TÜMGENERAL HÜSEYİN SELAMİ: ARTIK ABD'NİN İSLAM DÜNYASI ÜZERİNDE EGEMENLİK KURMA İMKANI KALMAMIŞTIR

İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Selami, 13 Aban (3 Kasım) etkinliklerinde yaptığı konuşmada, "ABD'yi özgürlük yanlılarını hapse atması ve birçok ülkede savaş çıkarmasıyla tanıyoruz." dedi. 

Görüntülenme: 72 Tarih: 03 Kasım 2024 07:20
TÜMGENERAL HÜSEYİN SELAMİ: ARTIK ABD'NİN İSLAM DÜNYASI ÜZERİNDE EGEMENLİK KURMA İMKANI KALMAMIŞTIR

İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, her yıl 3 Kasım'da düzenlenen "Küresel Emperyalizme Karşı Milli Mücadele Günü" etkinliklerinde yaptığı konuşmada, "ABD'yi gerçek yüzüyle tanımalıyız. İslam dünyasında kanlı bölünmelere yol açan politikalar, ABD'nin eylemlerinin sonucudur. ABD'yi Siyonist rejime verdiği sınırsız destekle tanıyoruz. ABD'yi, dünya çapında gerçekleştirdiği utanç verici darbelerle özellikle İran'daki 19 Ağustos darbesiyle tanıyoruz. Bu darbenin ABD'nin İran halkı üzerindeki 25 yıllık tam siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik hakimiyetinin başlangıç noktası olduğunu biliyoruz." dedi.

Tümgeneral Selami'nin konuşmasının satır başları şöyle:

- ABD'yi Haiti, Kongo, Guatemala, Şili, Brezilya ve Venezuela'daki darbelerle tanıyoruz. Bu ülkeyi, dünya genelinde baskıcı ve kukla rejimleri desteklemesi ile biliyoruz. Filipinler'den Sudan'a, İran'dan Şili'ye, Brezilya'dan dünyanın birçok ülkesine kadar. ABD, kendi topraklarıyla yetinmeyen ve dünya üzerindeki siyasi coğrafyayı büyük ölçüde kontrol altına almak isteyen bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. Halkların siyasi iradesine, savaşlar, işgaller ve saldırılar yoluyla hükmetmeye çalışıyor.

- ABD'yi halk ayaklanmalarını bastırması ve dünyanın farklı bölgelerindeki baskıcı politikalarıyla tanıyoruz. ABD'yi, Afganistan, Irak, Yemen, Libya ve Doğu Akdeniz'deki savaşlar ile İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya'ya saldırmasıyla biliyoruz. Tekfirci terörizmin ve İslam dünyasında kanlı bölünmelerin ABD'nin politikalarının ürünü olduğunu görüyoruz. ABD'yi, Filistin işgalci rejimine verdiği askeri, siyasi, psikolojik ve ekonomik boyuttaki sınırsız destekleriyle tanıyoruz. Filistin ve Lübnan halkının üzerine gece gündüz yağan bombalarla tanıyoruz. ABD'yi, kendi topraklarında siyahilerin ve Amerika yerlilerinin katliamıyla biliyoruz. ABD’yi George Floyd’la tanıyoruz; bu, Amerika’nın gerçek yüzü ve karakteridir.

 - ABD'nin siyasi sistemi, İran halkını yenmek için sahip olduğu her türlü deneyimi, aracı, stratejiyi ve politikayı kullandı. Ancak bu 45 yıllık tarihin sayfaları, ABD için belirgin ve bariz yenilgilerle doludur; İslam ümmeti ve İran halkı için ise açık zaferlerle. Bugün ABD, kendi siyasi çöküşünü izlemektedir.

 - Devrimin doğuşundan bu yana ABD, yavaş yavaş gücünü kaybederek aşınma sürecine girdi. ABD'nin güç yapıları zayıfladı ve artık siyasi iradesini, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, halklar ve hükümetler üzerinde uygulayamaz hale geldi. Artık savaşlarda zafer kazanamıyor. Dünya, halkların iradesine dayanan bir dünya haline geldi ve zalim bu sistemin emperyalist politikalarına karşı imanla ve kalpleriyle direnenlerin iradesi egemen olan dünyadır.

- Bugün, bazı Avrupa ülkeleri ve ABD'nin bölgesel müttefiklerinden oluşan gerçek bir koalisyon, Gazze adı verilen kuşatılmış küçük bir bölgede az sayıda insanı diz çöktürmek için bir araya gelmiş durumda. Ancak her gün, Filistinli mücahit erkek ve kadınların direnişi, kararlılığı ve imanının ışığı, direnişin yeni alevlerini, umut dolu yeni parıltılarını ortaya çıkarıyor.

- ABD, bu görünüşte küçük olan Gazze'deki mücadelede bile Gazze'nin küçük çocuklarının elleriyle yenilgiye uğramaktadır. Bugün dünyada hiçbir şey ABD'nin siyasi planlarına uygun gitmiyor ve bu bölgenin kaderi nihayetinde Müslümanlar tarafından belirlenecektir. Artık ABD'nin İslam dünyası üzerinde egemenlik kurma imkanı kalmamıştır. İslam dünyasının erkek ve kadınları, mutluluğu cihad ve şehadet meydanında bulmuşlardır ve büyük güçleri yenmenin zor olmadığını anlamışlardır. Biraz direnç ve kararlılık bu maddi olarak güçlü görünen güçleri kendi iradelerine boyun eğdirebilir ve bugün bu gerçeklik yaşanmaktadır.

- Müslüman milletler bilinçlenmiş durumda ve bugünün Müslüman gençleri cihat etmenin yollarını öğrenmişlerdir. Güney Lübnan’a bakın; Siyonist rejimin Hizbullah’a ağır darbeler vurmasından sonra birçok kişi bu büyük cihat hareketinin sona ereceğini düşünmüş olabilir. Ancak görüyoruz ki Hizbullah, canlı, kararlı, özgüvenli, güçlü, cesur ve aşura ruhuyla Siyonistlerin önünü kesmiştir.

 - Hizbullah, yalnızca yenilmemeye razı değil; Siyonist rejimi ve onun uluslararası destekçilerini Lübnan'da ve işgal altındaki Filistin'de yok etmek istiyor. Bu, yakında gerçekleşecek. İsrailliler ve Amerikalılar, Müslümanları katlederek ve soykırım yaparak siyasi varlıklarını sürdüremezler. Onlar, çökmekte olan rejimler gibi davranıyorlar. Siyasi sistemler çöktüğünde, kör bir şekilde hareket ederler.

- Bugün Siyonist rejim, dünya genelinde yalnız kalmış ve nefret edilen bir sistemdir. Hiçbir saygın ülkenin yetkilisi, ABD yetkilileri dışında, işgal altındaki topraklara adım atmıyor. Onlar dünya çapında tecrit edilmiş durumdalar; ne sporcuları, ne politikacıları, ne de başka biri dünyanın herhangi bir yerinde görünmeye cesaret edebiliyor.

- Bugün Amerikan yetkilileri, bir İslam ülkesinin başkentinden geçemezler; Müslüman halk onları kendi içinde yok edecektir. Amerikalılar ve İsrailliler, kendi çöküşlerine iyice yaklaşmış durumdalar. Direniş, gereken zamanda gereken cevabı verecektir. Bu meydan, Allah'a güvenen ve başlarını O'na teslim eden, İslam'ın yüceliği için savaşan insanların sabır ve dayanıklılık yarışının meydanıdır. Onlar, düşmanların silahlarından korkmazlar.

 - Onlar, bu birikmiş öfkenin yalnızca gençlerimizin yüreklerinde kalacağını sanmasınlar. Bu kin ve öfke, silaha ve taktiğe dönüşecek ve Müslümanlar artık onurlarının, izzetlerinin ve haysiyetlerinin Siyonizm ve Amerikan egemenliği altında çiğnenmesine izin vermeyecekler. Biz de onlara sürekli uyarıda bulunuyoruz: Eğer tutumlarını değiştirmezlerse, çöküş ve yok oluşa doğru ilerleyecekler. Bu, İslam ümmetinin tamamının iradesidir ve bu irade yavaş yavaş zafer kazanacaktır. Yolun bir kısmını katettik, yolun ortasındayız ve güçle devam ediyoruz. Hareketimiz durmayacak, çünkü cihat bizim yolumuzdur.

- Cihatta güçlü olmayı öğrendik, çünkü tükenmez bir güç kaynağı olan İslam'a sahibiz. Hem güçlüyüz hem de inancımız ve imanımızla hareket ediyoruz. Sonunda onları yeneceğiz. Emin olsunlar ki büyük İran milleti güçlü, kararlı, tükenmez, sonsuz ve canlıdır. Bu milletin ruhu şehitlerinden, Yüce Kur'an'dan ve liderimizin bilge sözlerinden ilham alıyor. Düşmanlarımızı nasıl yeneceğimizi biliyoruz.

mehrnews

Yorumlar