Nahale mektubunda Filistinli mücahitlerin, özellikle İslami Cihat hareketinin ve Saray el-Kudüs'ün askeri kanadının Filistin genelinde,  Gazze ve Batı Şeria'daki geniş varlığından bahsetti. O Gazze'deki durumu anlatırken, işgalci rejime karşı bu bölgenin güçlü duruşuna işaret ederek, son üç günlük çatışmalarla ilgili şunları kaydetti: Biz bütün gücü ve komplolarıyla bu birliği bozmaya çalışan düşmana karşı milletimizin birliğini vurgulamak için  bu çatışmalara "Vahde es-Sahat" (meydanların birliği) adını verdik."

İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, bu hareketin Siyonist rejimle son zamanlardaki çatışmasına ve bu rejimin Filistinli cihatçı gruplar arasında bölünme oluşturma girişimine atıfta bulunuyor. Bu üç günlük çatışmada, Siyonistlerin Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine ve İslami Cihad hareketinin merkezlerine ve karargahlarına yönelik ağır hava saldırılarına rağmen, bu hareket, rejimin saldırganlığına misillemede bulunarak yüzlerce saldırı düzenleyip Tel Aviv de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin'in çeşitli bölgelerine roket yağdırarak karşı koyabileceğini gösterdi. Bu doğrultuda bu rejim ateşkes talep etmek ve direniş şartlarını kabul etmek zorunda kaldı.

İslam inkılabı Rehberi  bu konuyla ilgili beyanatında şunları kaydetti: " Son olay, Filistin İslami Cihad hareketinin onurunu ikiye katladı ve Filistin ulusunun şanlı direniş hareketinde İslami Cihat'ın konumunu yükseltti. Cesur direnişinizle gasıp rejimin aldatıcı politikasını etkisiz hale getirdiniz, direniş hareketinin her parçasının düşmanın burnunu yere sürebileceğini kanıtladınız. Siz Gazze'deki mücadeleleri Batı Şeria ile ilişkilendirerek ve diğer direniş güçlerini cihat hareketine verdikleri destekle, Filistin ulusunun şeytani ve aldatıcı düşmana karşı cihadının bütünlüğünü yok etmeyi başardınız. Filistinli grupların tüm Filistin topraklarındaki tüm çabaları bu birliği sürdürmek olmalıdır. Gaspçı düşman zayıflıyor ve Filistin direnişi güçleniyor."

Ayetullah Hamenei'nin  tüm Filistinli grupları birleştirme ihtiyacına ilişkin tavsiyesi, Siyonist rejimin Filistinli cihatçı gruplar arasında tefrika çıkarma çabaları düşünüldüğünde anlam kazanıyor. Bu çatışmanın başlangıcında Siyonistler, bu savaşın amacının sadece İslami Cihat hareketi olduğunu ilan ettiler, ancak İslami Cihad hareketi, güçlü ve cesur mücadelesi ile bölgedeki tüm direniş güçlerinin şaşkınlığını uyandırıp Filistin halkı ve başta Hamas hareketi olmak üzere tüm direniş örgütleri tarafından onaylandı ve desteklendi. Böylece, Tel Aviv'in isteğinin aksine, tüm Filistinli gruplar İslami Cihat hareketine desteklerini vurguladılar.

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri'nin mektubundaki bir diğer önemli nokta, İran'ın Filistinli cihatçı gruplara her yönden verdiği desteği vurgulamasıdır. O direnişin bu başarısını Filistin ulusunun gelecekteki daha büyük zaferlerinin bir başlangıcı olarak nitelendirdi ve İran'a İslam İnkılabı'nın yüce Lideri'nin rehberliğine her boyutta verdiği destek ve onaylar için teşekkür etti ayrıca Lübnan Hizbullah hareketinin ve bu hareketin lideri Seyyid Hasan Nasrullah'ın rolüne değinerek  şunları kaydetti:" Sürekli desteğiniz ve duruşunuz olmasaydı, bu zafer ve geçmiş zaferler elde edilemezdi."

İran İslam Cumhuriyeti, mazlumları zalimlere karşı desteklemek ve son birkaç on yılda Filistin davasını kapsamlı bir şekilde desteklemek doğrultusunda her zaman İsrail rejiminin saldırgan eylemlerine karşı koymayı ve Filistin halkının ve Filistinli cihatçı grupların mücadelelerini desteklemeyi, dış politikasının önceliği haline getirmiştir.

parstoday