ABDULLAH MARUF MESCİD-İ AKSA'YA YÖNELİK TEHDİDE DİKKAT ÇEKTİ

Kudüs ve Mescidi Aksa uzmanı Abdullah Maruf, Mescidi Aksa duvarlarında meydana gelen çatlak ve yıkımlar konusunda uyararak, son zamanlarda özellikle eski Aksa mescidinde ciddi çatlak ve dökülmelerin yaşandığını söyledi. 

Görüntülenme: 1439 Tarih: 26 Temmuz 2022 18:15
ABDULLAH MARUF MESCİD-İ AKSA'YA YÖNELİK TEHDİDE DİKKAT ÇEKTİ

Filistin Enformasyon Merkezi'nin kendisiyle yaptığı röportajda Maruf, “Şu anda bazı bölgelerde müşahede ettiğimiz taş düşmeleri ve dökülmeler Aksa'nın içinde ciddi manada çatlakların olduğunu gösteriyor bu da tehlike kaynağıdır.” dedi. 

Daha önce Mescidi Aksa’nın güney batısı tarafında yer alan Meğaribe Kapısının yanında bulunan İslam Müzesi'nde bazı taşların düştüğünü hatırlatan Maruf, Ramazan ayında meydana gelen bu olayın maalesef üzerinde durulmadığını söyledi. 

Mescidi Aksa konusunda uzman olan Abdullah Maruf geçen Ramazan ayında meydana gelen tehlikeli bir mevzuya dikkat çekerek şunları söyledi: “Geçen Ramazan ayında işgal rejimi İslami Vakıflar Dairesi'ne bağlı araçların Mescidi Aksa’nın güneyinde bulunan İslam Müzesi'nin önüne gelmesine izin vermediler. Bu da onların bölgede olup bitenden haberdar olduklarını gösteriyor. Burası -Allah göstermesin- her an yıkılabilir." 

Mescidi Aksa’daki Siyonist varlığı normal bir durum gibiymiş gibi es geçmenin tehlikesine karşı uyarıda bulanan Maruf, “Bu durum meseleyi Siyonistler açısından kazanılmış bir hakka dönüştürecek ve asla hiçbir şekilde bu haktan vazgeçmeyeceklerdir. Aksine bundan sonra daha tehlikeli adımlar atmak için çaba göstereceklerdir.” ifadesini kullandı. 

Filistin Enformasyon Merkezi'nin kendisiyle yaptığı röportajın tamamı:

Mescidi Aksa’da olup bitenlerle ilgili en son gelişme nedir?

Mescidi Aksa son zamanlarda iç binaların bir kısmında ciddi yıkımlar yaşıyor. Özellikle de Kıble Mescidi’nin altına düşen Aksa’nın Kadim Mescidi'nde yaşanıyor. Tam olarak bu yıkımlar Mescidi Aksa’nın güney batısına bitişik kıblede meydana geldi. 

Gelen haber ve bilgilere bakılırsa Siyonistler 1995 yılında Mervani Mescidi'ne yaptıkları gibi burayı da sinagoga çevirmek istiyorlar. O nedenle bugün Mescidi Aksa’da gördüğümüz duvar ve kaya döküntü ve yıkılmaları yerin altında büyük gelişmelerin olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde geri kalan bölgelerin de emniyette olmadığına işaret ediyor.

Taşların düşmesi ve altındaki kazılar Mescidi Aksa için ne ifade ediyor? Tehlikenin boyutu nedir?

Bugün birkaç yerde gördüğümüz taş düşmeleri, Mescidi Aksa içindeki bina duvarlarının fiilen çatladığını gösteriyor. Bu tehlikenin kaynağıdır. Biz yerin altındaki Kadim Aksa Mescidi'ndeki düşmelerden bahsetmiyoruz. Aynı şekilde başka birkaç bölgedeki taş düşmelerinden bahsediyoruz. Daha önce Mescidi Aksa’nın güney batısında yer alan Meğaribe Kapısı yanında bazı taşların düştüğü görülmüştü. Bu olay geçen Ramazan ayında meydana gelmişti. Olay maalesef medyada pek yer almamıştı.

Fakat bugün Kadim Aksa Mescidi altında gördüğümüz yıkılmalar, binaların bizzat çatladığını gösteriyor. Kadim Aksa sadece bir mescit değildir. Aynı zamanda bir geçiş noktasıdır. Burası Kıble Mescidi ile Mescidi Aksa’nın güneyinde yer alan istinat duvarlarının temelini de oluşturuyor. Buna göre demek ki bu noktada yer alan bazı binaların yıkılması tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Geçen Ramazan ayında meydana gelen ve medyanın dikkate almadığı bir olayı aktarayım. Ramazan’da işgal rejimi İslami Vakıflar Dairesi'ne bağlı araçların Mescidi Aksa’nın güneyinde bulunan İslam Müzesi'nin önüne gelmesine izin vermedi. Bu da onların bölgede olup bitenden haberdar olduklarını gösteriyor. Burası -Allah göstermesin- her an yıkılabilir.

Burada şunu ifade etmek istiyorum: Mescidi Aksa surlarının dibinde kazılar yoğun bir şekilde devam ediyor. Dikkat çekmek istediğim diğer bir husus kazıların sebep değil, sonuç olduğudur. Bu, temelde işgal varlığının neticesidir. Temel sorun, kazılara sebep olan işgalin kendisidir.

Yahudi yerleşimcilerin günübirlik Mescidi Aksa baskınlarını nasıl görüyorsunuz?

Baskınlar günübirlik devam ediyor. Tapınağın yıkılışı yıl dönümünün yaklaştığı önümüzdeki günlerde bu baskınlar daha da artacak.

Burada Mescidi Aksa ile ilgili meydana gelen önemli bir değişikliğe dikkat çekmemiz gerekiyor. 2003 yılından önce Yahudi yerleşimcilerin Mescidi Aksa’ya girmelerine izin verilmiyordu. Ancak o tarihten sonra yerleşimcilerin Mescidi Aksa'ya girmeleri ve burada bulunmaları sıradan bir olay haline geldi. En son yapılan Bayrak Yürüyüşü'nde ise Mescidi Aksa’ya girme hakkı, burada ayin yapmayı aşıp başka bir hal aldı.

Şu anda Yahudi yerleşimciler ayinlerini büyük bir özgürlük içinde yapıyorlar. Bunu bir hakları olduğu için yaptıklarını düşünüyorlar. Maalesef bu, Mescidi Aksa için reel bir hak haline gelmeye dönüşmek üzere. Ve bu konuda herkesi uyarıyorum. Bütün Müslümanları; resmi, grup, halk ve herkese hatırlatıyorum. Bu mesele zamanla Yahudi yerleşimcilerin kazanılmış bir hakkı haline dönüşecek ve hiçbir şekilde bundan vazgeçmeyecekler. Aksine işgalci daha tehlikeli adımlar atmak için çaba gösterecektir. 

Bugün çok ciddi ve tehlikeli bir aşamadayız. Yahudi yerleşimciler Mescidi Aksa’da kimseden bir itiraz görmeden ayinlerini yapıyorlar. Hatta Müslümanlardan bile bir tepki görmüyorlar. Çünkü meseleye olmuş bitmiş gibi bakıyorlar. Üzülerek belirtelim ki basın da durumun tehlikeli boyutuna değinmiyor. O nedenle meseleyi aslına döndürmemiz gerekir. O da şudur. Baskınlarla Siyonist varlığa tamamıyla yok edilmesi gereken hususlar gözüyle bakmamız gerekiyor. İşgale baktığımız gibi, baskınlara da aynı gözle bakmamız gerekir. 

Kırmızı çizgi, işgalcilerin fiili olarak burada bulunmalarıdır. Bizim bugün işgalcilerin Mescidi Aksa içinde yapacakları ayin, dua vs.'nin üzerinde durmamamız, aksine merkezi meseleye odaklanmamız gerekir. O da Yahudi yerleşimcileri Mescidi Aksa’dan tamamıyla çıkarmak, burada varlık göstermelerine izin vermemektir. Onların salt burada bulunmaları bile Filistin halkı ve bütün güçler için kırmızı çizgi olması gerekir. Ancak bu şekilde işgalcinin yeni bir emri vaki dayatma projesini fiilen ortadan kaldırmış olurlar.

Özelde Kudüs, genelde ise Filistin halkının Mescidi Aksa’yı savunmaya yönelik tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Üzülerek belirtelim ki Arap ve İslam ülkelerinde olduğu gibi, halk ve gruplar düzleminde de Mescidi Aksa davasının takibi noktasında büyük bir kusur var. İşgalcinin Mescidi Aksa içinde neredeyse camiye kadar uzanan uygulamalara karşı yapılan tepkiler çok cılız kalıyor. Tepkiler yaşanan felaketin boyutunda değildir. Bu konuda bütün gruplar, Arap ve İslam ülkeleri sorumludur. 

Filistin meydanlarına gelince, burada kimse sorumluluğun dışında değildir. Daha çok sayıda insanla Mescidi Aksa’da bulunmak gerekir. Birçok sefer işgalcinin Mescidi Aksa içindeki planlarını suya düşürme noktasında bunun etkisi görülmüştür. Esbat Kapısı direnişi ile Rahmet Kapısı direnişi ve Kudüs Kılıcı Savaşı bunlardan sadece bazılarıdır. O nedenle herkesin sorumluluk hissetmesi gerekir. Bıçağın Mescidi Aksa boğazına dayandığını bilmesi lazım. Şayet bizler hükümet, halk, gruplar olarak durumu idrak edip yapılması gerekeni yapmazsak, Mescidi Aksa’yı tamamıyla kaybetmeyle karşı karşıya kalabiliriz.

Burada şunu ifade etmek istiyorum:

Bütün Filistinlilerin şunu anlaması gerekir. Bu mesele belli bir grubun, halkın, bölgenin sorumluluğunda değildir. Aksine birey olarak herkes sorumludur. Her bir insanın, bulunduğu yer ve konuma göre bunu sahiplenmesi gerekir. Her bireyin, Arap ve İslam dünyasıyla Filistin’de kimilerinin kusurlu davranmasına, geri durmasına bakmaksızın üzerine düşeni yapması gerekir.

 Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar