DİRENİŞ ÇADIRI’NDAN BOTAŞ ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI (VİDEO-FOTO)

Adana Ceyhan’da bulunan Botaş tesisleri önünde 6 gündür nöbet tutan Direniş Çadırı ve Gökkuşağı Derneği üyeleri, Türkiye’nin farklı illerinden gelen Filistin dostları ile birlikte 1 Aralık Pazar günü basın açıklaması düzenledi. 

Görüntülenme: 346 Tarih: 03 Aralık 2024 21:54
DİRENİŞ ÇADIRI’NDAN BOTAŞ ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI (VİDEO-FOTO)

Türkiye’nin değişik şehirlerinden gelen Filistin dostu Müslümanlar, ülkemizden siyonist İsrail’e giden petrolün bir an önce kesilmesini ve vanaların kapatılmasını talep ettiler.  

Basın açıklaması öncesinde Kudüs Günü haber sitesi yayın yönetmeni Kemal Kemahlı, yaptığı konuşmada şunları söyledi:  

‘Bismi Rabbi Şüheda. Elhamdülillah Bugün nöbetimizin 6. günündeyiz botaşın  önünde.  ilk günden bugüne kadar Türkiye'nin dört bir yanından teşrif ederek nöbetimize destek veren bacılarımıza kardeşlerimize teşekkür etmek istiyorum. Allah onlardan razı olsun. 

Yine özellikle Adana Gökkuşağı Derneği'ne derneğin başkanı Fevziye Hoca hanıma yönetim kuruluna üyelerine bacılarımıza kardeşlerimize hassaten teşekkür etmek istiyorum bu salih amele öncülük ettiler Bizleri bu hayırlı işe teşvik ettiler Allah onlardan da razı olsun. Biz burada belki kısmi olarak zorluklar içinde bu nöbeti tutmuş olsak da gazzedeki Lübnan'daki kardeşlerimizin çektiği zorlukların yüzde birini bile çekmedik burada. Çektiğimiz bazı zorluklar da bize çok tatlı geldi elhamdülillah uzun zamandan beri ihlasla namaz kılamıyorduk burada az da olsa o namazdaki ihlası yakaladık elhamdülillah. Burada tuttuğumuz nöbet sırasında yüce Allah'a biraz daha yaklaştık elhamdülillah. 

Buradan Hasıl olan sevabı da gazzeli ve Lübnanlı kardeşlerimize şehitlerimizin pak ruhlarına armağan ediyoruz. Bizim Botaş önünde sürdürdüğümüz bu nöbet, oturma eylemi basın açıklamaları süresizdir ucu açıktır fakat bugün itibarıyla akşam eylemimize kısa bir süreliğine ara vereceğiz ilerleyen günlerde sevkiyat durmazsa tekrardan buraya geleceğiz inşallah. Aziz kardeşlerim esasında Türkiyeli Müslümanlar olarak Bizler Gazze konusunda Sınıfta kaldık hepinizin bildiği gibi.. 

Normalde esasında Türkiye'deki siyonist İsrail elçilikleri siyonist İsrail'e destek veren büyük şeytan ABD'nin İngiltere'nin Fransa'nın Almanya'nın elçilikleri ve konsoloslukları, başta Kürecik ve İncirlik olmak üzere siyonist İsrail'e destek veren NATO üsleri ve İşgalci İsrail'in petrolünü sağlayan Botaş, Bizler tarafından süresiz kuşatma ve baskı altına alınmalıydı.  

Fakat Maalesef bu yapılamadı ve hala da yapılmıyor. Çünkü Ey Gazze bizim Yüreklerimiz dünyalıklar tarafından işgal edilmiş durumda. Dünya sevgisi kalplerimize yerleşmiş. Siz hür oldunuz fakat biz hâlâ işgal altındayız. Rabbim bizlere de sizin Kuran'a olan sadakatinizi ve Allah'a ve Rasule olan bağlılığınızı nasip etsin. Bizleri nefislerimizin esaretinden kurtarsın. Aziz kardeşlerim bir konuyu da hatırlatmak istiyoruz. Biz botaş'a karşı değiliz Botaş tesislerinin kapatılmasını istemiyoruz böyle bir talebimiz yok. Bakü Tiflis Ceyhan boru hattından Yani buradan Ceyhan'dan botaş'tan siyonist İsrail'e Petrol sevkiyatının yapılmasına karşıyız. Direniş çadırının aylar önce yayınladığı rapora göre biliyorsunuz istese hükümet bu anlaşmaya 2003 yılında eklenen ortak beyanat ve insan hakları taahhütü belgelerine dayanarak bu sevkiyatı durdurabilir.  

Ve bu anlaşmaya dayanarak durdurduğu sevkiyattan dolayı da herhangi bir tazminat ödemez.  

Azerbaycan petrolünün socar btc Botaş vasıtasıyla Türkiye üzerinden siyonist İsrail'e satıldığı herkes tarafından bilinirken maalesef hükümet yetkilileri ve milletvekilleri bunu yalanlama yoluna gidiyorlar.  

Sayın bakan bu petrolü Ceyhan'da gemilerine dolduran ve dünya pazarlarında satan şirketlerle görüşüldüğünü ve onlardan  İsrail'e bu petrolün satılmayacağı yönünde taahhüt alındığını söylüyor. Sayın Bakan kusura bakmasın, bizim buna inanmamız mümkün değil Çünkü Azerbaycan'ın socar şirketiyle ve Botaş'la ortak olan BP'nin yayınladığı resmi belgeler Sayın Bakanın sözlerini yalanlamaktadır. Bu yılın yani 2024 yılının ilk 9 ayında Azerbaycan'dan siyonist İsrail'e 12.9 milyon ton Petrol satıldığını British Petrolyimun yani BP'nin internet sayfası resmi olarak yayınlamıştır. Zaten bu şirketlerin şifai olarak, 'Tamam biz bu petrolü İsrail'e satmayacağız' demeleri çok komiktir Çünkü devlet ilişkilerinde ve ticarette böyle bir teamül yoktur. Zaten rakamlar da onların bu iddialarını yalanlamaktadır.  

Ayrıca Aksa Tufanı operasyonu başladığından bu yana başta direniş çadırı olmak üzere Tüm duyarlı kesimlerin siyonist İsrail'le Türkiye'nin arasındaki ticaretin kesilmesi taleplerini hükümet, 'Biz Ticaret yapmıyoruz' diye bastırmaya çalışıyordu bildiğiniz gibi. Fakat daha sonra bu konuda doğru söylemedikleri ortaya çıktı ve ilk önce korsan israille ticareti kısmi olarak sonra da tamamen durdurduklarını ilan ettiler. Yani hükümet bu konuda bizlerin güvenini yıkmıştır Onun için biz hükümetin sözlerine inanmakta zorlanıyoruz kusura bakmasınlar. 

Bakın Şu anda biz ceyhan'dayız Botaş limanında Biz buradayken 2 gün önce iskeleye yanaşmiş en az 100.000 ton kapasiteli bir gemi vardı.  Bu gemi petrol tankeri. Evet bu gemiye doldurulan Azerbaycan petrolünün nereye satılacağını açıklasın bu şirketler.... hodri meydan diyoruz...hükümet bu konuda O söz aldığı şirketleri sıkıştırsın...Tabii biliyorsunuz Buradan çıktıktan sonra yani Botaş Ceyhan limanından gemi denize açıldıktan sonra konşimentosunu yani taşıma senedini değiştiriyor gemiler.  Bu konuda da gerekli uluslararası takipler yapılsın böyle bir hileli yola başvurulup da yine bu gemilerin siyonist İsrail'e gitmediği ispatlansın. buradan çıkan her geminin nereye yükünü boşaltacağını açıklasınlar. Hükümet veya uluslararası bağımsız kuruluşlar ve söz konusu şirketler isteseler bunu yapabilirler. Eğer yapmıyorlarsa bu onların samimi olmadığını ve siyonist İsrail'e Petrol Satmaya devam ettiklerini göstermektedir kusura bakmasın bu konuda kimse bizi kandıramaz.  

Bizim halk olarak talebimiz çok net botaş üzerinden siyonist İsrail'e Petrol sevkiyatının fiilen ve resmen durdurulmasını talep ediyoruz.  

Son olarak da 2 gün önce Cumhurbaşkanı'nın yaptığı konuşma sırasında taleplerini dile getiren Vatandaşlarımızın hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulmasına değinmek istiyorum. Bu vatandaşlarımız Herhangi bir şiddete başvurmadan hakaret etmeden bir konuyu dile getirdiler Cumhurbaşkanı da kendilerine cevap verdi kürsüden. Normalde batılı Ülkelerde de olduğu gibi bu Hadisenin orada kalması lazımdı fakat maalesef bürokratlar bu meseleyi uzattılar ve 9 vatandaşımızı Hukuksuz bir şekilde göz altında tutuyorlar. biz bir an önce bu arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz.’ 

Eylemde ayrıca Mavi Marmara gazisi Zeki Kanat, Mehmet Ali İnanç ve Hıdır İnanç da birer konuşma yaptı. (Bu konuşmaların videolarını aparat sitesindeki hesabımızdan izleyebilirsiniz.) https://www.aparat.com/v/xyn9gpw  

https://www.aparat.com/v/zyzp70w  

https://www.aparat.com/v/szm3961  

Eylemde basın açıklamasını Fatma Sevde Arslan okudu. Okunan basın açıklamasının metni şu şekildedir: 

‘Kıymetli halkımız, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan ve İsraillilere ağır bir hezimet yaşatan Aksa Tufanı Operasyonu’nun 422. günündeyiz. Gazzeli mücahidlere sahada yanıt veremeyen Siyonist İsrail ve destekçisi ABD, sivillere karşı soykırım gerçekleştirmeyi seçti. Gazze’yi yakıp yıktılar. Vicdan adına, hukuk adına, insaniyet adına ne varsa ayaklar altına aldılar. Gazze’de yaptıkları yetmezmiş gibi İsrail ve ABD, soykırım çemberine Lübnan’ı da dahil etmişti. Fakat Lübnan halkı ve İslami Direniş Hareketi Hizbullah, İsrail’e hak ettiği dilden konuşarak Siyonistleri ateşkes imzalamak mecburiyetinde bıraktı. Bu süreçte Lübnan halkı 3.823 şehid 15.859 yaralı vererek, Filistin’e olan sadakatlerini gösterdi. Ve Siyonist-emperyalist cepheyle mücadelenin tek yolunun direniş olduğunu kanıtladılar. 

Gelinen noktada Gazze’deki insani durum felaket boyutundadır. Yerlerinden edilmiş 2 milyondan fazla Filistinli, zorlu hava ve hayat koşulları altında, geçici çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor. Çünkü İsrail, Gazzelilerin sığındığı okulların neredeyse tamamını yıktı. Kış mevsimi, durumu daha da vahim bir evreye taşımaktadır. Gazzeli çocukların %30’u şiddetli yetersiz beslenme sorunuyla yüzleşmektedir. 2.500 çocuğun çok acil tıbbi tahliyeye ihtiyacı vardır. Maalesef bu rakamlar felaket tablosunun küçük bir kısmıdır. Soruyoruz: Tablo ortadayken, İslam ümmeti ve ülkeleri İsrail’e baskıyı artırmak için neyi beklemektedir? Türkiye’deki siyasi iktidar, İsrail’i köşeye sıkıştırmak ve Gazze’de geri adım atmasını sağlamak amacıyla harekete geçmek için daha ne olmasını beklemektedir? 

Kıymetli dostlar, Türkiye 2 Mayıs 2024 tarihinde İsrail’le ticareti durdurma kararı aldı. Bu kararla İsrail’i ateşkese zorlamanın amaçlandığı söylendi. Fakat eldeki veriler, Türkiye-İsrail arasındaki ticaretin tamamen durdurulmadığını gösteriyor. Türkiye’den, Filistin’e diye çıkan malların İsrailli tüccarların eline geçtiği bir sır değil. Birçok gazete bu durumu haberleştirdi. Ayrıca dolaylı yollarla da bu ticaretin sürdüğü acı bir gerçek olarak ortada duruyor. Tüm bunlardan siyasi iktidarın haberinin olmaması mümkün değildir. O halde, İsrail’i köşeye sıkıştırmak amacıyla aldıkları kararları tam anlamıyla uygulamak için neyi beklemektedirler? Ticareti durdurma kararının üzerinden neredeyse 7 ay geçti ve bu kadar süre geçmesine rağmen bu ticaret hala devam edebiliyorsa burada ana sorumlu siyasi iktidardır. Ticaret adı altında yapılan bu iş birliğine çeşitli hilelerle göz yumulmasa bu ticaret sürebilir mi? Filistin’deki durumun bu kadar ağırlaştığı bir evrede, Türkiye halkı olarak hala bu tartışmaları yapıyor olmaktan bizler utanıyoruz, sizler utanmıyor musunuz? 

Ticaret durdurulmadığı gibi Türkiye’nin limanları, Siyonist sermayeye kayıtsız şartsız bir şekilde açılmaktadır. Bunlardan biri de ZIM firmasıdır. ZIM, açık şekilde İsrail ordusunun lojistik destekçisidir. Malezya’ya girişi yasaklanan ZIM, dünyanın birçok limanında işçi protestolarına maruz kalmıştır. Yemen, ZIM gemilerinin Kızıldeniz’den geçişini engellemiştir. ZIM’in en üst düzey yöneticisi, savaşın başında İsrail ordusuna destek için ellerinden ne gelirse yapacaklarını açıklayan azılı bir Siyonist’tir. Türkiye ise ZIM’i, sıradan bir uluslararası şirket olarak tarif etmektedir. ZIM sıradan bir şirket değildir. Üstelik Türkiye limanlarından kalkıp İsrail limanlarına varışlı seferler de düzenlemektedir. Türkiye’nin ZIM’e karşı tutumu Filistin’e destek konusunda bir tutarsızlık oluşturmaktadır. 

Kıymetli arkadaşlar, dahası da var. Maalesef İsrail’e petrol akışında da hala rol almaya devam ediyoruz. Bildiğiniz gibi İsrail’in petrol ihtiyacının %28’i Azerbaycan tarafından karşılanıyor. Bu petrol Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı üzerinden Ceyhan limanına getiriliyor ve buradan tankerlerle İsrail’e taşınıyor. Bu petrol ham petrol. İsrail bu ham petrolü işleyerek, Gazze’yi Lübnan’ı bombalayan uçaklarına, tanklarına yakıt yapıyor. Türkiye de bu petrolün İsrail’e taşınması sürecinde Botaş vasıtasıyla rol alıyor. 7 ay önce bu rolü reddeden yetkililer 10 Kasım’da yaptıkları açıklamayla 2 Mayıs’tan sonra Ceyhan limanından İsrail’e petrol tankeri gitmediğini iddia ediyorlar. Aylar önce inisiyatifimiz yok diyenler şimdi gururla bu sevkiyatı engellediklerini söylüyorlar. Demek ki inisiyatifleri varmış. İsteseler daha erken de kapatabilirlermiş vanaları ama kapatmamışlar. Yüzümüze baka baka aylar önce yalan söyleyenler, şimdi kendilerine inanmamızı bekliyorlar ama yanılıyorlar. Bu petrol sevkiyatı da hala devam ediyor. 

Bütün bu rezaletler yetmezmiş gibi listeye yenilerini de eklemeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde üç yiğit Müslüman, Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşayan azılı Siyonist ve İsrail ordusu mensubu sözde hahamı öldürdü. Üç mücahit kaçarak Türkiye’ye geldi. Fakat siyasi iktidar ne yaptı? Çok hızlı bir inisiyatifle bu mücahidleri yakaladı ve idam edileceklerini bile bile Birleşik Arap Emirlikleri’ne teslim etti. Siyonistlerin maşası Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’ye teşekkür etti. Bu nasıl bir rezalettir? Bu nasıl bir ihanettir? Birleşik Arap Emirlikleri’nin teşekkürüne konu olmak bir utançtır. 

Siyasi iktidar, emperyalizme ve Siyonizm’e karşı gerçekçi bir duruş ortaya koymak istiyorsa yapması gerekenler açıktır. İsrail’le ticarete yönelik aldıkları durdurma kararını göstermelik değil tam olarak uygulamalıdırlar. Yasağı delen firmaları sert yaptırımlarla cezalandırmalıdırlar. Türkiye 4 Direniş Çadırı Antalya Grubu üzerinden İsrail’e gönderilen petrolü tamamen kesmelidirler. ABD ve Siyonizm’e hizmet eden NATO üslerini derhal kapatmalıdırlar. Hem Türkiye hem İsrail vatandaşı olup, Filistin’de savaşmış olan Siyonistleri derhal yargılayıp cezalandırmalıdır. Siyonist İsrail’le ilişkileri geçici ve süreli değil tamamen kesmelidirler. Siyasi iktidar bu hususlarda samimi ve gerçekçi adımlar attığı ölçüde Filistin meselesinde konuşma hakkına sahiptir. Bunları yapmadığı takdirde yapılan konuşmalar hamasetten öteye gitmemektedir, gitmeyecektir. Bizler Filistin dostları olarak herkesi hamaseti bırakmaya ve vazifesini yapmaya davet ediyor, direnen halkların yanında olduğumuzu ve olmaya da devam edeceğimizi buradan ilan ediyoruz. 

Hepimiz, dünya üzerindeki bütün ülkeler, insanlar; yönetimlerimizle birlikte hepimiz Siyonizm'in rehinesiyiz. Siyonizm, ne yaparsa doğrulayacak bir şer ittifakı ve kukla yönetimler oluşturmuş. Bu ittifak, Siyonizm'in arkasını toplamak için insan hakları, uluslararası hukuk gibi şeylerin hepsini rafa kaldırıyor. Koşulsuz destek veriyor. İnsan hakları sadece terör örgütü İsrail vatandaşları için söz konusu olabiliyor. Filistin bu büyük bloğa, bu şer ittifakına karşı koyan, yeryüzündeki tek topluluk! Çok trajik bir şekilde yeryüzünün en vahşi ordularına karşı yeryüzünün en silahsız topraklarında yaşayan insanlar karşı duruyorlar. Çeliğe karşı et. Ateşe karşı kan! Yok etme hırsına karşı yaşatma azmi... Bu kuşatmadan ancak direniş ahlakıyla ancak kurtulabiliriz. Direnmekte izzet ve şeref teslim olmada zillet ve onursuzluk var.’  

Basın açıklamasının sonunda Kemal Kemahlı tarafından İmam Zeynelabidin’in meşhur duası Gazze ve Lübnan’a uyarlanarak okundu.  

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla 

  

Ey zulümden şikâyetçi olanların halinden haberdar olan; ey onların başlarına gelenlerden haberdar olabilmek için tanıkların tanıklıklarına ihtiyacı olmayan; ey yardımı mazlumlara yakın olan ve ey desteği zalimlerden uzak olan (yüce Allahımız!) Verdiğin nimetlerin şımarıklığıyla ve yaptıklarından dolayı kendisini hemencecik cezalandırmamana aldanarak, siyonistlerin ve Emperyalist güçlerin Gazzeli ve Lübnanlı kardeşlerimize karşı  yaptığı haksızlığı, zulmü, soykırımı ve hakareti gördün, bildin. Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle. Kuvvetinle bize zulmeden düşmanımızı zulmetmekten alıkoy; kudretinle onun bize karşı düşmanlığının keskinliğini kır; (bizimle uğraşmaya zaman bulmayacak şekilde) onları meşgul et ve onları âciz ve güçsüz kıl. 

  

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bize zulmetmeyi düşmanımıza kolaylaştırma; onlara karşı bize güzel yardımını esirgeme; onlar gibi davranmaktan bizi koru ve bizi onların düştüğü duruma düşürme. 

  

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve düşmanlarımıza karşı bize peşin bir imdatta bulun. 

  

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve düşmanımız tarafından uğradığımız zulme karşılık affını, gördüğümüz kötü muameleye karşılık da rahmetini halimize şamil kıl. Çünkü gazabının dışında hoşlanılmayacak her şey küçüktür; öfkenin yanında başa gelecek her musibet aynıdır. 

  

Allah’ım! Zulme uğramamızı bize sevdirmediğin gibi, zulmetmekten de koru bizi. Allah’ım! Senden başka kimseye şikâyette bulunmuyoruz. Senin dışında hiçbir güçten yardım istemiyoruz. Pâk ve münezzehsin sen! O halde Muhammed ve âline salat eyle ve duamızı icabetle buluştur; şikâyetimizi durumumuzda değişiklik yaparak, ortadan kaldır. 

  

Allah’ım! Adaletinden ümidimizi yitirmekle bizi imtihan etme. Hasmımızı da bize zulmetmeyi sürdürmeye ve hakkımızı elimizden almaya teşvik olacak şekilde cezalandırmandan emin kılmakla sınama. Onları yani siyonistleri emperyalistleri ve onların işbirlikçilerini en kısa zamanda zalimlere vaad ettiğin cezayla tanıştır. Bizi zorda kalanlara söz verdiğin imdadınla buluştur. 

  

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle. Bizi yararımıza ve zararımıza olan hükmü kabul etmeye muvaffak et. Bizi, bize verdiğine de bizden aldığına da razı kıl. Bize en doğru olanı göster  

Allah’ım! Şayet bize zulmeden bu zalim netanyahudan bidenden macrondan hakkımızı ve intikamımızı almayı, hasımların bir araya getirilip aralarında kesin hüküm verileceği güne yani kıyamete ertelemeyi bizim için seçmiş isen, o zaman Muhammed ve âline salat eyle ve samimi bir azim ve sürekli bir sabırla bize yardım et; kötü arzulardan, tamah ehlinin ihtirasından bizi uzak tut; (ahirette) bizim için biriktirdiğin sevabı, düşmanımız için hazırladığın azabı gönlümüzde canlandır. Âmin, ya Rabbe’l-âlemin. Hiç kuşkusuz sen, büyük lütuf sahibisin ve sen her şeye kadirsin. 

https://www.aparat.com/v/lxz7pvf

Yorumlar