Ali Ekber Velayeti konuşmasının en önemli bölümünde Türkiye'nin konumuna değinerek " Türkiye'nin bu uzun İslami geçmişine, büyük alimlerine rağmen ABD ve Siyonist Rejim'in kazdığı çukura düşmesini düşünmemiştik" dedi.
Ali Akber Velayeti, konuşmasının başında kürese lgelişmeler ve İslami uyanışın güçlenmesinin Filistin mücahitlerinin ve Lübnan direnişçilerinin Siyonist Rejim ile mücadelesine destek olduğunu, bu mücadelede direnişin umutlarını arttırdığını hatırlatarak " Siyonistler, ardı ardına aldıkları yenilgiler sonucu o kadar zayıflamış ve öfke içinde kalmışlardır ki, dünyadaki insanlar, ister Müslüman olsunlar ister olmasınlar, en küçük bir özgürlük anlayışına sahip olanlar bile bu rejimin gerçek yüzünü fark etmiş ve buna karşı büyük bir tepki göstermişlerdir. Dünyanın dört bir yanında Siyonistlere ve onların destekçilerine karşı büyük protestolar düzenlenmiştir. Filistin direnişçileri, özellikle Hamas ve İslami Cihat, tüm vahşi ve acımasız saldırılara karşı büyük bir direniş göstererek tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlık örneği göstermiş ve direnişin sınırlarını aşmışlardır. Bu direniş, geçmişteki İslam'ın iki yüzyıl içerisinde, haçlılara karşı gösterilen fedakârlıklardan daha ileri gitmiştir."
Lübnan Direnişinin Filistin'e Yardımı
Ali Ekber Velayeti, Lübnan'daki direnişin Filistin'e yardım konusundaki eşsiz fedakarlıklarını vurguladı. Velayeti, Lübnanlı direnişçilerin, hem din hem de ırk açısından kardeş olan Filistinlilere yaptıkları yardımların, İslam tarihinde örneği bulunmayan türde fedakârlıklar olduğunu belirtti. Özellikle, Lübnan'da yaşayan Şii Müslümanların, önde gelen komutanları Seyyid Hasan Nasrallah, Seyyid Haşem Safiyüddin ve direnişin önde gelen isimlerinden Emad Muğniye gibi isimlerin uğrunda can verdiklerini ve bu fedakârlıkların sadece Şii-Sünni birliği açısından değil, Lübnan halkının genelindeki dayanışma açısından da büyük bir örnek teşkil ettiğini gözler önüne serdi. Lübnan halkının, yaşadıkları büyük sıkıntılara rağmen direnişi desteklemeye devam etmelerinin, büyük takdir ve övgüyü hak ettiğini vurguladı."
Velayeti sözlerine şunları da ekledi: "Sonunda bu eşitsiz ve eşsiz savaş Lübnan mücahitlerinin zaferi ile noktalandı. İnşallah direniş cephesi üyesi ülkelerinin yardımları ile Gazze ile özgürleştirilecek ve Siyonist Rejim " Yeni Dönem Haçlıları " olarak tarihi yenilgi alarak kutsal topraklardan kökleri kazınır"
Suriye ve Teröristlerin Eylemleri Üzerine
Velayeti, Suriye’deki gelişmelere ve teröristlerin eylemlerine değinerek, “Batılı medya yöneticileri ve uluslararası trajedilerin kuklaları oynatanlar, Lübnan’daki ateşkesin üzerinden sadece birkaç saat geçtikten sonra, tamamen önceden tasarlanmış bir başka aldatmaca sahneye geçtiler. Bu aldatmacanın, beyazı karalamak ve siyahı aklamak amacı olduğu aşikar" diyerek bundan amacın "Hizbullah ve Siyonist rejim arasındaki çatışmada Siyonist rejimin kazandığını" ve "Şimdi de Suriye'de, isyan eden 'Tahrir el-Şam' terörist grubunun yakında Suriye hükümetini devireceğini" ileri sürmek olduğunu vurguladı.
Türkiye, Amerika ve İsrail'in Aracı Olmuş Durumda
Eski Dışişleri Bakanı İran İslam Cumhuriyeti Lideri'nin Uluslararası İlişkiler Danışmanı olan Ali Ekber Velayeti, Türkiye'nin son dönemde Amerika ve İsrail’in aracı haline geldiğini de söyledi. Bölgedeki tarihsel gelişmelere ve Türkiye'nin oynadığı role de değinen Velayeti, Arap Baharı’nın ve İslami uyanışın başlangıcının ardından Tunus’tan Mısır’a kadar genişleyen bir hareketlenmenin yaşandığını Tunus'ta halkın, dış güçlerin kuklası olan Zeynel Abidin Bin Ali’yi görevden uzaklaştırmış ve halkın gerçek temsilcisi olan Raşid el-Gannuşi’yi başa getirdiğini, aynı şekilde, Mısır’da da kısa bir süre sonra, halkın seçtiği gerçek temsilcisi olan Muhammed Mursi, Hüsnü Mübarek’i devirdiğini ancak Amerika'nın, Mısır’daki halkçı ve İslami hükümetin başarılı olmasının, diğer Arap ülkelerine de etki edeceğinden korkarak, bu hükümetleri devirmek için çeşitli entrikalar kurduğunu belirtti.
Velayeti, bu gelişmelerin ardından Amerika ve NATO’nun, İslami Uyanışın diğer bölgelere yayılmasını engellemek için hızla harekete geçtiğini söyledi. " Amerika'nın ilk hedefi, Libya’daki hükümeti devirmekti. Kaddafi'nin iç ve dış destekten yoksun kalmasının ardından, Amerika, Fransa ve İngiltere’nin öncülüğünde Libya'ya saldırı yapıldı, Kaddafi öldürüldü ve Libya fiilen üçe bölündü: Trablus (batıda), Bingazi (doğuda) ve Sirte (ortada)."
Türkiye'nin Yanlış Politikaları ve Libya’daki Rolü
Velayeti, Türkiye'nin Libya’daki gelişmelere nasıl yanlış bir şekilde müdahil olduğunu şöyle anlattı: "Türkiye, Libya'daki bölünmüşlükten geri kalmamak için Amerika'nın etki alanına katıldı ve bu süreçte Libya'daki ayrılıkçı grupları desteklemek için pozisyon aldı. O dönemde, Amerika ve İngiltere’nin savaş uçakları İzmir ve İncirlik üssünden kalkarak Libya'yı bombalıyordu.""
Libya’daki olaylardan sonra sıranın Suriye’ye geldiğini belirten Velayeti, Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerinin önceden ne kadar yakın olduğuna dikkat çekerek, iki ülkenin hükümetleri arasında sık sık ortak toplantılar yapıldığını belirtti. Ancak, Amerika’nın Suriye’deki tutumu, "Beşar Esad, Suriye’de demokrasi kurmuyor, bu yüzden devrilmelidir" şeklindeydi.
Velayeti, Amerika’nın bu tür dayatmalarına karşı Türkiye'nin ne yazık ki geri adım attığını ve Suriye'yi hedef alarak, tıpkı Libya’da olduğu gibi, Suriye'de de benzer şekilde hareket etmeye başladığını söyledi.
Ali Ekber Velayeti sözlerini şöyle sürdürdü: Amerika’daki etkin yöneticiler, genellikle aptalca analizlere dayalı düşüncelere sahiptir ve dünya kamuoyunu sadece propagandalarla değiştirebileceklerini sanmaktadırlar. Ancak uluslararası düşünce açısından her zaman geçerli ve mantıklı bir soru vardır: Tamamen Amerika’ya teslim olan hükümetler, gerçekten demokrasi yanlısı mıdır? Amerikalılar, bu tür gerekçelerle, Suriye’ye sahte bir ittifakla saldırmış ve bu ülkede terörist grupları aktif hale getirmişlerdir. Siyasi çevreler, Trump’ın başkanlık seçimlerinin ilk tartışmalarında, Clinton’a (yani Demokratlar’a) açıkça şunu söylediğini hatırlıyorlar: “Siz Suriye ve Irak’ta IŞİD’i yarattınız.” Ne yazık ki, Türkiye de birdenbire 180 derece çark etti ve iki ülkenin ortak işbirliği meselesini tamamen unutarak, Suriye’nin azınlık haklarını ihlal ettiğini iddia etti ve Libya’da yaptıklarını Suriye’de tekrarladı.
Hakan Fidan'ın Türkiye’nin dış politikasındaki hataları düzelteceğini düşünüyorduk
"İnançlı ve aşırılıklardan uzak olan Türk halkının, şüphe yok ki, farklı bir duruşu vardır. Türk milleti İslam'a d büyük hizmetlerde bulunmuş", diyen Velayeti, şöyle devam etti: “Bu halkın kalbinde olanlar, merhum Erbakan’ın pratiğinde sabırlı bir şekilde gösterdiği anlayıştır. Ben merhum Erbakan’la ve onun arkadaşları olan Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’la, Erbakan’ın hükümeti döneminde iken temaslarda bulundum ve bu inançlı siyasi şahsiyetlerin, İmam Hatip okullarından mezun olan bu şahsiyetlerin, ülkelerinde baskı altında olan İslam’ı yeniden canlandırmak için ne kadar büyük hizmetler verdiklerini biliyorum. Ancak şu anda, Türkiye’nin dış politikasında bu tür eylemler ortaya çıkıyor ve İslam’a karşı adımlar atılıyor, İslam’a ihanet içeren eylemleriyle, adeta Havariç ve Karmatiler’i aratmıyor”.
Velayeti, şu şekilde devam etti: “Bizim beklentimiz, Hakan Fidan'ın, istihbarat ve dış politika konusunda deneyimli biri olması itibariyle, bu tür yanlışları düzeltmesiydi. Fakat, uzun bir İslam geleneğine sahip ve büyük âlimler, arifler yetiştirmiş bir Türkiye’nin, Amerika ve Siyonistlerin kurduğu tuzağa düşmesini beklemiyorduk. İnsan, Türk halkının, İslam’a sıkı sıkıya bağlı ve İslam’ı savunmuş bir milletin, nasıl onların adına böyle bir eylemin gerçekleşebileceğine hayret ediyor. Bir zamanlar bir grup Siyonist, Sultan Abdülhamid nezdine gidip, Filistin’i satın almak istediler, Yahudi yerleşimleri kurmayı önerdiler, Sultan Abdülhamid’in söylediği tarihi bir söz vardı: "Biz, hayatta olan birinim cesedinin incelenmesine tanık olmadık ".
Ali Ekber Velayeti, sözlerinin devamında, günümüz Suriye meseleleri hakkında şunları söyledi: "Amerika, Siyonistler ve bölgedeki Arap ve Arap olmayan ülkeler şunu bilmelidirler ki, İran İslam Cumhuriyeti, Suriye hükümetini sonuna kadar desteklemeye devam edecektir. Bugün, Suriye’nin destekçileri 2011 yılına (Suriye savaşının başladığı yıl) göre daha fazla. İran dışında, Rusya, Lübnan Hizbullah Hareketi — ki bugün her zamankinden daha güçlüdür — Irak Haşdi Şabi Güçleri, Yemen’in kahraman Husileri ve değerli Filistinliler, hepsi birlikte Suriye'nin toprak bütünlüğü ve mevcut hükümetini desteklemektedirler.
Ali Ekber Velayeti, sözlerinin sonunda Trump’a bir öğütte bulunarak şunları söyledi: " Trump, Demokratların çöküşte olan yönetiminin, Amerika’nın dünya çapındaki politikasını yükseltme konusunda hiçbir kabiliyete sahip olmadığını anlamalıdır. Tek yaptıkları, dünyanın her köşesinde yangın çıkarmaktır. Bunlar bir yerde savaş ateşi yükseliyorsa, onu söndürmek yerine üzerine benzin dökerler. Trump, yeni yönetim döneminde akıllıca hareket etmek isterse, ilk döneminden ders alması iyi olacaktır. Kesinlikle şunu bilmelidir ki, bugün dünya koşulları, önceki dönemine göre çok daha zorlayıcıdır ve hiçbir bağımsız ülke, Trump’ın tehdit ve korkutma yöntemleriyle sahneden çekilmeyecektir."
tesnim