Breaking Defense portalında Riad Kahwaji'nin imzasıyla yayımlanan ve Batılı düşünce kuruluşlarından araştırmacıların görüşlerine yer verilen makalede, direniş güçlerinin Siyonist rejim ve ABD'nin bölgedeki 'hava üstünlüğü' iddiasını erozyona uğrattığı ve bu durum karşısında 'operasyonel düzenlemelerin' değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Breaking Defense'e konuşan uzmanlar, Lübnan ve Yemen tarafından gerçekleştirilen bir dizi insansız hava aracı saldırısının, söz konusu grupların daha önce düşünülenden daha gelişmiş hava savunma kabiliyetlerine ve taktiklerine sahip olduğunu ortaya koyduğunu ve bu gelişmenin İsrailli ve Amerikalı komutanları bölgedeki hava operasyonları planlarını gözden geçirmeye itmesi gerektiğini söylüyor.
Ancak bu grupların İran'ın gerçekten yeni sistemler tedarik edip etmediği, son zamanlarda düşen uçakların sayısının ABD ve İsrail'in artan operasyonel temposundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ya da hedeflere daha fazla atış yapmasına neden olup olmadığı net değil.
Hizbullah ile İsrail arasında 8 Ekim 2023'te İsrail'in kuzey sınırları boyunca çatışmaların başlamasından bu yana İsrail'in Hermes-450 ve Hermes-900 tipi beş orta irtifa uzun havada kalışlı (MALE) ve yüksek irtifa uzun havada kalışlı (HALE) insansız hava aracını Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah tarafından atılan füzelere karşı kaybetti. Aynı dönemde ABD, Yemen üzerinde Ensarullah tarafından ateşlenen füzelere karşı üç MQ-9 Reaper kaybetti.
Bu rakamlar, bölgede insansız sistemlerin düzenli olarak kullanılmasına rağmen, Hizbullah ve Ensarullah tarihsel olarak görülen kayıplarla değil, eşler arası bir savaş senaryosunda beklenebilecek türden kayıplarla daha uyumlu. Aslında 2019'da Yemenlilerin bir MQ-9 insansız hava aracını düşürmesi, 8 Ekim'de başlayan son çatışmalardan önce kayıtlara geçen en son örnek.
Bu tür sistemlere karşı son dönemde elde edilen başarılar göz önüne alındığında, uzmanlar ABD ve İsrail'in insansız istihbarat, gözetleme ve keşif araçlarını kullanırken operasyon konseptlerini değiştirmeleri gerekebileceği görüşünde.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Farzin Nedimi, "Koalisyonun orta irtifa uzun ömürlü (MALE) ve hatta yüksek irtifa uzun ömürlü (HALE) insansız hava araçlarına karşı artan inandırıcı bir tehdit, (İsrail ve ABD'nin) hava hakimiyetini gerçekten zayıflatabilir ve zamanında istihbarat elde etme yeteneklerini tehlikeye atabilir," dedi.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Füze Savunma Projesi Direktör Yardımcısı ve Araştırmacısı Şa'an Şeyh, Breaking Defense'e verdiği demeçte direnişin hava savunma sistemlerinin eninde sonunda 'İsrail ve ABD'nin Yemen ve Lübnan'daki insansız hava aracı operasyonlarını caydırabileceğini ya da azaltabileceğini' söyledi: "Alternatif olarak, İsrailli ve ABD'li operatörler maliyete katlanmayı ve istihbarat, gözetleme ve keşif operasyonlarına devam etmeyi seçebilirler."
RAND Corporation'da kıdemli yardımcı uluslararası savunma araştırmacısı Bruce Bennett ise şunları söyledi: "İsrail ve ABD'nin operasyon prosedürlerini kademeli olarak ayarlamaları gerekecek. Bu ayarlamalar, muhtemelen farklı bir şekilde faaliyet gösterme, elektronik ve diğer karşı tedbirleri geliştirme ve düşmanın hava savunma bataryalarını belirlemeye ve bastırmaya çalışmanın bir kombinasyonunu içerecektir."
Uzmanlar, hava savunma sistemlerinin neden daha etkili olabileceği konusunda daha fazla bölünmüş durumda: Birincil neden sahadaki yeni silahlar mı yoksa hava operasyonlarının artan yoğunluğu mu?
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Askeri ve Güvenlik Çalışmaları Programı Direktörü Michael Eisenstadt, "İnsansız hava sistemleri nispeten yavaş ve savunmasız hava platformları ve en çok iyi huylu hava savunma ortamlarında etkili. Lübnan ve Yemen'deki hava savunma ortamının -muhtemelen yeni sistemlerin gelişiyle- daha da zorlaştığı aşikar," ifadelerini kullandı.
Eisenstadt'ın düşünce kuruluşu tarafından hazırlanan bir raporda Hizbullah'ın Misak-2 olarak bilinen Rus Igla manpad'lerinin İran versiyonunu kullandıkları ve muhtemelen Hordad-15 sistemlerini de aldıkları ve muhtemelen Suriye sahasından Lübnan'a transfer etmeyi başardıkları belirtildi. Hizbullah'ın da İran yapımı Seyyad-2'yi edindiği ve Rus yapımı Pantsir-S1'e göz dikmiş olabileceği bildiriliyor.
Nedimi, yeni donanım tezine katılıyor ve 'son dönemde insansız hava araçlarının düşürülmesinde elde edilen başarıların İran'dan yeni donanımların gelmesi ve operatörlerin bunları doğru şekilde kullanma konusunda olgunlaşmasından kaynaklandığını' belirtiyor.
Bennett, "ABD'nin rakipleri muhtemelen karadan havaya füzelerinin etkinliğini artırıyor; bu standart bir askeri rekabet. Zaman içinde hava savunma bataryalarının etkili irtifası yükseltmelerle ayarlanabilir ve bu şu anda gerçekleşiyor olabilir," dedi.
Ancak Şeyh'e göre yeni silahların bunda payı olsa da, 'son dönemde artan hava saldırıları muhtemelen Ensarullah ve Hizbullah'ın hava savunması yüksek teyakkuzdayken bu insansız hava araçlarının daha fazla konuşlandırılmasından kaynaklanıyor."
Sırada ne var?
10 Haziran'da Hizbullah, İsrail savaş uçaklarından birini düşürme girişiminde bulundu. Bu girişim başarısız olsa da İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgalinden bu yana ciddi bir meydan okumaya maruz kalmayan hava hakimiyetine yönelik potansiyel riskler konusunda soru işaretleri yarattı.
Fakat uzmanlara göre insansız hava araçlarını düşürmek bir şey, çok daha hızlı ve sofistike savaş uçaklarını düşürmek ise başka bir şey, özellikle de İsrail ve ABD'nin hava operasyonlarını ayarlamaya ve gelişen tehditlerle başa çıkmak için teknolojilerini geliştirmeye devam ederse.
Savaş Araştırmaları Enstitüsünde (ISW) Orta Doğu Güvenlik Programı araştırmacısı Andie Parry, "ABD ve İsrail'in insansız hava araçlarının Ensarullah ve Hizbullah tarafından düşürülmesi operasyonları anlamlı bir şekilde etkilemedi ve ABD ve İsrail'in savaş uçakları sırasıyla Yemen ve Lübnan'daki mevzileri cezasız bir şekilde hedef almaya devam ediyor," diye konuştu.
Bennett, "İsrail ve ABD'nin operasyon prosedürlerini kademeli olarak ayarlamaları gerekecek. Bu ayarlamalar muhtemelen farklı bir şekilde faaliyet göstermeyi, elektronik ve diğer karşı tedbirleri geliştirmeyi ve eş zamanlı olarak düşmanın hava savunma bataryalarını belirlemeye ve bastırmaya çalışmayı içerecektir,"
Breaking Defense'e konuşan Parry, "İsrailliler ve ABD, hava savunmalarının kendilerine meydan okuyacağını hissederlerse çok daha yetenekli uçaklar -örneğin F35- kullanabilirler," ifadesini kullandı.
Hem Hizbullah hem de Ensarullah komutanları, İsrail ve ABD'ye karşı askeri operasyonları İsrail'in Gazze Şeridi'nde büyük bir kara harekatına maruz kalan Hamas ile dayanışma amacıyla başlattıklarını iddia ediyorlar. Hamas, Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen ile birlikte Direniş Ekseni'nin bir bileşeni. Hizbullah, Lübnan'ın güneyinde İsrail'e karşı cephe açarken, Ensarullah da Kızıldeniz ve Bab el-Mendeb Boğazı'nda İsrail'le bağlantılı olduğu ya da İsrail limanlarına gittiği belirtilen ticari gemileri hedef alıyor.
Çeviri: YDH