NAFİZ AZZAM'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR (RÖPORTAJ)

Tesnim Haber Ajansı, Filistin İslami Cihat Hareketi Siyasi Büro Üyesi Nafiz Azzam ile bir röportaj yaptı ve işgal altındaki Filistin dosyası hususunda ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ile görüşmesini ele aldı. 

Görüntülenme: 566 Tarih: 25 Haziran 2023 13:19
NAFİZ AZZAM'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR (RÖPORTAJ)

Hürlerin İntikamı operasyonunun ve 5 ünlü Filistin İslami Cihat Hareketi komutanının şehit düşmesinin ardından, işgal altındaki topraklar hala Filistin direnişinin öfkesi ateşinde alev alev yanmaktadır. Kassam Şühedası tugaylarının Cenin'deki pusularının ardından ve Eli Yerleşkesindeki operasyonun ardından, Siyonist Rejim güvenlik makamları işgal altındaki topraklardaki güvenlik tehditlerinin arttığına dikkat çekti ve bu hususu odak noktasına çevirdi.
Bu arada, HAMAS ve İslami Cihat Hareketi'nden siyasi heyetlerin Tahran ziyareti ve İran İslam Cumhuriyeti üst düzey makamları ile görüşmesi, Direniş Ekseni'nin Siyonist düşman karşısında Filistinli gruplar arasındaki koordinasyonun güçlenmesi gerektiğini ve direnişin herhangi bir sahada birliğinin artmasına ne denli istekli olduğunu gösterdi.
Filistin dosyasındaki hızlı gelişmeler Tesnim Haber Ajansı'nın koşulları daha yakından analiz etmek ve Siyonist Rejim'in Direniş Ekseni karşısındaki gücünü değerlendirmek için harekete geçirdi. Bu bağlamda Tesnim Haber Ajansı Filistin İslami Cihat Hareketi Siyasi Büro Üyesi Nafiz Azzam ile bir röportaj yaptı ve işgal altındaki Filistin dosyası hususunda ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ile görüşmesini ele aldı.

* Haberlerde Filistinliler ile Siyonist Rejim askerleri arasında karşılıklı operasyonun gerçekleştiğini, direniş gruplarının Siyonist askerleri tuzağa düşürdüğünü, onlarda birkaç yaralı ve ölü zayiatına yol açtığını buna karşılık da Siyonistlerin Cenin'e saldırdığı, birkaç Filistinliyi şehit düşürdüklerini duyduk. Cenin'de olup bitenler özellikle de son 12 aydaki gelişmelerde, Filistinli gençlerin operasyonlarının Oslo Anlaşması sonrası Birinci İntifada dönemine göre çok daha fazla arttığını gözlemledik. Bu durum önemli bir mesele olarak Batı Şeria'nın silahlanmasının güçlü bir şekilde takip edildiğini gösteriyor. Siz bu hususta ne düşünüyorsunuz, Batı Şeria'nın silahlandırılması ne denli önemli?
Allah'ın selamı ve bereketi, yarattıklarının en hayırlısı olan peygamberimiz ve sahabesi ve Ehlibeyti'nin üzerine olsun. Bugün Cenin'de yaşananlar, milletimizin işgalci rejime ve onun vahşice politikalarına karşı yürüttüğü hesaplaşmanın devamıdır. İşgalci rejimin askerlerinin Filistin şehirlerine, köylerine ve kamplarına nasıl saldırdığına tüm dünya şahittir. İsrail'in masum ve savunmasız çocukları, kadınları ve insanları nasıl katlettiğine tüm dünya şahittir. Halkımızın kendini savunması doğaldır. İslami Cihad hareketi ve onun askeri kolu "Saraya el-Kudüs"teki savaşçılarının ve diğer tüm cihat ve direniş gruplarının çabaları, direniş savaşçılarını, milletimizi, topraklarımızı ve kutsal alanlarımızı savunması doğaldır.
İsrail'in Cenin'e yönelik böyle bir saldırıyı gerçekleştirmesi bir ilk değil. Cenin, Nablus, Beytüllahim, El Halil, Kudüs ve Ramallah'a saldıran, Gazze'yi kuşatan, uçaklarıyla, füzeleriyle bombalayan bu rejimin cinayetleri, bütün dünya tarafından görünmelidir.
Orada Filistin'in mazlum halkı işgal altında yaşıyor. Ve Filistin ulusunun binlerce çocuğu İsrail hapishanelerinde ve gözaltı merkezlerinde tutsak edildi ve şehit sayısı saymakla bitmez hale geldi.
Bugün Cenin'de yaşananlar, işgalci rejimin Filistin ulusuna karşı uyguladığı; bu ulusa diz çöktürmek, aşağılamak ve boyun eğdirmek için uyguladığı vahşi ve baskıcı politikaların devamıdır. Ama bu asla olmayacak, inşallah. Bugün İslami Cihad savaşçıları, Saraya el-kudus, diğer gruplar, Hamas savaşçıları, El-Kassam ve El-Aksa şehit taburları düşmana karşı duruyor; Cenin'deki direnişçiler, işgal rejiminin teçhizat, araç ve askerlerinin önüne çıkarak, işgal rejiminin kendisinin de kabul ettiği gibi, onlara zarar verdi.
Çocuklarımızın evlerini, ailelerini, sığınaklarını savunmaları doğaldır. Kudüs Tugayı ve İslami Cihad savaşçılarının bu milletin onurunu, topraklarını ve kutsal alanlarını savunmaları doğaldır. Barışçıl cihad bizim ve aynı zamanda Saraya el-Kudüs'teki kardeşlerimizin ve çocuklarımızın uluslarını savunmak ve işgalci rejime karşı durmaktan gurur duymalarıdır.
Oralarda Filistin mazlum halkı işgal altında yaşıyorlar. Filistin milletinin binlerce çocuğu İsrail zindanlarında ve gözaltı merkezlerinde tutsak edildi ve şehit sayısı saymakla bitmez hale geldi.
Bugün Cenin'de yaşananlar, işgalci rejimin Filistin ulusuna karşı uyguladığı, bu ulusa diz çöktürmek, aşağılamak ve boyun eğdirmek için uyguladığı vahşi ve baskıcı politikaların devamıdır. Ama bu asla gerçekleşmeyecektir, inşaallah. Bugün İslami Cihad savaşçıları, Saraya el-Kudüs, diğer gruplar, Hamas savaşçıları, El-Kassam ve El-Aksa şüheda taburları düşmana karşı duruyor; Cenin'deki direnişçiler, işgal rejiminin teçhizat, araç ve askerlerinin önüne çıkarak, işgal rejiminin kendisinin de kabul ettiği gibi, onlara zarar veriyor, zayiat dayatıyor.
Çocuklarımızın evlerini, ailelerini, sığınaklarını savunmaları doğaldır. Saraya el-Kudüs ve İslami Cihad savaşçılarının bu milletin onurunu, topraklarını ve kutsal alanlarını savunmaları doğaldır. Barışçıl cihad bizim ve aynı zamanda Saraya el-Kudüs'teki kardeşlerimizin ve çocuklarımızın, uluslarını savunmak ve işgalci rejime karşı durmaktan gurur duymalarına yol açmalıdır.

*Bu hususların yanı sıra Batı Şeria'nın silahlandırılması da çok önemlidir, direniş komutanları tutumlarında da bu hususa değindiğini gördük. İslam İnkılabı Lideri ile son dönemde yaptığınız görüşmede İslam İnkılabı Lideri, Siyonist Rejim'e karşı zaferin anahtarı ve bu rejime diz çöktürme hususunda önemli bir açıklamada bulunup ve çarenin Batı Şeria'da direnişin silahlandırılması ve güçlendirilmesi olduğuna vurgu yaptı. Batı Şeria'nın silahlandırılması daha önceden de gündemdeydi, HAMAS ve İslami Cihat gibi uzun geçmişli grupların yanında Filistinli gençler yeni gruplar da kurdu ve birçok şehadettalep operasyon düzenledi. Batı Şeri'nın silahlandırılmasının tüm gruplar için artık temel bir hedef haline geldiği görülmektedir. Sizce Batı Şeria'nın silahlandırılmasının önemli yanı ne?
Elbette Ayetullah Seyyid Hamanei akıl ve basiret ile konuşur ve gereğini ele alır. Bu nedenle, Batı Şeria'da kıyamın ve direnişin harekete geçmesinin gerekliliğinden birkaç kez bahsetti.
Batı Şeria geniş bir alana sahiptir; tarihi Filistin topraklarının toplam yüzölçümünün yaklaşık beşte biri kadardır. İşgalci rejimin ordusu bu bölgede fesat işliyor. İnsanları öldürüyor. Toprakları yağmalayıp el koyuyor ve daha geniş çapta yerleşimler inşa etmeye devam ediyor, bu nedenle Filistin halkının ve Batı Şeria'daki direnişin bu rejime karşı durması gerekiyor. Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin farklı vesilelerle işaret ettiği de budur; Batı Şeria'nın uzun süredir mücadele yolunda önemli bir ortak olduğu ve Filistin milletinin (Siyonist rejime karşı) mücadele ve cihad yolunun ana parçası olduğu ortaya çıktı.
Belki bazen ya da bazı dönemlerde işgalci rejimin aşırı baskıları ya da diğer kısıtlamalar nedeniyle Batı Şeria'da durum sakinleşti, ancak son iki yıldır Batı Şeria'da bir kıyam olduğu ve direnişin Cenin, Nablus, Tulkarem ve Beytüllahim ve hatta Kudüs'te büyüdüğü açık. Saraya el-Kudüs ve El-Kassam taburlarının kahramanları ve El-Aksa şehitlerinin önderlik ettiği direnişten söz ediyoruz.
Filistin milletinin direnişini güçlendirmek, milletin işgale karşı direnme hakkını savunmak, Saraya el-Kudüs'teki kardeşlerimiz ve çocuklarımız ve diğer direniş grupları için bir onur ve gurur göstergesidir. Elbette İsrail bu manzara karşısında tamamen şaşkına döndü ve son zamanlarda Cenin'e saldırıp (Filistinli) kahramanlarla karşı karşıya geldiğinde, burada ilk kez böyle bir olayın yaşandığını ileri sürdü.
İsrail'in Cenin kampına girememesi, geçmişten farklı olarak burada engellenmesi, kampa her zaman ciddi sorunlar yaşamadan girmesi göz önüne alındığında onları şaşırtmış durumda. Kardeşlerimiz ve çocuklarımız sıkı bir şekilde savaşıyor ve saatler süren şiddetli çatışmalardan sonra işgalci rejimin güçlerini geri çekilmeye zorladı.

* Görünen o ki Siyonist Rejim özellikle de son yıllarda İslami Cihad'a odaklanmış ve son aylarda da Gazze'deki bu hareketin komutanlarına suikasta düzenleme amaçlı operasyonlarını arttırmış ve son birkaç ayda en az 5 üst düzey İslami Cihat Hareketi komutanını da şehit düşürmüştür. Görünen o ki kimi uzmanlar İslami Cihat Hareketi'nin birinci nesil komutanlarını kaybetmekte olduğunu ve tekrar ayağa kalkması için belli bir süreye ihtiyaç duyduğunu düşünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, acaba Siyonist Rejim neden bu kadar İslami Cihad'a odaklanmış, İslami Cihad Hareketi'nin gücünü hangi seviyede görüyorsunuz?
İsrail'in son zamanlarda İslami Cihada odaklandığı doğru ama bu, diğer Filistin halkı için iyilik arzuladığı anlamına gelmiyor; biz Filistinliler cephesinde her akım ve gruptan herkes, işgal ve İsrail karşıtı bir muhalefet ruhuna sahip.
Bizler Hamas’lı kardeşlerimizle birlikte yaklaşık iki yıl önce Kudüs'ün Kılıcı savaşına katıldık. Saraya el Kudüs ve El Kassam taburları ile diğer Filistinli direniş gruplarının katıldığı büyük bir çatışmaydı. Sonuncusu İslami Cihad ve Saraya el Kudüs tarafından yürütülen "Hürlerin İntikamı" savaşı olan son çatışmalarda bile Hamas'taki kardeşlerimiz bizi destekledi.
İsrail, Filistin ulusunu bölmeye çalışıyor ve belirli bir gruba odaklanmaya çalışıyor. Örneğin Filistin arenasında çatışmalar ve farklılıklar yaratmak için İslami Cihat ve Saraya El Kudüs'e [diğer direniş gruplarına değil] yönelik operasyonlar düzenlediler. Ancak İsrail asla başarılı olamayacak; Hamas'taki kardeşlerimizle aramızda güçlü bir ittifak var. İslami Cihad ile Filistin ulusundaki tüm direniş grupları arasında yakın bir ilişki vardır hem Gazze hem de Batı Şeria'da. İsrail, Filistin ulusunu bölme planında asla başarılı olamayacak.
Filistin ulusunun birliğinin ve direniş gruplarının birliğinin işgalci rejime karşı başarı sağlamanın temel koşulu olduğuna derinden inanıyoruz. Her halükârda işgal rejimi ve işgal politikalarına karşı İslami Cihat hareketinin Filistin milleti adına var olması bir onur meselesidir.

* Günümüzde Siyonist rejim, kendi iç toplumunda benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya ve protestolar birkaç aydır devam ediyor ve bir şekilde Siyonist kabineyi felç etmiş durumda. Bazıları böyle bir durumda Netanyahu'nun bu krizi ihraç etmeyi düşünmesi ve İsrail'deki mevcut durumu bir şekilde etkisiz hale getirmek için işgal altındaki toprakların dışında krizler çıkarmaya çalışması ihtimalinin olduğuna inanıyor. Siyonist toplumda yaşanan olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?
İsrail toplumunda gerçek bir kriz var ve şüphesiz siyasi bir kriz Netanyahu hükümetini sarstı ve içine çekti. Ancak bunun Filistin ulusunun konumu üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Filistin ulusu özgürlüğe ulaşmak ve haklarını yerine getirmek için çabalıyor; İsrail toplumunda olup bitenlerden ve Netanyahu'nun yargı reformları veya diğer İsrail partileriyle ilişkilerinde yakalandığı krizden bağımsız olarak hareket ediyoruz.
Tüm İsrail partilerinin Filistinlileri haklarından mahrum bırakma konusunda hemfikir olduğuna ve Filistin ulusuna yönelik zulmün devam etmesi konusunda aynı görüşe sahip olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla Netanyahu ile ilgili olanlar veya işgalci rejim kabinesi içinde olanlar ne Filistin halkı olarak bizim tutumumuzu ne de İslami Cihat hareketi ve direniş gruplarının tutumunu etkilemiyor; Allah'ın izniyle hedeflerimizi gerçekleştirmek için Filistin milletinin haklarına sahip çıkarak yolumuza ve davamıza devam edeceğiz.

* Son dönemde Devrimin Lideri Ayetullah Hamanei ile bir görüşmeniz oldu, bu görüşmelerin hem Filistin tarafı hem de İran tarafı için her zaman başka bir tadı olduğunu ve açılımlara yol açtığını biliyoruz. Ayrıca devrimin lideri Filistin meselesine büyük ilgi ve merak göstermekte ve her zaman bu davanın ana destekçisi olduğunu da göstermektedir. Bu görüşme sırasında devrimin liderini görmenizin Mısırlı yazar "Muhammed Hasneyn Heykel"in İmam Humeyni (ra) ile görüştükten sonra yaşadığı deneyimine benzer olduğu bir hisse sahip olduğunuzu, söylediğinizi duyduk. Ne düşünüyorsunuz?
Birkaç gün önce İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ile görüşme şerefine nail olduk ve onun etkileyici ve önemli konuşmasının ardından biz de konuştuk ve İslami Cihat Hareketi Genel Sekreteri kardeşimiz Ziyad Nahle de konuştu. Ortamı samimi ve duygu dolu olan bu toplantıda konuştuk. Devrimin Lideri, İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin ulusunu destekleme konusundaki konumunu vurguladı ve biz (Cihat liderleri olarak), İslam Devrimi'nin zaferi sırasında sahip olduğumuz duygu ve algıları hatırladık.
Devrimi'nin zaferinin arifesinde önemli bir kitap yazan ünlü Mısırlı yazardan bahsetmiştim. İmam Humeyni'nin (ra) Tahran'a muzaffer dönüşünden önce Haseneyn Heykel, Paris'in banliyölerindeki Neauphle-le-Château köyünde bulunan İmam Humeyni (ra) ile görüşmeye gitti. Profesör Muhammed Haseneyn Heykel, "Ayetullah'ın Savunucusu" adlı kitabında şöyle diyor: "Paris'te İmam Humeyni'nin (ra) sözlerini dinlerken, yeni gönderilmiş birinin sözlerini işittiğimi hissettim. Hara mağarasından yeni gelmiş birini dinliyormuş gibiydim. O sıralarda İslam Peygamberi'ne ilk vahiy indirilmişti."
Ve kitabının başka bir yerinde İmam Humeyni'yi (ra) anlatırken, "sanki Hicri Kameri yedinci yüzyılından (İslam Peygamberi zamanından) beri yaydan bırakılan bir okmuş gibi kalplerin üzerine oturmuş (Kalpleri muhatap almıştır)" Bizim de [İmam Humeyni'ye yönelik] aynı duyguyu taşıdığımızı ve şimdi devrimin lideriyle görüştüğümüzde onda aynı ruhu gördüğümüzü söyledim. "İslam ruhu" ve "hak ve hakikat ruhu" [Peygamberin risaleti yeniden canlanmış gibi] ve İslam ümmeti ve çıkarlarına karşı özel şefkat ve hassasiyeti ve Filistin meselesine özel şefkat ve hassasiyetini gördük.

* Sohbetimizin sonuna yaklaşırken müsaade ederseniz, İslami Cihat Hareketi eski genel sekreterlerinden Fethi Şakaki veya Ramazan Abdullah Şaleh'ten bir hatırayı bize anlatmanızı istiyoruz.
İslami Cihad hareketinin kurucusu Fethi el-Şakaki ile birlikte yaşamışlığım var. Mısır'da birlikte tıp öğrencisiydik ve onunla aynı daireyi paylaşma şerefine eriştim. Biz Mısır'da ve aynı şehirde tıp okurken, talim gördüğümüz sırada İslami Cihad'ın kurucularından Dr. Ramazan Abdullah Şaleh de okuyordu ve düzenli toplantılar yapıyorduk.
Ben ve Dr. Ramazan yaklaşık aynı kuşaktan insanlardık ve biz Dr. Fethi Şakaki'yi hoca olarak adlandırıyorduk. Bizim neslimizi -elhamdülillah- o yetiştirdi ve koca bir nesil yetiştirdi.
İslami Cihat örgütünü kurduğunda, İslami hareketlerin ve Filistin direnişinin genel hareket yönünde çok büyük bir adımdı. Filistin'in Arap dünyasının atan kalbi ve İslam [ümmetinin] kalbi olduğunu her zaman vurguladı.
Geçen yüzyılın yetmişli yıllarının sonundaki o aşama, elbette öğretici ve yol gösterici noktalarla dolu çok verimli bir dönemdi ve Dr. Fathi el Şakaki yapabildi ve hepimiz onların yanındaydık. Dr. Fathi el Şakaki, işgalci rejime karşı mücadeleyi önemli ve büyük bir aşamaya getirmeyi başardı. Fathi al-Şakaki bu alanda İran İslam İnkılâbı'ndan çok istifade ettiği kesin.
İslam İnkılabı kazandığında biz hala Mısır üniversitelerinde öğrenciydik ve İran İslam İnkılabı'nın zaferi bizi çok etkiledi. Tüm İslam ümmetini de etkiledi. [O zamandan beri] İslam Devrimi'ni Filistin için büyük bir zafer ve İslam'ın onuru ve İslam ümmetinin yüksek statüsünün restorasyonu ile ilgilenen her Müslüman için büyük bir zafer olarak gördük. Profesör Ziyad en-Nahale, İslami Cihad'ın Genel Sekreteri, Dr. Fathi al-Şakaki'nin bu mirasını koruyor.
*Bize vakit ayırdığınız için size minnettarız. Teşekkür ederiz.
Bize ayırdığınız vakitten dolayı teşekkür edip, yanımızda ve İran İslam Cumhuriyeti yanında yer almanızda memnuniyet duyduğumuzu belirtmek isteriz.

tesnim

Yorumlar