ULUSLARARASI AVUKATLARDAN TÜM DÜNYAYA ÇAĞRI

Uluslararası insani hukukun temel ilkelerinden biri, yalnızca savaşan tarafların silahlı üyelerinin hedef alınabilmesidir. 

Görüntülenme: 137 Tarih: 22 Eylul 2024 12:23
ULUSLARARASI AVUKATLARDAN TÜM DÜNYAYA ÇAĞRI

Ancak İsrail rejiminin saldırılarında aralarında doktorlar, gazeteciler ve hastane çalışanlarının da bulunduğu siviller de hayatını kaybetti.

İsrail'in geçtiğimiz günlerde Lübnan vatandaşlarının iletişim cihazlarına yönelik beklenmedik ve vahşi saldırısı uluslararası toplumu şok etti.

Parstoday'in haberine göre Beyrut ve Suriye'nin farklı yerlerinde binlerce çağrı cihazı ve iletişim cihazının patlaması onlarca ölüm ve binlerce yaralanmayla sonuçlandı.

Bir kısmı gözlerini kaybeden yaralılar ile yüzlerce kişinin durumu ise halen kritik. Bu korkunç ve yıkıcı saldırılar uluslararası hukuk tarafından haklı gösterilebilir mi?

Cevap belli;

Uluslararası hukukçular İsrail'in bu eylemini açıkça korkunç bir suç olarak nitelendiriyor. İsrail'in, bazıları Hizbullah üyelerinin elinde bulunan Lübnan'daki iletişim cihazlarına yönelik saldırılarıyla uluslararası insancıl hukukun açık bir şekilde ihlali, hiç şüphesiz, uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinin açık bir ihlalidir.

Cenevre Sözleşmelerinden ve Uluslararası Adalet Divanı kararlarından yola çıkan uluslararası insancıl hukuk, silahlı çatışmanın neden olduğu acıyı sınırlamak için katı kurallar belirlemiştir.

Bu kanunlarda askeri ve sivil hedeflerin yanı sıra asker ve sivil ayrımı ilkesi de vurgulanmaktadır. Sivil hedeflere ayrım gözetmeksizin zarar veren saldırılar açıkça yasaktır.

Ayrım ve orantılılık ilkesinin ihlali

Avukatlar, İsrail rejiminin Lübnan'a yönelik saldırılarının ayrımcılık ilkesini ciddi şekilde ihlal ettiğini söylüyor.

Mevcut raporlara göre bu patlamalar herhangi bir bireysel inceleme yapılmadan ve kesin hedefleme yapılmadan gerçekleştirilmiştir. Londra'da ekonomi politik araştırmacısı Alonso Gurmendi-Dunkelberg, uluslararası hukuka uymak için İsrail'in yalnızca savaşçılara saldırdığından emin olmak için her iletişim cihazını ayrı ayrı kontrol etmesi gerektiğini vurguladı.

Bu incelemelerin yapılmaması bir yana, patlamalar aynı anda ve körü körüne farklı yerlerde yaşandı.

Oxford Üniversitesi Etik, Hukuk ve Silahlı Çatışma Enstitüsü eş direktörü Janina Dill, orantılılık ilkesine ilişkin endişelere dikkat çekiyor. Eş zamanlı yüzlerce patlama için orantılılık hesaplaması yapmanın neredeyse imkansız olduğunu ve saldırıların sadece sivilleri riske atmakla kalmayıp aynı zamanda hukuken savunulamaz olduğunu söylüyor. Evlerdeki, mağazalardaki, arabalardaki ve hatta cenazelerdeki patlayıcı çağrı cihazları, savaşta temel insani ilkelere saygı gösterilmediğini gösteriyor.

Sivilleri hedef almak ve meşru militarizme uymamak

Uluslararası insani hukukun temel ilkelerinden biri, yalnızca savaşan tarafların silahlı üyelerinin hedef alınabilmesidir. Ancak İsrail rejiminin saldırılarında aralarında doktorlar, gazeteciler ve hastane çalışanlarının da bulunduğu siviller de hayatını kaybetti.

Çocuklar da bu vahşi saldırıların kurbanı oldu; Aralarında bir Hizbullah üyesinin dokuz yaşındaki kızı Fatima Abdullah da var. Diakonia Uluslararası İnsani Hukuk Merkezi'nden Ellen Nohle, çatışmaya doğrudan dahil olmayan kişilere asla saldırılmaması gerektiği konusunda uyarıyor.

Hizbullah'la bağlantılı olsalar bile bu sivilleri hedef almanın hiçbir haklı gerekçesi olmadığını vurguluyor.

Bu suçlar aynı zamanda kuvvet kullanımına ancak "mutlak zorunluluk" ölçüsünde izin verildiğini vurgulayan askeri zorunluluk ilkesinin de açık bir ihlalidir.

El yapımı patlayıcı cihazların kullanımı; Açık bir ihlal

Lübnanlıların çağrı cihazlarına ve iletişim cihazlarına yönelik saldırılarda görüldüğü gibi el yapımı patlayıcıların kullanılması uluslararası hukuk açısından yasaktır. İsrail rejiminin de imzacıları arasında yer aldığı Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi İkinci Değişiklik Protokolü'ne göre, ani ve öngörülemez şekilde hareket eden patlayıcı tuzaklarının kullanılması, uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendiriliyor.

"Savaş" kitabının yazarı ve Cenevre Yüksek Lisans Enstitüsü'nde profesör olan Andrew Clapham, bu cihazların açıkça öldürme ve zarar verme amacıyla tasarlandığını ve bunların bu şekilde kullanılmasının uluslararası hukukun ağır bir ihlali olduğunu vurguluyor.

Nohle ayrıca, bu patlamaların uluslararası hukuka göre "diğer cihazlar" olarak değerlendirildiğini ve hükümet görevlileri ya da onların emriyle hareket eden kişiler tarafından gerçekleştirilmesi durumunda yasa dışı sayılacağını belirtiyor.

İsrail rejiminin geçmişteki suikastlarını ve gizli operasyonlarını anımsatan bu suçlar, yalnızca insan haklarını ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda İsrail'in uluslararası hukuka ve savaş etiğine tamamen hiçe saydığını da gösteriyor.

Uluslararası toplum, masum sivillerin canına kasteden ve temel insani kanunları ihlal eden bu tür barbarca eylemlere karşı kararlı bir şekilde tepki göstermelidir.

parstoday

Yorumlar