ABD VE IRKÇI İSRAİL IŞİD'İ YENİDEN CANLANDIRIYOR

Bu terör saldırısı, IŞİD'in Suriye, Irak, Pakistan ve Afganistan'da gerçekleştirdiği terör saldırılarının son aylarda yoğunlaştığı ve IŞİD'in yaniden yükselişine ilişkin alarm zillerinin çaldığı bir dönemde meydana geldi. Suriye hükümeti ve Iraklı direniş grupları, IŞİD'i yeniden canlandırmak için Amerika ve İsrail tarafından hazırlanmış bir komplo olduğu konusunda defalarca uyarıda bulunmuştu. 

Görüntülenme: 731 Tarih: 16 Ağustos 2023 20:11
ABD VE IRKÇI İSRAİL IŞİD'İ YENİDEN CANLANDIRIYOR

Teröristler, İran'ın Şiraz kentindeki kutsal Şah Çerağ Türbesi'ne bir kez daha kör ve korkakça saldırı düzenleyerek bir kişiyi öldürdü ve çok sayıda kişiyi yaraladı.

Fars eyaleti başsavcısı, türbeye ateş açan ve hemen ele geçirilen silahlı kişinin şu anda yargılanmakta olduğunu söyledi. Kazım Musavi ayrıca, şimdiye kadar 10 kişinin ölümcül saldırıyla ilgili olarak eyalet güvenlik güçleri tarafından tutuklandığını ve diğer faillerin bulunması için operasyonların sürdüğünü söyledi.

Geçtiğimiz yıl 26 Ekim'de silahlı bir terörist Şah Çerağ'a saldırmış ve ibadet için orada bulunan 15 masumu katletmişti. Geçen yıl olduğu gibi bu olayda da IŞİD terör örgütü saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Büyük bir komplonun yapboz parçaları

Bu terör saldırısı, IŞİD'in Suriye, Irak, Pakistan ve Afganistan'da gerçekleştirdiği terör saldırılarının son aylarda yoğunlaştığı ve bu cehennemi terör örgütünün yeniden yükselişine ilişkin alarm zillerinin çaldığı bir dönemde meydana geldi. Suriye hükümeti ve Iraklı direniş grupları, IŞİD'i yeniden canlandırmak için Amerika ve İsrail tarafından hazırlanmış bir komplo olduğu konusunda defalarca uyarıda bulunmuştu.

ABD'nin Çin, Rusya ve İran gibi başlıca rakiplerinin güvenlik ortamlarında kaos ve istikrarsızlık yaratarak ve onları bölgesel jeopolitik krizlere dahil ederek Amerikan hegemonyasının düşüşünü yavaşlatma projesinin bir parçası olan bu komplo, Afganistan ve Suriye ile IŞİD'in sızma eğilimi gösterdiği Kuzey Afrika ülkelerinde daha ciddi bir şekilde sürdürülmektedir.

ABD'nin Afganistan'dan utanç verici ve skandal bir şekilde çekilmesinin üzerinden iki yıl geçti ve bu iki yıl boyunca Batı, Afganistan'ın yeni yöneticilerine yönelik yaptırım ve baskı politikasını benimseyerek IŞİD'in bu ülkede ve Pakistan gibi Orta Asya'daki komşu ülkelerde faaliyet alanını genişletmesinin önünü açtı.

Yeni yüzyılda ABD'nin en önemli rakibi olan Çin için Afganistan, jeopolitik konumuyla hem Pekin'in başta Kuşak ve Yol Girişimi olmak üzere dış ticaretteki ekonomik projeleri hem de Müslümanların çoğunlukta olduğu doğu eyaleti Sincan'da terörizmin büyümesini önlemeye yönelik güvenlik çıkarları için Orta Asya'ya açılan kapı olarak çok önemli.

IŞİD'in Afganistan ve Suriye'de güç kazanması ve başta Orta Asya olmak üzere diğer bölgelere yayılması konusunda Rusya ve İran'ın da benzer kaygıları var. Afganistan ile 900 kilometreden fazla, Orta Asya ülkeleri ve ayrıca Irak ile yüzlerce kilometre ortak sınırı olan İran, bu Amerikan tehdidinin başlıca hedeflerinden biri olmuştur.

Öte yandan, İran istihbaratının, güvenlik ve askeri güçlerinin terörist eylemleri tespit etme ve engelleme kabiliyetleri ve İran'ın eski ve zengin medeniyeti ile çeşitli etnik ve dini grupların barış içinde bir arada yaşadığı uzun tarihi göz önüne alındığında, İran hiçbir zaman tekfiri düşünce ve etnik-mezhepçilik eğilimleri için bir üreme alanı olmamıştır. Bu da İran sınırları içindeki terörist grupların önemsiz başarılarının kesinlikle sınırların dışında tasarlandığı ve Batılı ve İsrail istihbarat kurumlarının istihbarat ve finansmanıyla desteklendiği anlamına gelmektedir.

İran liderliğindeki Direniş Ekseni'nin Rusya ile Suriye ve Irak'taki işbirliği, son yıllarda terörle mücadelede en iyi performansı ortaya koymuştur ve kesinlikle Rusya'yı Ukrayna'da sıkıştırmak ve İran'da isyan ve güvensizliği körüklemek, IŞİD'in Suriye ve ardından Irak'ta yeniden ortaya çıkmasına zemin hazırlamaya yönelik Amerikan planlarıdır. 

 

Bu arada BM'nin saldırıyı hızlı bir şekilde kınamaması, Batı'nın çifte standartlarını ve uluslararası insan haklarının küresel Batı politikalarına bağımlılığının derinliğini bir kez daha gösterdi ve terörizmin ve istikrarsızlığın yeniden canlanmasını engellemek için bölgesel işbirliğine duyulan ihtiyacın altını çizdi.

Devasa Erbain yürüyüşünü ve ziyaretçilerini gölgede bırakmak

Şiraz'daki terör saldırısı, her yıl düzenlenen en büyük dini insan buluşması olarak dünyayı hayrete düşüren Erbain töreninin başlamasına çok az bir süre kala meydana geldi.

Erbain giderek bölgedeki direniş söyleminin büyümesinin ana sembolü haline geliyor ve her yıl çeşitli ülkelerden gayrimüslimler de dahil olmak üzere Şia'nın üçüncü İmamı ve Hazreti Muhammed'in torunu İmam Hüseyin'in daha fazla seveni ziyaretçiler arasına katıldıkça ihtişamı daha da büyüyor. Her yıl düzenlenen bu anma töreni, Müslümanlar arasnıdaki birliğin düşmanları olan İsrail rejimi ve ABD'nin yanı sıra onların bölgedeki yardakçıları için de bir diken haline gelmektedir. Washington ve Tel Aviv'deki IŞİD teröristleri Erbain ziyaretçilerinin kalbine korku salmak için harekete geçtiler.

IŞİD teröristlerinin Suriye'de bulundukları yıllar boyunca ve İsrail sınırları yakınında faaliyet gösterirken İsrail rejimine tek bir saldırı bile düzenlemedikleri ve bölgedeki Amerikan çıkarlarını tehdit etmedikleri göz önüne alındığında, Washington ve Tel Aviv ile işbirliği yaptıklarını kanıtlamak için herhangi bir belgeye bile ihtiyaç yoktur. 

Al Waght

intizar.web.tr

Yorumlar