İsrailli uzmanlar, İran’ın askeri, siyasi ve bilimsel olarak çeşitli alanlarda imkanlarını güçlendirmesi hususunda İsrail’in artan endişesini dile getirerek, İran’ın ilerlemesini durdurmak için İsrail’in elindeki seçeneklere değindi. El-Meyadin’in haberine göre İsrail'in İran'a saldırmak için büyük hazırlıklar yapmasına rağmen İran'a tek taraflı saldırma olasılığının sıfır olduğu belirtiliyor. Habere göre İsrailli uzmanların, içerdeki tüm abartılı sloganlara rağmen, İsrail’in nükleer güç bir İran'la bir arada yaşamaya zorlandığını söyledikleri aktarıldı. Uzmanlara göre bunun İsrail’in İran'a saldırması halinde patlak verecek ve İsrail’e ağır kayıplar verdirecek bir savaştan daha iyi olduğu belirtildi. İran’ın Batı’nın zafiyetini teşhis etmesi ve bundan sonuna kadar yararlanarak, Rusya ve Çin’le birlikte Batı ve ABD’ye karşı muhalif bir eksen oluşturmasının İsrail’i daha fazla tedirgin ettiği kaydedildi. İsrail Kanal 12’nin askeri işler muhabiri Nir Dvori, İsrail Savaş Bakanı Yoav Gallant'ın son durum değerlendirmelerinde İran nükleer dosyasını İsrail güvenlik ve askeri teşkilatına yönelik bir numaralı tehdit veya hedef olarak tanımladığını söyledi. Dvori, İsrail’in bir yandan bir operasyon gerçekleştirmek için ABD ve Avrupa ile ilişkileri güçlendirme girişimlerinde bulunurken, diğer yandan da saldırı gerçekleştirmek için önemli ve güvenilir bir sistem inşa etmekle uğraştığını ifade ederek, buna İsrail’in sadece geçen yıl 5 milyar şekel bütçe ayırdığı kaydetti. Ayrıca Dvori, geçtiğimiz yıl İsrail hükümetinin güvenlik teşkilatından İran’ın nükleer tesislerine karşı etkili bir saldırı yeteneği inşa etmeye yönelik taleplerinin büyük ölçüde arttığını kaydetti. Yine bu bağlamda İsrail Kanal 14 askeri analisti Hillel Peyton Rosen, İsrail ordusu ve tüm güvenlik teşkilatının, siyasi kademenin onlardan İran'a saldırmalarını istediği bir plan için eğitim aldıklarını ifade etti. Rosen, bu plan dahilinde en az 9 farklı nükleer ve ek karmaşık stratejik hedefler olduğunu bildirdi. Rosen, hazırlıklara rağmen İran'ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirilecek bir saldırıya, Lübnan, Suriye, Batı Şeria, Gazze ve Filistin’in 1948 toprakları gibi birkaç cepheden yanıt geleceğini, bunların yanı sıra, İran’ın da kendi topraklarından İsrail’e saldıracağını ifade etti. Rosen, “herkesin herkese karşı savaşı” olarak adlandırılan bu savaşın, güvenlik ve askeri teşkilattaki savaş senaryosu olduğunu belirtti. Rosen, uzman kişilerin, İran’ın nükleer tesislerine İsrail ordusunun mevcut imkanlarını kullanarak yapılacak bir saldırının, İran’ın mevcut nükleer kapasitesinin yalnızca yarısından biraz fazlasına zarar verebileceğini tahmin ettiklerini söyleyerek, ortaya çıkan hasarın İran nükleer projesini tamamen yok etmeyeceği, bilakis hasarın bir kaç yıl içinde tamamen onarılacağını belirtti. İran'a yönelik olası bir saldırının İsrail’in içinde ve ona yakın bölgelerde uzun ve kanlı bir savaşa yol açacağını ve İsrail’in ekonomisini alt üst edeceğini söyleyen askeri uzman, böyle bir savaşın İsrail ordusunu kara harekatı yapmaya zorlayacağını ve tüm bunlardan yola çıkarak İsrail'in tek taraflı olarak İran'a saldırma olasılığının şu anda sıfır olduğunu ifade etti. İsrail’in İran'a karşı başarılı bir saldırı gerçekleştirme fırsatını 10 yıl önce kaçırdığını söyleyen Rosen, İsrail'in tüm abartılı sloganlarına rağmen nükleer bir İran'la bir arada yaşamaya zorlanacağını, çünkü bunun onun için kendisine ağır kayıplar verdirecek bir savaştan daha iyi olacağını söyledi. Öte yandan İsrail eski Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Ulusal Güvenlik Komisyonu eski Başkanı Meir Ben Shabat, İran'ın ABD ve Batı'ya karşıt ülkelerin eksenini yeniden formüle etme sürecinde önemli bir konuma sahip olduğunu söyledi. İran’ın birçok konuda Moskova’nın yanında yer almanın yanı sıra Çin ile ilişkilerini de güçlendirdiğine dikkat çeken Ben Shabat, İran’ın Batı’nın zayıflığını teşhis ettiğine ve bunu sonuna kadar kullandığına işaret etti.
Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr
Görüntülenme: 782 Tarih: 25 Şubat 2023 13:00