafından kuşatılmasından da huzursuz ve endişeli olduğunu gösteriyor.” ifadesini kullandı.
Bildirgeye karşı koymak
Burada önemli bir soru akla geliyor. Peki bu bildirgeye nasıl karşı durulabilir, Filistin davası üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri nasıl azaltılabilir?
Araştırmacı yazar Kara buna karşı üç hususta faaliyet yapılabileceğini belirterek şöyle devam ediyor:
Bir: Bu tür adımları reddetmek için halkın karşı koyma ve reddetme tavrını sürdürmesi gerekir. İşgal rejimini bölgeye entegre etme faaliyetini halk desteğiyle engellemek gerekir.
İki: İşgal rejimini ekonomi, sanat ve spor alanlarında boykot etmek.
Üç: Normalleşmeyi kabul etmeyen ülkelerde, özellikle parlamento, mahkeme ve diğer kurum ve kuruluşlarda Filistin varlığını güçlendirmek.
Filistin davasına karşı imzalanan bu anlaşmaya karşı koymayı bir cümleyle özetleyen Es-Savvaf ise, ‘buna karşı koymanın yolu, Arap ve İslam bölgesinde karşı koalisyonlar kurmaktır’ dedi.
Filistin Enformasyon Merkezi
SİYONİST REJİM, 09 Ağustos 2022 00:11
Yorumlar (0)