İmam Humeyni (r.a) Hüseyniyesinde gerçekleşen bu görüşmeye, kutsal savunma alanında faaliyet gösteren İran’ın diğer şehirlerindeki birçok kişi de görüntülü bağlantı ile katıldı.
İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının başında böylesi muhteşem ve muazzam bir program yaptıkları için emeği geçen herkese teşekkür etti ve devamında Kutsal Savunmanın önemine değindi.
İmam Hamanei’nin konuşmasının önemli başlıkları şöyle:
“Kutsal savunma, ülkemiz tarihinde önemli bir andır. Bu anı, bu önemli olayı doğru bilmeli ve gelecek nesillere tanıtmalıyız. Benim kesin görüşüm şudur ki, bizden sonraki nesiller kutsal savunmanın önemli ve anlamlı yönlerini bilseler ve İran milletinin bu önemli olayda zafer kürsüsüne nasıl ulaştığını ve orada güçlü bir şekilde durduğunu öğrensinler. Bu farkındalığın onlara büyük dersleri olacaktır.
Kutsal savunma olayının büyüklüğü tanınmalıdır. Çok şey yapıldı ama hâlâ yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Şu ana kadar bu devasa ve rengarenk tablonun detaylarını tanıyamadık ve tanıtamadık.
Kutsal savunma “Neyin savunması? Kimin savunması? Kim tarafından savunma? Ve bu savunmanın sonucunun ne olduğu?” olmak üzere dört açıdan incelenebilir.
Düşmanın hedefi İslam İnkılabı idi. İran'daki eşsiz ve büyük inkılabı bastırmak istiyorlardı.
Irak-İran savaşında mesele sadece sınırların ve coğrafyanın değişmesi değildi. Bir milletin kimliğini hedef almışlardı.
Kutsal savunma kime karşıydı? Bu savaşı asıl teşvik eden Amerika'ydı.
Kutsal savunmada saldırıda bulunanlar kimlerdi? Kutsal savunmaya bu açıdan bakarsak kutsal savunmanın büyüklüğü ve önemi ortaya çıkacaktır. O gün dünyanın bütün önde gelen güçleri tek cephe haline gelerek İran İslam Cumhuriyeti'ne ve İslam İnkılabına yönelik bu saldırıya katıldılar. Amerika bir taraftan, Avrupa ülkeleri bir taraftan, Sovyetler Birliği liderliğindeki Doğu Bloku da bir başka taraftan bu saldırıya katıldı.
Saddam'ın İran'a saldırısını asıl teşvik edenin Amerikalılar olduğu söylendi. Daha sonra savaş sırasında en önemli yardım olan istihbarat yardımı Amerikalılar tarafından yapıldı. Güçlerimizin konumlarını kolaylıkla haritalandırıp onlara sürekli ve art arda hava haritaları sağladılar ve Saddam'a taktikler verdiler.
Avrupalılar ve Fransızlar Saddam'a en gelişmiş hava ekipmanlarını, savaş uçaklarını ve helikopterlerini sağladılar. Almanlar Saddam'a, İran'da, Irak'ta, hatta Halepçe'de pek çok felakete neden olan kimyasal silah hazırlama araçlarını sağladı. Doğu Bloku, eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleri Saddam'a istedikleri tüm kara ve hava imkânlarını sağladılar ve ona ihtiyaç duyduğu her şeyi verdiler. Füze pahalıydı ve onların topçu birlikleri çok fazla harcama yapmadan Tahran'ı topla vurabilecek şekilde donatılmıştı.
Bölgemizdeki Arap ülkeleri Saddam’a sayısız miktarda para sağladı. Hem para hem ulaşım verdiler. Fars Körfezi'nin güney kısmı, teçhizatları alıp Irak'a getiren kamyonlar ve ağır makineler için kalıcı bir yerdi. Yani herkes yardım etti, herkes! Saldırganlar onlardı.
Kutsal Savunmada ne savunuluyordu? İslam İnkılabının kutsal savunmasında, İslam İnkılabının ürünü olan İslam Cumhuriyeti ve ülkenin toprak bütünlüğü savunuldu. Karşı taraf bu üç şeye saldırmıştı. Elbette düşmanın temel ve önemli cephesinin hedefi toprak bütünlüğü meselesi değildi, bu, Saddam'ın hedefiydi. Onların hedefleri inkılaptı. İran'da halkın fedakârlıklarıyla yaşanan bu eşsiz, büyük ve önemli inkılabı bastırmak istediler.
Bu inkılap, ülkeyi yöneten bağımlı ve yozlaşmış sistemi devirip, bu ülkede yeni bir sistemi kurmayı, ülkeye yeni bir söylemi getirmeyi başardı; Dini demokrasi dünyada yeni bir söylem ve kelimeydi.
İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı çıkanların ve ona düşman olanların sorunu "İslam Cumhuriyeti’dir”.
Dolayısıyla bu temel ve önemli noktalar savunuldu. Sorun sadece sınırın bir kısmının ileri veya geri gitmesi, coğrafi sınırların değişmesi değildi. Tabii ki bu da önemliydi ama bunun önemi diğer konuyla kıyaslanamaz.
Bizim savaşta hiçbir yardımcımız olmadı, parasını ödeyip satın almak istediğimiz imkan ve silahlar bile çok nadir ve küçük durumlar dışında sağlanmadı.’
rasthaber