RE'FET MURRE BİDEN'İN ZİYARETİNİ DEĞERLENDİRDİ (ANALİZ)

 

Görüntülenme: 631 Tarih: 26 Temmuz 2022 01:38
RE'FET MURRE BİDEN'İN ZİYARETİNİ DEĞERLENDİRDİ (ANALİZ)

1991 yılında yapılan Madrid Konferansı'ndan şimdiye kadar gelip geçen altı Amerika başkanı Mahmud Abbas’a Filistin devletinin kurulacağı sözünü verdi. Altıncıları da şimdiki başkan Joe Biden oldu. O da Filistin devletinin kurulmasını desteklediğini ifade etti. O, Mahmud Abbas’ın duymak istediğini söyledi.

Fakat gel gör ki bu söze ne Biden inanıyor, ne de Abbas.

Dikkat çeken husus, Biden’in Abbas ile görüşmesinde gayet açık ve net olmasıdır. Abbas’a bazı şeyler söyledi. Ama bunlar öylesine, gelişigüzel sözler değildi. Cümleleri realiteyi çok hassas bir şekilde özetliyor, gelecek merhalenin özelliklerini tanımlıyordu. Biden durumu Abbas’a anlatmak istiyordu… Acaba diğeri anladı mı?

Biden’in Abbas’ı ziyaret etmesi zorunlu biraz da nezaket babındandı. Biden. başkanlık koltuğuna oturduktan sonra hiçbir zaman Filistin meselesini gündemine almadı, bu konuda beklenen kolaylıkları sağlamadı. Aylar sonra Abbas ile görüştü. Bölgeyi ziyaret ettiğinden zorunlu olarak onu da ziyaret etti. 

Filistin Yönetimi'nin siyasi başkenti ve Filistin Yönetimi Başkanı'nın ikamet ettiği Ramallah’ta değil de Beytlahim’de kendisiyle görüştü. Ziyaret, Abbas’ı ayağına çağırmış gibi.  

Biden görüşmesinde Abbas’a şunları söyledi:

İki devletli çözüm uzaktır. 

Filistinlilerin üzerinde engeller var.

Filistin halkı üzüntü duyuyor.

Abbas’a bunları söylerken, imzalanan Amerika-İsrail anlaşmasında ise daha tehlikesi yer alıyor. Şöyle diyor: “Filistin Yönetimi'nin İsraillilerle fırsatları müzakere etmesi gerekir.”

Satırlar arasında Biden Amerika’nın tutumunu şöyle özetliyor:

1.Biden dönemi sürecinde Filistin meselesi öncelikli meselesi olmayacak

2.Biden idaresi, barış görüşmelerini canlandırma pozisyonunda olmayacak

3.Biden idaresinin, önümüzdeki dönemde yapılacak erken seçimler sonucunda kurulacak zayıf ve aşırı sağcı İsrail hükümetine baskı kurma ve Filistin Yönetimi'nin taleplerini İsrail tarafına aktarma gibi bir misyonu olmayacak 

Biden hem İsrail hem de Filistin Yönetimi'nin önünde yaptığı konuşmada Filistin halkının talep ve hakkını görmezlikten geldi. 

Aynı şekilde Mahmud Abbas’ın sıraladığı şu dört talebi de görmezlikten geldi.

Bunlar:

1.Cesur bir barış için elimi uzatıyorum

2.Doğu Kudüs’te ABD Başkonsolosluğu'nun açılması meselesi

3.Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)’nün terör listesinden çıkarılması

4.İşgalin sona erdirilmesi, ırkçı tutumun sonlandırılması, yerleşim inşaatıyla yerleşimci şiddetin durdurulması

Biden, ne yerleşimlerden ne de yerleşimcilerin şiddetinden, ne Kudüs’ten, ne Mescidi Aksa’ya yönelik tehditlerden ve ne de İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’ye yönelik terörist tutumundan bahsetti. 

Biden ziyaretiyle ortaya koyduğu tavırdan şu hususların üzerinde düşünmede fayda var:

1.Filistin Yönetimi'yle işgal hükümeti arasındaki barış görüşmeleri faaliyetinin süresiz askıya alınması (dondurulması)

İsrail’deki durum ile bölgesel ve uluslar arası konjonktür buna izin vermiyor. 

Bu durum Filistin Yönetimi'nin gelecekteki rolü ve görevi, ayakta kalma ve hayatını devam ettirme ile bunun Filistin toplumuna yansımaları ve Filistin ulusal diyaloğu konusunda ciddi soruları beraberinde getiriyor.

2.Biden’in İsrail’i bölgeye entegre etme sözü

Bu, İsrail ile Araplar arasında işbirliğinin olacağını, daha çok açılmanın sağlanacağını ve stratejik konularla karşılıklı irtibatların artacağını gösteriyor.

Bu durum diğer taraftan Filistin davasının görmezden gelinmesine, Filistin Yönetimi'nin konum ve rolünün ciddiye alınmamasına neden olacaktır. 

3.Biden, bölgeye yaptığı büzün ziyaretlerinde Filistin Yönetimi'ni uzak tuttu

Aynı şekilde Amerika’nın bölgede Mısır, Ürdün, Bahreyn, Emirlikler ve Suudi Arabistan ile yaptığı görüşmelerden de uzak tuttu. 

4.Direniş güçleri ve taraflarıyla Filistin Yönetimi arasında siyasi makas bu kadar açılmışken, Filistin halkının tavrı daha çok ulusal birlik ile işgale karşı direnişten yana iken Filistin Yönetimi'yle Filistin halkının diğer kesimleri arasındaki ilişki nasıl olacak?

5.Direniş güçleri ve arkasında duranlar, Filistin ulusal birliğinin gerçekleşmesi, içeride ıslahatın yapılması, seçimlerin gerçekleşmesi ve siyasi uzlaşı için yoğun çaba harcarken, Filistin Yönetimi daha önce görülmemiş şekilde gerçeklerin karşısında durmaktadır 

Yerel, bölgesel ve uluslar arası gerçekler şunu söylüyor. Ne görüşmeler olacak ne de devlet.

Filistin Yönetimi işgal rejimiyle yapılan görüşmelerin bir sonucudur. Peki, bu süreç biterse Filistin Yönetimi'nin geleceği ne olacak? Filistin Yönetimi aşınıyor ve çatlıyor. Filistin halkı ise her yerde direnişi ve liderlerini selamlıyor. Yapılan belediye ve öğrenci seçimleri asla Filistin Yönetimi'nin lehinde olmayacak. Abbas’ın yerine kimin geleceği ihtilafı giderek büyüyor. Filistin Yönetimi'nin Arap ülkeleriyle uluslar arası ilişkileri de hiç sağlıklı değildir. 

Pratik olarak da Filistin Yönetimi öldürücü bir donma noktasındadır. Biden barış girişimlerini gömdü ve Filistin devletinin kurulmasının da taziyesini yaptı. 

O nedenle Filistin Yönetimi'nin önünde iki seçenek var:

İşgalcinin güvenlik hizmetkârı olarak varlığını sürdürmek,

Veya siyasi realitenin üstünden atla(yıp Filistin halkıyla direnişinin yanında yer alma)dır.

Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar