GÜVENLİK KONSEYİ GAZZE'DEKİ KATLİAMA SESSİZ
GAZZE, 17 Mayıs 2021 00:10Gazze ile ilgili olan Güvenlik Konseyi toplantısının sonuçsuz bitmesi ve buna paralel olarak da Siyonist Rejim İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi'ndeki altyapı tesisleri ve sivil bölgelere hava saldırılarını şiddetlendirmesi Gazze'nin acı verici ve esef dolu halini ve durumunu gözler önüne sermektedir.
Bu bağlamda Filistin Sağlık Bakanlığı son 7 gün içerisinde Siyonist Rejim'in Gazze Şeridi'ne yaptığı saldırılar sonucu şehit sayısının 200'ü aştığını bunlar arasında 58 çocuk ve 34 kadının da bulunduğunu bildirdi.
Gazze'deki sınır tanımayan doktorlar örgütü başkanı Hellen Petterson Gazze Şeridi'ndeki en büyük sorunun Siyonist İsrail saldırıları yüzünden ilaç aktarımının durması olduğunu belirtti ve Gazze Şeridi'nin sağlık sisteminin İsrail'in bombardımanları karşısında ne kadar dayanabileceğini de bilmediklerini vurguladı.
Siyonist Rejim İsrail haber ajanslarının merkez binalarına bile saldırmaya başlamıştır. Bu bağlamda Al Jazeera dahil televizyon kanalları ve haber ajanslarının bürolarının bulunduğu merkez binalar bile saldırıya uğramıştır.
İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırılarda haber ajanslarının bürolarının bulunduğu merkez binanın vurulması ve yerle bir edilmesi aslında ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı sayılıp işgal altındaki topraklarda işlenen cinayetler hususunda bilgilendirme tekelinin kırılmak istendiğini gösteriyor.
Siyonist Rejim İsrail Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırılarında çok yıkıcı ve ölümcül Amerikan bombalarından da yararlanmıştır. Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik saldırıların devam ettiği bir sırada Amerika'yı takdir etmesi de bu durumu açıkça gözler önüne sermektedir.
Bu arada sorulması gereken önemli soru BMT ve Güvenlik Konseyinin bu tür cinayetleri durdurmak için ne yapabileceğidir. İsrail'in Gazze'ye yönelik girişimlerinin insanlığa karşı cinayet ve savaş suçu sayıldığında hiçbir şüphe yoktur. Böyle bir ortamda İnsan Hakları Konseyi denetiminde İsrail'in Filistinlilere karşı işlediği cinayetler hususunda araştırma komisyonunun kurulması BMT'nın karşılaması gereken bir taleptir.
Durduk yere, önemsiz konular dahil her durumda toplantı düzenleyen ve Amerika'ya karşı boyun eğmeyen ve İsrail'in işgalciliğine karşı çıkan ülkeler aleyhinde kararlar çıkarmayı hemen gündeme alan BMT İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Bürosu dahil uluslararası insan hakları kurum ve kuruluşları, şimdi de öyle bir sessizlik içerisine girmişlerdir ki Siyonist Rejimin işlediği cinayetler hakkında araştırma yapılmasını ve bu cinayetlerin incelenmesini bile istemiyor.
Bu bağlamda İran İslam Cumhuriyeti'nin BMT'ndaki daimi temsilcisi Mecid Tahtırevançi Pazar günü Filistin'deki son gelişmeler konulu Güvenlik Konseyi toplantısında Güvenlik Konseyinin neden uzun süredir bu tür cinayetler, tehditler ve saldırganlıklar karşısında sessiz olduğu sorusuna şu şekilde cevap verdi: " Yanıt açıktır. Çünkü Amerika Güvenlik Konseyi daimi üyesi olarak ister Demokratlar ister Cumhuriyetçiler döneminde sistematik olarak Siyonist İsrail Rejimini Güvenlik Konseyinin her türlü girişimine karşı korumuş ve şimdiye dek İsrail aleyhindeki Güvenlik Konseyinin 44 taslak kararını veto etmiştir. "
Gerçekte 70 yılı aşkın siyasi pasiflik ve sessizlik cinayet işleyen İsrail rejimini sorumluluk üstlenme ve ceza alma açısından rahat etmesine yol açmıştır.
Lübnanlı siyasi analist Gassan Cevad ise BMT'nın pasifliğine değinerek şöyle yazmıştır: " BMTGK, İsrail'in zorbalığına karşı koymada ve rejimin Filistinlilere karşı işlediği suçlarını cezalandırmada, katletmekten zorla evleri boşaltmaya, insanları yerlerinden etmeye ve dünyanın her yerinden Yahudi yerleşimcileri bu topraklara taşımaya tüm cinayetlerine karşı etkili ve pratik siyasi bir rol oynamamıştır ve ciddi ve yeterli bir eylem gerçekleştirememiştir. BMT GK'nin tüm tutumları ve müdahaleleri insani olmaktan ziyade politik olmuştur. Bu da esef verici bir durumdur. "
İran Yargı Erki İnsan Hakları Merkezi de bu kayıtsızlığa tepki gösterdi ve BM Genel Sekreteri'ne gönderdiği bir mektupta şu ifadelere yer verdi: "Siyonist saldırganlığı meşrulaştırmayı amaçlayan muğlak ve kaçamak bildirilerin yayınlanması, bu suçların hem de sorumluluk üstlenme ve hesapların yapıldığı adlandırılan bir çağda tekrarlanmasının ana nedenidir."
Sonuç olarak, Filistin sorunu adalet ilkelerine ve uluslararası hukuka sıkı sıkıya bağlı kalınmadan çözülemeyeceği söylenebilir. Ancak yine de suç ve terör rejiminin 70 yıllık sicili, Siyonistlerin sadece direnişin dilinden anladıklarını gösteriyor.
parstoday
GAZZE, 17 Mayıs 2021 00:10
Yorumlar (0)